TMMOB Odalar 22 Kasım 2024, Cuma
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 17.12.2010
Güncellenme Zamanı: 18.12.2010 15:12:48

 

Bilindiği üzere TEKEL'e ait 56 Yaprak Tütün İşletmesinin de kapatılmasıyla; 12 bin işçi, işsiz kalmak ya da kölelik şartlarında çalışmakla yüz yüze kalmış, aralarında engellilerin de bulunduğu TEKEL İşçilerinin haklı direnişlerini, Başbakan ‘yasadışı' ilan etmiş ve "Yatarak para almak"la itham etmişti. Ankara Valisi de "provokasyon olacaktı" sözleriyle yapılan tüm saldırıları ve uygulanan şiddeti meşrulaştırmaya çalışmıştı. Bugün en demokratik tepkilere tahhammül gösteremeyip öğrencilere ve gençlere biber gazlı coplu şiddet uygulayanların geçen yıl da işçilere aynı yöntemleri uyguladıkları henüz unutulmadı.

Tekel işçilerinin Ankara'yı özgürleştirmeye başlamalarının üzerinden 1 yıl geçti. Bu geçen süre zarfında Tekel işçilerinin yaşam koşulları gittikçe daha da kötüleşti. Kimisi 4/C uygulamasını kabul etmek zorunda kaldı, kimisi hala sendikal hak ve özgürlükleri, ekmekleri ve gelecekleri için mücadeleye devam ederken kimileri mücadeleden düştü/düşürüldü. Ne ihanetler, ne saldırılar gördüler, ne tuzaklar kuruldu onlara. Ama işçi sınıfı öğrenerek vede öğreterek mücadelesine devam ediyor.

Ankara'ya 16 Aralık'ta ilk geldiklerinde; Kamu emekçileri henüz 25 Kasım Grevi'nden çıkmışlardı. 4 Aralık' ta kepenk kapatan eczacılar sözleşmeleri feshedilmekle tehdit edilmiş, İstanbul'da işsiz kalmak istemeyen itfaiye emekçilerine, görevden uzaklaştırılan arkadaşları için grev yapan demiryolu çalışanlarına Devletin şefkatli (!) elleri ile baskı ve şiddet uygulanmıştı. Yaşanan bu görevden uzaklaştırmalar, açığa almalar, gözaltılar, şiddet, biber gazı, gaz bombası, tazyikli su ve coplu müdahalede bulunulması, Kürt halkının en masumane taleplerinin şiddet ile bastırılması hala belleklerde.

Tekel İşçileri Ankara‘ya geldiklerinde bildik bir manzara yaşandı ve işçiler Devleti temsil eden kendine demokrat AKP iktidarının hışmına uğradılar. Ama tazyikli suya, biber gazına ve zemheriye rağmen aylarca, Sakarya Meydanı ve Kızılay başta olmak üzere Ankaray‘ı ısıttılar. Umut oldular, ışık açtılar. Başta işçi kesimi olmak üzere hemen her kesimin ulusal ve uluslararası platformlarda dikkatini çektiler, sempatisini ve desteğini kazandılar.

Uzun soluklu Ankara direnişlerinde; aylarca ayakta yada beton üzerinde yatarak, yeterince beslenemeden, sağlıkları bozularak hatta hatta birde mücadele şehidi vererek direndiler. Eylemlerini artan toplumsal destek ve yaşanan emekçi dayanışması ile uzun süre devam ettirdiler, Türk-İş'in aldığı "1 saatlik grev", "AKP teşkilatlarına yürüme" vb. Kararlar ve son olarak Danıştay'ın vermiş olduğu karar sonrasında işçiler eylemlerine "TEKRAR GELECEĞİZ ANKARA" diyerek ara vemiş ve 1 Nisan 2010 da coşkulu bir şekilde Ankara‘ya yeniden gelmişlerdi.

İki ayı aşkın bir zamandır İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır'daki irili ufaklı eylem etkinlik ve tartışmaları sonrasında yarım bırakılan randevularını tamamlamak için bir dizi kararların eşiğindedirler. 18 Aralık'ta Ankara'da olmayı planlıyorlar. Kimbilir bu soğuk kış gününde yeniden Ankara sokaklarını ısıtırlar, umuda umut katarlar.

Her ilde İşçi Komisyonları oluşturma, 4/C uygulamaları, 2011 seçimleri, Türk-İş Kongresi odaklı illerde eş zamanlı eylem ve etkinlikler düzenleyecek olan TEKEL işçilerini Ankara'ya gelmeleri halinde İKK olarak, sınıf kardeşliği ve mühendislik mimarlık şehir plancılığı birikimlerimizi halkımız ve işçi sınıfı için kullanma perspektifi ile karşılayacağız.

İşçilerin "Demokrasi ve özgürlük, iş güvencesi, insanca yaşanacak ücret ve çalışma koşullarıyla ilgili talepleri aynı zamanda TMMOB'nin de talepleridir. Birinci yılını dolduran TEKEL işçilerinin mücadelesini coşku ile karşılarken yalnız olmadıklarını, mücadelenin başarıya ulaşması için sınıf kardeşliğimizi göstereceğimizi ilan ediyoruz. Tekel işçilerinin haklı ve meşru mücadelesinin yanısıra ülkemizde ve dünyada egemenlerin her türden saldırılarına direnenleri dostlukla selamlıyoruz.

 


Okunma Sayısı: 3139