Gün o gün değil,
Derlenip dürülmesin bayraklar,
Duyduğunuz çakalların ulumasıdır,
Safları sıklaştırın çocuklar
Sevgili Arkadaşlar,
Emekten ve insandan yana olan her şeyin üzerine bir karabasan gibi çöken olumsuzlukların giderek arttığı bir dönemdeyiz. Emperyalizmin her yanı kan ve barut kokan sömürü politikaları dünyamızı bir cehenneme çevirmeye devam ediyor. Kuzey Afrika ülkeleri ve Ortadoğu boyunca yaşanan isyan dalgalarını fırsata çevirip kendi lehine sonuçlar üretecek bir mecraya sokan emperyalizm, Türkiye‘yi de taşeronluk görevi ile bölgeye sürüyor. Libya işgalinde alınan rol, Suriye tartışmaları, füze kalkanı kurulumu gibi birçok konuya baktığımızda açık bir biçimde görülüyor: "Yeni Türkiye"nin iktidar yapısı tüm hücreleri ile uluslararası sermayeye ve emperyalist politikalara büyük bir uyum sağladı. "Piyasacılıkla bütünleşmiş demokratik İslamcı" bir model olarak Ortadoğu‘ya sunulan "Yeni Türkiye", ülkemiz ve bölge halklarının geleceği açısından da büyük bir tehlike oluşturuyor.
TMMOB; bu çalışma döneminde de emperyalizme ve onun uygulamalarına karşı altıncı filoyu denize dökenlerin gördüğü gerçeğin bugün ulaştığı boyutunu ifade etmede ve buna karşı tutum almada asla tereddüt etmedi. Dünyanın bugününde; bugünü anlamlandırmada rehberimiz olan geleneğimizdeki damarın kesilip atılmasına da asla izin vermedi. Bu anlayışımızın örgütümüzde yeni ya da yeniden sorumluluk alacak olan arkadaşlarımızın omuzlarında geleceğe taşınacağına inancım tam.
Sevgili Arkadaşlar,
ABD merkezli kriz dünya çapında yayılmaya ve etkisini göstermeye devam ederken, "tarihin sonu geldi" safsataları ile ilan edilen kapitalizmin mutlak iktidarının temellerinin de sarsıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Servet ve gelir dağılımındaki uçurumu giderek büyüten, yapısı gereği krizleri ve işsizlik sorununu sürekli üreten neoliberal yönelimin duvara çarptığına ve sistemin merkezinde büyük bir çatlak oluşturduğuna tanıklık ediyoruz.
Krizi aşma çabaları olarak emekçi sınıflara ve kazanımlarına yönelen saldırının giderek yoğunluk kazanması, finans merkezleri de dahil olmak üzere dünya çapında kitlesel tepkilerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Kapitalizmin sonunun tartışıldığı bir sürecin, tüm dünyayı etkisi altına alan bir değişim dalgasına gebe olduğu gerçeği, başka bir dünyanın mümkün olduğunu yeniden büyük kitlelere hatırlatıyor.
TMMOB, bu döneminde de kapitalizmin dünyasına karşı, başka bir dünyanın ve başka bir Türkiye‘nin mümkün olduğunu bilimsel bir gerçek olarak savundu. TMMOB, sömürü ve baskının tavan yaptığı, sınıfın siyasal belirleyiciliğinin silikleştiği, kitlesel tepkilerin geri çekildiği, "meydanın" zorbalara kaldığı bir dönemde dahi aklın ve bilimin, özgürlüğün ve eşitliğin yol göstericiliğinde "başka bir yaşam mümkün" dedi. TMMOB‘nin tarihsel serüveninde bu çizgimizi koruyan ve sürekli güncelleyerek güçlendiren arkadaşlarımızın cesaretlerini ve kararlılıklarını, inanıyorum ki tarih de not etmiştir.
Sevgili Arkadaşlar,
Son dönemlerde ülkemizde yaşanan gelişmelere bakıldığında, analitik bir düzlemde çözümleme dahi yapılması gerek görülmeyecek kadar açık ve görünür olan olumsuzlukların yaşamın etrafında bir abluka misali dizildiklerini görüyoruz.
2011 yılının son günlerinde yaşanan Uludere katliamı ile yeniden öldük, öldürüldük. Kardeşliğin ve barışın birer boş lafa dönüştüğü, yaşamın ölüm karşısında diz çöktüğü bir anı yaşadık. Kürt sorununda savaş ve imha politikaları ile gidilebilecek yolun son noktasına gözyaşları eşliğinde baktık, dilimiz tutuldu, mantığımız dondu. Sonrasında yaşanan gelişmeler ise adeta yaramızı dağladı. Akla, mantığa ve vicdana sığmayacak gerekçeler ile katliam meşrulaştırılmaya ve sorumluları aklanmaya çalışıldı.
Gören gözlere mil çekildiği, konuşan dillerin koparıldığı bir coğrafyada gelecekten söz etmek safdilliktir. TMMOB; bu döneminde de Kürt sorununun çözümü yolunda, insanlık adına, barış ve kardeşlik içerisinde bir arada yaşamı savundu ve bu cesareti göstermekten de asla vazgeçmedi. Ölüm karşısında yaşamın savunulması cesaret ister. Bilimin özünden ve geçmişimizden aldığımız cesaret TMMOB‘ye yetmektedir, bundan sonra da yetecektir. Bunun gereğini bu dönemde de yerine getiren bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Sevgili Arkadaşlar,
Bu ülkede, ekonomik alanın neoliberal politikalarla, toplumsal yaşamın cemaat ağları ile kuşatıldığı, iktidar yapısının uluslararası sermayenin ve emperyalizmin yönelimleri ile birebir örtüştüğü bir yönetim anlayışının sonuçları, baskı ve sömürünün giderek artmasını sağladı.
Gazetecilerden öğrencilere, bilim insanlarından seçilmiş yöneticilere kadar uzayıp giden baskı ve sindirme operasyonlarına hukukun siyasal iktidar lehine sonuçlar üreten bir araç haline getirilmiş olması da eklendiğinde ortaya çıkan sonuç ülkemizin bir açık cezaevine dönüşmüş olmasıdır.
Yaşamak, düşünmek ya da düşünceyi eyleme dönüştürmek elbette serbesttir. Ancak, burada oldukça belirgin bir kıstas vardır ki o da, şu ya da bu gerekçe ile iktidarın karşısında olup olmama halidir. İktidarın karşısında olmak, muhalif olmak başlı başına bir imha edilme gerekçesi olmuş durumdadır. Bu koşullar altında düşünce ve onu tamamlayan fiiller, iktidarın baskı ve zor gücü ile tehdit altına alınmış durumdadır.
TMMOB; bu dönemde, özgürlüğü, adaleti, demokrasiyi gerçek manada eşitlik ile harmanlayarak savunmuştur. İktidar gücünün baskısı karşısında düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması için mücadele etmiş, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiştir. TMMOB, yeri geldiğinde karanlığın karşısında aydınlığı temsil etmekten geri durmamıştır. TMMOB‘nin kadrolarının önümüzdeki dönemde de, bu sorumluluklarını yerine getirerek güzel günlerin hâkim kılındığı bir ülkenin yaratılması için çaba harcayacağına yürekten inanıyorum.
Sevgili Arkadaşlar,
Çokça söylediğimiz gibi bütün bu olumsuzluk cenderesinden meslek alanlarımız ve örgütümüz TMMOB de nasibini fazlasıyla aldı. Neoliberal politikaların sonucu olarak piyasalaştırma süreçlerinde kamu idari yapısında gerçekleştirilen dönüşümün bir alt başlığı olarak örgütümüz TMMOB‘ye de bir "ayar" verilmek istendi. Birbiri ardına kontrolsüzce ve Meclis baypas edilerek çıkarılan KHK‘lar ile TMMOB‘nin işlevsizleşmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kurulan Meslek Hizmetleri Genel Müdürlüğü‘ne yetkiler verildi.
Mesleğimize ve örgütümüze sahip çıkıyoruz diyerek 19 Eylül‘de sözümüzü söyledik, gücümüzü sokaklarda gösterdik. TMMOB‘ye karşı girişilen "ustalık dönemi" saldırılarını boşa çıkaracağımızı haykırdık. Üyelerimizden aldığımız güçle, mesleki demokratik bir kitle örgütü olmanın gereklerini, bilimin ve tekniğin halkın hizmetine sunulması ekseninde üretmeye ve yerine getirmeye çalıştık. Bu çabalarımızı baltalama girişimlerine karşı da omuz omuza direneceğimizi dosta düşmana hep birlikte gösterdik. 15 Mayıs ve yol arkadaşımız örgütlerle gerçekleşen 8 Ekim mitinglerimiz bu dönem örgütümüzün gücünü herkese göstermeye yetti.
Sevgili Arkadaşlar,
Böylesi bir ülkede bu ülkenin, bu ülke insanının TMMOB‘ye ihtiyacı var. Bu ülkenin görebilen gözlere, konuşabilen ağızlara, duyabilen kulaklara ihtiyacı var. "Kral çıplak" diyenlere ihtiyacı var. Yani kısaca, TMMOB‘ye ihtiyaç var.
TMMOB‘nin de; geleneğimizi oluşturan anlayışın yönetimler de dahil her kademede vücut bulabilmesine ihtiyacı var. Yani kısaca, devrimci, demokrat, ilerici, yurtsever mühendis, mimar ve şehir plancılarının omuzları arasındaki mesafenin azaltılmasına ve ortak aklımızın, kolektif yapımızın kendisini yeniden üretmesine ve daha fazla güçlenmesine ihtiyaç var.
TMMOB‘yi TMMOB yapan, şimdiye kadar ayakta tutan, savrulmasına ve diz çökmesine asla izin vermeyen arkadaşlarımızın çalışma tarzına, inançlarına ve kararlılıklarına şimdi bir kez daha ve yeniden ihtiyaç var. Önümüzdeki dönem örgütümüzün bu ihtiyacı karşılayacağına çok inanıyorum.
Sevgili Arkadaşlar,
Genel Kurullar sürecimiz ülkemizin geleceğini de değiştirecek bir güce sahiptir. Çünkü emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, barışın, adaletin yani insandan yana olan her fikrin ve fiilin içinde ve özünde olan bir TMMOB; ülkemiz, halkımız ve mesleğimiz için çölde bulunan ve hayat taşıyan bir nehir gibidir.
TMMOB Genel Kurullar sürecinde atacağımız her adım, yaşanacak her değişim sadece TMMOB için değil toplumsal geleceğimiz için de bir belirleyen olacaktır.
Gelecek güzel günler için,
Masmavi gökyüzü altında birikmiş kara bulutların dağılması için,
Gökyüzünün ve yeryüzünün bütün renklerinin özgürlüğü için,
Bilim ve teknolojinin halkımızın hizmetine sunulması, mesleğimizin tüm güzelliklerinin hayatı yaşanabilir kılması için,
Gericiliğe ve karanlığa karşı aydınlığın yaratılması için,
Emperyalizme, gericiliğe, neoliberal politikalara karşı insanca bir yaşam, özgür, demokratik ve bağımsız bir Türkiye için,
Şimdi bize düşen görev; örgütümüze sahip çıkmak, örgütümüzü güçlendirmek, inanç, kararlılık ve emek ile TMMOB‘yi geçmişin ayak izlerinden geleceğe doğru omuzlarımızda taşımaktır.
Bu dönem içerisinde örgütümüzün ilkeleri doğrultusunda görevini gereği gibi yapan oda yönetim, onur ve denetleme kurulu üyesi arkadaşlarıma, şube yönetim kurulu üyesi ve temsilciliklerde görev alan arkadaşlarıma, omuz omuza emek harcadığımız odalarımızın örgütlü üyelerine, çalışma gruplarında görev alan arkadaşlarımızın hepsine, TMMOB ve oda çalışanı arkadaşlarıma, büyük bir inançla örgütümüze verdikleri katkılardan dolayı Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
TMMOB Genel Kurullar sürecinin; mühendis, mimar ve şehir plancılarının hünerli elleri ile bir demokrasi şölenine dönüşeceğine duyduğum inançla, aklımızın ve umudumuzun yolu açık olsun diyor, hepimize kolaylıklar diliyorum.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
Okunma Sayısı: 3146