“Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Ancak yapılan değişiklikler; maden kazalarını önlemekten, etkin bir aramacılığı, güvenli ve verimli bir işletmeciliği,
ve toplumsal faydayı sağlamaktan, bilimsel teknik gerekleri yerine getirmekten,
yaşanan sorunları çözmekten uzaktır.
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 04.02.2015
Güncellenme Zamanı: 04.02.2015 15:12:37
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", TBMM Genel Kurulu`nda kabul edilmiştir.
Kabul edilen değişiklikler; yenilenemez doğal kaynağımız olan madenlerimizin bilim ve tekniğe uygun olarak, etkin biçimde aranması, işçi sağlığı ve güvenliği sağlanarak en verimli biçimde, çevresel değerleri de gözeterek işletilmesi; yurt içinde yüksek katma değer yaratacak şekilde uç ürünlere dönüştürülerek ülkenin gelişmesinde, toplumsal refahın yükseltilmesinde madenciliğin katkılarının arttırılması, jeoloji mühendisliği hizmetlerinin madenciliğin her aşamasında yer alması ve madencilikte yaşanan sorunların giderilmesine hizmet etmeyecek bir şekilde çıkmış bulunmaktadır.
Son yaşanan maden facialarına gerekli önlemleri almak ve bütün izin ve ruhsatları Başbakanlık onayına bağlayan Genelgenin madencilik sektörü üzerinde yaratığı olumsuz etkileri azaltma gerekçeleriyle Maden Kanunu`nda değişiklik yapılması gündeme getirilmiştir. Ancak, yapılan yasal düzenleme bu amaca hizmet etmenin çok uzağında kalmış, hatta mevcut kanunun bile gerisine düşülmüştür. Maden sektörünün sorunları ile kazalarının azaltılmasına yönelik olarak TBMM`de; gerek 2010 yılında, gerekse son olarak Soma faciasının araştırılmasına yönelik oluşturulan Komisyon raporlarındaki tespitlere, olumsuzlukların çözümüne ve TMMOB‘ye bağlı odalarının önerilerine ilişkin tek bir düzenleme yasa değişikliğinde yer almamıştır.
Bu yasa ile, maden kazalarını önlemek amacı ile Bakanlığın/MİGEM`in işletmeler üzerindeki izleme- kontrol ve denetimini etkinleştirmek bir yana, bu yükümlülüğünden çekilerek sorumluluğun özel kuruluşlara devredilmesi çözüm olarak sunulmak istenmiştir. Madencilik faaliyetlerinin her aşamasındaki proje ve etütlerin yapılması, rapor ve teknik belgelerin hazırlanması ve bunlarla ilgili incelemelerin yapılmasını MİGEM tarafından yetkilendirilecek tüzel kişiliklere devreden düzenlemenin kaldırılması yönündeki çabalarımız ve sektörün talebi dikkate alınmamış, sadece "izleme" görevinin bu kuruluşlar eliyle yürütülmesi konusu yoğun tepkiler sonucunda tasarıdan çıkarılmak zorunda kalınmıştır.
Diğer taraftan, kömür madenlerinde meydana gelen kazalara çözüm olarak gösterilen rödovans sözleşmesi ile üçüncü kişiler tarafından üretim yapılması yasağı ise sadece özel kuruluşlara getirilmiş; maden kazalarının önemli bir bölümünün kamu kurum, kuruluşlarının rödovans, taşeronlaşma, hizmet alımı gibi yöntemlerle özelleştirilmiş işletmelerinde meydana geldiği görülmeyerek, kamu kuruluşlarının elindeki işletmelerde ölümlere davetiye çıkaran rödovans yönteminin kalıcılaştırılması ve yaygınlaşmasının yolu açılmıştır.
Yine, maden işyerlerinde meydana gelen ölümlü iş kazalarının en önemli nedenlerinden biri olan jeolojik- jeoteknik parametrelerin maden işletme projelerinin temel bileşenlerinden biri olması gerektiği, sağlıklı ve güvenli maden işyerlerinin sağlanması için jeoloji-jeoteknik unsurların belirlenmesi, izlenmesi, kontrolü ve denetimi konusunun önemine vurgu yapmamıza rağmen buna yönelik düzenlemelerin maden kanunu içinde yer verilmesine ilişkin görüş ve düşüncelerimiz değer görmemiş, jeoloji mühendislerinin maden işletme projelerinin hazırlamasında ve işletmelerde yer almasına inatla karşı çıkılmıştır. Bu yetmezmiş gibi, önceki kanunda yer alan proje ve değişikliklerinin MİGEM tarafından onaylanması şartı bu yasa ile kaldırılarak, bilime, tekniğe, işçi sağlığı ve güvenliğine aykırı maden işletme projelerinin uygulanmasının önü iyice açılmıştır.
Sonuç olarak, TBMM`de kabul edilen maden kanunu değişiklikleri, maden kazalarını önlemek yerine, hiç bir önerimizi dikkate almayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nın ve iktidar milletvekillerinin vurdumduymazlığı sonucu yeni kazalara davetiye çıkaran bir düzenleme olmuştur. Bu anlayış ile, sadece 2014 yılında 325 madencimizin hayatını kaybettiği maden kazlarında Avrupa`daki birinciliğimiz dünyadaki üçüncülüğümüz sürecek; "fıtratında güzel ölümlerin olduğu madencilik" yaklaşımı da devam ettirilmiş olacaktır.
Değerli kamuoyumuz,
Madencilik faaliyetleri ile ilgili her türlü proje, faaliyet raporu ve diğer teknik belgelerin MİGEM tarafından yetkilendirilmiş tüzel kişilerce hazırlanacağı ve işletme faaliyetlerinin de bu kuruluşlarca takip edilerek raporlanacağı da hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yer altı kaynaklarının izlenmesi ve denetiminin bu özel kuruluşlar eliyle yapılmasını öngörerek denetimin özelleştirilmesini ilk tasarıda getiren siyasi iktidar, yoğun tepkilerimiz sonucunda bu kısmı tasarıdan çıkarmış olmakla birlikte bu kuruluşların oluşturulması, yapısı ve görevleri hala ciddi olumsuzlukları içinde barındırmaktadır.
Madencilik sektöründe sadece belirli bir süre çalışmış olan meslek mensupları bu kuruluşlarda yer alarak proje ve raporları hazırlayabilecek, yeni mezun meslaktaşlarımızın madencilik sektöründe rapor hazırlaması artık mümkün olmayacaktır. Almış oldukları eğitim ve diplomaları ile mesleğini yapmaya kazanmış olan genç jeoloji mühendisleri madencilik sektörünün dışına atılacak; bireysel olarak proje ve rapor hazırlayan meslektaşlarımızın elinden de bu hak alınmış olacaktır. Genç meslektaşlarımızı işsizliğe iten, Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Kanun`a daha önce Maden Kanunu`na koyulan ve benzer bir düzenleme olan "Yeminli Teknik Büroların Kurulması, Yetki Alanları ve Sorumlulukları" ile ilgili düzenlemeyi iptal eden Anayasa Mahkemesi‘nin kararlarına da aykırı olan bu düzenleme ve uygulamanın kabul edilebilir bir yanı bulunmamaktadır.
Değerli kamuoyumuz,
- Ülkemiz maden potansiyelinin ortaya çıkarılması amacıyla etkin bir aramacılığın yapılması, rezervlerin tam olarak belirlenerek milyonlarca yıllık jeolojik süreçlerle oluşmuş madenlerimizin önemli bir kısmı yeraltında bırakılmadan en verimli ve çevresel değerlerimizi koruyacak şekilde işletilmesi, sağlıklı ve güvenli maden işyerlerinin oluşturulmasında uluslararası kabul görmüş bilimsel teknik kriterlerin uygulanmasının gereği çok açıktır.
- 7.202 adet maden arama ruhsatına karşılık 13.424 adet maden işletme ruhsatının bulunuyor olması, mevcut yasada maden aramacılığına sadece bir kaç maddede yer verilmesi de göstermektedir ki, siyasi iktidar tarafından maden aramacılığına gerekli önem verilmemektedir. Maden potansiyelimizi tam olarak ortaya koyabilmek için vazgeçilmez önemde olan maden aramacılığımızı önemsemeyen, madenciliğin sadece işletme yönünü gören bu anlayış; kabul edilen Maden Kanunu değişikliklerinde de bunu düzeltme yönüne gitmemiş; bilimsel ve teknik doğruları dahi yansıtmaktan uzak kalmıştır.
Ülkemizde maden işletme ruhsat sayısının, arama ruhsat sayısının iki katına yakın olması, ülkemizde gerçek manada bir maden aramacılığının yapılmadığını, hala mostra madenciliği ile işletme anlayışının sürdürüldüğünü göstermektedir. Oysa gelişmiş ülkelerde maden arama ve işletme ruhsat sayıları ülkemizin tam tersi bir durumda olup, arama ruhsat sayıları daha fazla olurken, işletme ruhsat sayısı bundan daha azdır ve riskli bir yatırım alanı olan maden aramacılığı teşvik edilmektedir.
Bu durum odamız tarafından dile getirilmesine ve maden aramacılığının uluslararası norm ve standartlarla uyumlu olması için önergeler verilmesine rağmen, yasanın daha tanımlar bölümünde yer alan "Muhtemel Rezerv" "Görünür Rezerv", "Ön Arama Faaliyet Raporu", "Genel Arama Faaliyet Raporu", "Detay Arama Faaliyet Raporu", "Prospeksiyon" ve "Kaynak" tanımları bilime tekniğe ve uluslararsı kriterlere aykırı bir şekilde ve yanlış olarak tanımlanmıştır.
- Madencilik sektöründe jeoloji mühendisliği hizmetleri madenin bulunmasından önce başlayan, arama projelerini hazırlayarak bütün maden arama dönemelerindeki faaliyetleri yürüten, işletme projesinin hazırlanmasında ve işletme döneminde jeoloji-jeoteknik parametrelerinin izlenmesi, kontrolü ve denetimi süreçlerinde yer alan, madencilik faaliyetleri sonucunda bozulan arazilerin çevre ile uyumlu hale getirilmesinde de devam eden hizmetler olduğu bilimsel bir gerçekliktir. Maden arama çalışmaları ve buna ilişkin sonuçların rapor edilmesinde genel kabul gören uluslararası norm ve standartlarda açıkça belirtilmesine rağmen, Arama projesinin ve arama dönemleri raporlarının jeoloji mühendisi tarafından hazırlanacağının yasa maddesinde belirtilmesinden siyasi iktidarca özenle kaçınılmış, almış olduğu eğitimi ve mesleki birikimi uygun olamayan meslek mensupları tarafından da bu raporların hazırlanmasının yolu açılarak, etkin ve nitelikli aramacılığın yapılması riske sokulmuştur.
- Maden işletme projesinin hazırlanmasına esas olan cevhere ilişkin rezerv, tenör, yayılım gibi bilgilerin yanı sıra, maden sahasındaki fay, kırık ve çatlaklar ile kayaçların bozunmasının tespit edilmesinin, jeolojik birimlerin davranışları ve dayanım parametreleri, sahanın yeraltısuyu/hidrojeolojisi gibi jeolojik-jeoteknik unsurların işletme projesinin teknik olarak yönlendirilmesine katkı sağladığı, bu jeolojik faktörlerin aynı zamanda, can ve ekonomik kayıplara yol açabilen kazaların ortaya çıkmasına engel olacak işletme projelerinin hazırlanmasında da önemli rol oynayan jeolojik riskler olduğu bilinen ve yaşanan bir gerçeklikdir. Bu risk, açık işletme projelerinde jeolojik birimlerin özellikleri dikkate alınmadan belirlenen şev açıları ve yüksekliklerinin neden olduğu ciddi heyelanlar veya kaya düşmeleri şeklinde ortaya çıkarken; kapalı işletme projelerinde ise, blok düşmesi, yıkılma, tavan çökmesi, yanlış tahkimat, yeraltısuyu basması, içten yanma olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yaşanan Afşin-Elbistan, Soma, Ermenek, Şırnak, Adana, Zonguldak vb. maden kazalarının teknik gerekçelerinin, bu jeolojik risklerin öngörülmemesi ve işletme projesinin hazırlanmasından başlayarak gerekli önlemlerin alınmaması olduğu bilinmesine rağmen, maden işletme projelerinin hazırlanmasında jeoloji mühendisinin de yer almasına karşı çıkılarak bu yöndeki öneri gerekçe gösterilemeyerek red edilmiştir. Farklı uzmanlık alanlarındaki meslek disiplinlerinin birlikte çalışarak, bilime, tekniğe uygun, işçi sağlığı ve güvenliğini sağlayan işletme projelerinin hazırlanmasına daha başlangıçta engel olunmuştur.
- Madenlerin aranmasında olduğu gibi işletilmesi sırasında da sahanın jeolojik- jeoteknik özelliklerinin çok iyi tanınıp, takip edilmesi önemli bir zorunluluk olduğu bilinmektedir. Verimli ve güvenli bir işletmeciliğin, ancak bu özelliklerin belirlenip takip edilmesi ile mümkün olacağı açıktır. Maden işletme projesinin uygulanması esnasında karşılaşılacak fay, kırık ve çatlaklar ile kayaçların bozuşmasının tespit edilmesi, jeolojik birimlerin davranışları ve dayanım parametrelerinin belirlenmesi, sahanın yeraltısuyu/hidrojeolojisi gibi jeolojik ve jeoteknik unsurlar, üretimin yönlendirilmesinin yanı sıra can ve ekonomik kayıplara yol açabilen kazaların ortaya çıkmasına neden olacak önemli jeolojik riskler olduğu bilinmektedir. Jeolojik yapı, kayaçların özellikleri ve yeraltı suyu gibi jeolojik ve jeoteknik unsurların dikkate alınmadığı işletmelerde can kayıplarının yanı sıra üretim ve diğer ekonomik kayıplara yol açan kazaların yaşanılması da kaçınılmaz olmaktadır.
- Yukarıda da belirttiğimiz son yaşanan ölümlü kazaların da teknik olarak bu jeolojik risklerin öngörülmemesi ve gerekli önlemlerin alınmaması sonucunda meydana geldiği göz önüne alındığında, belirli maden işletmelerinde jeoloji mühendisinin de çalışması gerekliliği ortadayken; işletme tekniği, büyüklüğü ve jeolojik yapısı dikkate alınarak en az bir jeoloji mühendisi istihdamının sağlanmasına ilişkin öneriler de maalesef kabul görmemiş yeni kazalara adeta davetiye çıkarılmıştır.
- İşletme aşamasında ve sahanın terk edilmesinden önce hazırlanması gereken maden jeoloji haritalarının bile, bunu yapabilecek tek meslek disiplini olan jeoloji mühendisi tarafından hazırlanmasının yasada belirtilmesinden dahi kaçınılmıştır.
Unutulmamalıdır ki, özelleştirme, taşeronlaştırma, aşırı kar hırsı ve bunların getirdiği ihmaller başta olmak üzere, farklı disiplinlerine sahip mühendislerin, madencilik alanında gerekli olan aşamalarda yer almaması da ölümcül maden kazalarına yol açarak sağlıklı, güvenli, etkin ve verimli bir madenciliğe de engel olmaktadır. Madencilik süreçlerinde jeoloji mühendislerine hak ettiği yeri vermeyen bu anlayış, yaşadıkları onca acı tecrübeye karşın bu gerçekliği hala idrak edemedeğini göstermiştir.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız başta olmak üzere iktidar milletvekilleri ve Bakanlık yetkilileri ve MİGEM bürokratlarına sormak istiyoruz.
- Madencilikle ilgili meslek odalarının ve sektör temsilcilerinin karşı çıktığı, her türlü rapor ve belgeyi hazırlayacak ve genç mühendisleri işsiz bırakacak olan "yetkilendirilmiş tüzel kişilikler" uygulaması neden ısrarla savunulmaktadır? Bu kuruluşlara üstü kapalı olarak "izleme-denetleme" yetkisi de verilerek, kamunun denetim yetkisi özelleştirilecek midir?
- Maden facilarını önlemeye yönelik olarak alınması gerekli tedbirler yasa görüşmeleri sırasında önerilmesine rağmen, bu önerilerin dikkate alınmamasının getireceği yeni kazaların sorumluluğunun karşı çıkanlara ait olduğu bilinmekte midir?
- Maden kazalarının önemli bir bölümünün kamu kurum, kuruluşlarının "rödovans, taşeronlaşma, hizmet alımı" gibi yöntemlerle özelleştirilmiş kömür işletmelerinde meydana geldiğini görmeyerek, kamu kuruluşlarının elindeki işletmelerde yeni ölümlere davetiye çıkaran rödovans yönteminin kalıcılaşarak yaygınlaşmasına yasal zemin hazırladığınızın farkında mısınız?
- Önceki kanunda yer alan, proje ve değişikliklerin MİGEM tarafından "onaylanması" şartının kaldırılarak; bilime, tekniğe, işçi sağlığı ve güvenliğine aykırı izinsiz maden işletme projelerinin uygulanmasının önünün açılması neden ısrarla savunulmuştur?
- Halen 7.202 adet arama ruhsatına karşılık 13.424 adet işletme ruhsatının olmasının da gösterdiği gibi Maden Kanunu`nun arama faaliyetlerine neden yeteri kadar yer ve önem verilmemekte, aramacılık neden teşvik edilmemektedir?
- Kanuna Genel Kurulda son dakikada eklenen "YİD proje yüklenicilerine kamu kurumlarına tanınan "hammadde temin izni" kolaylığı tanınarak, bataklık bir alana inşa edilmekte olan ve bu bataklık alanın doldurulması için gerekli olan yaklaşık 2.5 milyar metreküp dolguya ihtiyaç duyulan "İstanbul 3. Havaalanı" işini üstlenen firmaya, hammadde temini izni alma hakkı verilerek, İstanbul`un son su havzalarının, kuzey ormanlarının talanına da imkan verecek bir ayrıcalık tanınmış mıdır?
- Ölümlü maden kazalarının olmadığı, ülkeye katkı sağlayan bir madenciliğin gelişmesine, bilimsel teknik kriterelere uygun, mesleki uzmanlıkların hak ettiği yerde olduğu bir madenciliğin yapılmasına ilişkin öneriler ısrarla reddedilirken; kamu yararına, kamu kaynaklarının gereksiz israfına, bilime, tekniğe ve akla aykırı bir pojenin yüklenicisi firmaya özel haklar sağlayan bu önerinin TBMM İhtisas Komisyonundan gizlenerek, bir gece ansızın, sessiz sedasız TBMM Genel Kuruluna getirilerek kabul edilmesini açıklayabiliyormusunuz?
- 12 Haziran 2012 de çıkarılan ve hertürlü ruhsat ve izinleri Başbakanlık onayına bağlayarak, madenciliği siyasi vesayet altına sokarak durma noktasına getiren Başbakanlık Genelgesi`nin olumsuz sonuçlarını giderecek, bir düzenleme bu yasada neden yer almamıştır?
- Maden kanunda belirtilen tanımların, uluslararsı norm ve standartlarla uyumlu hale getirilmesi amacıyla Odamız tarafından dile getirilen ve muhalefet milletvekilleri tarafından TBMM Komisyon çalışmaları ve Genel Kurulda verilen önergelere, Arama projesinin ve arama dönemleri raporlarının jeoloji mühendisi sorumluluğunda hazırlanmasına, işletme projesi hazırlanmasında ve işletmelerde jeoloji mühendisi yer almasına gerekçe üretemeden ısrarla karşı çıkmanızın özel bir nedeni mi bulunmaktadır?
- Bütün dünyada maden jeoloji haritaları jeoloji mühendisleri tarafından hazırlanmasına rağmen, maden uygulama yönetmeliğinde içinde yıllardır yer alan "hazırlayan tarafından imzalanan" şeklinde düzenlenen, herkesin hazırlayabileceği haritalar haline getirilerek önemsizleştirilen bu yanlışlığın düzeltilmesine ilişkin olarak TBMM Genel Kurulunda tüm muhalefet partilerinin ortaklaşa verdikleri " jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan maden jeoloji haritaları" önergesini red etme gerekçeleriniz nelerdir? Size bağlı ve madencilikle uğraşan kurumlar ile MİGEM tarafından kabul edilen "maden jeoloji haritaları" kimler tarafından hazırlanmaktadır?
- Madenciliğin, arama, işletme ve işletme sonrası olmak üzere birbirinden ayrılamayacak şekil ve önemde esas olarak üç aşamadan oluştuğunu, aramacılığa ve bunun sorumlu ve yetkilisi olan jeoloji mühendislerine neden önem vermediğinizi, jeoloji mühendisi ibaresinin Maden Kanunu`nun kaç yerinde geçtiğini biliyor musunuz?
- Bakanlığınız bünyesinde bulunan MTA, ETİ Maden İşletmeleri ve TKİ Genel Müdürlüklerinde jeoloji mühendislerinin arama faaliyetlerinde ve raporlarının hazırlanmasında, maden işletmelerinde görev yaptıklarını biliyor musunuz?
Yaklaşık 19.000 jeoloji mühendisinin meslek örgütü olarak yetkililerden bu sorulara cevap vermesini bekliyoruz.
Bir kez daha ifade ediyoruz ki, TBMM`de kabul edilen maden kanunu değişiklikleri, maden kazalarını önlemekten, etkin bir aramacılığı, güvenli ve verimli bir işletmeciliği, toplumsal faydayi sağlamaktan, bilimsel teknik gerekleri yerine getirmekten, yaşanan sorunlari çözmekten uzaktır. Siyasi iktidarın bu amaçları yerine getirme gibi bir niyeti olmadığı da bu süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve jeoloji mühendisleri olarak, ülke ve toplum yararına, bilime ve tekniğe uygun ulusal bir madencilik politikasının oluşturularak bunu uygulayacak bir madencilik bakanlığının kurulmasını, milyonlarca yıllık jeolojik süreçlerle oluşmuş madenlerimizinin bilim ve tekniğin gereklerine uygun olarak aranıp bulunarak, işletilmesini, çevresel değerlere önem veren bir madenciliğin ülke kalkınmasına, toplumsal refahın yükseltilmesine katkılarının arttırılmasını savunmaya bilimle emekle inat ve umutla devam edeceğiz.
Odamızın görüş ve önerilerine TBMM İhtisas Komisyonu çalışmalarında ve Genel Kurul`da destek veren milletvekillerimize özellikle teşekkürü bir borç biliyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
(1026 KB) (04.02.2015 14:29:58)
(5183 KB) (04.02.2015 14:35:24)
PDF uzantılı Makale dosyalarını veya diğer Ek Dosyaları okuyabilmeniz için
Acrobat® Reader®'ın bilgisayarınızda yüklü olması gerekmektedir.
Acrobat® Reader® yüklemek için