“Jeotermal enerji kaynakları ve mineralli sular”, uzun süredir yasal düzenlemelerin gerektiği savunulan ve bu alandaki çalışmaların doğru ve eksiksiz hukuksal düzenlemeler yapılmasının zamanının geçtiği ileri sürülen bir alandır.
1962 yılından bugüne yıllardır istenen ve beklenen yeni düzenlemeler gecikince bu konuda yasalaştırılması isteği ile taslaklar hazırlanıp önerilmeye başlanmış ve iki ayrı yasa tasarısı hazırlanarak geçen yıl TBMM gündemine getirilmiştir.
Birden fazla tasarının olması, bu metinlerde Jeotermal kaynaklar çalışma alanını düzenleme görev ve yetkisi verilmek istenen kamu kurumlarının birbirinden farklı oluşu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nı harekete geçirmiş ve MİGEM ile birlikte MTA Genel Müdürlüğünün birikim ve deneyimlerine dayalı bir yasa taslağı hazırlanması çalışmaları, Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından olumlu bir davranış olarak karşılanmıştır.
Ülkenin önemli bir doğal kaynağı olan jeotermal olanaklarımızın talan edilmeden, verimli, etkin ve kamu yararı doğrultusunda değerlendirilmesine katkı olmak amacıyla tasarı metinlerinin konu ile ilgili kurum, kuruluş ve meslek odalarının görüş ve önerilerine açılması ciddi bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
Bu bağlamda Genel Müdürlüğünüzde hazırlanarak tartışmaya açılan Yasa tasarısı hakkında TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI olarak görüş ve eleştirilerimiz aşağıda sunulmaktadır.
GENEL GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
Jeotermal ve mineralli sular doğal bir olgu olarak doğada sonsuz çeşitlenme içinde bulunmakta, konuyla lgili olarak dolaylı veri ve bilgilerle yetinilmek zorunda kalınmaktadır. Sağlıklı veri ve bilgilerin üretilmesi ve değerlendirilmesi de çok sayıda bilimsel ve teknik disiplinden kişilerin birlikte ve birbirini tamamlayıcı katılımlarını gerekli kılmaktadır.
Jeotermal kaynakların bir başka özgün yanı da madenlerden farklı olarak dinamik sistemler olması, işletilmediği zaman, değişmeden bozulmadan geleceğe kalan kaynaklardan olmamasıdır. İşletilmese de, doğada bir yolla sürekli olarak ısı, akışkan ve içinde çözelttiği katı ya da gaz yükünü tüketiyor olması, bu kaynakların zaman geçirilmeden toplumsal ve ekonomik olarak bir kazanç olarak kullanılmasını acil bir görev olarak önümüze koymaktadır.
Yasa tasarısında Entegre Kullanım kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Tasarıda, anlaşılabilir bir dille açıklanmamış olsa da, jeotermal kaynakların faydalanılabilir tüm yanlarından topluca ya da birbirine eklemlenebilir biçimde yararlanılabilmesi öngörülmüştür. Kaynağın yüksek ısı içeriğinden, daha düşük artığın ısı içeriğinden, tuzundan, suyundan, gazından, vb. her şeyinden ekonomik olarak yararlanılmasının istenmesi, kaynağın bu olanaklarından en küçük bir bölümünün bile israf edilmeme düşüncesi olumlu ve ideal bir yaklaşımdır.
Maden Kanununda, ana konu olan maden yataklarından maksimum yararlanma ilkesi bulunmaz ve maden yataklarının nasıl işletileceği doğrudan ruhsatlandırılan girişimcinin tercihlerine bırakılıp, bu kaynakların önemli bölümleri işletme sırasında bir daha hiç yararlanılamayacak şekilde yeraltında bırakılmasına olanak verebilecek düzenlemeler yer alırken, JEOTERMAL KAYNAKLARIN KORUNMAYA ÇALIŞILMASI OLUMLU BİR OLGUDUR. ANCAK BU DÜŞÜNCENİN GERÇEKLEŞEBİLMESİ İÇİN, ARAMADAN SON ÜRETİME KADAR BİR JEOTERMAL FAALİYETİN HER AŞAMADA JEOLOJİ MÜHENDİSİNİN GÖREV ALMASI GEREKMEKTEDİR.
AKIŞKAN, ISI, BASINÇ VE KİMYASAL MADDELERİN YAVAŞ YA DA HIZLI AKIŞ VE DEĞİŞİM DURUMUNDA OLDUKLARI, SINIRLARI GEÇİŞLİ, BU ÖZELLİKLERDEN BİRİ DEĞİŞTİĞİNDE ÖTEKİLERİN DE DEĞİŞMESİNE NEDEN OLAN, DOĞAL BESLENME VE BOŞALMA CEPHELERİ ÜRETİCİNİN MÜDAHALELERİ İLE KARMAŞIK BİÇİMDE ETKİLENEREK DEĞİŞECEK OLAN BÖYLE BİR DOĞAL SİSTEMİ KATI, DURAGAN, BÖLÜNEBİLİR KAYNAKLAR GİBİ ELE ALMAK BU İŞLEME KONU OLACAK HEMEN BÜTÜN SİSTEMLERDE GERİ DÖNÜLEMEYECEK BOZULMA VE BİR ÇOĞUNDA YIKIMA NEDEN OLACAKTIR. BİR TARAFTAKİ ÜRETİM YA DA ENJEKSİYONUN, ÖTEKİ TARAFTAKİ SÜREÇLERİ ETKİLEMEMESİ OLANAKSIZ OLDUĞUNA GÖRE BUNA ANCAK, BU SİSTEMLER KONUSUNDA TAM ANLAMIYLA DENEYİMLİ JEOLOJİ MÜHENDİSİ NİN BİLGİ VE BİRİKİMİ CEVAP VEREBİLİR.
Tasarının algılanması güç maddelerinden birisi de Maden Kanunundaki mantıkla ters olarak kurgulanmış Devlet Hakkı konusudur. Maden Kanununda kurşun cevheri çıkaran kişi ya da kuruluş bu hammaddeyi üretiyor ve bu ham cevherin satış cirosu üzerinden “Devlet Hakkı” ödemektedir. Çıkardığı kömürü santralda elektriğe çeviren; demir cevherini yüksek fırınlarda demir ve çeliğe dönüştüren; boksiti, aluminyum levhaya dönüştüren; vb işleri yapanlar toplam ciroları üzerinden bir ödeme yapmamaktadır. Jeotermal’de ve mineralli sularda çıkardığı sıcak su, mineralli su, ya da gazın satış bedeli üzerinden değil de, santral kurmuşsa elektrik satış cirosu, kaplıca oteli kuran otelcilik cirosu, kent ısıtan bütün yatırımı ile elde ettiği ciro üzerinden “Devlet Hakkı” ödemesi getirilmektedir.
Öte yandan Yasa tasarısı, bugüne değin önemli yatırımlar yapmış olan MTA’nın haklarını açık ve yeterli biçimde tanımlayıp korumaya yönelik önlemleri biçimlendiremediği için, bir çok karışıklığa neden olacak kurallar getirmektedir.
Yukarıda çok genel görüşlerimizin aktarıldığı tasarı metnine ilişkin EK-2 de verilen maddeler bazındaki görüş ve önerilerimizin dikkate alınmasının, kamu ve ülke yararı başta olmak üzere sektöre olumlu katkılar sağlayacağı inancındayız.
Saygılarımızla.
TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
Okunma Sayısı: 3200