1947 yılından bu yana kesintisiz devam eden 65. Türkiye Jeoloji Kurultayı Ankara`da MTA Kültür Sitesi‘nde yapıldı. Bu yılki, ana teması "Geleceğin Kentleri İçin Jeoloji Mühendisliği" olan Kurultay‘a katılım yüksek oldu. Kurultayda ayrıca deprem ve diğer jeolojik riskler, geleceğin güvenli kentleri için jeoloji mühendisliği uygulamaları, Türkiye`nin enerji kaynakları, petrol potansiyeli, maden yatakları gibi konular da ele alındı. Ayrıca Kurultay uzman yabancı jeoloji mühendislerinin katılımıyla da uluslararası bir nitelik kazandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Muhammet Balta, Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer, TPAO Genel Müdürü Mehmet Uysal, MİGEM Genel Müdürü Mehmet Hamdi Yıldırım‘ın katıldığı 65. Türkiye Jeoloji Kurultayı‘nın açılış konuşmalarını Oda Yönetim Kurulu Başkanımız Dündar Çağlan ve 65. Türkiye Jeoloji Kurultayı Düzenleme Kurulu Başkanı Reşat Ulusay gerçekleştirdi.
Konuşmasına "Türkiye Jeoloji Kurultaylarının 1947 yılından bu yana aralıksız olarak sürdürülegelen bir bilimsel ve teknik bir etkinlik, diğer bir ifadeyle bir jeoloji şenliğidir" sözleri ile başlayan 65. Türkiye Jeoloji Kurultayı Düzenleme Kurulu Başkanı Reşat Ulusay "Kurultaylarımız; ülkemizde jeoloji ve jeoloji mühendisliği dalında yapılmış olan araştırmaların ve sorun odaklı uygulamaya yönelik çalışmaların meslektaşlarımız tarafından sunulması ve paylaşılmasının sağladığı katkıların yanı sıra, mesleğimizin işlev ve sorumluluklarının duyurulması açısından da önem taşımaktadır" dedi. 65. Türkiye Jeoloji Kurultayına ilişkin bilgiler de veren Ulusay, Kurultaya yabancı jeoloji mühendislerinin ve yer bilimcilerinini katılmasının önemine dikkat çekti.
65.Türkiye Jeoloji Kurultayı‘nda ana tema olarak "Geleceğin Kentleri İçin Jeoloji Mühendisliği" başlığını seçtiklerini anlatan Ulusay şöyle devam etti: Bunun nedeni de şu: biliyorsunuz Türkiye`de kentleşme süreci çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Ancak iyi bir kentleşme planlanmadığı takdirde doğa olayları da ister istemez ‘doğal afete` dönüşüyor ve olumsuz etkiler yapıyor. Bunlar Türkiye açısından son yaşanan depremlerle de kendisini açıkça gösterdiği ve bu durumun mesleğimizin de ilgi ve sorumluluk alanına girdiği için düzenleme kurulu olarak biz de bu konuya odaklandık ve bu durum mesleğimizin sadece bir dalını değil pek çok dalını ilgilendirdiği için böyle bir ana tema üzerinde durduk. Bu ana tema çerçevesinde de Kurultay`da iki panel düzenleniyor. Bunlardan ilkinin konusunu Kurultayımızla aynı başlıkta ‘Geleceğin Kentleri İçin Jeoloji Mühendisliği` olarak belirledik. Bu panelde; depremsellik, kentlerde yeraltısuyu ve kullanımı, mühendislik jeolojisi, kent bilgi sistemleri ve kent planlaması konularında jeoloji mühendisliğinin katkılarının vurgulanacağı ve mesleğimizin bu alandaki işlevlerinin ve öneminin bir kez daha duyurulacağı bir tartışma gerçekleştirilecek."
Jeoloji mühendisliğinin önemine vurgu
Ulusay‘ın ardından söz alan JMO Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Çağlan Türkiye Jeoloji Kurultayı‘nın 65.sini düzenlemekten guru duyduklarını ifade etti. Kurultayın bu yılki ana temasının "Geleceğin Kentleri İçin Jeoloji Mühendisliği" olduğunu belirten Çağlan "Bu temel konuyla birlikte jeolojinin eşsiz enginlikteki alanlarında üretilen bilimsel araştırma ve çalışmaların sunulduğu Kurultayımızın niteliği sürekli artarak, konusunda uzman yabancı jeoloji mühendisinin katılımı ile uluslararası bir niteliğe ulaşma özelliğini bugün de koruyarak devam ettirmektedir" dedi.
1999 depremleri sonrasında yerleşimlerin ve mühendislik projelerinin afet güvenliğinin sağlanması süreçleri ve ekonominin maden ve enerji kaynaklarına artan talebin jeoloji mühendisliği çalışmalarına duyulan gereksinimi daha da arttırdığına dikkat çeken Çağlan, "Ancak, doğa olaylarının afete dönüştüğü, yer altı kaynaklarımızın hala tam olarak ortaya konulmadığı, doğal çevrenin korunarak sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkının tam olarak sağlanmadığı ülkemizde; jeoloji bilim ve uygulamalarına hala yeteri kadar önem verilmemektedir" dedi. Çağlan, çalışma alanı daha da çeşitlenerek genişleyen jeoloji mühendisliği ve uygulamalarının önemini toplumsal bilince çıkarmak, karar vericilere kabul ettirmek, akla, bilime mühendisliğe uygun kamu yararı doğrultusunda jeoloji mühendisliği hizmetlerinin yer aldığı mevzuat düzenlemelerinin çıkarılması için 65. Türkiye Jeoloji Kurultayı‘nın önemli bir açılımı sağlayacağına inandığını kaydetti.
Ülkemizin jeolojik yapısı gereği olarak depremin kaçınılmaz olarak tekrar tekrar karşımıza çıkacağı bilinmesine rağmen bu gün yaşadığımız çevreyi afetlere karşı güvenlikli kılmak için hala yapmamız gerekenlerin olduğunun Van depremleri ile acı bir şekilde ortaya çıktığına dikkat çeken Çağlan "Van depremleri de göstermiştir ki, Gerçekte hepsi birer doğa olayı olan deprem, heyelan, çığ düşmesi, su baskını gibi olayların afete dönüşmesine neden olan faktörlerin başında, kentleşme için doğru yer seçiminin yapılmaması, yeterli mühendislik hizmeti almamış yapı üretimi, niteliksiz malzeme ve işçilik ile özellikle denetim eksikliği gelmektedir. Bölgenin depremselliği aktif faylara yakınlığı bilinmesine rağmen gevşek; jeolojik ve jeoteknik açıdan sorunlu birimler üzerine yerleşimin gelişmesi, çok katlı yapılaşmaya gidilmesi ve denetim eksikliği can kayıpları ve hasarı arttırmıştır.
"Doğa olaylarının afete dönüşmemesi için"
Bu sonuçlar da, sadece Van ilimizde değil tüm kentlerimiz için yanlış yer seçimlerinin, jeolojik jeoteknik hizmetlerden başlamak üzere yeterli mühendislik hizmeti almadığı için daha doğuştan zafiyetli binaların ortaya çıkmasının ve yetersiz denetimli yapı üretiminin nasıl olumsuz sonuçlara yol açtığını bir kez daha bize göstermiştir" dedi.
Alınacak önlemlerle doğa olaylarının afete dönüşmesini engellemenin, zararı azaltmanın mümkün olduğuna vurgu yapan çağlan bunun için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
Başta deprem olmak üzere afet yönetim sistemi, zarar azaltma yani risk yönetimi üzerine inşa edilmelidir.
Çağdaş örneklerinde olduğu gibi afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması için; jeolojik tehlikelerin araştırılması, bölgesel ve yerel ölçekte tehlike haritalarının çıkarılması,
Arazi kullanım planlamasına ve imar planlarına jeolojik tehlike ve risk verilerinin entegresi,
Yapılaşma standartlarının oluşturulması
Afet ve imar mevzuatlarında bütünlüğün sağlanması
Etkin bir yapı denetim sisteminin oluşturulması ve
En önemlisi olarak jeoloji mühendisliği hizmetlerinin tüm bu süreçlerde eksiksiz yer alması.
Konuşmasında yasal düzenlemelerde yapılması düşünülen değişikliklere de değinen Çağlan, İmar Yasası‘nda afet risk azaltma olgusunun bulunmaması ve risk azaltmanın en önemli araçlarından olan "jeolojik-jeoteknik etüt", "mikrobölgeleme", "büyük ölçekli planlamalara girdi oluşturan "tehlike haritası" kavramlarının mevzuatta tanımlanmamasını, önemli bir eksiklik değerlendirdi.
Yapı Denetim mevzuatında jeoloji mühendisliğinin gerektirdiği mesleki derinlik ve uzmanlığa yer veren düzenlemelerin bulunmaması ve jeoloji mühendislerinin yapı denetim sürecinde göz ardı edilmesini ciddi bir eksiklik olarak tanımlayan Çağlan, "Çünkü, her yönüyle sağlıklı ve eksiksiz güvenli bir yapı denetim sürecinin, yapının üzerine inşa edileceği zemini de kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun sağlanması halinde başta depremler olmak üzere, heyelan, akma, kayma, oturma, göçme, sel baskını gibi nedenlerle yapıların ağır hasarlara uğramasının önüne geçilmesi için önemli bir adım atılmış olacaktır" dedi.
Konuşmasının devamında Petrol Kanunu, Maden Kanunu ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği‘nde yapılan değişikliklere de değinen Çağlan, jeoloji mühendislerinin hak, yetki ve sorumluluklarına ilişkin uygulamada ortaya çıkan bazı sorunların MİGEM tarafından giderileceğine inandıklarını kaydetti.
Çağlan ayrıca Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü örneğinde olduğu gibi kamu kurumlarımızı kapatmak yerine, bu amaçla kurulmuş başta MTA, TPAO, DSİ, ETİ Maden İşletmeleri olamak üzere kamu kurumlarımızın kuruluş amaçlarına uygun olarak çalışmalarını sürdürmelerini sağlamak bu kurumlarımızı zayıflatmak yerine daha bir güçlendirmek gerektiğine de dikkat çekti.
Jeoloji mühendisliği eğitimi
Konuşmasının son bölümünde jeoloji mühendisliği eğitimine değinenen Çağlan "Jeoloji mühendisliği eğitimi ciddi olumsuzlukları taşımaktadır. Jeoloji gibi arazi uygulamasının son derece gerekli olduğu bir alanda pratikten uzak, gerçek hayat ve uygulamadan kopuk eğitim sisteminin yetersiz öğrenciler mezun ettiği ortadayken, yeni üniversiteler açılmakta öğrenci kontenjanları arttırılmaktadır.
Bu durum, yeterli öğretim görevlisi ve laboratuvar olanakları olmayan üniversitelerden niteliği düşük meslektaşlarımızın işşsizliğe mezun olmasına yol açmaktadır. Dünyada ve ülkemizde mesleki alanımızdaki gelişmeler mesleki eğitimimizi "yeni bir eğitim projeksiyonu" ekseninde yeniden oluşturmak zorundayız.
Üniversitelerimizin bölüm başkanları ile geçtiğimiz ay yaptığımız Eğitim Eşgüdüm Kurulu toplantımızda Üniversitelerin jeoloji mühendisliği eğitim programları, öğrenci kontenjanları, ikinci eğitim konuları ele alınmış çözüm önerileri tartışılmıştır" dedi.
Konuşmasını kurultay hazırlıklarına katkı sunanlara teşekkür ederek tamamlayan Çağlan‘ın ardından Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Muhammet Balta, MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Mehmet Uysal, MİGEM Genel Müdürü Mehmet Hamdi Yıldırım da birer konuşma yaptı.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Muhammet Balta 65 yıldan bu yana Türkiye‘de jeoloji kurultaylarının düzenlendiğini söyleyen Balta, Türkiye‘nin doğal afetler açısından riskli bir bölgede olduğuna dikkati çekti. Balta, bu kurultaylar sayesinde yaşanan doğal afetlerin hatırlatıldığını ve ileride yaşanabilecek afetlerde alınabilecek önlemlerin tartışıldığını ifade etti.
Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci ise yaptığı konuşmada Jeotermal kaynakların önemine dikkat çekti.
MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer de MTA‘nın kurulduğu günden bu yana önemli çalışmalara imza attığını bildirdi. Türkiye‘nin doğal afetler açısından "riskli ülkeler" arasında yer aldığını belirten Üzer, fay hatlarını gösteren haritaların güncellenmesi gerektiğini söyledi. Bu konudaki çalışmalara başladıklarını anlatan Üzer, 1 yıl içerisinde tüm basım işlemleri bitirmeyi hedeflediklerini kaydetti.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Mehmet Uysal ise yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının önemine dikkati çekerek, bu konuda yapılan çalışmaları anlattı.
Yıldız: Jeoloji sektöründe değişim yaşanıyor.
65. Türkiye Jeoloji Kurultayına katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Taner Yıldız, yaptığı konuşmada, geleneksel hale gelen Kurultayın hem sektöre hem de ülkeye hayırlı olmasını diledi.
Jeoloji mühendislerinin fonksiyonlarını artırmak istediklerini ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘nün (MİGEM) yaptığı kanun değişikliğiyle bunu sağladıklarını öne süren Yıldız, yapılan bu çalışmaların çok önemli olduğunu ifade etti.
Bakan Yıldız, jeoloji sektöründe çok önemli bir değişim yaşandığını dile getirerek, kamuda yetişen mühendislerin özel sektörü tercih ettiğini, bunun da toplam sektör için bir kazanım olduğunu söyledi.
Jeoloji mühendislerinin öneminin giderek arttığını, geçen yıl maden mühendislerinden daha çok jeoloji mühendisi istihdam edildiğini anlatan Yıldız, şöyle konuştu:
"Özellikle maden ve jeoloji uzmanlarının önemli isimlerinin burada olduğunu biliyorum. Politikalarımızı oluştururken özellikle madencilik alanında, yeraltı kaynaklarının yüksek katma değer oluşturduğunu ve gayri safi yurtiçi hasılamız için önemli bir rezerv olduğunu bilmekteyiz. Enerji ve sanayi hammadde talebinin güvenli ve ekonomik olarak karşılanması, bu tür kurultaylar vesilesiyle olmaktadır. Arz kaynaklarının çeşitlenmesi de yine burada belirlenmektedir. Bu kadar yüksek katma değerin ekonomiye kazandırılması, en temel hedeflerimizdendir."
Dündar Çağlan‘ın konuşmasını okumak için lütfen tıklayınız.
Okunma Sayısı: 3135