TMMOB Odalar 22 Kasım 2024, Cuma
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 09.11.2006
Güncellenme Zamanı: 09.11.2006 16:51:17

08.11.2006 Tarihinde , 31.10.2006-2.11.2006 tarihleri arasında bölgemizde birçok il ve ilçede maddi hasar ve can kayıplarının yaşandığı yerlerden Diyarbakır'ın Çınar ilçesi ile Batman İlinde incelemelerde bulunmak üzere oluşturulan aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Yürütme Kurulu Üyeleri Selçuk Uluata, Alaeddin Aras, İlker Ertem, Sabri Orcan ,Çevre MO Yönetim Kurulu II.Başkanı Sevinç Karakaya,Elektrik MO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler,Harita ve Kadastro MO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi A.Ülkü Kutlu,İnşaat MO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ahmet Göksoy, Jeoloji MO Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Dinçer Çağlan,Maden MO Yönetim Kurulu Üyesi Cemalettin Sağtekin,Makina MO Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ali Ekber Çakar, Meteoroloji MO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Erhan Angı,Ziraat MO Yönetim Kurulu II.Başkanı Turhan Tuncer bulunduğu TMMOB Heyeti ile Batman İKK Bileşenleri,Basın mensupları ile Diyarbakır İKK bileşenlerinin Yönetim Kurulu Üyelerinin Başkanlık düzeyinde katıldığı Teknik bir gezi düzenlendi.Geziye Jeoloji Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube'den Şube Başkanı M.Şefik İMAMOĞLU,II:Başkan Şefik YAŞAR ve Oda Çalışanı Z.Özgür CENGİZ katıldılar.

Diyarbakır'ın Çınar ilçesi'nde hasar gören yol ,menfez ile dere yatağı ve taşkın alanı içersinde yeralan yapılar ile Çınar Yatılı Bölge İlköğretim Okulu gezilerek incelemelerde bulunan heyet daha sonra Batman İlinde hasarlı yapıların olduğu ve can kayıplarının yaşandığı mahallelerde incelemelerde bulundu.

Teknik gezi bitiminde Batman valiliği ile temaslarda bulunan heyet Batman Belediyesi Konferans Salonunda Belediye Başkan Yardımcısının da katıldığı, TMMOB Başkanı Mehmet SOĞANCI Başkanlığında bir toplantı düzenledi.Toplantıda TMMOB Heyetinin oluşturacağı teknik rapora ilşkin teknik gezi esnasında edinilen izlenimler ile afeti oluşturan nedenler tartışıldı.

09.11.2006 tarihinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonunda TMMOB Başkanı Mehmet SOĞANCI Başkanlığında basın açıklaması yapılarak, afete ait hazırlanan ön inceleme ve değerlendirme raporu okundu.

TMMOB Başkanı tarafında Kamuoyuna sunulan basın açıklama metni ve hazırlanan teknik rapor aşağıdadır.

DOĞA OLAYLARININ AFETE DÖNÜŞÜMÜ ENGELLENEBİLİR.

YETER Kİ, ODAĞINDA “İNSAN” OLAN ANLAYIŞ YAŞAMA GEÇİRİLSİN.

Sevgili Basın Mensupları

Yine acılar coğrafyasındayız. TMMOB Yönetim Kurulu ve bağlı Odalarımızın Başkan ve Yöneticilerinden oluşturulan heyet olarak bir başka acıyla ilgili gözlem ve değerlendirmelerde bulunmak, görüş ve düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmak, eğer başarabilirsek insanlarımıza yalnız olmadıklarını hissettirmek için buraya, bölgeye geldik. Bunu hissettirmek hiç kolay değil, çok iyi biliyoruz. Acılar insanları yalnızlaştırır, bunu da bilmek gerekir.

Ama yine de buradayız. Buradayız çünkü ülkemize ve insanımıza sahip çıkıyoruz. Zor olsa da insanın yalnız olmadığını, bir başka yaşamın yaratılabileceğini, doğa olaylarının eğer istenirse sadece doğa olayı olarak kalabileceğini, tehlikelere yol açmayacağını, doğal afete dönüşmeyeceğini ifade etmek için Diyarbakır’dayız. Yara sarmak için gelmedik; yaranın nedenini anlamak, anlatmak, kamuoyunu bilgilendirmek için buradayız. Yaşanana tanıklık etmeğe ve bunun sorumluluğunu almaya geldik.

Hepimiz çok iyi biliyoruz: Her felaketten sonra, yaşanan olaylarda hiç sorumluluğu yokmuş gibi, büyük bir pişkinlikle yaraların sarılacağına söylemek ülkemizin siyasal iktidarlarının ayırt edici özelliğidir ve bizce doğa olaylarını felaket haline getiren yaklaşımın asıl nedeni budur. Türkiye artık yara sarmakla sınırlı bir yaklaşım yerine, önleyen, zararı en aza indirgeyen, insan hayatını korumayı başlıca amaç sayan, insanın sağlıklı yaşamasını asli amaç haline getiren, odağında insan olan bir yaklaşıma ihtiyaç duymaktadır.

Değerli Basın Mensupları,

Acılı coğrafyalara yapılan ziyaretler hep bir burukluk yaratır insanın içinde. Bugün bizler Diyarbakır’da bu duyguyla bulunuyoruz. Üzülüyoruz, içimiz buruk; çaresizlik ve isyanla örülmüş çelişkili bir ruh hali içindeyiz. Sel felaketinde kaybettiğimiz insanlarımız, çocuklarımız için yüreğimiz yandı. Hepimizin başı sağ olsun.

Elbette mesleki açıdan yaşanan su taşkınlarını, su taşkınlarının onlarca insanımızın canına mal olmasına değineceğiz. Şimdiye kadar yapılmayanları, yapılması gerekenleri sıralayacağız. Alınması gereken tedbirlerle ilgili mesleki bilgi ve deneyimlerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Arkadaşlarımızın hazırladığı ön değerlendirme raporunu sizlerle paylaşacağız.

Sağanak yağış sonrasında oluşan su taşkını Diyarbakır, Batman, Şırnak, Şanlıurfa ve Mardin’de tam bir faciaya dönüşmüş, onlarca insanımız hayatını kaybetmiş, yüzlerce ev ve işyeri, binlerce hektarlık arazi ve kilometrelerce yol su altında kalmıştır. Yoksulluk, sağlıksız kentleşme, altyapı eksikliği, barınma, yıllardan beri gelen, çözülmediği için büyüyerek bugünlere taşınan sorunlar arasındadır. Yukarıda sıraladığımız sorunların köyden kente göç olguyla, köy boşaltmalarıyla yakından ilgili olduğunu vurgulamak gerekir. Göçün, ekonomik gelişmelerin değil, son yirmi yıla damgasını vuran çatışma ortamının sonucu olduğuna dikkat çekilmesi gerekmektedir.

Bu bölgedeki kentlerimiz, yorgun ve yoksuldur. Kentler bakımsız ve haraptır. Nüfus yoğunluğu ve bunun artış hızı yaşamı kelimelerle ifade edilmeyecek oranda zorlaştırmaktadır. Kentlerde, altyapıdan, sosyal donatı alanlarından, yeşil alandan, dere ıslah çalışmalarından, imar çalışmalarından, kentsel arsa üretiminden söz etmek mümkün değildir. Ya da en nazik ifadeyle ihtiyacı gidermekten uzaktır.

Elbette yukarıda sıralanan olumsuzluklar yalnızca bu bölgeyle sınırlı değildir. Su taşkınları Diyarbakır ve çevre illerle beraber İstanbul’u, Antalya’yı, Mersin’i, Muğla’yı da vurmuştur.

Yaşanan felaketlerin sorumluları bunlara karşı önlem almayan, alamayan, almak istemeyen merkezi ve yerel yönetimlerdir. Dikkat edilsin: Merkezi ve yerel yöneticiler yaşananları “doğal afet” gibi algılatmak ve sorumluluklarını unutturmak gayreti içindedir. Oysa biliyoruz ki, yaşanan felaketler plansız ve çarpık kentleşmeden kaynaklanmaktadır. Kentlerimizin en önemli sorunlarından olan altyapı eksiklikleri ne yazık ki bugüne kadar tam olarak giderilememiş, merkezi ve yerel yönetimler tarafından yapılan çalışmalar yetersiz kalmıştır. Bugüne kadar tarım arazileri, dere yatakları ve kıyılar yerleşime açılmış, orman alanları yok edilmiş, kaçak ve sağlıksız yapılaşma önlenmemiştir. Olumsuzluklar bugün büyüyerek devam etmektedir. Kentler yaşam alanları gibi değil rant aracı olarak görülmektedir. Ne yazık ki bütün bunların doğal sonucu depremler, yağışlar vb. doğa olayları, doğal afetlere dönüşerek can, mal ve toprak kaybına yol açmaktadır.

Değerli Arkadaşlar,

Bölgede yaşanan felaket sonucunda (bu metin hazırlandığında) 40 insanımız hayatını kaybetmiştir. Diğer zararlarla birlikte insanımızın yoksulluğu kat be kat artmış, zaten zor şartlarda sürdürülmeye çalışılan günlük yaşam içinden çıkılmaz bir hal almıştır.

Depremler, toprak kaymaları, sel baskınları, kazalar kader değildir. Her bir olumsuzluğun nedeni bir bütün olarak ülkemizde insana verilen değerle ilgilidir. İnsan hayatı ne zaman öncelikler sıralamasında en baştaki yerini alır ve toplumsal hayatımız buna uygun düzenlenirse, yaşamı çekilmez kılan olumsuzluklardan kurtulmak için ilk adım atılmış olacaktır.

Batman’da merkezi yönetimin insanlarımızın barınma sorununu kısmi olarak çözecek çadır kurma işinin felaketten bir hafta yapılmaya başlaması tam bir komedidir, yara sarmada bile sınıfta kalma durumudur. Batman derhal afet bölgesi olarak ilan edilmeli ve insanımıza sahip çıkılmalıdır.

Bölgede yaşananlar, ülkemizin afetlere karşı acil eylem planı olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Yerel ve merkezi yönetimin çalışmalarda koordinasyonsuzluğu bir kez daha açığa çıkmıştır.

Doğa olaylarının doğal afetlere dönüşmesi takdir-i ilahi değildir.

Doğa olaylarının doğal afetlere dönüşümü engellenebilir bir olgudur. Yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın.

Biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının bilgi, birikim ve deneyimi insan hayatının korunma ve sağlıklı devam ettirilmesi yolunda değerlendirilmelidir. Biz bugün burada ülke kamuoyuna bunu deklere etmek üzere bir araya geldik. Merkezi ve yerel yönetimler insan odaklı politikaları vakit geçirmeden uygulamak yükümlülüğü ile karşı karşıyadır. Türkiye’nin bu potansiyeli vardır. İş, bu potansiyeli açığa çıkartacak politik tercihleri belirleyici ve yönlendirici noktaya taşımaktan geçmektedir.

Mehmet Soğancı

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Diyarbakır

09 Kasım 2006

TMMOB BÖLGE BİLEŞENLERİNİN

31 Ekim-2 Kasım Tarihleri Arasında Yaşanan Sel Felaketiyle İlgili Hazırladığı

Ön İnceleme ve Değerlendirme Raporu

Bölgemizde son bir hafta içinde sağanak yağışın yol açtığı sel felaketi, Odalarımızın etkinlik alanı bulunan kentlerden, Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa ve Mardin illerinde ve Cizre ilçesinde faciaya  dönüşmüştür. Bunun sonucunda; 41 insanımız yaşamını yitirmiş, yüzlerce ev ve işyeri, binlerce hektarlık ekili arazi ve kilometrelerce yol, sular altında kalmış, yüzlerce hayvan telef olmuş ve yüzlerce ev kullanılamaz hale gelmiştir.

Sel felaketi yaşanan kentlerde, böylesine ağır ve acı dolu bir tablonun ortaya  çıkmasının en önemli sebebi; son 20 yılda yaşanan çatışmalı ortamda, güvenlik ve asayiş nedeniyle yaşanan zorunlu göçün yol açtığı çarpık kentleşmedir. Sel felaketinin ve ölümlerin yaşandığı yerler incelendiğinde; göçün yol açtığı çarpık yapılaşmaya bağlı olarak, insanların dere yataklarını, tarım arazilerini ve taşkın kanal kenarlarını yaşam alanı olarak seçtiklerini görüyoruz.

Köyleri yakılan ve boşaltılan, tüm mal varlıklarını kaybeden, üretimden koparılan bu yoksul insanlar, büyük bir çaresizlik içinde göç ettikleri şehirlerde, kenar semtlere ve güvenli olmayan bölgelere yerleşmiştir. Ve ne yazık ki; yetkililer buna seyirci kalarak, faciaya  davetiye çıkarmıştır. Barınma en temel insani ihtiyaçtır. Anayasal güvence altına alınan bu hakkın sağlanamadığı ortadadır. Yoksul ve çaresiz insanları, bu alanlarda yaşamaya iten anlayış, sosyal felaketi doğal felakete çevirmiştir. Bu durumun korkutucu olan bir diğer boyutu ise dere yataklarına kamu binalarının (yatılı okul vb.) inşa edilmesidir. Çınar ilçesinde yaşanan bu örnek bile insan hayatına verilen önemin göstergesidir.

TMMOB Bölge Bileşenlerinin Teknik  İnceleme  Komisyonları oluşturarak, Diyarbakır (Çınar, Bismil), Şanlıurfa, Batman ve Mardin illeri ve Cizre ilçesinde incelemelerde bulunularak, yapılan ön inceleme doğrultusunda, aşağıda belirtilen hususlar komisyonlarca tespit edilmiştir.

Diyarbakır İli

31 Ekim - 2 Kasım 2006 tarihlerinde Diyarbakır ilinde meydana gelen taşkınlarda, 14 kişi Bismil ilçesinin köyünde, 3 kişi de Çınar ilçesinde olmak üzere; toplam 17 kişi hayatını kaybetmiştir. Taşkınlardan, en fazla, Çınar ve Bismil ilçeleri etkilenmiştir. Çınar ilçe merkezinde yaptığımız incelemelerde; Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Taşkın Deresi’nin imara açıldığı öğrenilmiştir. Belediye ile yapılan görüşmelerde, bu derenin, İller Bankası tarafından 1975 yılı onaylı imar paftaları ile imara açıldığı tespit edilmiştir. Bu durum, teknik olarak büyük bir hatadır. Yine aynı dere yatağının ortasına, 1994 yılında Yatılı İlköğretim Bölge Okulu inşa edilmiştir. Okul yatakhanesi ve idare binaları arasından dere geçmektedir. Taşkın esnasında, yatakhane binaları tamamen sular altında kalmıştır, 150 öğrencinin o saatte etüt de olması, can kaybını önlemiş, büyük bir facia şans eseri yaşanmamıştır. Açıkça görülüyor ki, okulun buraya yapılmasında yetkililerin ihmali vardır. Çınar’daki YİBO’nun Eğitim ve Öğretime kapatılarak tekrar açılmaması gerekmektedir. Taşkın Deresi etki alanındaki yapıların boşaltılarak, oradaki insanların maddi ve manevi kayıplarının karşılanması ve başka yerde iskan edilmeleri gerekmektedir. İlçede ölümlerin yaşandığı derenin üstüne konut yapılması ve gelen rusubat vb. ile tıkanan ve yetersiz olan karayolu menfezinin memba tarafından şişen ve kabaran suların 7-8 metre yükselmesiyle tüm çevresine (yaklaşık 100 konut hasar görmüştür) zarar vermiştir. Özellikle imar alanlarında projelendirilen menfez hesabında, Ø10 (10 yıllık tekerrür debisi ) yerine Ø 100 seçilmesi gerekmektedir. Afet esnasında Diyarbakır-Mardin karayolu Çınar geçişi ulaşıma kapanmıştır.    

Bismil ilçesinde meydana gelen taşkında da, büyük tahribatlar yaşanmış, binlerce hektar ekili alan ve hasatı bekleyen arazi sular altında kalmıştır. Diyarbakır-Bismil karayoluna, yoğun rusubat ve tarım arazilerinden gelen malzemeler büyük zarar vermiştir. Yine, Tepe beldesi ve diğer köylerin ulaşımını sağlayan yollar da büyük oranda zarar görmüştür.

Diyarbakır ili genelinde ekili halde bulunan yaklaşık 622.000 dekar pamuk tarlalarındaki ürünün %60 ına yakının zarar gördüğü ayrıca 3.972.087 dekar buğday alanlarının %30 unun ekilen tohumun selden dolayı zarara uğradığı tahmin edilmektedir.

Şanlıurfa İli

1 Kasım 2006 tarihinde Şanlıurfa ili genelinde başlayan sağanak yağış sonucunda, merkez ilçeye bağlı birçok köyle, Siverek, Hilvan, Ceylanpınar ve Harran ilçelerine bağlı birçok yerleşim birimi zarar görmüştür. Resmi açıklamalara göre; 4, yerel kaynaklara göre ise kayıplarla beraber 10’a yakın insan hayatını yitirmiş, yüzlerce ev ve hayvan zarar görmüştür. Selden etkilenen yerlerde okullar tatil edilmiş, vatandaşlar güvenli alanlarda konaklamak üzere bölgeden uzaklaştırılmıştır. Şanlıurfa-Mardin karayolu trafiğe iki gün,Mardin- Diyarbakır karayolu trafiğe iki gün, Şanlıurfa –Diyarbakır Karayolu trafiğe beş gün kapalı kalmış ve birçok hasta yollarda mahsur kalmıştır.

Şanlıurfa ili kuzeyde Karacadağ eteklerinde 600’lü kotlarda (Siverek-Hilvan), merkezde 520’li kotlarda, Harran Akçakale de ise güneyde 400’lü kotlardadır. Kent merkezinde üst kotlardaki derelerden beslenen iki büyük dere mevcuttur. (Karakoyun ve Culap dereleri) Bu dereler, Harran ovaları sulamalarının ana tahliyesini oluşturan büyük tahliyeler ile suyu taşıyarak, Suriye’ye iletmektedir.

DSİ tarafından kent merkezinde ıslah çalışmaları yapılmakla beraber, üst kotlarda yer alan Karaköprü Deresi ıslah edilmemekte ve Karaköprü Belediyesi’nce imara açılmış durumdadır. Her an felaket ile karşı karşıyadır, bu dere yatağının tetiklediği heyelan bölgesinde ise yapılaşma hızla devam etmektedir. Bütün uyarılarımız sonuçsuz kalmıştır. 

Sellerin nedenine gelecek olursak; lokal derelerin üzerindeki yol geçişlerinin üzerindeki menfezlerin yetersiz kesitlerde oluşu, ana dere yataklarında yoğun rusubatlanma sonucu, dere yatağının daralması, güvenlik nedeni ve su politikaları gereği, Suriye sınırındaki dere geçişlerinin tam açık olmayışı etkilenmeyi arttıran sebeplerin başında gelmektedir.

Ceylanpınar ilçesinde oluşan sel felaketi, ilçe sınırları içerisinden geçen Cırcıp Deresi üzerindeki yol geçişlerinin altına küçük çaplı büzler döşenmesi ve Suriye sınır geçişinin güvenlik nedeniyle daraltılmasının, taşkınlara yol açtığı tespit edilmiştir. Yapılaşmanın da standartlara uygun olmaması, sorunların katlanarak artmasına sebebiyet vermiştir. 

Şanlıurfa - Mardin Karayolunda ise DSİ tarafından yapılan sulama projelerinin tamamlanamaması, çalışma yapılan kısımlarda geniş  kapsamlı düşünülememesi, doğal dere yatakları ile projelerin entegre edilememesi ve menba mansap şartlarının yaratılamaması da sorunu tetiklemiştir.

Siverek ilçesinde ise benzer sebepler ve Hacıkamil Deresi üzerindeki Bağlamanın  işlevsel kullanılamaması, Karayolları tarafından bu dere üzerine yapılan köprü ayaklarının altının sazlıkla dolması, rusubat birikmesi ve bu bölgede çok dik bir düşey kurb ile yolun inşa edilmesi sorun yaratmıştır.

Harran ilçesinde, ana tahliye ve yedek tahliye kanallarının havza hesaplarının yeniden irdelenmesi gerekmektedir. Vatandaşın harici müdahale ile yol yapmaya ve dere yatağını tarım arazisi gibi kullanmasına izin verilmemelidir. Harran’daki sorun da bu gibi sebeplerden kaynaklanmaktadır.

Yukarıda adı geçen ilçelerde yaptığımız incelemeler sonucunda saptadığımız nedenler kısaca şöyledir:

  1. Sağanak yağışın, yoğun ve sürekli olması,

  2. Dere yataklarının ve tahliye kanallarının havza drenaj hesaplarının yetersizliği ve genelin havza drenaj planının yeterli olmayışı,

  3. Yerel yönetimlerin, dere yataklarına bilinçsiz müdahalesi, projesiz yol geçişleri (menfezler) inşa etmesi,

  4. Yerel yönetimlerin, dere yataklarında ve etki alanında yapılaşmaya izin vermesi,

  5. Kaymakamlıkların eline teslim edilen Köydes Projelerinde yetersiz teknik kadrolar yüzünden projeler ve uygulamalarındaki yanlışlıklar,

  6. Yerleşim yerlerinin felaketlerden korunması için dere yataklarını ıslah edilmesi, Karayolları tarafından yaptırılan yol ve sanat yapılarında en olumsuz koşulların düşünülmesi, yıllık, bakım ve onarımların düzenli yapılması, rusubat temizliği ve gerekli güçlendirmelerin yapılması gereklidir.

     

Mardin İli

Mardin merkez ve ilçelerinde meydana gelen taşkınlar neticesinde; 486 konut, 9 bin 592 dekar tarım arazisi, 205,5 km yol, 26 adet menfez, 21,2 km kanalizasyon hattı hasar görmüş ve 500 civarında hayvan telef olmuştur. Mardin-Savur, Mardin-Şenköy, Sürgücü-Savur karayolu, taşkınlar neticesinde büyük hasar görmüş, ulaşıma kapanmıştır. Özellikle kırsal kesimde, tarım arazileri (üzüm bağları) yerle bir olmuştur. Kızıltepe, Derik, Savur, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Mazıdağı ve Yeşilli’de büyük tahribat yaşanmıştır.     Batman İli

31 Ekim 2006 tarihinde başlayan ve iki gün süren sağanak yağış sonucunda, meteorolojik verilere göre, m2 başına 87 kg yağış düşmüştür. Bu yağış neticesinde; doğal afet yaşanmıştır.

Yağan yağışlar Batman’ın güneydoğusundaki Raman Dağı  ile kuzeydoğusundaki Kıra Dağı’nın arasında kalan yaklaşık 150 km2’lik havzada, Batman kent merkezinden Batman Çayı’na kodu itibariyle, İluh Deresi üzerinden Batman Çayı’na akmaktadır. İluh Deresi’nin uzunluğu 4 km, genişliği ortalama 10m ve yüksekliği ortalama 3,40m’dir. Derenin 20 metre sol ve sağında ortalama 2 metre yüksekliğinde su taşmıştır. İluh Deresi’nin sağ ve solunda bulunan 10 mahalle sel afetinden ciddi bir şekilde etkilenmiştir. Ayrıca şehir merkezindeki 9 mahallede su baskınları yaşanmıştır.

Kriz Merkezi’nden, 5 Kasım 2006 tarihinde edinilen bilgiye göre; Afetten Etkilenen Mahalle Sayısı :19 Etkilenen Nüfus :62.851 Can Kaybı :10 ölü, 13 yaralı

Gezilen Bina Sayısı :5400 Tespit Edilen İşyeri Sayısı :485 Ağır Hasarlı Bina Sayısı :512 Orta Hasarlı Bina Sayısı :719 Hafif Hasarlı Bina Sayısı :204

Batman İlinde bundan sonra böyle bir felaketin yaşanmaması için yapılması gerekenler şunlardır: • İluh Dere yatağının sağ ve solunda bulunan yerleşim alanlarının tahliye edilerek, mağdur vatandaşlara yeni yerleşim alanlarında konutlar üretilmesi,

• Batman Belediyesi’nin ihale aşamasında olan Büyük Altyapı Projesi, yağan son yağış miktarları göz önüne alınarak, gözden geçirilmesi,

• Taşkına maruz kalan alandaki yapılaşmanın boşaltılması. Batmanda zemin yapısı daha sağlam olan dolayısıyla depremsellik açısından daha uygun olan aynı zamanda taşkın riski en az olan Batı Raman ve Kıra dağları yeni yerleşim alanları olarak düzenlenerek taşkına maruz kalan insanların bu alana yerleştirilmesi.

Cizre İlçesi :

Şu anki mevcut durumu ile yağmur kuşaklama kanalı (özellikle Deşt köprüsü ile Cudi mahallesi arasında kalan kısım) yaz aylarında , açık kanalın etrafındaki evlerden kanala aktarılan kanalizasyon sularının kanalda birikimi sonucunda oluşan , göletler bataklık halini almış , oluşturduğu sağlıksız ortam ve (açık oluşu nedeniyle) tehlike ; Cudi mahallesi sakinlerinin sağlığını ciddi şekilde tehdit etmeye başlamıştır. Kış aylarında tepelerden inen yağmur suları açık kanalın taşmasına, dolayısıyla sel felaketlerine ve taşkınlara sebep olmak suretiyle çevre sakinlerini büyük maddi kayıplara uğratmaktadır.Bu nedenle bir an önce kuşaklama kanalının yapılması gerekmektedir.

DOĞAL AFET YAŞANAN BÖLGEDE GENEL OLARAK YAPILMASI GEREKENLER

Oda Komisyonumuz, sel felaketinin yaşandığı bölgede yaptığı incelemeler sonucunda, yapılması gerekenleri şöyle özetlemiştir:

  1. Taşkının yaşandığı yerlerin mevcut altyapı ile elektrik, su vb. yaşamsal ihtiyaçların karşılanamayacağı geçicide olsa iskan edilemeyeceği gerçeğinden hareketler bu alanların boşaltılarak bir an önce Afet Bölgesi kapsamına alınması gerekmektedir

  1. Hükümet doğal afetlerle her şeyini kaybetmiş bu insanları, Sosyal Devlet olmanın ve Anayasal hakları gereği, fen ve teknik şartlara haiz konutlara yerleştirerek asli görevini yerine getirmelidir.

  1. Yerleşim yeri olarak tespit edilen taşkın alanının boşaltılması, can ve mal kayıplarına uğrayan insanların zararlarının karşılanması gerekmektedir.

  1. Yaşanan seller sonucu tarım arazilerinde meydana gelen zararların ve hayvan kayıplarının gerçekçi tespitler yapılarak karşılanması gerekmektedir.

  1. Zarar ve ziyan tespitlerinin konusunda uzman kişiler tarafından ve mağduriyete meydan vermeyecek şekilde yaptırılması gerekmektedir.

  1. Tarım sigortaları uygulamaları başlamasına rağmen yoksul çiftçinin primlerini ödeyememelerinden dolayı sigorta kapsamına girmeyen çiftçilerin mağduriyetleri devlet tarafından karşılanmalıdır.

  1. İmara açılacak alanlarda, her şeyden önce jeolojik ve jeo-teknik raporlar hazırlanmalı ve buna uygun yapılaşma sağlanmalıdır. Bu alanlar, altyapı hizmetleri tamamlandıktan sonra imara açılmalıdır.

  1. Yol, kanalizasyon, içme suyu, köprü, menfezler, yağmur suyu vb. altyapı hizmetlerinin doğru yapılmış projelerle hayata geçirilmesi gerekmektedir.

  1. Afetlerden etkilenmiş insanların, özellikle çocukların, rehabilitasyon merkezlerinde tedavi edilebilmesi için olanak sağlanmalıdır.

  1. Bir başka afet olmadan, merkezi ve yerel yönetimlerin birlikte çalışmasını sağlamak amacıyla, kent bileşenlerini içine alan afet koordinasyon merkezleri kurulmalıdır. Bu konuda hemen harekete geçilmesi için düzenlemeler yapılmalı, özellikle bu tür afetlerden etkilenecek risk bölgeleri, bu merkez tarafından tespit edilmelidir.

  1. Dere yatakları, fay hattı geçen bölgeler ve baraj havzaları, imara hiçbir koşulda açılmamalıdır.


Okunma Sayısı: 3174