Odamız, Van Depremi`nin yıldönümü olan 23 Ekim 2013 Çarşamba günü "VAN DEPREMİNİN ARDINDAN İKİ YIL GEÇTİ. ANCAK, TÜM ÜLKEDE "YAPI GÜVENLİĞİ HALA DENETİM DIŞI" başlıklı bir basın toplantısı yaptı. Basın açıklaması ile birlikte, "Yapı Güvenliği Denetim Dışı! Jeoloji Mühendisleri Yapı Denetimine" teması ile bir kampanya başlatıldı.
Genel Merkezimizde gerçekleştirilen basın açıklaması, Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Çağlan tarafından basına sunulmuştur.
BASINA VE KAMUOYUNA
VAN DEPREMİNİN ARDINDAN İKİ YIL GEÇTİ.
ANCAK, TÜM ÜLKEDE "YAPI GÜVENLİĞİ HALA DENETİM DIŞI"
Hiroşima`ya atılan atom bombasının 33 katı bir enerjinin açığa çıktığı 23 Ekim 2011 Van-Erciş ve 9 Kasım 2011 Van-Edremit merkezli depremlerde 644 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, 1.966 vatandaşımız yaralanmış, 252 vatandaşımız ise enkazlardan sağ olarak kurtarılmıştı.
50.600 konut, işyeri ve ahırın yıkılmasına ya da ağır hasar görmesine, 22.000 konutta orta derecede hasara yol açan depremlerden sonra geçen iki yılda hala sorunların bitirilemediği görülmektedir.
Bu gün hala, geçici barınma için kurulan konteyner kentlerde kiracı olduğu veya kendisine konut çıkmadığı için kalmak zorunda olan, ancak verilen sürenin dolduğu gerekçesiyle elektrikleri kesilen yaklaşık 500 aileden bir kısmının, koşullarının iyileştirilmesi ve daha insancıl barınma olanağının sağlanması için başlattığı açlık grevi devam etmektedir.
Diğer taraftan, depremlerde hasar gören 22 bin orta hasarlı konuttan bugün sadece 3 bini güçlendirilmiş durumdadır. Van, Edremit ve Erciş‘de ruhsatsız oldukları için güçlendirmesi yapılamayan orta hasarlı konutlarda yaşanmaya devam edilmekte, depremin ikinci yılında elektrik, su ve gazı kesilerek sokağa bırakılacaklara çözüm üretilmemektedir.
Sonuç olarak, Van depreminin yol açtığı ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunlar aradan iki yıl geçmesine rağmen bugün hala devam etmektedir.
23 Ekim 2011 tarihinde yaşanan Van Depremi bir kez daha göstermiştir ki, kentleşme için verilen yanlış yer seçimi kararları, yeterli mühendislik hizmeti almayan yapı üretimi ve özellikle denetimsizlik bir doğa olayını yine afete dönüştürmüştür.
Bir afet ülkesi olan yurdumuzda yapı güvenliği, Odaların da son çıkarılan torba yasa ile denetim süreçleri dışında bırakılması nedeniyle bugün daha fazla denetim dışı bir hale gelmiştir. Yaşadığımız çevre bugün, düne göre afetlere karşı daha güvenli değildir.
Ancak biz biliyoruz ki, başta deprem olmak üzere, heyelan, su baskını, kaya düşmesi gibi pek çok doğa olayının afete dönüşmesini önlemek, zararlarını azaltmak mümkündür. Çünkü jeolojik bilgilerle açıklanması hiç de zor olmayan doğa olayları insan eliyle birer afete dönüştürülmektedir.
1999 depreminden sonra yaşanan acı kayıpların en büyük nedenlerinden biri olarak gösterilen Yapı Denetim Sistemi, Deprem Öldürmez Bina Öldürür" yanlış sloganından hareketle, üzerinde yeterince tartışma, değerlendirme ve katılım olanakları yaratılmadan siyasi iktidarların tek yanlı belirleyiciliği ile çıkarılan mevzuat ve uygulamalar ile şekillendirilmiştir. Bu anlayış, denetimi tüm iddiasına karşın "kaliteli ve afet güvenli bir yapıyı sağlamak üzere etüt-proje ve yapı üretim süreçlerinin denetimini gerçekleştiren bir sisteme" dönüştürememiştir.
Sadece son birkaç yıllık dönemde yaşadığımız, Kütahya-Simav ve Van depremlerinin yol açtığı can ve mal kayıpları, yapı denetim sisteminin ne derece yetersiz ve sorunu çözmekten uzak olduğunu göstermiştir.
Başarılı dünya örneklerinde olduğu gibi etkin ve bütünlüklü bir Yapı Denetim Sistemi, arsanın imar parseline dönüştüğü aşamadan başlamak üzere "etüt-proje ile etüt- projeye uygun yapı üretim" süreçlerini denetleyecek bir sistematiğin oluşturulması ile mümkün olabilmektedir. Ancak, ülkemizde halen bu bakış açısı gelişmemiş; Yapı Denetim Sistemi "bina inşasının denetimine" indirgenerek işletilmiş, "etüt- proje" kapsamında yapılan "jeolojik-jeoteknik araştırmalar" kanuni düzenlemelere de aykırı biçimde denetim süreçlerinin dışında bırakılmıştır.
Bu aşamada, her yönüyle etkin ve güvenli bir denetim sisteminin doğru tanımlar üzerinden yeniden kurulması kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir. Yapı denetim sürecinin yapının üzerine inşa edileceği parselin zemine aplikasyonundan başlayarak, parsel üzerinde gerçekleştirilecek zemin ve temel etüdü ile yapının tamamlanmasından sonra yapının izleme ve bakım süreçlerini de kapsayacak şekilde yeniden tarif edilmesi, yapı ruhsatı vermeye yetkili kuruluşlar ile yapı denetim kuruluşlarının bu denetim içindeki fonksiyonları yeniden tanımlanmalı, açık toplum ve çağdaş demokrasinin gereği olarak toplumun can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren yapı üretim ve denetim süreçlerinde meslek odalarının kamusal denetim adına sürece müdahillikleri arttırılmalıdır.
Depremlerin Yarattığı Onca Acı Tecrübeye Rağmen "Yapı Güvenliğinin Hala Denetim Dışı Olduğu Bir Ülkede, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Olarak Taleplerimizi Bir Kez Daha Kamuoyunun Bilgisine Sunuyoruz.
Afet güvenli bir yapı için;
Bizler, depremlerin önlenemeyeceğini, ancak afete dönüşmesinin engellenebileceğini ve zararlarının azaltılmasının mümkün olduğunu biliyoruz.
Dili jeolojiyle yazılmış olan doğa ve doğa olaylarının ancak jeoloji mühendisleri eliyle çözümlenebileceği gerçeği temel alınarak; sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrede güvenli bir barınma için yapı denetim süreçlerinde jeoloji mühendislerinin mutlaka yer almasını,
yerel yönetimler ile yapı denetim kuruluşlarında jeoloji mühendisi istihdamının bir zorunluluk haline getirilmesini bilimsel, teknik ve kamusal bir sorumluluğun gereği olarak görüyoruz.
Bir afet ülkesi olan ve her depremde büyük can, mal ve ekonomik kayıpların yaşandığı ülkemizde, yapının üzerine oturduğu zeminin özelliklerini ortaya koyan, mimari ve statik projelerin hazırlanmasına esas olan tasarım amaçlı jeolojik ve jeoteknik (zemin ve temel) etütlerin yapı denetim sisteminin dışında olmasının yapı güvenliğinde ciddi bir zafiyet yarattığı dikkate alınarak;
Yapı üretim ve denetim süreçlerinde Jeolojik ve jeoteknik (zemin ve temel) etütlerinin önemine farkındalık yaratmak,
Mevcut yapı denetim sistemini irdeleyerek; afet güvenli yapı üretimi için gerekli olan bütünlüklü, etkin ve tüm süreçleri içerecek bir yapı denetim sisteminin yeniden ele alınmasını gündeme taşımak,
amacıyla,
23 Ekim 2013 "Van Depremi"nin yıldönümünde başlayıp, 12 Kasım Düzce Depremi‘nin yıl dönümünde sona erecek olan "Yapı Güvenliği Denetim Dışı" " Jeoloji Mühendisleri Yapı Denetimine" temalı, imza kampanyası ve tanıtım etkinliklerini de içeren topluma yönelik bir kampanya tüm illerimizde eş zamanlı olarak başlatılacaktır.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bir kez daha ifade ediyoruzki,
Yapı güvenliğinin denetim dışı olduğu ülkemizde, afet güvenli kaliteli bir yapı üretim ve denetiminin, jeoloji bilim ve uygulamalarının da sürece dahil edilmesi ile mümkün olacağı unutulmamalıdır.
Bilimle, emekle, inatla, umutla.
Okunma Sayısı: 3142