TMMOB Odalar 22 Kasım 2024, Cuma
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 09.02.2011
Güncellenme Zamanı: 09.02.2011 16:35:35

"Neler yapmadık şu vatan için/kimimiz öldük/kimimiz nutuk söyledik"

(O. Veli Kanık-Vatan İçin)

 

Son bir hafta içinde yine iş cinayetleri, yine ölümler, yine nutuklar. Öncelikle yakınlarını yitirenlere başsağlığı yaralananlara acil şifa dileriz.

 

Geçen haftanın basına yansıyan iş cinayetleri bilançosu: 20 kişi OSTİM‘de, 1 kişi Afşin‘de, 2 kişi Antalya‘da öldü, 50‘den fazla emekçi de yaralandı. Yeni yılın ikinci ayının henüz başındaki bilanço ise toplam 50 ölüm.

 

AKP hükümeti eliyle yürütülen neo-liberal politikalar sonucunda "işçi sağlığı" önce yasalardan kaldırılarak yerine "iş sağlığı" ifadesi getirildi. İşçinin değil işin sağlığını düşünen düzenlemeler sonucunda, Tuzla‘da, Davutpaşa‘da, Zonguldak‘ta, Balıkesir‘de, Bursa‘da, Antalya‘da çok sayıda emekçi öldü. Bütün bu ölümlülerin sorumluları ise başta hükümet, bakanlar ve ilgililer ise yaşananları kaza, ölümleri de kader olarak açıklayarak suçlarını örtbas etmeye çalıştılar.

 

OSTİM ve İVEDİK iş cinayetleri bir kez daha göstermiştir ki, siyasi iktidar ve işverenler, işçilerin hayatını değil maliyetleri nasıl düşüreceklerini düşünmektedirler.

Torba yasa dedikleri çorba yasa ile çalışma yaşamından iş güvencesine, sosyal güvenlikten sendikaya kadar onlarca hak gasp edildi.

 

Haklarını arayan emekçilere ise biber gazı, tazyikli su ve cop reva görüldü. Aynı günlerde Mısır Devlet Başkanı‘na değişim isteklerine kulak ver diye öğütler verilmesi ise "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" deyimini akıllara getirdi.

 

İş Cinayetleri Kader Değildir!

 

Kamunun sosyal güvenlik alanından da tasfiyesi neredeyse tamamlanmış, denetimler de aynı bakış açısıyla ticarileştirilmiştir. OSTİM ve İVEDİK Organize Sanayi Bölgelerinde yaşanan son patlamalarda sadece emekçiler değil sosyal devlet de ölmüştür. Mülki İdare ağız birliği etmişçesine işverenleri korumaya çalışmış, SGK kayıtları belirlenene kadar ölü ve yaralı sayıları ile isimleri kamuoyuna açıklanmayarak olası kaçak çalıştırmalar riske edilmemiştir. Patlamalardan birinin olduğu işyerinin, ruhsat konusu ile iştigal konusunun farklı olduğu iddiaları da aynı yetkililer tarafından gözardı edilmiştir. Patlamalar sonrasında yapılan arama ve kurtarma çalışmaları da doğru şekilde yapılmamış, aydınlatma amaçlı jeneratör gürültüsü altında kurtarma çalışması yürütülmüştür.

 

Çok değil bir kaç hafta önce TMMOB ve TTB, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde bir açıklama yaparak iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği konusundaki yanlışlıklara dikkat çekmişti. Uzun bir süredir bir çok Meslek Odası ve sendika, çalışma yaşamındaki iş güvenliğinin ve denetiminin piyasalaştırılmasının nelere yol açabileceğini ısrarla dile getirmektedir.

 

Öte yandan ise, siyasi iktidar her demokratik tepkiye olduğu gibi bu uyarıları da provoke etmeye çalışmış, yandaş medya aracılığı ile sendikaları ve Meslek Odaları`nı marjinal göstermeye çalışmıştı. AB, ABD ve IMF güdümlü AKP‘nin demokratik uyarıları göz ardı etmesi, meslek odalarını ve sendikaları marjinal ilan etmesi ölümleri engellememektedir.

 

Demokratik Türkiye, İnsanca Yaşam!

 

AKP Hükümeti, seri iş cinayetlerindeki ölümleri maç protestoları kadar önemsememektedir. Spor salonu ya da futbol sahasında başbakan protesto edilince, protestocuları bulmak için seferber olan yetkililer, 20 işçinin ölmesinde bu kadar telaşlanmamışlar ve seferber olmamışladır. Emekçiler ölmesin, insanca yaşayabilsin diye yaptığımız bu açıklamanın da kovuşturulmasını, bizlerin suçlu ilan edilmesini dört gözle bekliyoruz. AKP ve yandaş medyası bu fırsatı kaçırmasın.

 

Son yıllarda çalışma yaşamının denetiminin piyasalaştırılması ve taşeronlaşmanın yaygınlaşması sonucunda seri iş cinayetleri gittikçe artmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise "Emek" mahallesinde ikamet etmekte, fakat emeğe ihanet sermayeye hizmet etmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışanların değil patronların sesini duymakta, asgari ücreti, çalışma saatlerini ve biçimini, iş güvencesizliğini, işsizliği hep işverenlerin isteklerine göre düzenlemektedir. Emek ve Meslek Örgütleri, sendikalar, kitle örgütleri, emekten, halktan, demokrasiden barıştan yana olan tüm güçler olarak bir kez daha belirtiyoruz.

 

Çalışma yaşamını katılımcı ve demokratik bir yaklaşımla, çalışanların sigortasız ve güvencesiz bırakılmasını önleyerek, sendikasızlaştırmayı değil sendikalı olmayı özendirerek, kayıt dışı çalıştırmayı önleyerek, insanca bir yaşamı sürdürecek ücretle çalışılmasını sağlayarak düzenleyin. Bizler, piyasalaştırılmış değil insan odaklı bir işçi sağlığı ve iş güvenliği yasasının takipçisi olacağız. Daha düşük maliyet ve daha fazla kâr uğruna daha fazla insan ölmesin.

 

İş cinayetleri kader değildir!

 

Bu mızrak bu torbaya sığmaz!

 

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!

 

Güvenli iş güvenli gelecek

 

AKP sonun MÜBAREK olsun!

 

Bunlar kaza değil cinayet

 

ANKARA EMEK VE MESLEK ÖRGÜTLERİ PLATFORMU

 

09 Şubat 2011


Okunma Sayısı: 3141