TMMOB Odalar 22 Kasım 2024, Cuma
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 06.06.2006
Güncellenme Zamanı: 06.06.2006 20:04:11

 

DİKİLİ YÖRESİ JEOTERMAL KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ SEMPOZYUMU 12-14 MAYISTA DİKİLİ DE YAPILDI

Dikili Belediyesi tarafindan yapilan sempozyuma odamız adina İsmet CENGİZ ve Ersin Gırbalar katıldı.3 gün süren sempozyumda, jeotermal kaynakların kamu yararı doğrultusunda kullanılması yönünde önemli kararlar alınarak sonuç bildirgesi kamuoyuna deklere edildi.

Oda Başkanımız İsmet CENGİZ'in açılış konuşması metni

Sayın Başkan, değerli meslektaşlar Dikili belediyesinin düzenlemiş olduğu 1. dikili yöresi jeotermal kaynakların değerlendirilmesi sempozyumuna hoş geldiniz diyor hepinizi odam ve şahsım adına saygıyla sevgiyle ve in içten dostluk duygularımla selamlıyorum. Sempozyum Düzenleme kurulunun odamıza yapmış olduğu nazik davet ve göstermiş olduğu duyarlılık nedeniyle şükranlarımı iletiyorum.

Öncelikle Ülkemiz gündeminin ilk sıralarını meşgul eden ENERJİ sorununun, enerji politikalarının toplumun çeşitli kesimlerince tartışıldığı bir dönemde dikili Belediyemizin çok önemli yerli bir enerji hammadde kaynağımızı, ülkenin önemli bir doğal sermayesini gündeme getirmesini önemli ve anlamlı bulduğumu belirtmek isterim. Daha da anlamlısı, yerel bir kaynağın yani jeotermal sahaların, geliştirilmesi ve bu ısı kaynağından entegre olarak faydalanabilinmesi adına konunun yerel yönetimlerce ele alınmasınıdır.Bu anlamda Belediyemizi ve onun sevgili başkanını yürekten kutluyorum.

Değerli dostlar,

Benden önceki konuşmacılar Jeotermal enerjinin önemine değindiler. Enerji kaynakları içerisindeki önemini, ucuz olmasını ülke enerji girdilerini dışa bağımlılıktan kurtaracak yerli bir kaynak olmasını yada güvenilir çevre dostu yenilenebilir olduğu vurguladılar. Önemli bir potansiyelimiz olduğu hatta Avrupada 1. dünyada 7 olduğumuz vurgulandı. Ben aynı konuları tekrar eden bir konuşmadan kaçınmak için konuya başka bir boyuttan bakmaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlar,

Jeolojik yapımız gereği Jeotermal kaynaklar yönünden zengin bir ülkeyiz. Peki bu kaynaklardan yeteri kadar faydalanabiliyor muyuz? yada bu doğal sermayemizi toplumsal insani yada ekonomik bir faydaya dönüştürebiliyor muyuz.? İşte bu soruya maalesef olumlu bir yanıt veremiyoruz. Bu soruya olumlu yanıt vermenin yolu, jeotermal kaynaklara yönelik kamu yararı doğrultusunda politikalar oluşturmak bu politikaların yazılı metinlerini yani yasasını hazırlamak gerek. Bu yasa, kaynakların geliştirilmesini, ondan entegre kullanım sağlamsını ve kamusal denetimi getirmelidir. İşte tam bu noktada 59. hükümet tarafından oluşturulan ve bugün sektörün bileşenleri tarafından tartışılan Yasa tasarısı bu ihtiyaçlara yanıt vermekten uzak olup, dünya uygulamalarında uzak yurt gerçekliğine oturmayan ve kamu yararı açısından sakıncalar içeren bir metindir. Bu tespitten hareket eden ve anayasal bir kuruluş olan TMMOB jeoloji mühendisleri odası ilgili yasa ve ana yönetmeliğinde belirtilen amaçlara uygun olarak 28- 30 nisan 2006 tarihinde jeotermal sektörüne yıllarını vermiş birikimli deneyimli ve sektörün kurulmasında ve geliştirilmesinde emeği geçmiş meslektaşlarıyla aldığımız eğitim gereği önemli bir meslek alanımız olan Jeotermal kaynaklar yasa tasarısına yönelik 3 günlük bir çalıştay yapmıştır.

İznizizle bu çalıştay sonuç bildirgesini okuyarak konuşmamı tamamlamak istiyorum,

Şöyle diyor TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI,

1. Ülkemiz enerji kaynakları içerisinde önemli bir potansiyele sahip olan Jeotermal enerji konusundaki yasal boşluk doğal sermayemizin her geçen gün zarar görmesine yol açmaktadır.

2. Yasal boşluğun olması nedeni ile oluşan güvensizlik ve gizlilik ortamında talan eğilimleri egemen olmaktadır.

3. Bu belirsizlik ortamında yapılan ihaleli ya da ihalesiz hak dağıtımları yakın gelecekte bir yandan kaynakların korunması ve bir yandan da bunlardan en üst düzeyde yararlanılabilmesinin önünde aşılmaz engeller oluşturacaktır.

4. Bu tür tahriplerin önüne geçilmesi amacı ile 3213(5177) SAYILI MADEN KANUNU’nda yer verilen GEÇİCİ MADDE 4’ün uygulanmaması, günümüz koşullarında uygulamada büyük zaman, para ve güç kaybına yol açmaktadır.

5.İlgili kanunda “GEÇİCİ MADDE 4.- Jeotermal kaynaklar ve mineralli sularla ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar bu kaynaklara ilişkin faaliyet izni verilmeden önce Maden İşleri Genel Müdürlüğünün uygun görüşünün alınması zorunludur. Talepler Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne incelettirilir. Uygun bulunmayan faaliyetlere izin verilmez.” İbaresi bulunmasına rağmen çoğu jeotermal alanda izinsiz ve belgesiz yasa dışı çalışmalar ve yatırımlar yapılmaktadır. Yetmezmiş gibi MTA da daha önce çalışma yaptığı sahalardaki kuyularını tek tek ya da topluca, değişik kişi ya da kuruluşlara, sözleşmelerle dağıtarak bunlara yasal dayanağı olmayan haklar vermektedir.

6.Yukarıda örneklendiği üzere yürürlükte olan mevzuat bu kaynaklardan gerçek anlamda yararlanılmasını sağlamaktan uzaktır.

7.Bu yasal yetersizlikten kaynaklı olarak denetimsiz şekilde yapılan uygulamaların rezervuarlara zarar verdiği ve olumsuzlukların şimdiden görülmekte oluşu ileride önüne geçilmez yok olmaları getirecek ve ülke kaynaklarının yok olmasına yol açacaktır.

8.Bu olumsuzlukların yanı sıra Turizm alan ve merkezlerinde yer alan termal suların kullanım hakkı ve işletilme usul ve esasları hakkında yönetmelik hükümlerine dayanılarak ilan edilmiş ve edilmekte olan Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgeleri ile Turizm merkezleri, önemli Jeotermal kaynakların Kamu yararına kullanımını engellemektedir.

9.Termal turizme yönelik Yıkanmaya elverişli kabul edilen Jeotermal kaynakların uluslar arası kabullerdeki azami sıcaklığı 45 o C ‘dır. Oysa ilan edilen turizm merkezlerinin çoğunda 100 o C’ ı aşan sıcaklıklar bile mevcut olup, doğal kaynağımızın yanlış kullanımına neden olmaktadır.

10.Kültür ve Turizm Bakanlığının bu tür hatalı uygulamaları nedeni ile seçilen bu bölgelerde jeotermal kaynağın entegre kullanımının sağlanmasına yönelik proje uygulamalarına başlanılamamaktadır.

11.Sektördeki kurumsal dağınıklığı kaldıracak, bürokratik engelleri minimize edecek, siyasi baskılardan uzak, özerk bir “ TÜRKİYE JEOTERMAL ENSTİTÜSÜ” yasa çalışmaları ile birlikte ivedi olarak kurulmalıdır.

12. Çalıştay’da Bakanlar Kurulu’na sunulmak üzere olduğu söylenen son tasarı metninin jeotermal kaynaklarımızın geleceği konusunda çok sakıncalı kurallar, boşluklar ve yanlışlıklar içerdiği görüşü benimsenmiş ve tasarı baştan sona incelenip yeni bir metin önerilmiştir.

13. Çalıştay’da ilkesel olarak,

  • Çıkarılacak yasa ve ilgili yönetmeliklerle her bir jeotermal rezervuarın tek bir kuruluşun sorumluluğunda işletilmesi;

  • Ruhsat sahibi adına bu sorumluluğu yüklenecek kişinin, yetkinliği İdare tarafından onay görmüş jeotermal konularında deneyimli bir mühendis olması;

  • İşletme ruhsatı verilirken, ayrıntılı bir rezervuar değerlendirme modeli ve teknik ve ekonomik yapılabilirlik değerlendirmesi istenmesi;

  • Bunlarda kaynağın optimum kullanımı ve rezervuar koşullarının sürdürülebilirliği koşullarının aranması;

  • İşletmede elde edilecek ısı ve yan ürünlerinin entegre kullanımının hedeflenmesi;

  • İşletme ruhsatı sahibinin işletme süresi boyunca sahadaki araştırmaları ve kaynak geliştirmeyi sürdürmekle sorumlu tutulması ve kaynağın küçük bir kısmından yararlanma ve gerisini atıl bırakmada ısrarlı olan işletmecinin ruhsatının geri alınması benimsenmiştir.

14.Tüm bu olumsuzlukların önüne geçilebilmesi, 31000 megavat olarak deklare edilen ve doğruluğu sorgulanmaya değer olan jeotermal potansiyelimiz ile mevzuatlar nedeni ile yıllardır boşa akmakta olan doğal mineralli sularımızın kamu yararı doğrultusunda kullanımına yönelik hazırlanmakta olan yasa çalışmalarına ışık tutabilmek ve önerilen TÜRKİYE JEOTERMAL ENSTİTÜSÜ’ nü detaylandırmak amacı ile Eylül 2006 da sektörün tüm temsilcilerinin katılacağı “JEOTERMAL ENERJİ ve TÜRKİYE” konulu bir sempozyumun TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından düzenlenmesi ilkesel olarak benimsenmiştir

Değerli dostlar, konuşmama jeotermal sektörünün ustası meslektaşımız sayın Tahir Öngör’ün çalıştayımızda yapmış olduğu bir alıntı ile bitirmek istiyorum..

Jeotermal kaynaklarımız “YENEBİLİR” değil “YENİLENEBİLİR”dir.

Saygılarımla.

İsmet CENGİZ

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı


Okunma Sayısı: 3139