PETROL KANUNU DEĞİŞTİRİLİYOR!
Petrol Kanunu Tasarısı ile:
Kamu yararından vazgeçiliyor!
Petrol kaynaklarımız, teşvik adı altında uluslar arası şirketlere devrediliyor!
Kamu kuruluşumuz Türkiye Petrolleri A.O’nın yasadaki önemli hakları elinden alınarak, özelleştirilmesinin adımları atılıyor!
6326 sayılı mevcut Petrol Kanunu’nda değişiklik yapan tasarı TBMM alt komisyonlarında görüşülmeye başlanmıştır.
Petrol Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile esas olarak, kamu yararını ve sektördeki kamu kuruluşumuz Türkiye Petrolleri A.O.’nı (TPAO) gözetme anlayışının ortadan kaldırılarak, petrol kaynaklarımızın teşvik adı altında uluslar arası tekellere sunulması amaçlanmaktadır. Ülke çıkarlarının korunmasından vazgeçilirken, kamu adına petrol arama ve üretim faaliyetlerini yürüten Türkiye Petrolleri A.O.’nın özelleştirilmesinin de ilk adımları atılmakta, uluslararası şirketler lehine yeni düzenlemeler getirilmektedir.
Tasarı ile, ülkemizde üretilen ham petrolden alınan % 12.5’lik devlet hissesi oranlarında büyük indirimler yapılarak, buradan sağlanan mevcut gelirler şirketler lehine %75 oranında düşürülerek ülke büyük gelir kaybına uğratılmaktadır.
Bu güne kadar konuyla ilgili bazı yasalarda yapılan değişikliklerle; Dünya petrol sektöründe olduğu gibi , arama, üretim, taşıma, rafinaj ve dağıtım bütünlüğünün aynı yapı içinde TPAO ve yan kuruluşları eliyle birbirini tamamlayarak yürütülmesi anlayışı terkedilmiş, TPAO bünyesindeki TÜPRAŞ, BOTAŞ, POAŞ ve DİTAŞ bilinçli olarak parçalanmıştır. TPAO’nun kendi gelirlerinden arama ve üretim projeleri bütçesini oluşturma yetkisi alınarak; genel bütçeden çok sınırlı pay ayrılması sonucu kamu kuruluşumuzun ve dolayısıyla ülkemiz petrol aramacılığı faaliyetleri durma noktasına gelmiş, TPAO bilinçli olarak atıl hale getirilerek, özelleştirilmesinin zemini yaratılmıştır.
Avrupa Birliği’ne mevzuat uyumu gerekçesiyle, elektrik, petrol ve doğal gaz piyasa yasalarından sonra, Petrol Kanunu’nda yapılması düşünülen değişiklikler ile tüm enerji alanlarından ve petrol sektöründen kamu kuruluşlarının süreç içinde çekilerek, bu alanın yabancı şirketlere bırakılması düzenlemeleri tamamlanmış olacaktır.
AB, Türkiye gibi aday ülkelere ve çevre ülkelere uyum yasaları adı altında enerji ve dolayısıyla petrol alanında kamunun tasfiyesini ve özelleştirmeleri dayatırken, kendi ülkelerinde farklı uygulamaları gerçekleştirmektedir. AB’nin bütün çekirdek ülkelerinde kamu ağırlığının sektörden kaldırılması ve özelleştirmeler; ya hiç yapılmamış, ya minimum seviyede tutulmuş, ya da ileriki dönemlere ertelenmiştir. Özelleştirilmeye çalışılan TÜPRAŞ’a talip olan yabancı şirketlerin çoğunun devlet şirketi olmaları da bu açıdan oldukça anlamlıdır.
Petrol Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle, AB mevzuatına uyum adı altında; ülke yararını ve sektördeki kamu kuruluşlarını önceleyen korumacı yasa maddelerinin mevcut yasadan çıkarılması amaçlanarak, Türkiye Petrolleri A.O.’na bir darbe daha vurulurken, yabancı şirketlere bir dizi kolaylıklar sağlanmıştır.
Tasarıda:
· 6326 sayılı mevcut yasada yer alan “Milli Menfaatin Korunması” başlıklı bölümü ve aşağıdaki maddeleri tasarı ile tamamıyla çıkarılmış olması, düzenlemenin kamu menfaatleri yerine uluslar arası şirket menfaatinin gözetildiğinin açık göstergesidir.
1. Petrol arama ve üretim faaliyetinde bulunmak için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde mevcut yasanın ilk kriteri olan “talebin milli menfaatlere uygun olması” ölçütü yasadan çıkarılarak; öncelikle ülke yararını gözetme anlayışı terk edilmiş, uluslar arası şirketlere avantaj sağlanmıştır.
2. Yabancı devletlerin doğrudan doğruya veya dolayısıyla idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet namına hareket eden şahısların, petrol faaliyetinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü tasarı ile çıkarılarak; stratejik öneme sahip bir konuda yabancı devletlerin belirleyici olması önündeki engeller ortadan kaldırılarak ülke çıkarı ikinci plana atılmıştır.
3. Ülke içinde üretilen ham petrol ve doğal gaz ile bunlardan elde edilen petrol ürünlerinin kara sahalarında % 65’i ve deniz sahlarında % 55’inin memleket ihtiyacına ayrılması zorunluluğu tasarı ile kaldırılarak; yabancı şirketlere ürettikleri petrol üzerinde sınırsız tasarrufta bulunarak, tamamını ihraç etme hakkı getirilmiş, olağanüstü durumlarda bile ülkede üretilen petrolün ülke içinde kullanılması, memleket ihtiyacını gözetme durumu ortadan kaldırılmıştır.
· “Sınırlara 5 km mesafede, tarihi dini yer veya tesise, su tesisine bir yol veya umumi geçide 60 m. mesafede, şehir veya kasaba belediye imar sahası dahilinde petrol faaliyeti Bakan müsaadesi olmadan yapılamaz.” hükmü mevcut yasadan çıkarılarak, yabancı şirketlere sınır tanımaksızın her yerde faaliyette bulunma hakkı kolaylaştırılmıştır.
Tasarı ile, Türkiye Petrolleri A.O.’nın sahip olduğu haklar geri alınarak, kamu kuruluşumuz, yabancı şirketlerle aynı statüde görülmüştür.
1- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın mevcut yasada bulunan Devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunma hakkı kaldırılarak, özelleştirilmesinin önü açılmıştır.
2- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın lüzum üzerine petrolle ilgili incelemelerde ve petrol faaliyetlerinin denetiminde Petrol Kanununu yürütmekle görevli Petrol İşleri Genel Müdürlüğü‘ne yardımcı olma yükümlülüğü, bir ayrıcalıkmış gibi görülerek kaldırılmış, konusunda uzman kamu kuruluşumuzun ülke kaynaklarının kamu yararına uygun kullanılması yönündeki katkısı kaldırılarak, TPAO yabancı şirketlerle aynı statüde değerlendirilmiştir.
3- Devlet adına arama ve üretim çalışmalarında bulunan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın faaliyete kapalı bölgelerde ve askeri yasak bölgelerde de Bakanlar Kurulu‘nun izni ile petrol faaliyeti yapabilme hakkı elinden alınmış, bu konudaki ayırım kaldırılmıştır.
4- Mevcut yasada, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının diğer şirketlerden daha fazla arama ruhsatı alabilme hakkı, tasarı ile kaldırılmıştır. TPAO’nun ruhsat sayısındaki avantajlı konumu kaldırılırken, ruhsat adedinin ve dolayısıyla bir şirketin sahip olabileceği toplam ruhsat alanının sınırlandırılmaması sonucu, büyük sermayeli uluslar arası şirketler lehine ruhsat tekelleşmesi yaratacaktır.
5- Üzerinde arama veya işletme hakkı bulunmayan bir sahanın, işletme ruhsatnamesi mevzu olarak, müzayedeye çıkmadan önce, T.P.A.O.‘na teklif edilerek, TPAO’ya işletme ruhsatının verilmesine ilişkin mevcut yasa maddesi kaldırılarak, kamu kuruluşumuzu diğer yabancı şirketler karşısında gözetme anlayışı terk edilmiştir.
Tasarıda bir dizi teknik düzenlemeye de gidilmiştir.
· Mevcut uygulamada, sondajlı petrol aramacılığını hızlandırmak amacıyla ruhsatın alınmasından sonra petrol bölgelerinde üç yıl içinde arama sondajına başlamak ve buna devam etmek zorunluluğu varken, tasarı ile mevcut petrol bölgeleri ve arama kuyusu açma zorunluluğu da kaldırılmış, kuyu açılması şirketlerin vereceği programa bırakılmıştır. Son yıllarda azalan sondaj çalışmalarının daha da azalması riskini taşıyan uygulamaya geçilmiştir.
· Bir sahaya iş programı ve mali yatırım programı ile yapılan başvurular 90 gün süre ile bekletilip, bütün başvurular bundan sonra değerlendirilecek, 60 gün içinde de sonuçlandırılacaktır. Mevcut uygulamada 4 gün olan bu süre yerine, bu uygulamada açık arazinin aramaya açılması 5 ay geciktirilecektir.
· Tasarıda Türkiye, sadece kara ve denizler olmak üzere iki bölgeye ayrılmış, ruhsat alanları karada 100.000 denizde 1.000 000 hektara , ruhsat süreleri de karada 5, denizde 8 yıla yükseltilmiştir. Ruhsat sayısına hiçbir sınırlandırma getirilmemiş, tek bir uluslar arası şirketin veya yabancı bir devlet şirketinin bütün ülkeyi kapsayacak alanda tek başına ruhsat sahibi olmasının önü açılmıştır.
· İşletme ruhsatnamesinin, belirli bir petrollü arazinin yanı sıra jeolojik olarak belirlenmiş üretim seviyeleri için de verileceği getirilmiştir. Önceki uygulamada belirli bir saha söz konusu iken, uygulaması hiçbir şekilde mümkün olmayacak, teknik ve hukuki sorunları kaçınılmaz olarak getirecek olan farklı derinliklerdeki seviyelere ayrı ruhsat uygulaması yapmak karmaşaya yol açacaktır.
· İşletme ruhsat alanının ne kadar olabileceği önceki kanunda belirtilmişken, tasarıda bir sınırlama kriteri getirilmemiştir. Şirketlere büyük alanlarda işletme ruhsatı alabilme hakkı ortaya çıkmış, işletme ruhsat süreleri 20 yıldan 30 yıla çıkarılmıştır.
Diğer taraftan,
· Petrol Kanununu yürütmekle görevli Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında tanıtım ve pazarlama faaliyetinde bulunmak da getirilmiştir. Devletin hüküm ve tasarrufunda olan tabii servetler ve kaynakların ülke yararına kullanılması ilkesi Genel Müdürlüğün asıl görevi olması gerekirken, pazarlama gibi bir kavram görev olarak tanımlanmıştır.
· Arama ruhsatlarından hektar başına alınan devlet hakkı geliri tamamen kaldırılarak gelir kaybı yaratılmıştır.
· Ülkemizde üretilen ham petrolden alınan %12.5’lik devlet hissesi oranı, günlük üretim miktarına göre kademeli olarak % 1’e kadar indirilmesi sonucu, üretimden sağlanan ülke mevcut geliri şirketler lehine % 75 azaltılmaktadır.
· Denizlerde bulunacak petrol üretiminden alınacak devlet hissesi oranlarının düşürülmesinden sonra, su derinliğine bağlı olarak % 40’a varan ilave indirimler getirilmiştir. Örneğin, denizlerde yapılacak günde 20.000 varil ham petrol üretiminden alınacak devlet hissesinin bu günkü uygulama ile günlük miktarı 2500 varil ve ortalama 50 $/varil üzerinden değeri 125.000 ABD $ iken; tasarıda getirilen şekli ile devlet hissesi miktarı 200 varile ve parasal değeri 10.000 ABD $ na ve 1500 m su derinliği indirimi sonrasında da 120 varile yani 6000 ABD $ na düşecek ve ülke mevcut durumla karşılaştırıldığında, sadece günlük 119.000 ABD $ gelir kaybına uğrayacaktır.
· BP Şirketinin Doğu Karadeniz’de açmaya başlayacağı sondaj öncesinde bu düzenlemenin getiriliyor olması oldukça dikkat çekicidir. BP’nin bulup üretme ihtimali yüksek olan petrol kaynaklarımız ve buna bağlı elde edeceğimiz gelir açısından yeni düzenlemeye bakıldığında, petrol kaynaklarımız teşvik adı altında açıkça yabancılara devredilmektedir. Bu yönüyle tasarı, BP Yasasıdır.
· Ülke olarak sahip olduğumuz petrol kaynaklarımızdan alacağımız hissenin önemli oranda düşürülmesi ile yetinilmeyerek, ülkemizden çıkarılan petrolün yurt içinde değerlendirilmesi ve memleket ihtiyacına ayrılması zorunluluğu kaldırılmış, üretimin tamamının yurt dışına ihraç edilmesi hakkı da getirilmiştir.
· Petrol şirketlerine; bilançolarında enflasyon muhasebesi sistemini uygulayabilecekleri, petrol faaliyeti için yapmış olduğu yatırımların transfer tarihindeki cari kur üzerinden, harice transferi tamamlanıncaya kadar, Devlet Hissesi hariç, Kurumlar ve Gelir vergisinden muaf olacakları, safi kazançları üzerinden ödemekle mükellef bulundukları vergiler toplamının % 40 oranını geçemeyeceği ve geniş KDV istisnaları gibi bir dizi vergi muafiyetleri de getirilmiştir.
· Üretilen petrolden alacağımız hissenin %1’lere kadar düşürülmesi ve getirilen bir dizi vergi muafiyetleri sonrasında; petrol kaynaklarımızın çıkarılmasından ülkemizin sağlayacağı faydanın ne olacağının sorgulanması ve bilinmesi gerekiyor.
Sonuç olarak;
AB mevzuatına uyum adı altında Petrol Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle; kamu yararından vazgeçilip, sektördeki kamu kuruluşumuz gözden çıkarılmakta, petrol kaynaklarımız ve sektör yabancı şirketlere bırakılmak istenmektedir.Halkın emek ve katkısıyla kurulmuş olan ve dışa döviz ödememek için en küçük petrol potansiyelini değerlendirerek konusunda gösterdiği çaba ve özveri yok sayılarak, Türkiye Petrolleri A.O., bu DIŞA BAĞIMLILIK YASASI ile gözden çıkarılmakta, yer altı kaynaklarımız ulus ötesi tekellerin kar zarar hesabına terk edilmektedir.
Bu tasarı derhal geri çekilerek, yer altı kaynaklarımızın halkımızın olduğu ilkesiyle hareket ederek, kaynaklarımızı sermayeye değil, kamu çıkarına uygun olarak kamu kuruluşlarımız eliyle değerlendirilmesini esas alan düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.
TMMOB
JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
PETROL KANUN TASARISINA İLİŞKİN ÖNERİLER(273 KB)
Okunma Sayısı: 3298