BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Yapı İşleri Genel Müdürlüğüne
Rapor formatına yönelik Odamız görüşleri ekte sunulmuştur.
Gereğini arz eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Saygılarımızla.
EK:Oda görüşü.( 5 sayfa )
EK:
Yapı İşleri Genel Müdürlüğü’nün 03.03.2005 gün ve B.09.0.Y.İ.G.0.13.00.09/169 sayılı yazısı ekindeki Rapor Formatı Taslağı üzerine Jeoloji Mühendisleri Odasının görüşleri aşağıda sunulmuştur.
Görüşlerimiz, “ Genel Değerlendirme” ve “ Format Değerlendirmesi“ olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır.
1. GENEL DEĞERLENDİRME
Zemin geniş anlamda, mühendislik yapısının üzerine geldiği doğal halindeki kaya veya toprak ile yerleştirilmiş ( yapay ) haldeki dolgu malzemedir. Mühendis öncelikle zemin özelliklerini tanımak, bir sonraki aşamada da zemin - yapı etkileşimi içinde problemlerini çözmek durumundadır.
Genel olarak Zemin Etütlerini 3 grupta sınıflamak mümkündür;
1.) Yeni Yapılacak Yapılara Yönelik Etütler: İster karayolu, boru hattı vb çizgisel yapılar, ister baraj, bina , fabrika vb noktasal yapı unsurları için yapılsın, yeni bir projenin tasarım parametreleri için yapılan etütlerdir.
2.) Mevcut Yapılarda ve / veya Zeminde Güçlendirme Amaçlı Etütler: Mevcut çizgisel veya noktasal yapıların proje veya zemin etkileri nedeniyle karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik etütlerdir.
3.) Malzeme Uygunluk Etütleri: Çizgisel yada noktasal yapıda kullanılacak doğal malzemenin karakterine ve kullanım uygunluğunu belirlemeye yönelik etütlerdir.
Ulusal imar mevzuatında öne çıkan haliyle jeolojik- Jeoteknik Etütlerin (Zemin Etütleri) binaların statik projesine esas parametreleri ve yapı güvenliği açısından alınması gereken önlemleri belirlemek gibi işlevleri vardır. Bu etütlerin kapsamını belirleyen güvenlik ve ekonomikliktir.
Parsel bazında Jeolojik-Jeoteknik Etüt; ruhsata esas statik projelerin veya yapı ve/veya zemin güçlendirmeleri projelerinin hazırlanmasından önce, imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporları ve yerleşime uygunluk haritaları verilerinin yönlendiriciliğinde, inşaat alanında yapıya etkiyecek afet tehlikelerine karşı yerinde ve/veya laboratuvarda yapılacak deneyleri, analizleri hesaplama sonuçlarını kapsayan etüttür.
Bu tanımlamadan görüldüğü gibi Parsel bazında Jeolojik-Jeoteknik Etüt ; zemin, yapı ve zemin-yapı etkileşiminin birarada değerlendirilmesi ile belirlenecek araştırma, analiz ve tasarım parametreleri hesaplamalarını içeren bir çalışmadır.
Parsel bazında Jeolojik-Jeoteknik Etütlerin en temel karakteristiği çalışma ve sorumluluk alanının yapı temellerinin oturacağı alanlarla veya “ inşaat parseli” ile sınırlı olmasıdır. Ancak, bir parseldeki jeolojik tehlike ( Geo-hazards) olarak adlandırabileceğimiz deprem ( fay ), sıvılaşma, heyelan, şişme, çökme, kaya düşmesi vb olaylara ve yeraltı suyu koşullarına yönelik verilerin elde edilmesi ve yorumlanabilmesi için hem yerel hem de bölgesel ölçekte jeoloji- hidrojeoloji-tektonik-mühendislik jeolojisi ve jeoteknik değerlendirmelerin bir arada yapılması gerekmektedir. Bu yüzden inşaat parseli için Jeoteknik Etüt proğramını hazırlama sorumluluğunu alan Mühendisin, parsel ve bölgesel bazda verileri yorumlamak ve uygun bir deneysel çalışma ve analiz programı hazırlamak zorundadır.
Yapı özellikleri ile zemin profili içindeki tabakaların jeoteknik parametrelerinin iyi olduğu, jeolojik birimlerin mekansal dağılımının ( x – y –z) uygun ve üniform olduğu, yeraltısuyu koşullarının ve jeolojik tehlike verilerinin uygun olduğu koşullar için ayrı; önem derecesi yüksek yapılarda, ardalanmalı, merceksi, yanal geçişli değişken zeminlerde, afet tehlikelerini riske dönüştürecek jeoteknik parametrelere sahip zeminlerde, istinad duvarı ve temel iyileştirme vb önlemler gerektiren koşullarda ayrı etüt programları oluşturulur.Ayrıca, yapı inşaatı sırasında veya sonrasında gerekli denetim ve gözetleme süreçlerine yönelik ( gözlem , ölçüm noktaları, yöntemleri ve değer sınırları vb ) verilerin de Parsel bazında Jeolojik-Jeoteknik Etüt çalışmalarında göz önünde tutulması gerekebilir. Bu koşulların ekonomiklik ve güvenlik temelinde ele alınabilmesi için Jeoteknik etüdün her aşamasında JEOLOJİ MÜHENDİSİ’nin yer alması kaçınılmazdır.
Görüldüğü gibi formatta “Zemin Etüdü” olarak tanımlanan Parsel bazında Jeolojik-Jeoteknik Etütler sadece bir deneysel çalışma, analiz veya araştırma yöntemi ile sınırlandırılacak, eşdeğer kabul edilebilecek bir olgu değildir. Jeolojik modellemeyi yaparak sorun çıkartabilecek birimleri belirlemek, zemin karakteristik verilerini sayısallaştırmak ( deney, analiz vb yöntemlerle) ve uygun tasarım parametrelerini hesaplamaktır.Bu durum göz önüne alındığında rapor formatının ZEMİN ETÜT yerine PARSEL BAZINDA JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT olarak adlandırılması daha uygun olacaktır.
Diğer yandan, herhangi bir parselde bina inşaatına başlanabilmesi için o parseli kapsayan bir imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporunun öncelikli olarak hazırlanmış olması gereklidir. Bu raporda, o alanda hangi jeolojik – jeoteknik sorunların bulunduğu, bu sorunları riske dönüştürmeyecek hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, kısaca inceleme alanındaki jeolojik–jeoteknik etüt (jeoloji–mühendislik jeolojisi- hidrojeoloji- tektonik/depremsellik- jeoteknik) verilerin bir bütün olarak belirtilmesi gerekmektedir. Ancak, bu araştırma, analiz ve yerleşime uygunluk değerlendirmesi tamamlandıktan sonra parsel bazında jeolojik–jeoteknik etüt aşamasına geçilebilir.
2.FORMAT ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER
Rapor formatı, “ Gözlemsel” ve “ Sondaja Dayalı” olmak üzere iki ana kategoride hazırlanmıştır.
Bilindiği gibi jeolojik-jeoteknik etüt programlarının hazırlanması ve raporlarının oluşturulmasına yönelik izlenmesi gereken adımları ve şartnameleri ( prosedürleri ) tanımlayan kılavuzlarda genel olarak bir “ jeoteknik sınıflama” yapılmasının önerildiği bilinmektedir. Örneğin, “ TS ENV 1997 – 1 EUROCODE-7. Jeoteknik Tasarım Bölüm1: Genel Kurallar” başlıklı standartta, yapı ve zemin özellikleri açısından 3 kategoride jeoteknik sınıflama önerilmiştir. Yine, AGS (Association of Geotechnical & Geoenvironmental Specialists) tarafından hazırlanan kılavuzda Eurocode-7’ de önerilen sınıflama benimsenmiştir. Jeoteknik sınıflamada yapı ve zemin özelliklerinin bütünlüklü bir değerlendirmesinin yapılması esastır.
Benzeri bir sınıflama, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hazırlanan 28.06.1993 gün ve 373 sayılı genelgesi ekindeki “ Zemin ve Temel Etüdü Hazırlanmasına İlişkin Esaslar” formatında yapılmaya çalışılmış ise de, genelgede önerilen sınıflamanın sadece yapı özelliklerine dayalı oluşturulduğu, zemin özelliklerinin gözardı edildiği, görülmektedir.
Uygulamada sorunlara yol açmamak amacıyla, Rapor girişinde jeoteknik etüt programlarının hazırlanması sürecinde başvurulmak üzere, zemin ve yapı özelliklerine dayalı bir karar matrisinin oluşturulması yararlı olacaktır. Böylece, “ Gözlemsel Zemin Etüdü Raporu”nun hangi yapı ve zemin koşullarında geçerli olacağı, hangi koşullarda ise ayrıntılı etütlere ihtiyaç duyulacağı açık olarak belirtilmelidir. Bu karar matrisi ve tanımlamalar yapılmadığı sürece, çoğu araştırmacı tarafından tartışmalı karşılanan “Gözlemsel” yöntemle rapor hazırlanmasına izin verilmemelidir.
“Gözlemsel Etütler” uluslararası yaklaşımda da benimsendiği gibi;
- İnşaat parselinin, imar planına esas raporun yerleşime uygunlukluk haritasında, “Uygun Alan” (yer altı suyu, stabilite, şişme vb sorunların saptanmadığı alanlar ) olarak işlenmesi,
- İnşaat parselinde 1-2 katlı konut,
koşullarında yapılabilmeli ve “ Gözlemsel Jeolojik Etüt “ olarak adlandırılmalıdır.
2.1.” SONDAJA DAYALI ZEMİN ve TEMEL ETÜDÜ RAPORU” Formatı :
Bu başlık altında önerilen rapor formatı;
- İnşaat parselinin, imar planına esas raporun yerleşime uygunluk haritasında, “Önlemli Alan” (yeraltı suyu, stabilite, şişme, sıvılaşma vb sorunların belirlendiği alanlar ) olarak işlenmesi,
- İnşaat parseli “Uygun Alan” olarak işlenmiş olsa bile çok katlı yapılaşma,
- Sanayi amaçlı fabrika, depo vb inşaatı, hastane, okul, öğrenci yurdu, itfaiye vb önem derecesi yüksek bina inşaatları,
koşullarında gerçekleştirilmesi programlanan jeolojik-jeoteknik araştırmalarda kullanılmalıdır.
Rapor Formatının yeniden oluşturulması sürecinde göz önüne alınmasının yararlı olacağına inandığımız diğer konular aşağıda sunulmuştur;
1- Rapor formatında tercih ” SONDAJA DAYALI ZEMİN ve TEMEL ETÜDÜ RAPORU” başlığı yerine bu çalışmaların esas dayanağı olan jeolojik - mühendislik jeolojisi – hidrojeoloji – jeoteknik – tektonik/depremsellik verilere dayalı jeolojik-jeoteknik modelin oluşturulması gerekliliği göz önüne alınarak “ JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU ” başlığının kullanılması uygun olacaktır.
2- Bu etütlerinin uygulanması sürecinde ihtiyaç duyulan mühendislik disiplini işlevlerine yönelik açıklamalarda ve tanımlamalarda, Danıştay 6. Dairesinde görülen 99/6439 esas nolu bu davaya ilişkin verilen 2001/6466 nolu kararın göz önüne alınması yararlı olacaktır. Danıştay 6. Dairesinin kararı aşağıda sunulmuştur;
“Sondajlar ve arazi çalışmaları, zemin/kaya mekaniği, laboratuar deneylerini kapsayan zemin-yapı etkileşiminin analizinde kullanılacak temel zemin, zemin profili ve zemini oluşturan birimlerin fiziksel ve mekanik özelliklerini konu alan çalışmaların jeoloji mühendislerince, zemin mekaniği, zemin dinamiği, zemin emniyet gerilmesi hesaplarının ise inşaat ve jeoloji mühendislerince ortaklaşa yapılması gerekmektedir”
Yukarıda atıfta bulunulan Danıştay 6. Dairesi kararı çerçevesinde parsel bazındaki jeolojik-jeoteknik etüt raporlarının ;
- sondajlar ve arazi çalışmaları, zemin / kaya mekaniği, laboratuar deneylerini kapsayan zemin-yapı etkileşiminin analizinde kullanılacak temel zemin, zemin profili ve zemini oluşturan birimlerin fiziksel ve mekanik özelliklerini konu alan çalışmaların jeoloji mühendislerince,
- projeci ve Jeoloji Mühendisi tarafından yapı ve zemin özellikleri esas alınarak yapılacak değerlendirmede; sondaj verilerine dayanarak yapılacak jeolojik modelin denetlenmesine ihtiyaç duyulması halinde jeofizik yöntemlerinin kullanıldığı araştırmalar jeofizik mühendislerince
- raporlardaki zemin mekaniği, zemin dinamiği, zemin emniyet gerilmesi hesaplarının ise inşaat ve jeoloji mühendislerince ortaklaşa yapılması
gereklidir.
3- Rapor geneline yönelik bir diğer konuda, rapor formatında yer verilen araştırma ve analizlerin en genel çerçeve gözetilerek ( maksimum içerikte ) hazırlandığı ve bunlardan hangilerinin gerçekleştirileceğine projeci ile Jeoloji Mühendisinin zemin ve yapı özelliklerine göre ortak karar verebileceği olgusu olmalıdır. Rapor formatında yer verilen araştırma ve deneylere her zemin ve yapı koşulunda gerek duyulmayabilir.
4-Rapor formatında da belirtildiği gibi parsel bazında jeolojik-jeoteknik etütler, ilgili parseli kapsayan imar planına esas jeolojik-jeoteknik raporunun hazırlanarak arazi kulanım planlamasına ve yapılaşmaya yönelik kriterlerinin ortaya çıkartılmış ve yerleşime uygunluk değerlendirmesinin yapılmış olması gerekir. İnşaat parselinde gerçekleştirilecek etüt programının en temel yönlendiricisi, imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt sonuçlarıdır. İnşaat parselinin yer aldığı sahada belirlenmiş olan tehlikeler ( deprem, heyelan, şişme, sıvılaşma vb ), parsel bazında yapılacak etüdün yapı güvenliğine ilişkin çerçevesini önemli ölçüde belirler.
Rapor Formatında, parseli kapsayan imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt sonuçlarına yeterli vurgunun yapılmadığı, örneğin stabilite analizinin yapılabilmesi için imar planına esas raporların yönlendiriciliğinden bahsedilmediği görülmektedir. Benzeri durum, formatta sıvılaşma, şişme vb jeolojik tehlikelere yönelik önerilen araştırmalarda da söz konusudur.
Diğer yandan “2.3 Zemin ve Kaya Türlerinin Değerlendirmesi” ve “ 2.4- Deprem ve Doğal Afet Risklerinin Değerlendirilmesi “ başlıklı bölümlerinin genel olarak imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporlarının arazi kullanım planlaması değerlendirmeleri baz alınarak hazırlanması gerektiğinin vurgulanması uygun olacaktır.
5- Taslakta, gözlemsel raporların ekinde jeoloji haritası istenmediği, sondaja dayalı etütler de ise ekte 1/25000 ölçekli jeoloji haritası istendiği görülmektedir. İnşaat parselinin büyüklüğü göz önüne alındığında 1/25000 ölçekli jeoloji haritasının işlevsel olmayacağı açıktır. Aynı şekilde taslakta eğim haritası için de 1/25000 ölçek önerilmesi uygulamada eksiklik yaratabilecektir.
Rapor formatında, inceleme alanı jeoloji haritasının istenmesi ve gerek jeoloji gerekse eğim haritalarının parselin büyüklüğüne ve jeolojik-jeoteknik etüdün işlevine uygun ölçekte olması daha uygun olacaktır.
6-Formatta, Jeolojik-jeoteknik etüt kapsamında gerçekleştirilecek sondajlara yönelik bazı yaklaşımların gözden geçirilmesi gereklidir. Örneğin, “ Rapor Başlıkları İle İlgili Açıklamalar” başlığı altında “ 1.5.2. Sondaj Kuyuları” alt başlığında, sondaj derinliği hesaplamalarında “ temel genişliğinin 1,5 katı” kadar yapı yüksekliği de bir faktör olarak dikkate alınmalıdır. Dar parsellerde, yüksek binaların yapılması söz konusu olduğunda yapı yüksekliği sondaj derinliği hesabında önem kazanmaktadır.Bu nedenle aşağıda bir örneği sunulan literatürde yer alan formülasyonlardan yararlanarak sondaj derinliğine açıklık getirilmesi yararlı olacaktır.
Db= 3 S 0.7 (hafif çelik veya dar beton binalar)
Db= 6 S 0.7 (ağır çelik veya geniş beton binalar)
Db= sondaj derinliği (m) S= kat sayısı
(Kaynak: Das,B.M., 1999, Principles of Foundation Engineering, PWS Publishing, 862 s)
7- Konik Penetrasyon Deneyinin (CPT) statik ve dinamik olarak iki farklı zemin koşullarında uygulandığı bilinmektedir. Ancak statik ve dinamik yöntemlere vurgu yapılmadan, sadece uygulanabileceği zemin koşullarının tanımlanmasının karışıklığa yol açtığı görülmektedir.
Bu nedenle, ince malzemeli, yumuşak zeminler için statik konik penetrasyon ( Hollanda Konik Test); çakıllı, bloklu zeminlerde dinamik konik penetrasyon deneyi uygulanmaktadır. Standart Penetrasyon Deneyinin de (SPT) dinamik penetrasyon deneyi olduğu göz önüne alınarak Formatın “ 1.5.3.4. Dinamik Penetrasyon Deneyi”, “1.5.3.2 Konik Penetrasyon” ve “1.5.3.1.Standart Penetrasyon” alt başlıkları yeniden ele alınmalıdır.
8- Formatın “1.5.3.1.Standart Penetrasyon” açıklamalarında “ …tij kullanılıp kullanılmadığı..” ifadesi yerine “……normal, paralel veya up-set tijden hangisinin kullanıldığı ….” İfadesi tercih edilmelidir.
9- Format taslağının “ 1.5.4. jeofizik Çalışmalar “ başlıklı bölümünde tanımlı araştırmalar yaygın olarak arazi kullanım planlamasına esas çalışmalarda kullanılmaktadır. Taslakta yer verilen jeofizik araştırmaların yapılacak işin niteliğine göre yeniden düzenlenmesi uygun olacaktır.
10- “ TMMOB Serbest Müşavirlik Mühendislik ve Mimarlık Hizmetleri Ve Büro Tescil Belgesi Yönetmeliği” ve “TMMOB-JEOLOJİSİ MÜHENDİSLERİ ODASI Serbest Meslek Uygulaması Yapan Büroların Tanımı ve Tescil Yönetmeliği” hükümlerince, Serbest Jeoloji Mühendisliği Hizmetleri içeren rapor, jeolojik harita, kesit vb her türlü mesleki ürünlerin Jeoloji Mühendisleri Odasınca Serbest Müşavirlik Mühendislik (SMM) ve Büro Tescil kaydı yapılmış firma ve sorumlu mühendislerce düzenlenmiş olması ve mesleki ürünlerin Odaca vizelenmesi gereklidir.
Format taslağının “ Ekler” bölümünde parsel bazında hazırlanacak gözlemsel jeolojik ve jeolojik-jeoteknik etüt raporları için TMMOB-Jeoloji Mühendisleri Odasınca vizelenmesi ( Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 31.05.1989 gün ve 4343 sayılı genelgesi ekindeki formatta olduğu gibi) koşulunun belirtilmesi uygun olacaktır.
Okunma Sayısı: 3303