28.12.2013 tarihinde yerel saate göre saat 17:21`de can ve mal kaybına yol açmayan ancak, bölge insanımızı korku ve paniğe sevk eden bir deprem meydana gelmiştir. Deprem, Antalya Körfezi`nde anakaraya yaklaşık 80km. mesafede, odak derinliği AFAD`a göre 41.74 km. olan orta büyüklükte (MI=6.0) bir depremdir. Deprem başta Antalya ili olmak üzere tüm ilçelerde hissedilirken, kuzeyde Isparta, batıda Muğla`nın Fethiye ilçesi ve doğuda Mersin ve güneyde Kıbrıs`a kadar geniş bir alanda hissedilmiştir.
AFAD Deprem Araştırma Dairesi ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli rasathanesinin son verileri incelendiğinde; bölgede son bir ay içinde 4 veya üzerinde 19 adet, 5 veya üzerinde ise 1 deprem meydana geldiği tespit edilmiştir. Aynı bölgede ortalama 5 büyüklüğünde bir dizi depremlerin 2009 yılında da meydana geldiği bilinmektedir.
Antalya körfezinde meydana gelen son depremler ile 2009 yılında meydana gelen depremlerin odak mekanizması ve çözümleri ile bölgenin tektonik özellikleri birlikte değerlendirildiğinde;
Türkiye`nin güney kıyılarının tektonik olarak oldukça aktif olan Güney Ege – Kıbrıs Yayı Dalma Batma kuşağı tarafından kontrol edildiği, bu tektonik yapının değişik zamanlarda farklı büyüklüklerde çok sayıda deprem meydana getirdiği,
Anadolu Plakası ve Afrika Plakası arasında bulunan Güney Ege – Kıbrıs Yayı Dalma Batma Kuşağı yaklaşık DKD-BGB – D-B – BKB-DGD yönelimli olduğu, bu kuşağı ikincil olarak deforme eden ve kuşağa verev gelişmiş farklı bindirmelerin de mevcut olduğu bilinmektedir.
Farklı deprem araştırma merkezleri tarafından yapılan odak mekanizma çözümlerine göre depreme kaynaklık eden fayın yaklaşık KB – GD doğrultulu, kuzeye doğru eğimli bir bindirme zonundan kaynaklandığı tahmin edilmektedir.
Son deprem de göstermektedir ki, deprem ülkemizin bir gerçekliği olarak dün olduğu gibi yarın da tekrar tekrar karşımıza çıkacaktır.
Dün, ülkemizde 150 deprem üretecek fay olduğu bilinirken, bu gün güncellenen Türkiye diri fay haritasına göre ülkedeki diri fay sayısının 326 adet olduğu, alt faylarla birlikte değerlendirildiğinde orta ve büyük manyitüdlü deprem üretebilecek fay sayısının yaklaşık 485 adet olduğu belirlenmiştir.
Neredeyse tüm ülke coğrafyasının ne derecede büyük bir deprem tehdidi altında olduğu gerçeği ortaya koyulmuşken; güncellenen diri fay haritasında, Marmara Denizi ve Saros körfezinde yer alan diri faylar gösterilmiş, bu denizler dışında kalan kıyı ötesi diri faylara ise yeterli çalışma olmadığı için yer verilmemiştir. Son deprem ve bilinen araştırmalar göstermektedir ki, kara alanlarımız dışında ciddi depremleri üretecek kıyı ötesi fayların da bulunması, tehlikenin bilinenden daha fazla olduğuna işaret etmektedir.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, konuyla ilgili öneri ve görüşlerimizi kamuoyu ve karar vericilerle bir kez daha paylaşmayı gerekli görüyoruz.
Yapı güvenliğinin denetim dışı olduğu ülkemizde, afet güvenli yapı üretiminin ve etkin bir denetimin, jeoloji bilim ve uygulamalarına önem ve yer verilerek mümkün olacağı; sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrede güvenli bir barınma için yapı denetim süreçlerinde jeoloji mühendislerinin mutlaka yer almasının gerekli olduğu unutulmamalıdır.
Bilimle, emekle, inatla, umutla.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Okunma Sayısı: 3129