Bundan tam 100 sene önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yarın Cumhuriyet`i İlan Edeceğiz" diyerek fikrini açıkladığı, 1921 Anayasası`nın bazı maddelerini değiştiren "Türkiye Devleti`nin hükümet şekli Cumhuriyettir" hükmünün yer aldığı tasarı TBMM`de "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleri arasında ve alkışlarla ilan edildi.
Cumhuriyet’in ilanı yıllarca süren savaşlarla yorgun düşmüş, umutsuz, kapitülasyonlarla yarı sömürge haline gelen, eğitimsiz ve cahil bırakılmış bir halkın yeniden doğuşu olmuş, tüm sömürülen mazlum ülkelerde de bir aydınlanma sürecinin başlamasına ön ayak olmuştur.
En az İstiklal savaşı kadar zorlu bir süreç Cumhuriyetin ilanından sonra başlamıştır. Yurtta sulh cihanda sulh ve milli egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu temel kavramları üzerinden; eşitlik, laiklik, hukukun üstünlüğü, İnsan hakları, kadınların özgür yurttaş olmaları, eğitimde fırsat eşitliği, ekonomi ve siyasette tam bağımsızlık, bilimde ve sanatta özgürlük, bilim ve teknolojinin gelişmesi, tarımın ve tüm sanayi kollarının katma değer üreterek milletin refahını ve özgüvenini artıracak devrim niteliğinde reformlar yapılmış ve bilfiil uygulamaya geçilmiştir.
Canları pahasına, büyük emek ve özveriyle, hiçbir karşılık beklenmeden elde edilen bu kazanımlar günümüzde kısa vadeli siyasi çıkarların kamu yararının önünde tutulması, yurttaşa karşı devletin, emekçiye karşı işverenin korunması, topluma siyasetin neredeyse yasaklı hale getirilmesi, anayasanın temel ilke ve normlarının duruma ve koşullara göre görmezden gelinmesi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin yok edilmesi, kayıtsız şartsız egemen olan milleti temsil eden Meclisin işlevsiz hale getirilmesi, öz kaynakların hiçbir katma değer üretmeden heba edilmesi, üreten bir ülke olma konumundan tüketen bir ülke konumuna geçilmesi, eğitimin muhafazakarlaştırılarak tarikatların eline bırakılması, kadının toplum içindeki yerine ilişkin yapılan dayatmalar nedeniyle tek tek kaybedilmiştir. İktidarın kendi bekasını korumaya yönelik hukuk tanımazlığı nedeniyle yoksulluk, yolsuzluk, yozlaşma ve rant talanı doğal hale getirilmiş, 100 yıl önce özgürlük, bağımsızlık, demokrasi, fırsat eşitliği gibi erdemli düşüncelerle kurulan Cumhuriyet’e adeta ihanet edilmiştir.
Cumhuriyetin gelişim sürecinde çok önem verilen ve Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun çıkarılması gereği duyulan, ülkenin kalkınması ve gelişiminde en az diğer meslekler kadar katma değeri çok yüksek olan mühendislik bilimleri de günümüzde payına düşeni almış, bilimsel gereklerin terk edilmesi, önem verilmemesi nedeniyle itibarsızlaştırılmaya, meslek örgütlerimiz işlevsiz hale getirilmeye çalışılmıştır.
Biz TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu olarak belirtmek isteriz ki Cumhuriyetin o ilk kurulduğu gündeki azim, erdem ve kararlılıkla laiklik ve bilimin yol göstericiliğinde, barışa olan inancımız ve kamu yararı ilkesinden ödün vermeden, Cumhuriyetin ilelebet yaşatılması mücadelemizi sürdüreceğiz.
Halkımız ve meslektaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100. yılını bu bilinç ve coşkuyla yürekten kutluyoruz.
“YAŞASIN CUMHURİYET!”
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
(497 KB) (27.10.2023 12:31:00)
Okunma Sayısı: 3276