Ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşulların etkisiyle iç göçün tetiklediği hızlı nüfus artışı İstanbul‘u çok hızlı bir şekilde megapol bir kent haline dönüştürmüştür. Bu durum kent içindeki arsa ve arazi fiyatlarını astronomik boyutlara taşımış, zaman ve süreç içerisinde kent içinde ve çevresinde yer alan ve yerleşim alanı olarak kullanıma elverişli olmayan, jeolojik özellikleri bakımından sorunlu alanları "rant dönüştürme" anlayışı çerçevesinde yasal olmayan yollarla imara açılmasına sebep olmuştur. Son günlerde basın yayın organlarında da yer alan ve Büyükçekmece‘nin güneybatısında ki Pınartepe mahallesi; heyelan bölgesi ve yerleşime uygun olmayan alan içinde yeralmasına rağmen "ranta kurban edilmiş", imar izni verilerek yerleşime açılmıştır.
Bölgenin sorunlu jeolojik yapısı, topoğrafyası (arazi eğimi), hidrojeolojik koşulları ve zemin-yapı etkileşimi dikkate alınmaksızın plansız bir şekilde çok katlı konut yapım süreçlerine açılması heyelanı tetikleyen ana etken olmuş, yapılaşma süreci devam ederken meydana gelen kayma-oturma sorunları gün geçtikçe daha ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Bu alanda daha önce yapılan jeolojik araştırmalarda, topografik olarak düz alanların bitim sınırından sonra başlayan eğimli alanlar imara kapatılmıştır. Ancak ilk başlarda 2 kata kadar yapı yapma hakkı tanınan bölgede hiç bir jeolojik ve jeoteknik etüt çalışması yapılmadan, planlama mevzuatına da aykırı olarak, kat artışı (9-10 kat) sağlanarak aşırı bir yük bindirilmiştir. Jeolojik özellikleri bakımından sorunlu olan bu alanda; inşaat çalışmaları sonucu doğal yapının bozulması, aşırı yük artışı, heyelanlı olan sahayı tetiklemiş ve bölgede yapılmış olan yapılarda önemli hasar ve deformasyonlara neden olmuştur.
Heyelanın önlenmesi için bölgede yapılan betonarme iksa kazıkları da; kayma dairesinin altına geçemediği yada yeterli derinlikte olmadığı için işe yaramamış, bölge kazıklarla birlikte hareket etmeye devam etmiş ve etmeye de devam etmektedir.
Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak bölgede yaptığımız incelemelerde; meydana gelen heyelandan dolayı; yapılarda kayma- oturmadan kaynaklı hasar ve deformasyonların artarak devam ettiği, bazı kişi ve kurumların vatandaşlarımızın çaresizliğinden faydalanarak oldukça yüksek maliyetli ancak ne işe yaracağı belli olmayan
(binanın krikoyla kaldırılması gibi) yöntemlerle kandırarak "sorunu çözeceklerini" belirtmeleri ve bu konuda uygulama yapmaları, Belediyelerin ve Valiliğin bu konuda seyirci olması kabul edilemez.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak;
-Bölgede ayrıntılı jeolojik-jeoteknik etüt yapılıp, heyelanın büyüklüğü ve etki alanı tespit edilmeden yurttaşlarımızın kaygılarını yeni bir rant alanı haline getiren " kendinden menkul" çözüm önermelerine inanmamaları gerektiğine,
- Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Valiliğinin bölgede ayrıntılı jeolojik-jeoteknik etüt yaptırarak, heyelanın etki bölgesini belirlemeleri ve bölgenin hızlı bir şekilde yapılaşmaya kapatılması gerektiğine,
-Mühendislik bilim ve ahlakına aykırı olarak bölgeyi yapılaşmaya açanlar ile yapı ruhsat süreçlerinde bu durumu görmezden gelen tüm sorumlular hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açılmasını ve sorumluların cezalandırılması gerektiğine,
inanıyor ve tüm yetkilileri sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.
Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu
Okunma Sayısı: 3185