TMMOB Odalar 21 Kasım 2024, Perşembe

2021 yılında Birleşmiş Milletler UNESCO Genel Konferansında kabul edilen önerge ile her  yıl 6 Ekim gününün “Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.

17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 24 yıl geçti. Bu süreç içerisinde doğa kaynaklı afetler karşısındaki toplumsal, sosyal, ekonomik, kurumsal ve teknik altyapımızda iyileşme bir yana kırılganlıkların katlanarak arttığını 6 Şubat 2023‘de Kahramanmaraş depremleri açıkça gösterdi.

Bu yıl Birleşmiş Milletler Çevre Programı(UNEP) tarafında ana tema “plastik kirliliği, özellikle okyanusal yaşamı tehdit eden plastik kirliği” olarak belirlenmiş olup, toplantı ve etkinlikler ise Hollanda’nın desteği ile Fildişi Sahili’nin ev sahipliğinde, 150 farklı ülkenin katılımıyla gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

18 Mayıs 1974 tarihinde 161 Jeoloji Mühendisi meslektaşımızın bir araya gelerek XIX. TMMOB Genel Kuruluna sundukları dilekçe ile kurulan Odamızın, bugün 49. kuruluş yıldönümünü kutlamaktan büyük bir onur ve gurur duyuyoruz.

“Fay Üzerine Oturan Kentlerimizin” yatırım süreçlerinde dikkatli olmaları, mevcut fay zonlarının sakınım bantları ile birlikte imar planlarına işleyerek bu alanlar da bina ve bina türü yapıların yapılmasına sınırlama getirilmesi gerekti yönündeki uyarımız Aydın’da da dikkate alınmadı.

Prof. Dr. Naci Görür hocamızın 75. Türkiye Jeoloji Kurultayı açılış konferansında sarf ettiği öne sürülen sözler üzerinden bazı basın ve yayın kuruluşları tarafından hedef alınmasını sorumlu yayıncılık anlayışı ile bağdaştırmadığımız gibi, bazı kişilerin bunu politik bir argüman ve söylem haline dönüştürme gayretlerini de kınıyoruz.

Daha yaşanabilir bir dünya için jeoçeşitliliğimizi oluşturan ve ekolojik dengenin temel unsuru olan denizlerimiz, kıyı alanlarımız, deltalarımız, sulak alanlarımız, göllerimiz, nehir, çay ve derelerimize sahip çıkarak "Dünya Su Gününü” kutluyoruz

Deprem sırası ve sonrasında depremzedelere sağlık hizmeti sunması gereken sağlık tesislerin bir kısmının yıkılması veya ağır hasar görmesi nedeniyle yaralılara gerekli sağlık hizmet verilememiş, birçok yaralı sağlık araçları ile ya başka kentlere nakledilmiş ya da sahra hastanelerinde ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmıştır.

Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde zorlu sınavlardan geçen tüm dünya emekçi kadınları, geçmişten gelen deneyim, birikim, irade ve sabırlarıyla toplum direncini artıran en önemli unsurlar olmuş ve olmaya da devam edecek, bugüne kadar elde ettikleri kazanımlarından hiçbir surette taviz vermeyerek, "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" demeye devam edecekler.

Depremden etkilenen iller dışında da eğitime ara verilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi gerek örgün eğitim gerekse öğrenciler açısından düşünülmeden alınmış, bir çok yeni mağduriyete neden olan bir karar olup kabul edilemez!