TMMOB Odalar 21 Mayıs 2024, Salı
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 18.10.2006
Güncellenme Zamanı: 18.10.2006 16:28:58

Odamız tarafından 12-14 ekim 2006 tarihinde Ankara Kent otelde yapılan sempozyum, jeotermal sektörü bileşenlerinden yoğun bir ilgi gördü. Jeotermal sektöründe faaliyet gösteren Sanayici iş adamları, belediye başkanları kamu kurumları adına, İLLER BANKASI, MİGEM, TPAO, EİE TKİ nin temsil edildiği  sempozyumda TBMM Enerji Sanayi Ticaret komisyonu adına Milletvekilleri de katılarak görüşlerini bildirdiler. TMMOB Başkanı Sayın Mehmet SOĞANCI ve TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Alaeddin ARAS'ında açılışına katıldığı sempozyumda, Ülkemiz jeotermal potansiyeli  ve yasal düzenlemelerin  her boyutuyla ele alınarak tartışıldı.

Sempozyum başkanı Mehmet ŞENER açılış  konuşmasında sempozyumun doğru zamanda doğru yerde doğru kişilerce gerçekleştiğini belirterek bu sempozyumun jeotermal konusunda var olan ezberleri bozacağını söyledi.

Sempozyumun açılışında konuşan Oda Başkanı İsmet Cengiz, jeotermal enerjinin diğer kaynaklara göre daha ucuz, temiz, çevre dostu, yenilenebilir enerji olmasına rağmen yasal boşluklar nedeniyle yeterince kullanılamadığını belirtti. Cengiz, jeotermal enerjinin kamu yararına kullanılabilmesi için yasal düzenlemelerin çıkartılmasının önemi vurgulayarak, Türkiye Jeotermal Enstitüsü'nün bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da açılışta yaptığı konuşmada, jeotermal kaynaklar başta olmak üzere güneş, rüzgar, biyoyakıt, hidrojen gibi yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının doğanın olanakları oranında enerji üretmeyi ve tüketmeyi sağlayacağını belirterek, "Aynı zamanda bu kaynaklar barışçı olduklarından, belki de dünyamız enerji kaynaklı savaşlardan ve yıkımlardan kurtulabilecektir" dedi.

Oda başkanımız İsmet CENGİZ'in açılış konuşması metni

 Sayın bakanım, saygıdeğer belediye başkanları, değerli konuklar kamu kurumlarının değerli yöneticileri sevgili meslektaşlar basınımızın değerli temsilcileri TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen ”jeotermal enerji ve yasal düzenlemeler sempozyumu”na hoş geldiniz. Hepinizi şahsım ve oda yönetim kurulumuz adına saygı sevgi ve en içten dostluk duygularımızla selamlıyorum.

TMMOB jeoloji mühendisleri odası 2 temel eksen üzerinde çalışmalarını yürütmektedir. Bunların biri bir meslek odası olması nedeniyle elbette ki mesleğin ve meslektaşın yararlarına çalışma yapmak, ikincisi ise bu çalışmalarda kamu yararı dediğimiz ülkemizin ve toplumun yararını gözetmektir. Odamız bu çalışmalarda meslek ve genel kamuoyunu bilgilendirmek için ise, yayınlar,ve etkinlikler düzenlemektedir. Bugün burada gerçekleştirmeye çalıştığımız sempozyum odamızın biraz önce değinmeye çalıştığımız temel amaçlarının örtüştüğü önemli bir etkinliktir.

Evet bugün tüm dünyada sanayileşmenin ve teknolojinin can damarı can suyu olan enerji ve onun önemli bir alanı olan yenilenebilir enerji kaynaklarından jeotermal enerjiyi konuşacağız, tartışacağız, yasa boyutunu ve ülkemiz için önemini kamuoyuna aktarmaya çalışacağız.

1980 li yıllarla birlikte metropol ülkelerde geliştirilerek çevre ülkelere dayatılan küreselleşme politikaları dünya ölçeğinde değişik şekillerde ifadesini bulmuştur.

Uluslar arası sermayenin kuralsız olarak geliştirdiği enerji politikalarının temelini, dünya enerji hammaddelerine el koyma stratejisi oluşturmaktadır. Bu, bazen kimi ülkelerde yasal düzenlemelerle, Afganistan, Irak gibi ülkelerde de askeri işgal ve insan katliamları şeklinde gerçekleşmektedir.

Küresel politikalar 1980 den sonra ülkemizde yansımış, sanayiden yerleşime ulaşımdan madenciliğe her sektörde kendini yıkıcı ve yakıcı bir şekilde hissettirmiştir. Enerji sektörümüz de bu kumpastan kendini kurtaramamıştır. Küreselleşme politikaları sonucundaki uyum yasaları ve özelleştirmeler ile enerji sektörü tam bir çıkmaza itilmiş sektöre yönelik yasal düzenlemeler ve uluslar arası anlaşmalar ülke gündeminden eksilmemiş ve çarpık bir enerji politikası oluşturulmuştur.

Enerji açığı söylemi herdem gündemde tutulmak suretiyle bu politikalar rahatlıkla sergilenmiştir. Örneğin Ülkemizde mevcut 10 milyar ton olan linyit rezervlerimiz atıl bırakılmış ve kamu çıkarları bir yana itilerek, enerji üretimi için doğal gaz anlaşmaları yapılmıştır. Hepinizin bildiği bu anlaşmaya göre ihtiyacımız olan doğal gaz miktarına göre değil, anlaşmada imza atılan miktara göre para yatırıyoruz, ihtiyacımızdan az satın alsak da aynı parayı veriyoruz. Buna bağlı olarak termik santraller ya düşük kapasiteyle çalıştırılarak yada tamamen kapatılarak bu anlaşmanın verdiği zarar da azaltılmaya!”, gizlenmeye çalışılmıştır. Son verilere göre enerji talebinin yerli üretimle karşılanma oranı 1999 yılında %35 iken 2005 yılında %26 ya 2020 yılında %24 e düşeceği ön görülmektedir. Bütün bu örneklemelerimiz yerli enerji hammaddelerine bağlı enerji politikaları yerine dışa bağımlı çarpık enerji politikalarının hangi boyutlarda olduğunu göstermektedir.

Sayın konuklar, sevgili meslektaşlar,

Jeolojik konumu nedeniyle ülkemiz jeotermal sistemler açısından önemsenir bir potansiyele sahiptir. Jeotermal sistemlerin geliştiği jeolojik yapının ülkemizde yaygın olmasına bağlı olarak gelişen doğal buharların, hidrotermal alterasyonların ve sıcaklığı 25-103 oC arasında değişen sıcak su kaynaklareı ile doğal minerali suların varlığı, ülkemiz jeotermal zenginliğinin göstergesidir. MTA Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar sonucu geçtiğimiz yıl güncellenen jeotermal envantere göre, 1000 dolayında jeotermal akışkan ve mineralli su kaynağının varlığı bilinmektedir. Bu varlığın sürdürülmekte olan jeolojik çalışmalarla artacağı da tahmin edilmektedir.

Bu bağlamda, Türkiye jeotermal potansiyeli bakımından, avrupada birinci, Dünya’da ise yedinci ülke konumundadır. Sadece kaynakların doğal boşalımlarına göre potansiyeli 600 MWt civarındadır. Açılan kuyularla kullanılabilir potansiyel 3600 MWt‘a ulaşmıştır. Türkiye'de halen işletilmekte olan jeotermal ısıtma sistemlerinde toplam 103.000 konut eşdeğeri jeotermal ısıtma yapılmaktadır. 1.000.000 konut ısıtmacılığının yapılabileceği, elektrik üretimi, jeotermal merkezi ısıtma, doğal karbondioksit üretimi, termal ve sağlık turizmi ve diğerleri ile Ülkemiz Milli ekonomisine yaklaşık 2.500.000.000 Dolar katkısı olacağı öngörülen, bu kaynaklarımızın ivedi olarak toplumun hizmetine sunulması gerekmektedir...

Diğer enerji kaynaklarına göre daha ucuz ve çevre dostu, temiz, entegre kullanıma elverişli, yerli ve yenilenebilir bir kaynağımız olan Jeotermal Enerji üzerinden politikalar oluşturmamız gerekirken var olan yasal boşluk nedeni ile bir adım öteye geçilememiştir. Bu yasal boşluk kaynaklarımızdan yeteri kadar faydalanabilmemizi,yada bu doğal sermayemizi toplumsal insani yada ekonomik bir faydaya dönüştürebilmemizi olumsuz etkilemiş, ülkemizde jeotermal enerji ile ilgili arama-araştırma, geliştirme ve kullanım haklarını düzenleyen, günün gereksinmelerini karşılayabilecek bir yasanın bulunmayışı çeşitli sorunlar yaratmış ve yaratmaya devam etmektedir.

Değerli meslektaşlar,

Jeotermal kaynaklara yönelik kamu yararı doğrultusunda politikalar oluşturmak bu politikaların yazılı metinlerinden yani sağlıklı bir yasa hazırlamak gerek. Bu yasanın olmazsa olmazları ise, öncelik ve özelikle kaynakların geliştirilmesini, ondan entegre kullanım sağlanmasını korunmasını ve kamusal denetimi sağlamak olmalıdır. Bütün bu sorumlulukta anayasanın 168. maddesi gereği Yer altı kaynaklarının hüküm ve tasarrufunu elinde bulunduran devletin asli görevleri arasındadır. Bu bağlamda 59. hükümet tarafından gündeme getirilen “yasa çalışmalarını” olumlu bir girişim olarak değerlendirdiğimizi belirtmek isteriz. Bu çalışmalar başladığında Jeotermal konusunda bilgi ve ilişki birikimi ve deneyimiyle bir ihtisas odası olan ve anayasal bir kuruluş olan jeoloji mühendisleri odası yasa çalışmalarını dikkatle izlemiş, gerek kamuoyu oluşturmak, bilgilendirmek gerekse hazırlanacak yasanın kamu yararına yönelik olarak çıkarılabilmesini sağlamak için çalışmalar yapmış ve yapmaya da devam etmektedir. Bu çalışmalar kronolojik olarak şöyle gelişmiştir:

28 Ocak 2002 den Haziran 2006 tarihine kadar zaman zaman sayın enerji bakanımızın da başkanlık yaptığı meclis enerji komisyonunda, MTA’da Ya da DPT’de yapılan çalışmalara katılım sağlanarak görüşlerimiz aktarılmaya çalışıldı. Bunun yanında kamuoyunu bilgilendirmek amacı ile: anılan tarihler arasında, Eskişehir’de, Kütahya’da, Afyon’da Konya’da, İzmir’de ve son olarak da 30 Nisan 2006 da Balıkesir Bigadiç’te, Bigadiç belediyemizin ev sahipliğinde “Jeotermal Enerji ve Doğal Mineralli Sular Yasa Tasarısı Çalıştayı” yapılmış ve Bu çalıştayın sonuç bildirgesinde ise: “Tüm bu olumsuzlukların önüne geçilebilmesi, 31500 megavat olarak deklare edilen ve doğruluğu sorgulanmaya başlayan jeotermal potansiyelimiz ile mevzuat nedeni ile yıllardır boşa akmakta olan doğal mineralli sularımızın kamu yararı doğrultusunda kullanımına yönelik hazırlanmakta olan yasa çalışmalarına ışık tutabilmek için ‘TÜRKİYE JEOTERMAL ENSTİTÜSÜ’ kurulması önerilmiş ve sektörün tüm temsilcilerinin katılacağı “JEOTERMAL ENERJİ ve Yasal Düzenlemeler” konulu bir sempozyumun odamız tarafından Ankara’da düzenlenmesi ilkesel olarak benimsenmişti... Yukarıda özetlenen bu süreç uzun olduğu kadar zorlu geçmiştir. Bu zorlu sürecin arkasından Bigadiç bildirgesinden hareketle bugün buradayız.

Değerli meslektaşlar,

Hükümet tarafından gündeme getirilen jeotermal ve doğal mineralli sular yasa tasarısı, olumlu bulunmakla birlikte, geldiğimiz noktada geçtiğimiz haziran ayı içinde TBMM enerji sanayi teknoloji ticaret komisyonunda kabul edilerek Meclis genel kurulunda görüşülmesi beklenen yasa tasarısında

Jeotermal alan jeotermal sistemin, sürdürülebilir üretimin, buluculuk hakkı, arama faaliyet raporu, işletme faaliyet raporu ve rezervuar değerlendirme raporu ile fizibilite raporu gibi bazı temel kavramlar tanımlanmamış Ya da eksikli tanımlanmıştır. Ayrıca bu yasada her bir jeotermal rezervuarın tek bir kuruluşun sorumluluğunda işletilmesi; Ruhsat sahibi adına bu sorumluluğu yüklenecek kişinin, yetkinliği İdare tarafından onay görmüş jeotermal konularında deneyimli bir mühendis olması; İşletme ruhsatı verilirken, ayrıntılı bir rezervuar değerlendirme modeli ve teknik ve ekonomik yapılabilirlik değerlendirmesi istenmesi; Bunlarda kaynağın optimum kullanımı ve rezervuar koşullarının sürdürülebilirliği koşullarının aranması; İşletmede elde edilecek ısı ve yan ürünlerinin entegre kullanımının hedeflenmesi; İşletme ruhsatı sahibinin işletme süresi boyunca sahadaki araştırmaları ve kaynak geliştirmeyi sürdürmekle sorumlu tutulması ve kaynağın küçük bir kısmından yararlanma ve gerisini atıl bırakmada ısrarlı olan işletmecinin ruhsatının geri alınması yeterince yer almamıştır. Ayrıca Kaynak koruma ve kullanma ve çevrenin korunmasına yönelik bir denge kurulamadığı gibi bu kaynaklardan sorumlu bir kuruluş belirtilmemiştir. Jeotermal kaynakların önemli bir oluşumu olan travertenlerin korunmasına yönelik gerekli tedbirlere yönelik hükümler bulunmamaktadır.


Bunun yanında jeotermal kaynaklar diğer yer altı kaynaklarımız gibi değerlendirilerek, aramadan üretime ve kullanıma kadar bir çok sorun getirecek, yatırımcıları ise canından bezdirecek hükümler içermektedir. Çünkü tüm yasal işlemlerin takibini yürütme görevi verilen MİGEM ve il özel idarelerinin konu ile ilgili hiçbir birimi, elemanı ve bilgi birikimi mevcut değildir. Bu bilgileri MTA Genel Müdürlüğü aracılığı ile tamamlama arzusu ise zaman ve kaynak israfını beraberinde getirecektir. Bu nedenle jeoloji mühendisleri odası olarak ülkemiz için jeolojik bir cömertlik olan jeotermal enerjinin kamu yararı doğrultusunda entegre kullanıma yönelik aramadan araştırmaya ve kaynak geliştirmeden güncel teknolojik gelişmelere ve çevreyi korumaya kadar takibin yapılabildiği bir kurum olarak çalışacak ve bu kurum üzerinden enerji politikalarımızda yeni ufuklar açılabilecek “türkiye jeotermal enstütüsü”kurulmasını öneriyoruz. Bu kuruluşun ayrıntılarını sempozyum bildiri kitabında bulabilirsiniz.

Sayın konuklar

Odamız tarafından kurulması önerilen “Türkiye jeotermal enstitüsü” jeotermal kaynaklar konusunda deneyimli odamızın birikiminin bir ifadesidir. Bu modeli sayın enerji bakanımızın ve ilgili tüm kamuoyunun ilgisine sunuyoruz. Sayın bakanım hatırlayacaklardır, yine odamızın düzenlediği bir sempozyumda konuşmak yerine proje üretilmesini, karanlığa küfretmek yerine bir mum yakılmasını önermişti. İşte şimdi tam zamanı sayın bakanım değerli vekiller saygıdeğer yasa yapıcılar,biz mumu yaktık. Bu ışığı büyütmek ve meşaleye dönüştürmek sizlere kalıyor.

Yani dünya ve yurt gerçeklerinden uzak odamızın görüşlerinin yansıtılmadığı meclis genel kurulunda sırasını bekleyen bu tasarının geri çekilerek kaynakları bütüncül bir jeotermal sistem anlayışıyla değerlendiren entegre kullanımı esas alan kaynakları koruyan ve geliştiren bir yasanın sektörün tüm bileşenleri ile yeniden güncelleşmesini ve “Türkiye jeotermal enstitüsü”nün bir an önce yaşama geçmesini öneriyoruz. Bu konuda oda olarak üstümüze düşen görevi yapmaya hazır olduğumuzu da belirtmek isterim.

Sözlerime bitirirken ulusal enerji politikalarımızın yerli enerji hammadde kaynakları üzerinden yükselmesi gerektiğini bu bağlamda ülkemiz öz kaynaklarından biri olan jeotermal kaynaklarımızın kamu yararı doğrultusunda kullanılmasına hizmet edeceğini düşündüğümüz bu sempozyumun başarılı geçmesini diler, katkılarınız ve katılımlarınız için teşekkür ediyor emeği geçenleri kutluyorum.

hepinize saygılar sunarım..

İsmet CENGİZ

Başkan





Okunma Sayısı: 3087