TMMOB Odalar 22 Kasım 2024, Cuma
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 24.11.2011
Güncellenme Zamanı: 25.11.2011 10:22:18

 

25 Kasım 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti`ndeki diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel Kardeşler olarak bilinen üç kadının tecavüz edilerek hunharca öldürülmesinden 39 yıl sonra Birleşmiş Milletler 1999`da 25 Kasım tarihini "Kadına Karşı Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü" olarak ilan etmiştir. 


Uluslar arası düzeyde kadına karşı her tür şiddetle mücadelenin sembolü olan 25 Kasım, gelişen kadın örgütlülükleri, kadın ve insan hakları savunucuları ve duyarlı çevrelerin çabalarına rağmen kadına şiddetin ortadan kaldırılması yönünde devlet ve toplumda gereken gelişim sağlanamamıştır. 

Halen şiddet, taciz, tecavüz, öldürme, baskı, istismar, ayrımcılık artarak devam etmektedir. 

Adeta bir "cinsiyet kırım" gibi her gün beş kadın öldürülmektedir. 


Ve her gün yüzlerce kadın ev ya da ev dışında eşi, babası, ağabeyi, oğlu, sevgilisi, eski kocası ya da red ettiği erkek tarafından dayak, darp, yaralama, sakatlama, korku, baskı, sindirme, intihara zorlama vb. şiddet biçimlerinden biri yada birkaçına maruz kalmaktadır. Ne acıdır ki kadına uygulanan değişik dozajlardaki şiddet biçimleri namus, kıskançlık, hatta sevgi, koruma, kollama vb. isimler altında gerçekleşmekte ve toplum genelinde çokta tepki çekmeyerek bir bakıma meşru görünüm kazanmaktadır. 


Kadına şiddet sadece aile içi şiddetle sınırlı olmayıp işyeri, sokak ve kamusal alanda dahil yaşamın her alanında kendini var gücüyle hissettirmektedir. Üstelik şiddet yalnızca fiziksel değil, cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak da kendini göstermektedir. 


Diğer yandan dünyanın pek çok yerinde iç çatışma ve savaş durumlarında yaygın olarak kadınlar tecavüze maruz kalırken, insan ticaretinin öznesi olarak "kadın eti satış piyasası" her daim devrede varlığını sürdürmektedir. 


Kadına karşı tüm bu feci şiddet durumlarını yansıtan istatistiksel veriler ise buzdağının görünen yüzünün yalnızca bir kısmından ibarettir. 

İşin acı yönlerinden birini de medyanın rolü oluşturmaktadır. Kadına karşı şiddet, tecavüz, taciz, öldürme vb. haberleri kamuoyuna aktarırken kadında suç aramaya endeksli, yaftalayıcı, küçük düşürücü ve haberi erotize eden yaklaşımlarıyla adeta kadına karşı şiddeti meşrulaştırıcı bir dil kullanılmaktadır. 


Şiddete maruz kalan kadının sığındığı kolluk güçleri ve adli mercilerdeki durum ise birkaç olumlu örnek dışında tam bir rezalet tablosunu şeklindedir. "Kutsal aile" birliğini bozmaması adına kadın şiddet uygulayıcına "emniyetli ellerle" teslim edilirken, ağırlıklı mahkeme kararlarında ölenin yada tecavüze uğrayanın "kusurlu" olduğuna kanaat verilip katil ve tecavüzcülere ceza indirimi dosyaları adliye raflarını doldurmaktadır. 


Kadın dernek, kuruluş ve örgütleri zoruyla olumlu yönde çıkan yasa maddeleri ise neredeyse hiç uygulanmamakta ya da uygulanması yönünde hiçbir yaptırım işletilmemektedir. 


Oysa gerek Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde gerekse ulusal ve uluslar arası hukukta kadına karşı şiddet ve ayrımcılık hem insan hakları ihlali hem de suçtur. Ve 25 Kasım bu suçu el birliğiyle işleyenlere karşı mücadele günüdür. 


Kadının maruz bırakıldığı şiddet, taciz, tecavüz ve öldürmelerin önüne geçilebilmesi için kadına karşı eşitsiz, adaletsiz, cinsiyetçi, ayrımcı sistem örgütlenmesi ve anlayışının ortadan kaldırılması gereklidir. 

Aynı zamanda kadına karşı şiddetin önlenmesi yönünde her tür tedbirin alınması, etkin yasaların çıkarılması, uygulaması ve sorunun çözümü devlet yöneticilerinin görev ve sorumluluğunda olduğu unutulmamalıdır. 


TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve Kadın Çalışma Grubu olarak her tür eşitsizliğe ve kadına karşı eşitsiz, adaletsiz ve ayrımcı uygulamalara karşı çıkarak, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için mücadele eden tüm kadınları, kadın örgüt ve kuruluşlarını bir kez de 25 Kasım vesilesiyle dayanışma duygusu içinde saygıyla selamlıyoruz. 


TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI 


Okunma Sayısı: 3144