OHAL-KHK REJİMİNE, ÜNİVERSİTELERE YÖNELİK SALDIRILARA, BASKILARA VE HUKUKSUZLUKLARA KARŞI MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ!
Türkiye 2 yıldan bu yana Olağanüstü Hal Rejimi ile yönetiliyor. Bu iki yıl boyunca anayasal ve hukuki denetim mekanizması olmaksızın, demokratik süreçler işletilmeksizin ülkemizin idari yapısı baştan aşağı değiştirildi.
Baskı, zor ve keyfi uygulamaların hüküm sürdüğü OHAL altında geçen bu 2 yıl boyunca Anayasa değişikliği gerçekleştirilerek rejim değiştirildi; Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri gerçekleştirildi; 35 farklı Kanun Hükmünde Kararname ile onlarca yasal değişiklik ve idari düzenleme yapıldı; 135 binin üzerine kamu çalışanı sorgusuz sualsiz işlerinden atıldı; yüzlerce kurum ve kuruluş kapatıldı; ülkemizde hak ve özgürlükler kullanılamaz hale geldi.
Kamuoyuna “son KHK” olarak lanse edilen 701 Sayılı KHK ile aralarında Şehir Plancıları Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Dilek Karabulut ile 80 mühendis, mimar ve şehir plancısının da bulunduğu 18 bin 632 kişi daha hukuksuz biçimde kamu görevinden ihraç edilmiştir. Geçmiş KHK’larda olduğu gibi, bu KHK ile ihraç edilenler arasında da yaşamını emek, barış ve demokrasi mücadelesine adamış bu uğurda bedeller ödemiş bir çok kamu çalışanı ve akademisyen bulunmaktadır.
Anayasal denetime ve hukuki başvuru yollarına imkan tanımayan Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri ile gerçekleştirilen ihraçlar, idari bir tedbir olarak değil, cezalandırma aracı olarak işlev görmektedir. Hiçbir soruşturma ve yargılamaya dayanmayan bu cezalandırmaların hukukla ve insan haklarıyla bağdaştırılması mümkün değildir. Bu durum evrensel hukuk anlayışını olduğu kadar, kamu vicdanını da yaralamaktadır. Yapılması gereken, OHAL’in kaldırılması, KHK’ların iptal edilmesi ve herkes için adil yargılanma hakkının sağlanmasıdır.
Her ne kadar 20 Temmuz 2018 tarihinde Olağanüstü Hal’in uzatılmayacağı beklentisi oluşsa da, AKP yetkililerinin açıklamaları ve mevcut uygulamalar, baskı, zor ve keyfiyete dayalı yönetim anlayışının egemen olmaya devam edeceğini göstermektedir. Bunun en somut göstergesi, ODTÜ Mezuniyet Töreni’nde açılan pankartlara karşı takınılan tutumdur.
Başarıyla tamamladıkları öğrenim hayatlarını aileleri ve sevdikleriyle paylaşmak için, üniversite sonrası hayata adım atmak için yapılan mezuniyet töreninde açılan esprili pankartlar nedeniyle öğrencilerin gözaltına alınması kabul edilemez.
AKP, bir yandan KHK’lar aracılığıyla üniversitelerde emek, özgürlük ve barış yanlışı akademisyenleri tasfiye ederken, diğer yandan da soruşturma ve cezalarla üniversite öğrencilerini baskı altına almak istemektedir.
Her şeyden önce bilinmelidir ki, üniversite öğrencileri toplumun en aydınlık en duyarlı kesimleridir. Bu aydınlık gençlerin, bu pırıl pırıl zihinlerin ülke ve dünya sorunlarına karşı sessiz kalması beklenemez. Yapılması gereken bu sesin bastırılması değil, bu sesin çoğaltılması, zenginleştirilmesidir.
ODTÜ, 62 yıllık bir bilim geleneğini temsil etmektedir. Fikir ve ifade özgürlüğü bu bilim geleneğinin temelini oluşturmaktadır. Bu geleneğin ayaklar altına alınmasına izin vermeyeceğiz.
Bizler Mühendis, Mimar ve Şehir plancıları olarak daima bilimin aydınlığını, akademinin özgürlüğünü savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. ODTÜ öğrencilerinin özgürlüklerini savunacağız.
Bizler TMMOB olarak, OHAL-KHK rejimine, baskılara ve hukuksuzluklara karşı mücadeleye devam edeceğiz.
Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet!
Emin KORAMAZ
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
Okunma Sayısı: 3126