TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu, Mersin Tabip Odası, Mersin Ziraat Odası, Mersin Barosu, Mersin Sulama Birliği Çalışanları, İstanbul NKP, Küçükçekmece Sinoplular Kültür Derneği, Sinop Çevre Platformu, Yeşil Gerze Çevre Platformu, KESK Mersin Şubeler Platformu, Dev Sağlık İş Çukurova Temsilciliği, BDP, CHP, EHP, EMEP, ESP, ÖDP, SDP, TKP, Yeşiller Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği Mersin Şubesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Halkevleri, Greenpeace, İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi, Mersin 68‘liler Derneği, Mersin 78‘liler Derneği, Tüm İlerici Gençlik Derneği, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi ve Mersin İdman Yurdu taraftarlarının oluşturduğu kortejler saat 17:00‘da Bahçe Caddesi üzerinden Metropol Miting Alanı‘na yürüyüşe geçti.
Katılımcıların hepsinin miting alanına girmesinin ardından ilk olarak Mersin NKP Dönem Sözcüsü Sebahat Aslan kürsüye geldi. Çocuklarımızı ve ülkemizin geleceğini korumak için alanlarda olduklarını ifade eden Aslan, ABD, Rusya ve diğer emperyalist güçlerin dünyadaki zengin enerji kaynaklarına sahip olmak için Ortadoğu‘da, Irak‘ta işgallere, katliamlara imza attıklarını ifade etti. Aslan, emperyalistlerin yerli işbirlikçisi olarak nitelendirdiği AKP‘nin enerji kaynaklarımızı emperyalist güçlere hibe ettiğini ve kamu kaynaklarının üzerinden rant kazandırdığını belirtti. Akkuyu‘da kurulacak nükleer santralın ham madde, teknoloji ve personel boyutları da dahil olmak üzere tamamen Rusya‘nın kontrolünde olduğunu kaydeden Aslan, şöyle konuştu:
"Bu sözleşme ile Rusya, Akkuyu‘da silah üretecektir. Bu sözleşme ile Rusya, bilim adamlarının imha edemediği, kendisinin, ABD‘nin ve İsrail‘in nükleer atıklarını Akkuyu‘ya gömecektir. Bu sözleşme ile Rusya‘ya 15 yılda 71 milyar Dolar ödenerek, bizim daha çok yoksullaşmamız sağlanacaktır. Ülkemizin madenlerinde, tersanelerinde insanları ölüme gönderen, bilimsel olmayan, tamamen siyasal tercihlerle Ecemiş Fay Hattı‘nın üzerine kurulacak bir nükleer santral, ülkemizde yeni Çernobil Faciası‘na davetiye çıkaracaktır."
Göltaş, Temiz Enerjiye Dikkat Çekti
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş ise tüm katılımcıları sekretaryasını EMO‘nun yürüttüğü NKP adına selamladıktan sonra, Akkuyu‘da santral kurulmasına yönelik olarak 1976‘da yer lisansı verilmesinden bu yana "nükleer santral yalanı" ile ülkenin en güzel bölgelerinden birinde yaşayan insanların tedirgin edildiğini vurguladı. Bölgenin nükleer enerji macerasına doğru sürüklenmek istendiğini kaydeden Göltaş, "Bu işin elbette doğrusu var. Meslek odaları, bilim insanları yıllardır söylüyor. Bizim temiz enerji kaynaklarını kullanma şansımız hala var" diye konuştu.
Nükleer Yerine Güneş Önerisi
Mersin bölgesinin başta güneş enerjisi olmak üzere temiz enerji kaynağı potansiyeline işaret eden Göltaş, şöyle konuştu:
"Burada nükleer santral kurulması, vitamin deposu sayılan portakal bahçeleri olanlara deyim yerindeyse ‘git eczaneden vitamin hapı al‘ demekle aynı anlama gelmektedir. Biz eczaneden vitamin hapı almak istemiyoruz. Biz kendi narenciye bahçelerimizde, kendi kaynaklarımızla enerjimizi üretiriz. Buradan bir kez daha söylüyoruz. Türkiye‘nin nükleer enerji santrallarına ihtiyacı yok."
2007 yılında 3 sayfalık bir kanunla nükleer santral macerasının yeniden gündeme getirildiğini ifade eden Göltaş, süreci şöyle anlattı:
"Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer‘in veto etmesinin ardından bu yasayı baştan aşağı değiştirdiler. Bu yetmedi hemen ardından yalan bir ihale süreci başlattılar. Adına yarışma dediler. Biz bunun yarışma olmadığını, çok uluslu şirketlerin, nükleer lobilerin buraya santral dayatması içinde olduğunu vurguladık. Sonuçta Salı pazarına tezgah kurar gibi, nükleer santral kurmayı hedeflediler."
"Enerjimiz Bize Yeter"
Akkuyu‘ya kurulması planlanan santralın bölge halkı için iş imkanı yaratmayacağını vurgulayan Göltaş, "Bu santral yüzde 100, Rus şirket tarafından işletilecek. Bizler kendi topraklarımızı Rus şirketine vereceğiz. Kendi teknik elemanlarını getirecekler" diye konuştu. Doğalgazın ardından nükleer santral ile Rusya‘ya olan bağımlığın artacağının altını çizen Göltaş, "Türkiye başta hidrolik olmak üzere, güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle olmak üzere temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına sahiptir. Doğru bir üretim politikası ile Türkiye‘nin yurttaşlarına, sanayicisine, turizmcisine, tarımla uğraşına enerjisi yeter" diye konuştu.
"Kanser Ülke Genelinde Yaygınlaşacak"
Göltaş‘ın ardından Sinop NKP adına konuşan Musa Uzun ise Çernobil Faciası‘nı yaşayan Karadeniz Bölgesi‘nden geldiğini hatırlatarak, dönemin hükümeti tarafından radyasyonun etkileri konusunda yeterince bilgilendirme yapılmadığı için bugün Karadeniz‘de her evde bir kanser hastası olduğunu belirtti. Uzun, nükleer santralların kurulmalarının engellenememesi durumunda kanser vakalarının tüm yurt geneline yayılacağını ifade etti. Başbakan Recep Tayip Erdoğan‘ın "Avrupa‘nın arz güvenliğinin güvencesi olacağı" şeklindeki sözlerini hatırlatan Uzun, "Bu şu anlama geliyor: Avrupa‘dan çevreyi kirlettikleri için sökülen çimento fabrikalarının ülkemize kurdurduğu gibi termik santralları ve nükleer santralları ülkemize taşımak istiyorlar" diye konuştu.
"Santral Değil Çöplük Olacak"
Doğu Akdeniz Çevre Platformu Sekteri Prof. Dr. Figen Doran konuşmasında, nükleer santralların güvensiz ve en pahalı enerji üretim modeli olduğunu vurgulayarak, nükleer santral teknolojisinin dışa bağımlı olduğunu hatırlattı. Nükleer santrallların atık sorunun çözülemediğini vurgulayan Doran, "Nükleer atık sorunu bugün gelişmiş ülkelerin başında bir beladır. Eğer Akkuyu kurulursa, şunu herkes iyi bilmelidir ki, orada santral değil, nükleer çöplük olacaktır" diye konuştu.
Mücadele Çağrısı
Doran‘ın ardından İstanbul NKP Sekretaryası adına konuşan Kemal Özoğuz, işsizlik ve yoksulluk gibi sorunların yanında nükleer santrallar ve nükleer silahlara karşı da mücadele yürütüldüğünü belirterek, Akkuyu ve Sinop‘a nükleer santral kurulmaması için daha güçlü mücadele verilmesi çağrısında bulundu.
"Adı Bile Ekonomimizi Etkiledi"
Akkuyu köylülerinden Mehmet Ali Yılmaz ise nükleer santralın daha kurulmadan bölge ekonomisine ciddi zararlar verdiğini kaydederek, "34 yıldır nükleerin adı bile bölgemizin tarım ve turizmine zarar vermeye devam etmektedir. Nükleer santral söylentileri bölge halkının moralini bozmuştur. Şimdiden tarım ürünlerimiz değer kaybetmektedir. Nükleer santral tehdidinin kalkması ile tarım ve turizm yatırımları gelişecektir. Ekonomimizin düzeleceğinden eminiz. Nükleer santral için Akkuyu‘nun ne kumundan ne güneşinden vazgeçeriz" diye konuştu.
Gök: "Sırça Köşkte Karar Aldılar"
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök ise konuşmasına, AKP‘nin nükleer santral konusunda Mersin‘de hiçbir sivil toplum kuruluşunun ve halkın görüşünü almadan karar verdiğini vurgulayarak, "Bu toprağın gerçek sahiplerine danışılmadan, sırça köşkte kararlar alındı" diye konuştu.
Nükleer santral kurulmaya çalışılmasının yanında "rengi, ırkı, etnik kökeni, mezhebi cinsiyeti ne olursa olsun, benim insanımın insan yerine konulmamasına kızıyorum" diyen Gök, "Siyasi literatürde bunun adı faşist yönetimdir. Esiyor, gürlüyor, istediğini yapıyor" diye konuştu. Nükleer santral ihalesinin yapıldığı dönemde yurttaşların ihale kararına karşı mahkemelere koştuğunu hatırlatan Gök, "Bunun da bir çözümünü bulmalıydılar. Ellerinde bir yasama organı var. Akıllarına bir fikir geldi. ‘Niye ihale yapalım, yargı denetimine gidelim‘ dediler. ‘Yaparım bir uluslararası anlaşma, 1 saatte geçirim Meclis‘ten" formülünü buldular" diye konuştu.
Ayna: "Ev-Ev Dolaşmalıyız"
BDP Mardin Milletvekili Emine Ayna ise nükleer santral kurulması kararının adeta bir ölüm kararı olduğunu ifade ederek, "Rusya‘daki Çernobil patlaması Türkiye‘deki insanlarımızı öldürdü. Bugün Akkuyu‘da yapılacak nükleer santral patlamasa da insanlar için ölüm nedenidir. İlla patlar mı patlamaz mı, güvenliği ne kadar alınır meselesi değildir bu" dedi. İnsanoğlunun aslında ihtiyaç duymadığı enerjiyi üretme peşine düştüğünü ifade eden Ayna, şöyle konuştu:
"Bununla mücadele yöntemleri geliştirmek zorundayız. Bugün dün serbestçe içtiğimiz suyu para vererek alıyoruz. Yarın nefes alacak havayı bulamayacağız. Nükleer santrallar konusunda halkı yeterince bilinçlendirememişiz. Yeterince anlatmış olsaydık, tüm Mersin halkı burada olurdu. Hangi kurumdan geldiğimize bakmadan hepimiz ev-ev dolaşmalıyız."
"Anlaşmayı Geri Çekeceğiz"
CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer ise Rusya ile imzalanan anlaşmayı CHP iktidarında geri çekeceklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Nükleer santralı uluslararası ihale yerine Rusya ile ikili anlaşmayla yaparak yargı denetiminden kaçırmak istiyorlar. CHP Grubu olarak biz bu anlaşmanın TBMM‘de onaylanmaması için bütün muhalefet imkanlarımızı sonuna kadar kullandık ve kullanacağız. Ekim ayından önce bu anlaşmayı TBMM‘ne getiremeyecekler. AKP bu ülkede halkın istemediği bir şeyi yapamayacağını bir kez daha yaşayarak öğrenecek. Tarım ve turizmimize büyük darbe vuracak olan nükleer santralden ebediyen kurtulmak için halkımızdan CHP‘yi ilk seçimlerde iktidar yapmasını istiyoruz."
"Yaşam Bize Zehir Olmasın"
Akdeniz İlçe Belediye Başkanı Fazıl Türk ise konuşmasında, nükleer santrallara karşı yürütülen mücadelenin yükseltilmesi gerektiği belirterek, "Emperyalist ülkelerin nükleer atıklarını ve eski teknolojilerini bu güzel kıyılarımıza getirmelerine engel olamazsak yaşam bize zehir olacaktır" dedi.
"Mersin‘in Güneşi Var"
Mezitli İlçe Belediye Başkanı Uğur Yıldırım ise konuşmasında nükleer tehlikenin Mersinlilerin kapısına kadar dayandığını belirterek, nükleer santral karşıtı mücadelenin yükseltilmesi çağrısında bulundu. Mezitli Belediyesi‘nin Makina Mühendisleri Odası (MMO) ile birlikte geçtiğimiz günlerde Güneş Festivali düzenlendiğini hatırlatan Yıldırım, festivalde Mersin‘in güneş enerjisi potansiyelinin yüksek olması nedeniyle nükleer santrala ihtiyaç olmadığını vurguladıklarını kaydetti.
"Ürün Tarlada Kalacak"
Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel ise Çernobil Faciası‘nın Karadeniz çiftçisini olumsuz etkilediğini hatırlatarak, Mersin‘in de dünyanın ender yaş meyve ve sebze üretim bölgelerinden biri olduğunun altını çizdi. Mersin‘de üretilen meyve ve sebzenin iç piyasanın yanı sıra tüm dünyaya ihraç edildiğini kaydeden Gökçel, "Eğer bu ürünleri sağlıklı bir ortamda yetiştirdiğimiz konusunda yurtdışındaki alıcıları ikna edemezsek, ürünlerimiz tarlada kalacaktır. Nükleer santralın yanı başında yetiştirilen ürünler alıcı bulamaz. İşin ekonomi boyutu bir yana biz yaşanılabilir bir çevre istiyoruz" diye konuştu.
"Referanduma Götürün"
Yeşiller Partisi Parti Meclisi Üyesi Bilge Contepe ise Akkuyu ve Mersin halkının mücadelesi sonunda 2000‘li yıllarda nükleer santral projesinin rafa kaldırıldığını belirterek, "Ama yazık ki neoliberal politikaların peşinden sürüklenen AKP, bu çalışmalar hiç yapılmamış, halk kararını vermemiş gibi kapalı kapılar arkasında Rusya ile el sıkıştı. Halka sorulmadı, burada yaşayanların 30 yıllık mücadeleleri göz ardı edildi" diye konuştu. Kapalı kapılar ardından ülke geleceğinden hangi tavizlerin verildiğini bilmek istedikleri kaydeden Contepe, nükleer santrallar konusunda da referandum düzenlenmesini istedi.
"Nükleer İhanet Olur"
Mitingde son olarak konuşan MMO Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Naci Erçolak, Mersin‘in yılda 300 gün güneş aldığı ve güneş kenti olarak anıldığını kaydederek, gelişmiş ülkelerde nükleer santral yerine güneş santralları projelerinin yapıldığına dikkat çekti. Erçolak, güneşlenme süresinin bu kadar yüksek olduğu bir kentte nükleer santral kurulmasını "ihanet" olarak değerlendirdi.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından miting yerel sanatçıların verdiği kısa konserin ardından tamamlandı.
*Kaynak:www.emo.org.tr
Okunma Sayısı: 3165