TMMOB Odalar 22 Kasım 2024, Cuma

Sağanak yağış, kentlerimizi etkilemeye, bugüne kadar biri çocuk iki yurttaşımızın can kaybına yüzlerce hayvanın telef olmasına yüzbinlerce metrekare tarımsal alanın hasarına ve bir çok yerde kentsel altyapınının çökmesine neden oluyor.

Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 10.06.2014
Güncellenme Zamanı: 14.08.2014 19:00:54

Son bir haftadır yurt genelinde yer yer etkili olan sağanak yağış, başta Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerimiz olmak üzere Isparta, Zonguldak, Bartın, Bolu, Sakarya, Kocaeli, gibi kentlerimizi etkilemeye, bugüne kadar biri çocuk iki yurttaşımızın can kaybına yüzlerce  hayvanın telef olmasına yüzbinlerce metrekare tarımsal alanın hasarına ve bir çok yerde kentsel altyapınının çökmesine neden olmaya devam ediyor.

Değerli Basın Emekçileri,
Ülkemizi son bir hafta içerisinde etkisi altına alan ve yer yer etkili olan sağanak yağış, başta Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropol kentler olmak üzere çok sayıda yerleşim biriminde can kayıpları başta olmak üzere, yüzmilyonlarca lira maddi zararların meydana gelmesine neden olmuştur.
Küresel İklim Değişikliğine bağlı olarak taşkın gibi meteorolojik kökenli doğal afet olaylarının şiddetinde, sıklığında ve etkisinde önemli artışların beklendiği on yıllardır bilinmektedir. Gelişmiş ülkeler; küresel iklim değişiminin etkilerinden korunmak için, taşkın yönetim sistemlerini geliştirmeye ve güncel ihtiyaçlara yanıt verebilecek hale getirmeye çalışmaktadırlar. Merkezi ve yerel yönetimler bu konulardaki çabalarını arttırarak "TAŞKIN TEHLİKE HARİTALARI VE TAŞKIN RİSK HARİTALARI"nı güncellemiş, gerçek zamanlı ERKEN UYARI VE İZLEME SİSTEMLERİ kurarak vatandaşlarının bundan etkilenmelerinin önüne geçmişlerdir.

Ülkemiz bu konuda da geriden gelmektedir.
Şimdi soruyoruz, tüm afetsellik gerçekliğimize rağmen hangi hükümet veya hangi yerel yönetim "TAŞKIN TEHLİKE HARİTALARI VE TAŞKIN RİSK HARİTALARI"nın hazırlanmasını kendine görev edinmiştir?... Hangi merkezi veya yerel idari birimi gerçek zamanlı "ERKEN UYARI VE İZLEME SİSTEMİ" ,nin kurulmasını sağlamıştır???

Çöken Sadece Kentsel Altyapı Değil, Asıl Çöken Kent Yönetimleri ve Onların Belediyecilik Anlayışlarıdır …… 
Çoğu zaman kamuoyunun dikkatinden kaçsa da, meteorolojik ve jeolojik koşulları nedeniyle Ankara kenti ülkemiz için önemli derecede taşkın riski altındaki kentlerden biridir. 11 Eylül 1957 tarihinde meydana gelen ve "Ankara`nın 11 Eylül`ü olarak bilinen taşkın olayında 169 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği bilinen bir gerçektir.

Ankara özelinde taşkınları irdeleyecek olursak 3 temel faktör, tıpkı diğer taşkınlar gibi, karşımıza çıkmaktadır;
1-Meteorolojik Etkenler: Ankara, karasal iklimin hüküm sürdüğü konveksiyon koşullarına uygun bir ortam da yer almaktadır. 18.Haziran.1961 ve 12.Haziran.1988 taşkınlarında da yaşandığı gibi taşkına neden olan aşırı yağışlar genel olarak yılın Mayıs-Haziran döneminde görülmekte; özellikle halk arasında "kırkikindi yağmuru" olarak nitelenen öğleden sonra başlayan ani yağışlar dere debilerinde ani artışlar yaratabilmektedir.
2-Jeolojik ve jeomorfolojik etkenler: Taşkınları kontrol eden bir diğer faktörde dere havzaları ve kentsel yerleşim alanların oturtulduğu alanların jeolojik koşullarıdır. Taşkına neden olan İncesu, Hatip ve Çubuk derelerinin drenaj havzalarında yayılım gösteren volkanik kayaçlar ile Çankaya, Yenimahalle, Etimesgut Sincan gibi ilçelerimizin önemli bir kısmının "Ankara kili" olarak tanımlanan killi birimler üzerine oturmaktadır. Jeolojik olarak bu birimler geçirimsiz bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle zemine düşen yağışın önemli bir bölümü yüzeysel akışa geçebilmektedir. Bu koşullarda debisi hızla artan ve yan kollardan beslenen ana dere yatakları taşmaktadır. İncesu, Varlık, Saimekadın, Batıkent, Etimesgut vb çukur bölgelerdeki zeminlerde yer alan geçirimsiz seviyeler taşkın olaylarına uygun koşullar yaratmaktadır.

Jeolojik faktörlerin bir etkisi de akarsu yataklarının büyüklüğünü kontrol etmesidir. Drenaj havzasında yeralan farklı birimler yatak büyüklüğünü etkilemektedir. Menbaları genellikle volkanik kayaç gibi aşınmaya dirençli kayaçların oluşturduğu Ankara`daki dereler bu kesimlerinde dar ve derin yataklara sahipken mansapta yer alan göl/ akarsu ortam kayaçlarında olduğu gibi daha fazla aşındırma ile geniş yataklar oluşturabilmektedir. Bu geniş yataklar taşkın etkisinin daha da büyümesine neden olmaktadır.

Taşkın açısından bir diğer ana unsur da jeomorfolojik yapıdır. Jeomorfolojik yapı, drenaj havzalarındaki yüzey akışlarını İlin ana çekirdeğini de oluşturan çanağa yönlendirmektedir. Ana çanakta dere yataklarının bir araya gelerek toplandığı ve batıya doğru akışlarını sürdürdüğü bir nokta olması nedeniyle önemli taşkınları tetiklemektedir.

3-İnsan etkisi: Taşkınların insan etkisi ile tetiklenen bir afet olduğu bilinmektedir. Metropol alanda hızlı nüfus artışı sonrasında yaşanan çarpık kentleşme ve bu bağlamda dere yataklarının kontrolsüz bir şekilde yerleşim amaçlı kullanılması; insan müdahalesi sonucunda dere yataklarının daraltılması ve yatak kesitinin özellikle gecekondu alanlarında küçültülerek yok edilmesi; Ankara`daki taşkın sorununun tetikleyici unsurlarındandır. Metropol alan içinde şehirleşmeye paralel olarak şehir alanı içerisinde su geçirmeyen zemin (asfalt ve beton gibi) oranı da artmaktadır. Yağmur sularının yeraltına sızmasını engelleyen bu durum, yağmur sularının yüzeyde birikmesine ve kolayca akışa geçmesine uygun ortam yaratmakta, yetersiz altyapıda bunun şiddeti ve etkisini artırmaktadır.

Yukarıda belirttiğimiz gerçeklik çerçevesinde bir kez daha soruyoruz

  • "Ankara`nın Taşkın Tehlike Haritaları ve Taşkın Risk Haritası" var mı? İstanbul`un var mı? İzmir`in var mı?
  • Büyükşehir olmaları nedeniyle, il sınırlarında kalan tüm yerleşimlerden sorumlu oldukları da göz önüne alındığında büyükşehirlerin taşkınlar ve diğer afet yönetimlerinin gerektirdiği tehlikelere karşı bir önlem almışlar mıdır.?
  • Ülkemizin taşkın tehlike ve risk haritalarının hazırlanması, taşkınların önlenmesi ile gerçek zamanlı izleme ve kontrol sisteminin oluşturulmasından sorumlu olan DSİ Genel Müdürlüğü ne yapmaktadır.??


Değerli Basın Emekçileri,

"İçinde Yağmur Yağan Metro", "Çöken Yol" " Yeteriz altyapı"  gibi olaylara neden olan Kent Yönetimi ve Belediyecilik anlayışı ile taşkın tehlikelerini yönetemeyen anlayışlar toplumsal olarak sürdürülebilir değildir. Bedelini canımız ve malımızla ödeyeceğimiz yönetim anlayışları artık son bulmalıdır.
Bilimle, emekle, inatla, umutla!!!


TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU


Okunma Sayısı: 3194