TMMOB Odalar 23 Kasım 2024, Cumartesi
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 07.02.2011
Güncellenme Zamanı: 07.02.2011 11:28:40

 657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNU‘NDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TMMOB GÖRÜŞÜ

GENEL

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik öngören hükümlerin yer aldığı tasarı kamuoyunda torba yasa olarak adlandırılan ve 29 Kasım 2010 tarihinde "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" adı altında TBMM Başkanlığına sunulan kanun tasarısıdır.

Söz konusu torba yasa tasarısı TBMM Başkanlığı‘na sunulduğu şekli ile 112 madde iken Plan Bütçe Komisyonu‘ndan çıktığı şeklinde 224 madde haline gelmiştir.

Torba Yasa Tasarısı 5 kısımdan oluşmaktadır. Tasarının ilk dört kısmı Bazı Alacakların Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu üzerindeki değişiklik maddelerini içermekte, 5. Kısımdan itibaren ise bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair maddeler yer almaktadır.

EMEK ALANINI DÜZENLEYEN YASALARDA DEĞİŞİKLİKLER

Onlarca yasada değişiklik hükümleri içeren ve temel olarak emek alanını emekçiler aleyhine düzenleyen "biraz iyi, çokça kötü" olan düzenlemelerin aynı torba içinde değerlendirilmesi yöntemi AKP Hükümetince Anayasa paketi oylamasında da uygulanmıştır. Bu açıdan bakıldığında torba yasaya yönelik olumsuz eleştirilerin "birkaç iyi madde" üzerinden savunulması işin özünü unutturmaya dönüktür.

Torba Yasa Tasarısı ile; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu; 4857 Sayılı İş Kanunu; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu; 4046 Sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun vb. gibi pek çok kanunda yapılan düzenlemelerle, emekçiler mevcut durumlarından çok daha kötü ve geri düzenlemelerle karşı karşıya kalmaktadır.  

Asgari ücretlilerin yaş sınırının yükseltilmesi, kısmi süreli çalışanların primlerini cebinden tamamlamak zorunda olması, stajyer çalıştırma üzerinden ucuz emek sömürüsünün önünün açılması, kısa çalışma ödeneğinin süresi ve kapsamının genişletilmesi, işsizlik fonunun yıllık gelirinin yarısına Bakanlar Kurulu‘nun el koyup işverenlere istihdam teşviki olarak vermesi gibi emekçi sınıfların aleyhine düzenlemeler torba yasa tasarısında yer almıştır.

4857 sayılı kanunda; çağrılı çalışma, parça başına çalışma, sözleşmelilik, deneme süreli iş akitlerinin uzatılması, geçici çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması gibi düzenlemelerle esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerini çalışma yaşamının esası haline getiren torba yasa tasarısı 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik öngören hükümleri ile birlikte bütün olarak değerlendirildiğinde emek alanına topyekûn bir saldırı olarak değerlendirilmelidir.

657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNU‘NDA DEĞİŞİKLİK

1965 tarihli 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 236 madde ve ekinde yer alan iptal ve ihdas edilen kadroların gösterildiği tablolarla 94 sayfalık bir metindir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, devlet personel istihdamına ilişkin hükümler taşımasının yanı sıra Anayasa‘da "Siyasal Haklar ve Ödevler" içerisinde sayılan "Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı"nın hayata geçirilmesinin en önemli aracı olması niteliğiyle temel kanun özelliği taşımaktadır.

AKP Hükümetlerince, Ağustos 2004 ve Ekim 2005‘de Kamu Personeli Kanun Tasarısı, Ağustos 2006‘da Devlet Memurları Kanun Tasarısı adı altında hazırlanan taslaklarla 657 sayılı Yasa‘yı değiştirmek amacıyla farklı girişimlerde bulunulmuştur.

AKP Hükümetince 2010 yılı içerisinde de 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik yapılmasına ilişkin hükümler taşıyan iki tasarı hazırlanmıştır.

Bunlardan ilki "Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" adı altında 9 Haziran 2010 tarihinde TBMM Başkanlığı‘na sunulan tasarı taslağıdır. Bu tasarı taslağı "TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu"na gönderilmiş ancak Komisyon gündemine girmemiştir.

29 Kasım 2010 tarihinde TBMM Başkanlığı‘na sunulan ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik yapılmasını da içeren ikinci tasarı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" adını taşımaktadır. İki tasarı birlikte incelendiğinde 9 Haziran tasarısı ile 29 Kasım tasarısının 675 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik öngören maddelerinde bir farklılık olmadığı görülmektedir. Yani 9 Haziran tasarısı 29 Kasım tasarısının içerisine madde numaralarında meydana gelen değişiklikler haricinde, madde ve gerekçeleri ile aynen işlenmiştir.

29 Kasım 2010 tarihli tasarıya ilişkin olarak "Plan Bütçe Komisyonu" alt komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda hazırlanan metin incelendiğinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik öngören hükümlerde alt komisyon tarafından, öngörülerin genel yapısında farklılık yaratacak bir değişiklik yapılmadığı görülmektedir. Ancak "Plan Bütçe Komisyonu"nda yapılan değerlendirme sonucunda hazırlanan "Plan Bütçe Komisyonu" metninde, tasarının devlet personel istihdamına ilişkin temel hedefine ulaşmasının bir aracı olarak değerlendirilebilecek ve uygulanması ile tüm bakanlıklar sisteminin kariyer esasından koparılıp norm-kadro ya da iş sınıflaması esasına doğru dönüştürülmesini; istihdamda, kariyer ilkesinin öngördüğü "kamu hizmetine en alt basamaktan girip en üst düzey yönetime doğru yükselme" felsefesi yerine istihdamda sözleşmelilik düzeni getirilmesini; buna bağlı olarak, "kurum bazlı", "yöneticilik yasaklı", "güvencesiz" istihdama geçişin yasal dayanağını oluşturacak "uzmanlık" sistemine ilişkin hükümler tasarıdan çıkarılmıştır. Bununla birlikte söz konusu değişiklikleri önceleyen hükümler tasarıdaki yerlerini korumuştur. 

"Plan Bütçe Komisyonu"ndan geçtiği halinde tasarı genel olarak incelendiğinde, önceki girişimlerle yapılmaya çalışılan 657 Sayılı Kanun‘un topyekun değiştirilmesinden vazgeçilmekle birlikte hedefe yönelik planın "parçalar halinde" hüküm değişiklikleriyle yürürlüğe konulmasına karar verildiği görülmektedir. Hedefin önemli araçlarından birini teşkil eden "uzmanlık" sistemine ilişkin hükümlerin tasarının içerisinden çıkarılması da -TBMM‘de görüşmeler sürecinde önergelerle dâhil edilip edilmeyeceği bilinmemekle birlikte- parça başı çalışmanın bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.

Torba yasa tasarısının devlet personel istihdamında değişiklik öngören hükümlerinin hedefi, tasarı gerekçesinde yer alan " memur sendikaları, sivil toplum kuruluşları ve çalışanların makul ve uygun görülen isteklerini karşılamak" değil, küresel kapitalizmin neo-liberal politikaları ile belirlenen noktaya ulaşmaktır. Buna göre tasarının hedefi "sosyal devleti" değil "düzenleyici devleti" destekleyen bir bürokratik yapının oluşturulmasıdır.

Buna bağlı olarak tasarıda; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik öngören hükümlerle, (1) "Kamu hizmeti" ortadan kaldırılarak, her vatandaşın "siyasal hakkı" olan kamu hizmetine girme hakkı yok edilmektedir. (2) Anayasa‘da değiştirilemez hükümlerden biri olan "sosyal devlet ilkesi"nin en temel mekanizması ortadan kaldırılmaktadır. (3) Günümüzde sayısı 3 milyonu bulan kamu personelinin "iş güvenceli kariyeri" tehdit edilmektedir.

İzin hakları, kadın ve özürlü çalışma koşullarında yapılan iyileştirmeler v.b. verilen ödünler tasarının gerçek hedefinin gizlenmesi ve tasarı lehine bir kamuoyu oluşturulmasında kullanılacak araçlar olarak tasarıda yerini almıştır.

Bu maddeler dışarıda bırakıldığında torba yasa tasarısında yer alan 657 Sayılı Kanun‘da değişiklik öngören hükümlerle Devlet Personeli İstihdam Rejiminde;

1-      Siyasal iktidarın "kadro kaldırma yetkisini" sık ve yaygın olarak kullanabilmesine olanak yaratılmakta, temel memur güvencesi ortadan kaldırılarak, "kadro kaldırma yetkisi" tüm kamu sistemini sürekli tehdit edecek bir yetki olarak kullanılabilecek serbest yetkiye dönüştürülmekte, siyasal iktidarın kamu personeli üzerinde yapacağı partizanca işlemlerin kapısı sonuna kadar açılmaktadır.

2-      Yöneticilik görevleri için değerlendirme "sicil sistemi" dışına çıkarılmakta, üst düzey kamu yöneticiliği için 12 yıl hizmet yeterli sayılmakta ve bu sürenin hesabında özel kurumlarda veya serbest olarak çalışılan sürenin tamamının dikkate alınacağını hükme bağlanmaktadır. Özel sektöre ve serbest meslek sahiplerine kamuda üst kademe yönetici olma yolunu açan bu değişiklikle birlikte, kamu yönetiminin üst düzey yöneticilik makamları, siyasal iktidarla gelip gidecek "siyasal kadrolar"a dönüştürülmekte, memuriyet kariyer sisteminin taşıyıcısı olan "piramidin tepesi" kariyer sistemine kapanmaktadır.

3-      Sicil değerlendirme sistemi ortadan kaldırılmakta, insan doğasının bencil, çıkarcı, tembel bir varlık olduğu kabulüne ve çalışma adı verilen şeyin bireysel doyumdan ibaret olduğu görüşüne dayanan liberal değerler üzerinde yükselen ödüllendirme-cezalandırma ekseninde performans değerlendirme sistemi kurulmaktadır. Kolektif bir iş olan kamu hizmetini performans değerlendirme sistemi ile bireysel rekabete dayalı bir iş haline getiren değişikliklerle kamu hizmeti kavramının altı boşaltılmaktadır.

SONUÇ

AKP Hükümetince 9 Haziran 2010 tarihinde Meclis Başkanlığı‘na sunulan "Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ve bu tasarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik öngören tüm hükümlerini içeren ve 29 Kasım 2010 tarihinde Meclis Başkanlığı‘na sunulan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" AKP Hükümetinin "Personel Rejimine" ilişkin hedefini açıkça gözler önüne sermektedir. "Plan Bütçe Komisyonu" metninde söz konusu hükümler içerisinde yer alan "uzmanlık sistemi" ile ilgili hükümler tasarı metninden çıkarılmakla birlikte bu tür bir sistemin uygulanmasının yolunu açacak olan memuriyet güvencelerini kaldıran ve özel sektör şirketlerinin istihdam kurallarını içinde barındıran hükümler tasarıdaki yerlerini korumuştur. Bu anlamda tasarı "Plan Bütçe Komisyonu"ndan çıktığı hali ile personel rejiminde kariyer sisteminden kadro sistemine dönüşümünün bir ön çalışması niteliğine bürünmüştür.

Tasarı, kendi içinde danışma - görüşme - tartışma - direnme yollarını kapatmakta, iç dengeleme mekanizmaları olmayan, siyasal iktidarın ve başlıca toplumsal güç odaklarının vurucu aleti haline gelmiş bir yönetim anlayışını öngörmektedir.

Tasarıda yer alan hükümlerle üst kademe yöneticilik makamları siyasal kadroların ve özel sektör aktörlerinin iş görme yerlerine dönüştürülmektedir. Bunlar, hükümetle gelip hükümetle gitmekle birlikte, emir-komuta makamlarında kamu kaynaklarına yön veren ve bütün bir yönetim sistemini ve personelini yönlendirip değerlendiren kadrolar olarak iş göreceklerdir. Emirlerinde çalışacak olan personelin memurluk güvencelerinden yoksun olduğu, bir yandan disiplin, bir yandan da subjektif kriterlerle "takdire" dayalı ödüllendirme esaslı performans değerlendirme sistemine tabi tutulacağı düşünüldüğünde, bu yeni elitin etkilerinin yalnızca genel politika belirleme ile sınırlı kalmayacağı, doğrudan uygulamanın ayrıntılarına da uzanacağı açıkça görülmektedir.

Bu noktada Anayasa‘da "Çalışma Hakkı ve Ödevinin", "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler" ana başlığı altında, "Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı"nın ise "Siyasal Haklar ve Ödevler" içerisinde sayıldığının hatırlatılmasında fayda bulunmaktadır. Bu ayrımın temel felsefesi, kamu adına karar verenlerin siyasal iktidarın baskılarının yanında farklı çıkar gruplarına karşı da kamu adına korunması gerekliliğinde aranmalıdır. Bu niteliği ile kamu hizmetine girme siyasal bir öz taşımaktadır. Tasarı getirdiği hükümlerle kamu hizmetini ve bu hizmeti görenleri kamu adına koruma anlayışından vazgeçildiğine de işaret etmektedir.

Tasarı, kamu hizmetinin ve dolayısıyla kamu yönetimi örgütlenmesinin kapsamlı ve sürekli tasfiyesini gerçekleştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaç, ancak, kamu personel rejiminin memurluk ve kariyer sisteminden çıkarılmasıyla, sözleşmelilik ve kadro sistemine geçirilmesiyle gerçekleştirilebilir.

Öte yandan tasarı, kamu hizmeti kavramını sözlüklerden çıkaracak bir nitelikte olması nedeniyle sadece 657 Sayılı Kanuna tabi çalışanları değil, toplumun tüm emekçi kesimlerini olumsuz etkileyecek bir özellik taşımaktadır. Bu nedenle bu tasarıya karşı yürütülecek mücadelenin tüm emekçilerin ortak mücadelesi haline getirilmesi özel önem arz etmektedir.

Temel bir kanun niteliğinde olan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nun bir çok kanunda değişiklik öngören bir torba yasa içerisinde, ayrıca birlikte değerlendirildiğinde toplumsal parçalanma ve çatışmalara neden olabilecek nitelikteki "vergi affı" ve "emek alanı düzenlemeleri" gibi hususlarla aynı tasarı içerisinde değerlendirilmesi kabul edilemez. Bu nedenle öncelikli olarak, kamuoyunda torba yasa olarak anılan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" içerisinde yer alan "Devlet Personel İstihdam Rejimi"nde ve emek alanında yapılmaya çalışılan değişikliklere ilişkin tüm hükümlerin tasarıdan çıkarılması ve söz konusu hususların ilgili tüm emek örgütlerinin de katılımı ile tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.


Okunma Sayısı: 3150