TMMOB Odalar 22 Kasım 2024, Cuma
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 23.10.2007
Güncellenme Zamanı: 23.10.2007 16:06:29

                        Kapadokya Yöresinin Jeolojisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

Niğde Üniversitesi ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasının ortaklaşa düzenlediği "Kapadokya Yöresinin Jeolojisi" Sempozyumu 17-20 Ekim 2007 tarihleri arasında Niğde‘de yapılmıştır.

Niğde Belediyesinin katkıları ile Üniversite-Meslek Odası - Yerel Yönetim işbirliğinin güzel bir örneğini oluşturan Sempozyumda yapılan sunumlar ve tartışmalardan hareketle aşağıdaki sonuç bildirgesi hazırlanarak kamu oyuna sunulmuştur.

Kapadokya yöresi yalnızca yerbilimcilerin değil tüm insanların dikkatini çeken bir bölge olarak "Kültürel Jeoloji" konularında ayrıntılı çalışabilecek bir alan olup; jeoturizm, tıbbi jeoloji, jeoarkeoloji, toprak jeolojisi gibi yeni açılımlara elverişlidir.

Özellikle Kayalık Kapadokya bölgesinde yer alan güncel ve tarihi açıklıklar ( yeraltı şehirleri) çeşitli etkenler nedeni ile bozunmalara maruz kalmaktadır. Tüm Dünya insanlarının dikkatini çeken bu yapıların gelecek nesillere taşınabilmesi için başlatılan koruma çalışmalarının çeşitlendirilerek sürdürülmesi gerekmektedir.

8 milyon yıllık bir süreçte oluşan ve doğal anıt olarak tanımlanan peribacalarının önümüzdeki 1000 yıl içerisinde yok olmaması için modern yöntemlerle korunmasına yönelik araştırmalar desteklenmelidir.

Niğde ili Bor ilçesi Badak köyünde MTA Genel Müdürlüğü tarafından bulunana Petrol‘ün Tuz gölü havzasının petrol havzası özelliğini ortaya koyması açısından önemsenmesi ve çalışmaların detaylandırılarak sürdürülmesi gerekmektedir.

Yörenin önemli bir ekonomik kaynağı olan CO2 gazının endüstride kullanım alanları her gün artmaktadır. CO2 potansiyeli açısından Dünya genelinde ilk sıralarda yer alan ülkemizde Kapadokya yöresi birinci sırada yer almaktadır. Bu nedenle bölgede işletilmekte olan kaynakların çevresel etkilere karşı korunmasına yönelik yasal boşlukların giderilmesi gerekmektedir.

Bölgenin jeolojik koşulları nedeni ile önem arz eden jeotermal enerji kaynak arama ve mevcut kaynakların korunmasına yönelik çalışmaların desteklenmesi gerekmektedir. Yörenin en önemli jeotermal alanı olan Nevşehir-Kozaklı sahasındaki bilinçsizce yapılan üretimler nedeni ile jeotermal kaynağın sürdürülebilir kullanımı olanaksız bir hal almıştır. Bu tür bilinçsiz çalışmaların önüne geçilerek yerli, yenilenebilir, çevre dostu olarak bilinen ve tükenilmez sanılan jeotermal kaynakların nesiller boyu kullanımı sağlanmalıdır.

Jeolojik özellikleri nedeni ile doğal müze olarak adlandırılan Kapadokya yöresindeki kayaçlarda da gözlenen ardalanmalı (tekrarlanmalı/ritmitik) yapıların kökenine yönelik araştırma çalışmaları, konu sıkıntısı çeken genç araştırmacılar tarafından yeni araştırma konusu olarak hayata geçirilmelidir.

Özelde Kapadokya, yöresinin genelde tüm ülkemizin jeolojik özelliklerinden kaynaklanan ve jeoloji mühendisliği hizmetlerine önem verilmemesinden dolayı, yılda ortalama 1 kez deprem, heyelan, su taşkınları, kaya ve çığ düşmeleri, volkanik etkinlik, Yer altı suyu ve yerleşim alanlarını oluşturan kayalardaki kanser yapıcı mineraller den kaynaklanan tıbbi jeolojik riskler nedeni ile bir çok afet riski taşıması nedeni ile yerel yönetimlerin jeoloji mühendisliği istihdamı konusunda daha duyarlı olmalarını zorunlu kılmaktadır. Bu gerçeklikten hareketle ülkemiz afet politikalarının yazılı metni olan 3194 sayılı "İmar Kanunu"nu yeniden düzenlenmelidir.

 

Son yıllarda sıkça gözlenmeye başlayan ve uluslar arası laboratuvarlarda yaptırılan kimyasal analizlerin sağlıklı oldukları hakkında tereddütler oluşmaya başlamıştır. Zaman zaman araziden alınan örneklerin alınma koşullarını bilmeden, standartlara uygun olmayan örneklerin bile analiz edilerek sonuçları gönderilmektedir. Ticari kaygıların ön plana çıktığını düşündüğümüz bu tür olayların önüne geçilmesi için araştırmacıların laboratuar seçimlerinde titiz davranmaları gerekmektedir.

Konutlarda kullanılan beton kalitesinin arttırılması için kullanılan ve betonun %70-75‘ini oluşturan agrega tüketimi son yıllarda hızla artmaktadır. Özellikle büyük kentlerde doğan agrega sıkıntısı nedeni ile agrega çeşitliliğinin arttırılması gerekmektedir. Bu çeşitliliğin sağlanması amacı ile malzeme kalitesine yönelik tematik jeoloji haritalarının yapımı hızlandırılmalı ve agrega üretimine elverişli kayaçların mühendislik parametrelerinin yanı sıra; mineralojik, petrografik ve jeokimyasal özellikleri de ortaya konulmalıdır.

Ülkemiz genelinde gözlenen ve Kapadokya yöresinde yaygın olarak bulunan paleotoprak çalışmalarının sürdürülmesi ve tüm ülke geneline yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu çalışmalarda jeolojik dönemlerde oluşan küresel ısınma modellemeleri yapılarak günümüz çalışmalarına ışık tutucu veriler elde edilebilecektir.

Neolitik döneme damgasını vuran ve dünyada ilk kez Niğde de üretimi ve ticareti yapılan obsidiyen yatakları ile dünyanın en kaliteli perlit yatakları birlikte bulunmaktadır. Obsidyene dayalı ilk silah fabrikaları olan obsidyen işleme atelyeleri ile iç içe bulunan ve sit alanı olarak ilan edilen arkeolojik alanların uluslar arası uzantılı şirketlerce perlit işletmeciliği açısından talan edilmesine yönelik 10 km2 lik sit alanını daraltma çalışmalarına son verilmelidir.

Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının sağlanması ve doğa ile uyumlu yaşamak için akıl ve bilim ekseninden ayrılmadan bu kaynaklları ülke ve toplum çıkarları doğrultusunda değerlendirmek yaşamasal öneme sahip bir konudur.

Üniversite-Yerel Yönetim ve Meslek odaları tarafından düzenlene bu tür sempozyumların ülkemiz genelinde yaygınlaşması gerekmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Sempozyum Yürütme Kurulu

 


Okunma Sayısı: 3137