ANAYASA REFERANDUMU İLE İLGİLİ OLARAK TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜNE
Sevgili Arkadaşlar,
Ülkemizin gündeminde anayasa değişikliği ile ilgili olarak 12 Eylül tarihinde yapılacak referandum var. 12 Eylül‘e kadar TMMOB de, bu gündem ile ilgili olarak üzerine düşeni yapacaktır.
Sevgili Arkadaşlar,
27 Mayıs‘ta başlayan TMMOB 41. Dönem Genel Kurul açılış konuşmasının konu ile ilgili olan kısmında şunları söylemiştik:
Ülkemizde yıllardır bir ‘değişimden‘ söz ediliyor. ‘Normalleşiyoruz‘ derken görülüyor ki her gün yeni ‘olağanüstülük‘ ve ‘şok‘ içerisinde yaşamak zorunda bırakılıyoruz. Oysa mesele değişimin kendisinden çok muhtevasında aranmalıdır. Muhtevasından bağımsız her değişimin peşinden koşmanın kişilik bozukluğuna yol açtığını gördük.
AKP‘nin bugün ‘değişim‘ dediği ‘yeniden yapılanmanın‘ miladı 12 Eylül darbesidir. O zaman da ‘huzur ve mutluluk‘ adına toplumu zor yoluyla ‘değiştirmeye‘ giriştiler. Özünde 24 Ocak kararlarında ifade edilen piyasacılıkla, gerici akımların güçlendirilmesi olan bu ‘değişimin‘, gelinen noktada AKP iktidarı ile temsil edilen bir piyasacı ve gerici diktatörlüğe doğru geliştiğini görüyoruz.
Yaşanan tüm hengâmenin içerisinde yaşadığımız her şey ülkemizin emperyalizmin ihtiyaçlarına uygun olarak yukarıdan aşağıya yeniden yapılandırılmasından başka bir şey değildir. Soğuk Savaş politikalarına uygun olarak düzenlenmiş ‘eski devletin‘ yerini ABD‘nin Ortadoğu politikalarına ve sermayenin küresel ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden yapılandırılan ‘yeni devlet‘ alıyor.
AKP iktidarında ‘milli irade‘ adı altında demokratik bütün kanallar kapatılarak tekelci bir iktidar yapılanması kuruluyor. İktidarın Anayasa değişikliği de bunun bir parçası olarak gündeme getirildi. Güya demokratikleşme adına yapılan bu değişikliklerde ne halk ne emek ve meslek örgütleri hazırlanma sürecine dahil edilmedi. "Kendi pişir kendin ye" anlayışından demokrasi ve özgürlük adına bir şeyin çıkması zaten mümkün değildir. Değişiklikler de halkın, emekçilerin yani bizim değil, AKP ihtiyaçlarının ürünüdür.
Emekçilerin ve ezilenlerin yeni bir anayasa ihtiyacı vardır. Yıllardır 12 Eylül faşist darbesinin ürünü anayasaya karşı mücadele yürütüyoruz. Ama şimdi kalkıp kimse bize "12 Eylül anayasası ile hesaplaşmanın yolu olarak onun devamından başka bir şey olmayan AKP anayasasına evet" demeyi göstermesin.
12 Eylül Anayasasına da, onun bir devamı olan AKP anayasasına da "hayır" diyoruz. Eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa ancak demokratik katılımın bütün kanalları açılarak yapılabilir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bunun için mücadele edeceğiz. Ve ancak bu mücadelemizin sonucunda gerçekten demokratik ve özgürlükçü bir anayasayı emekçiler kendi elleriyle yazacaktır. İşte TEKEL işçileri güvenceli çalışma ve insanca yaşamın anayasasını sokakta yazdılar. AKP iktidarı ise buna karşı güvencesizliğin ve sömürünün önündeki engelleri kaldırmak, hastaneleri, okulları, fabrikaları rahat satabilmek için yargıyı kendi denetimi ve kontrolüne almaya çalışıyor.
İhtiyacımız olan parasız eğitim ve sağlık, güvenceli çalışma ve insanca yaşam hakkının, her kültür ve kimliğin özgürce ifade edilmesinin güvence altına alındığı, "bir arada yaşamın anayasası" için mücadele edeceğiz.
Referandum günü olan 12 Eylül‘ü faşist darbeyle ve onun izinde gelişen bugünkü sömürüye ve gericiliğe karşı bir hesaplaşma gününe çevirmek TMMOB için çok anlamlı olacaktır.
Sevgili Arkadaşlar,
1 Haziran 2010‘da kamuoyuna duyurduğumuz ve Genel Kurul delegelerimizin oybirliği ile onayladığı Sonuç Bildirimizin konu ile ilgili kısmında da şunlar belirtilmişti:
Ülkemiz, yukarıdan aşağıya bürokratik dönüşümler, aşağıdan yukarıya cemaat-tarikat ağlarıyla kuşatılmaktadır. Siyasi iktidar, her geçen gün anti demokratik öğeleri biraz daha kökleştirmektedir. Bu kapsamda son yıllarda siyasal gündemlerin önemli bir başlığı, yapılmak istenen anayasa değişiklikleri olmuştur. Süreç içerisinde anayasada birçok değişiklik yapılmıştır. Ancak bu değişiklikler de 12 Eylül hukukunun ve karanlılığının ülkemiz üzerinden kalkmasına olanak sağlamamıştır. Yapılacak değişiklikler de 12 Eylül Anayasasının gerici faşist niteliğini değiştirmeyecektir.
Anayasa değişiklikleri AKP iktidarının mutlaklaştırılması ve kamu varlıkları ve ülke kaynaklarının pazarlanması ve satışının önündeki hukuki engellerin kaldırılmasını amaçlamaktadır. Öncelikli olarak biz, "12 Eylül Anayasasına hayır" derken, tuzağa düşmeksizin "Siyasal iktidarın çıkar ve hedefleri doğrultusunda hazırlanan anayasa değişikliklerine de hayır" diyoruz.
Ülkemizde darbe-demokrasi ikilemi yaratılarak neo-liberal değişim sürecinin üstü örtülmektedir. Sistemin yeni düzene uyum sağlayamayan eski kalıntılarının tasfiye operasyonu, derin devlete, darbecilere karşı demokrasi zaferi gibi gösterilmektedir. Oysa darbecilikle mücadele 12 Eylül sistemi ile mücadeledir. Gericileşme, neo-liberal politikalar, küresel kapitalizmin güç merkezlerinin güdümünde bir Türkiye, 12 Eylül düzeninin bir sonucudur. Bu düzenle hesaplaşmadan darbecilikle, darbecilerle hesaplaşılamaz.
12 Eylül Anayasasına da, onun bir devamı olan AKP anayasasına da "hayır" diyoruz. Eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa ancak demokratik katılımın bütün kanalları açılarak yapılabilir. Demokratik katılım olanaklarının önünü açmak üzere başta yüzde onluk seçim barajı, siyasi partiler ve seçim yasaları olmak üzere toplumun siyaset yapma olanaklarını engelleyen tüm yasaların değiştirilmesi için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadele edeceğiz.
Sevgili Arkadaşlar,
Yönetim Kurulumuz; 10 Temmuz‘da gerçekleştirdiği toplantıda referandum ile ilgili olarak 40 no‘lu kararı aldı:
Anayasa değişikliği için 12 Eylül‘de yapılacak Referandumla ilgili olarak "12 Eylül düzeni ile gerçekten hesaplaşmayan hiçbir anayasa değişikliği ile uzlaşmayacağız" başlıklı çalışmanın yürütülmesi konusunda Yürütme Kurulu‘na görev ve yetki verilmesine karar verildi.
Sevgili Arkadaşlar,
12 Eylül gününe kadar hepimize bir büyük görev düşüyor. Odalarımız "12 Eylül düzeni ile gerçekten hesaplaşmayan hiçbir anayasa değişikliği ile uzlaşmayacağız. Bu nedenle de AKP‘nin anayasa değişikliğine ‘Hayır‘ diyoruz" sözümüzü büyütmek ve gürleştirmek için her türlü çabayı sürdürecektir. İl/İlçe Koordinasyon Kurullarımız, konu ile ilgili basın açıklaması, kapalı salon toplantıları, emek-meslek örgütlerinin yerel bileşenleri ve demokrasi güçleri ile birlikte kitlesel basın açıklamaları, mitingler gerçekleştireceklerdir. Oda ve Şube Yönetim Kurullarımızın, Oda ve TMMOB delegelerimizin ve örgütlü üyelerimizin bu etkinlikleri büyütmek gibi bir sorumlulukları vardır.
Sevgili Arkadaşlar,
Şimdi "12 Eylül düzeni ile gerçekten hesaplaşmayan hiçbir anayasa değişikliği ile uzlaşmayacağız" deme zamanıdır.
Şimdi "AKP‘nin anayasa değişikliğine hayır" deme zamanıdır
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
Okunma Sayısı: 3140