Diyarbakır‘da iki gün süren "2. GAP ve Jeoloji Sempozyumu" ikinci gün yapılan oturumlar ile sona erdi. Sempozyumun ikinci gün oturumlarına Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanımız Dündar Çağlan ve yönetim kurulu üyelerimiz, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Sevinç, Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi (DİSKİ) Genel Müdürü Fahrettin Çağdaş ve çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.
Sempozyumun ikinci gününde oturum başkanlığını Genel Başkanımız Dündar Çağlan`ın yaptığı "Çevre, Sağlık ve Deprem" başlıklı oturum gerçekleştirildi. Dicle Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Hastanesi Ana Bilim Dalı`ndan Profesör Abdurrahman Şenyiğit, "Bölgede kanser vakaları ile jeolojinin ilgisi" başlıklı sunumunda Diyarbakır ve ilçelerinde asbest oranlarının ve günlük yaşamda etkilerinin ciddi boyutlarda olduğunu ortaya koydu.
‘Akciğer zarı kanseri kırsal kesim hastalığıdır‘
Şenyiğit, asbestin tıpta mezotelyoma olarak tanımlanan akciğer zarı kanseri ile ilişkisinin ilk 1960 yılında Güney Afrika`da keşfedildiğini söyledi. Batı ülkelerinde milyonda bir görülen bu hastalığın Afrika`da görülme oranının yüzde onlarda olduğunu kaydeden Şenyiğit, Diyarbakır`da bunun 3-4 vaka halinde gerçekleştiğini söyledi. ABD`de her ölen kişinin otopsi tespitinin yapıldığını ancak önyargılar nedeniyle Türkiye`de otopsi yapılamamasının gerçek rakamları bilmeyi engellediğini kaydeden Şenyiğit, Türkiye`de mezotelyoma hastalığının kırsal kesim hastalığı olduğunu açıkladı. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde birinci derecede asbestli bölgeleri Diyarbakır`ın Çermik, Çüngüş, Ergani, Elazığ`ın Maden ve Urfa`nın Siverek ilçesi olarak sıralayan Şenyiğit, ikinci hattın Dicle, Arıcak, Adıyaman`ın merkez köyleri olduğunu kaydetti. Şenyiğit, Diyarbakır`ın Dicle ilçesinde mezotelyoma vakalarının gittikçe arttığını da söyledi.
Asbestin Brezilya, Kanada ve Zimbave tarafından ticari olarak pazarlandığına dikkat çeken Şenyiğit, dünya üzerinde tekstilden fren balatasına çimentodan izolasyon maddelerine kadar 3 binin üzerinde asbest kullanılarak yapılan malzeme olduğunu kaydetti.
Çağdaş: Fay Yasası çıkarılmalı
TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi ve DİSKİ Genel Müdürü Fahrettin Çağdaş da, Erzincan depreminden günümüz Van depremine Türkiye`de meydana gelen büyük depremleri ayrıntılarıyla ortaya koydu. Türkiye`nin depremler açısından dünyanın en aktif bölgelerinden biri üzerinde yer aldığını kaydeden Çağdaş, Türkiye nüfusunun yüzde 98`inin çeşitli derecelerdeki deprem hattında oturduğunu söyledi. Çağdaş, son 60 yılda Türkiye`de meydana gelen depremlerde 60 bin kişinin hayatını kaybettiğini, 460 bin binanın yıkıldığını açıkladı. Meydana gelen depremlerde ölümlerin ve hasarların olmaması için kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Çağdaş, "Yerel yönetimlerin konuyla ilgili teknik eleman istihdamını sağlayacak yasal düzenlemeler tamamlanmamıştır. Siyasi ve maddi rant amaçlı imar aflarının doğrudan ve dolaylı olarak sürekli gündemde tutulması kaçak ve denetimsiz yapılaşmayı özendirmektedir" dedi.
Yasal düzenleme gerekiyor
Halkın can ve mal güvenliğini bu derece etkileyen doğa olaylarının zararlarını azaltmak için gerekli yasal düzenlemelere uyulması gerektiğini belirten Çağdaş, tüm yapılarda mutlaka zemin etütlerinin istenmesi gerektiğini kaydetti. Çağdaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "3194 sayılı İmar Kanunu, 7269 sayılı Afetler Kanunun ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu değiştirilmelidir. 5543 sayılı İskân Kanunu değiştirilerek kırsal yerleşim birimlerinin altyapısı ve üst yapısı yenilenmelidir." Deprem karşısında ortak akıl oluşturulması için Türkiye Jeolojik Araştırmalar Kurumu`nun kurulması gerektiğine dikkat çeken Çağdaş, Türkiye Diri Fay Haritası`nın güncellenmesi gerektiğini söyledi. Çağdaş son olarak Sismotektonik Haritaların hazırlanması, Fay Yasası çıkarılmasının şart olduğunu kaydederek, Hasar Tespit Dairesi Başkanlığı oluşturulması gerektiğini söyledi.
Okunma Sayısı: 3134