TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve Türkiye Demir Çalışma Grubu tarafından 5-9 Eylül 2006 tarihleri arasında Hekimhan-Hasançelebi Belediyesi Kültür salonunda kırka yakın bilim insanı, akademisyen, uygulamacı mühendis ve yurttaşların katılımıyla” Hekimhan Demir ÇALIŞATAYI” yapılmıştır. Malatya Valisi, İnönü Üniversitesi Rektörü, Hekimhan Kaymakamının' da katıldığı Çalıştay kapsamında “ Demir Çelik Sektörü; Aramadan Üretime Sorunlar ve Çözümler ile Bölgeye Etkileri” adlı bir de panel düzenlenmiştir.
Çalıştayı Demir çalışma grubu başkanı Taner ÜNLÜ açtı. Ünlü, konuşmasında demir yataklarımızn sanayileşmemizdeki önemine değinerek, yıllarını verdiği Hasançelebi de olmakatan mutluluk duyduğunu belirtti. Oda başkanımız İsmet Cengiz ve Metalurji Mühendisleri Odası Başakanı Cemalettin küçük ise ulusal madencilik politikalarımızın yerli hammadde kaynakları üzerinden yükselmesi gerektiğine değindiği Çalışytay 3 gün sürdü. Odamız Başaknı İsmet CENGİZ'in yönettiği panelde ise demir çelik sektörünün sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı. Yöre halkından çok sayıda yurttaşın izlediği çalıştay teknik gezilerle son buldu.
Çalıştay bitiminde Odamızın hazırladığı sonuç bildirgesi aşağıda verilmektedir.
HASANÇELEBİ DEMİR ÇALIŞTAYI DEĞERLENDİRİLMESİ
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve Türkiye Demir Çalışma Grubu tarafından 5-9 Eylül 2006 tarihleri arasında Hekimhan Belediyesi Kültür salonunda 40 A yakın bilim insanı, akademisyen, uygulamacı mühendis ve kalabalık bir yurttaşın katılımıyla” Hekimhan Demir ÇALIŞATAYI” yapılmıştır. Malatya Valisi, İnönü Üniversitesi Rektörü, Hekimhan Kaymakamının' da katıldığı Çalıştay kapsamında “ Demir Çelik Sektörü; Aramadan Üretime Sorunlar ve Çözümler ile Bölgeye Etkileri” adlı bir de panel düzenlenmiştir.
Çalıştayın Jeoloji Mühendisleri Odası Tarafından değerlendirilmesi aşağıdaki gibidir.
1-Genelde madencilik sektörümüz, özelde demir madenciliğimiz, son 25 yılda küreselleşmenin kıskacında kalmış, MTA, ETİBANK, TDÇİ, ÇİNKUR vb kamu kurumlarının işlevsizleştirilerek , içleri boşaltılmış ve sonuçta özelleştirilme ile yok edilmiştir.Demir Çelik sektöründe ise en son olarak geçtiğimiz 2004 yılında ülkemizin en önemli demir rezervinin bulunduğu Divriği DİVHAN işletmesi ERDEMİR e satılmış geçtğimiz yılda ERDEMİR, OYAK tarafından satın alınmıştır.
2-Ülkemizde yüksek fırınları besleyecek doğrudan şarja uygun demir cevheri rezervimiz 110 milyon ton olup günümüz koşullarında bu rezerv ülkemizin cevher talebini ancak 10-12 yıl karşılayabilecektir.
3- Hasançelebi demir yatağı ortalama %15 Fe tenörlü 865 milyon ton rezerviyle tek başına ülkemiz demir ihtiyacını 20 yıl karşılayabilecek bir rezervdir. Bu cevherin günümüzdeki değeri 10 milyar doların üzerindedir. Sadece hurda demir ithaline 6 milyar dolar verildiği ve ark ocaklarında tüketilen elektrik enerjisi miktarı da dikkate alınarak Hasançelebi demir yatağı yeniden değerlendirilmiş, ve 2004 fizibilite çalışmalrı ve 2005 yılındaki pelet üretimi sonuçları yeniden irdelenerek yatağın günümüz koşullarında ekonomik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
3- MTA nın 2002 yılında Hasançelebi de başlattığı yeni çalışmalarında elde ettiği ilk bulgulara göre Hasançelebi demir yatağının Bakır, altın, Kobalt Nikel Gümüş ve bizmut gibi önemli cevher mineralleri de içerdiği bu anlamda bu yatağın salt bir demir yatağı değil polimetal bir yatak olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca el değiştiren demir rezervlerimizin çok uluslu şirketlerin çıkarlarına uygun olarak atıl kalabileceği de dikkat çekilen bir başka nokta olmuştur.
4-Mevcut demir potansiyelimizi kullanmak yerine ucuz demir cevheri ve hurda dış alımına yönelim, ulusal çıkarlarımıza aykırı bir uygulamadır. Özellikle son yıllarda Çin’de gerçekleştirilen büyük çelik üretiminin neden olduğu hammadde fiyatlarının % 100 leri aşan oranlarda yükselmesi, dışa bağımlı hale getirilen çelik sektörümüzdeki üretim artışıyla birlikte inanılmaz bir döviz çıkışını yaratmıştır. Bu durumdan kurtulmak için yerli kaynaklarımızın iyileştirme, zenginleştirme proseslerinden geçirilerek kullanımını özendirici tedbirler alınmalıdır.
5--Son yıllarda artan küreselleşme baskısı ve özelleştirme uygulamaları çerçevesinde ülkemizdeki demir-çelik tesisleri tek tek özelleştirilmiş ve özelleştirlmektedir. Özelleştirilen bu kurumlar devraldıkları demir yataklarını maksimum karla işletmek amacıyla yeterince özenli davranmamaktadırlar. Ayrıca büyük rezervli ancak iyileştirme gerektiren yataklara yönelik yeteri araştırmalar yapmadan, büyük yatakların yüksek tenörlü bölümlerinin üretimi hedeflemektedirler. Bu anlayışlar Maden yataklarımızın önemli bölümünü yeraltında bir daha kazanılamayacak şekilde terk edilmesini getirecek ve maden yataklarımızı maksimum kar güdüsüyle heba edilecektir. Bu anlayışlar için kayıt ve kurallar konulmalı, etkin denetleme mekanizmaları oluşturulmalıdır.
6-Demir sektörümüzün en önemli sorunlardan biri, her yıl 14-15 milyon ton dolayında hurda demir ithal edilmesidir. Bu konuda dünyada ilk sırayı alan ülkemizin hurda demir ithalatı 6 milyar dolar cıvarındadır. Doğası gereği yüksek enerji girdili bir üretim süreci olan elektrik ark ocaklı sistemlerin hammaddesi olan ve artan fiyatlarıyla daha da çıkmaza giren hurda ithalatına ciddi kısıtlamalar getirilmelidir. Bunun yanında yuvarlak demir üretiminin bir kısmının hurdadan karşılandığı düşünüldüğünde, bir deprem ülkesi olan ülkemizde inşaat sanayine giren demir kalitesinin can ve mal güvenliği açısından ne denli yaşamsal öneme sahip olduğu tartışılamayacak kadar açıktır.
7-Sektörde aramadan üretime uzanan zincir içinde teknik eleman istihdamı, kalifiye eleman görevlendirmeleri ve meslek içi eğitimler, Ar-Ge, üniversite-sanayi işbirliği, disiplinlerarası çalışmalar ve bilgi üretimi konularında önemli sıkıntıların yaşandığı gözlenmektedir. Demir cevherine yönelik jeolojik arama ve rezerv geliştirme, maden üretimi ve zenginleştirme çalışmaları desteklenmeli, üniversite sanayi işbirliği sağlanmalıdır. Sektörü ilgilendiren sorunların çözümünde konunun taraflarının ortak çözümler üretme noktasındaki çabaları dikkatle değerlendirilmeli, Üniversite ve meslek odaları gibi bağımsız ve kamu yararı öncelikli kurum ve kuruluşların değerlendirmeleri gözardı edilmemelidir.
ÜLKEMİZE, VE ÖZGÜR BAĞIMSIZ GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKTIĞIMIZI BELİRTİR, Yer altı KAYNAKLARIMIZIN ÇOKULUSLU ŞİRKETLERCE TALAN EDİLMESİNE KARŞI DURUŞUMUZU SÜRDÜRECEĞİMİZİ KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURURUZ.10.09.2006 HEKİMHAN
TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
Okunma Sayısı: 3200