TMMOB Odalar 03 Aralık 2024, Salı

Makina Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi`nde 21 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilen TMMOB 47. Dönem II. Danışma Kurulu`nda "Boşuna Okumadık! Mesleğimiz, Ülkemiz Ve Geleceğimiz İçin Buradayız!" başlıklı kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 23.10.2023
Güncellenme Zamanı: 30.10.2023 15:12:57

BOŞUNA OKUMADIK!
MESLEĞİMİZ, ÜLKEMİZ VE GELECEĞİMİZ İÇİN
BURADAYIZ!

Sevgili Arkadaşlar, Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Basın Emekçileri,

Hepinizin bildiği gibi seçimlerin ardından her geçen gün daha da derinleşen çoklu bir kriz döneminden geçiyoruz. Ekonomik iflasa bir yandan da toplumsal çürüme ve çözülme eşlik ediyor.

Parti devleti haline gelmiş AKP, 21 yıl boyunca uyguladığı politikalarla, toplumsal hayatı dinci, gerici çerçevede düzenlemeyi, yolsuzlukları, ülke kaynaklarının peşkeş çekilmesini, iş cinayetlerini, ırkçı-gerici politikaları sorgulamayan, muhalefet etmeyen, baskı ve zorla sindirilmiş bir toplum yaratmayı başardı.

Kamucu tüm politikalar tasfiye edilirken, piyasa kurallarına göre ekonomik yaptırımlar yeniden düzenlendi. Zenginler gözümüzün önünde daha da zenginleşirken, onları ayakta tutmak için çalışmak hep ülkemizin emekçilerine düştü.

Cumhuriyet’in 100. yılına sayılı günlerin kaldığı şu günlerde elimizde kalana bir dönüp bakalım… Kamuya ait ne varsa tek tek satıldı. Şeker fabrikalarımız, elektrik ve doğalgaz dağıtım hizmetleri, çimento fabrikalarımız, demir çelik fabrikalarımız, traktör fabrikalarımız, kamuya ait enerji üretim tesislerinin neredeyse tamamı, kamuya ait maden işletmeleri, TEKEL, PETKİM, SEKA, Sümer Holding, SÜTAŞ, TCDD ve TDİ’ye bağlı limanlarımız, Türkiye Petrolleri, TÜPRAŞ ya bir bir satıldı ya da kapatıldı. Tarım arazilerimiz, karayollarımız sermayeye pazarlandı. Artık hepten dışa bağımlı, üretim yapamayan bir ülke haline geldik.

Yetmedi…Cumhuriyet’e ait tüm ilerici değerler gasp edildi. Bu ülkenin yoksullarının, emekçilerin en büyük güvencesi olan laiklik, 22 yılda adım adım yok edildi.

Eğitimden sağlığa kamusal hayattan çalışma yaşamına kadar her şey neredeyse fiili bir şeriat rejimine göre düzenlenir oldu. Tarikatların cemaatlerin kol gezdiği, mafyaların-çetelerin adeta haraç topladığı bir ülke haline geldik.

Kimsenin güveneceği bir hukuk sistemi kalmadı. Yargı sistemi bütünüyle tek adamın keyfine göre düzenlendikçe, adalet yasalara göre değil, kişilerin inisiyatifine göre şekillenir oldu.

Hal böyleyken ülkede ilerici, aydın, yetişmiş ne kadar insanımız varsa kendini ülkeden atma peşine düştü… Geride kalan ise dağınık parçalı bir muhalefetin içinde baskı ve zora karşı direnerek bir yaşama sürdürülmeye mahkum edildi… Gazeteciler tutuklu, öğrenciler tutuklu, mesleğini yapan mühendis, mimar, şehir plancıları tutuklu…

İşte bakın, Gezi davası önümüzde duruyor. Arkadaşlarımız en ağır cezalara mahkum edildi. Mesleklerinin gerekliliklerini yaptıkları için adeta esir alındı. Ne için? Ülkelerinin talan edilmesine müsaade etmedikleri için.

Sevgili Arkadaşlar, Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Basın Emekçileri,

Hepiniz yaşamlarınızda bunu hissediyorsunuzdur. İşsizlik, açlık, yoksulluk neredeyse kaderimiz hale geldi…

Bu durumdan payını elbette biz mühendisler, mimarlar, şehir plancıları da aldı.

Teknik hizmetleri sürdürdüğümüz, meslek alanlarımız, siyasi iktidarın yıllardır süregelen özelleştirmeye, piyasalaştırmaya, ranta dayalı politikaları sonucu hiç olmadığı kadar daraldı.

Sanayi tesislerimiz, enerji santrallerimiz, iletişim alt yapımız, demir-çelik ve petrokimya tesislerimiz, tarım arazilerimiz ve tarıma dayalı kuruluşlarımız haraç mezat satıldıkça ülkemizin mühendislik-mimarlık alt yapısı ve üretim yeteneğimiz aşındırıldı.

En kötüsü de mesleğimizin kamusal içeriği boşaltıldı.

Geldiğimiz noktada tek adam rejimi meslek itibarımızı ayaklar altına almak isterken, bir yandan da ağır çalışma koşulları mesleğimizi hakkıyla yapmamıza engel oluyor…

Kamuda çalışan meslektaşlarımız düşük ve eşitsiz ücret, sözleşmeli istihdam, özlük hakkı kayıpları ve teknik personel ataması yapılmaması gibi sorunlarla yüz yüze.

Serbest çalışan, küçük büro ve atölye sahibi meslektaşlarımızın pek çoğu artan maaliyetler, iş hacminin azalması, artan borç yükü nedeniyle iş yerlerini kapatmak zorunda kalıyor.

Ücretli çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını yatırımların durması, projelerin iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması; mühendis, mimar, şehir plancıları için asgari ücret denetiminin yapılmasını engellenmesi gibi sorunlardan etkilendiler.

Yeni mezun meslektaşlarımızın yüzde 40’ı işsiz. Birçok genç meslektaşımız, mesleki, maddi ve sosyal tatminsizlik nedeniyle geleceğini yurt dışında arıyor.

İşsizlik, esnek çalışma, güvencesizlik, sağlıksız çalışma koşulları ve reel ücret kaybı gibi sorunlar ise tüm meslektaşlarımızı tehdit ediyor.

Tam da bu nedenlerle; 19 Eylül’de mühendis mimar, şehir plancılarının gününde bir kampanya başlattık.

TMMOB, 69 yıllık mücadele tarihinden aldığı bir iradeyle, yalnızca kendi meslek sorunlarımız için değil, bu gidişe dur demek, halkımızın ve ülkemizin geleceği için de sesimizi yükseltmek için kampanya çağrısını bir soruyla yaptı;

“Boşuna mı okuduk?”

Sevgili Arkadaşlar, Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Basın Emekçileri,

“Boşuna mı okuduk?” sorusu, biz mühendis, mimar, şehir plancıları için aynı zamanda bir gelecek mücadelesidir. Ülkemizin ve halkımızın kalkınması ve ilerlemesinin önünü açacak olan bir başlangıç sorusudur.  

Bu sebeple yalnızca bizim meslek alanımızla ilgili değil, toplumun her kesimi için, gençlerimiz çocuklarımız için de önemli bir sorudur.

Cumhuriyetin kalkınmacı yıllarında yaratılan ve sonraki yıllarda sata sata bitirilemeyen her değerde biz mühendis, mimar ve plancıların emeği, özverisi ve temsil ettiği teknik akıl var.

Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaştığımız şu günlerde içinde yetiştiğimiz bu topraklara sahip çıkmak, insanca yaşayabildiğimiz, bir ülke için mücadele etmek bizim tarihsel sorumluluğumuzdur.

Bizler, TMMOB ve bağlı Odalarımızdaki faaliyetlerimizle, kendi sorunlarımızın dışındaki toplum ve kamuyu ilgilendiren birçok sorunun çözümünde her zaman çaba harcadık ve harcamaya da devam ediyoruz.

Kentlerimizi, doğamızı ve yaşam alanlarımızı rant ve talandan koruyoruz. Kamu zararı doğuracak, toplumun güvenliği ve sağlığını tehlikeye atacak yanlış plan ve projeleri engellemeye, düzeltmeye, değiştirmeye çalışıyoruz.

Afetlere dirençli, sağlıklı, güvenli kentlerin inşa edilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Mesleklerimizin toplumsal ve kamusal yönünü unutmadan ısrarla, inatla bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani kamu ve toplum için çok çalışıyoruz.

Çünkü biliyoruz ki;

Biz sahip çıkmazsak, ülkenin teknik alt yapısını ve üretim yeteneğini tamamen yok edecekler.

Biz sahip çıkmazsak, ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, madenlerimizi, zeytinliklerimizi, derelerimizi, kıyılarımızı, sit alanlarımızı, tarihi ve kültürel varlıklarımızı yağmalaya devam edecekler.

Her zaman söyledik…Yine söyleyelim, ısrarla vurgulayalım.

Bu ülkenin geleceği, onun için hiç durmadan aklın, bilimin ve tekniğin ışığında fedakârca çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarıyla iç içedir.

Bu ülkenin geleceği, bir asır boyunca bu topraklara alın teri dökmüş meslektaşlarımızın emeğiyle kurulacaktır.

Bu ülke çocuklarımızın, gençlerimizin kaçmak istediği bir yer olmamalıdır... Aksine, büyüdüğümüz bu gökyüzü, bu kadim coğrafya eşit, özgür adil bir yaşam sürdürmek için gençlerin, kadınların, emekçilerin umudu olmalıdır!

Bizler bu sorumlulukla; başlattığımız kampanya kapsamında birçok etkinlik gerçekleştirdik, kitlesel eylemlilikler düzenledik.

İşsiz üyelerimizden, ücretli üyelerimize, serbest çalışan üyelerimizden emekli üyelerimize, genç meslektaşlarımızdan meslek uygulama alanlarımızda izlenen yanlış politikalara kadar hemen her konuda yaşanan sıkıntılara ve taleplerimize yönelik, birçok kısa film hazırlayıp kamuoyuyla paylaştık.

SGK il müdürlüklerine protokol teklifimizi bir kez daha ilettik. SGK Genel Müdürlüğü ile protokol için görüşmelerimiz sürüyor. Mühendis, mimar, plancı milletvekilleriyle ilişkiye geçtik; taleplerimizi meclis dahil, her alanda duyurmaya devam edeceğiz.

Sevgili Arkadaşlar, Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Basın Emekçileri,

TMMOB olarak işte bu sorumlulukla, ‘Boşuna mı okuduk?’ diye başlattığımız kampanyamızın ikinci ayağını bir itirazın ve örgütlenmenin üstüne kuruyoruz; Şimdi daha gür bir sesle, sesimizi yükseltiyoruz ve diyoruz ki; ‘Hayır, Boşuna okumadık!’

Ülkemize, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için daha da önemlisi, her türlü değerinin yok edildiği bu ülkeyi yeniden kuracak bir iradeyi ortaya koymak için sesimizi yükseltiyoruz.

Bizler, mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları nasıl ki bu ülke kurulurken, en çetin koşullarda sorumluluk üstlenmekten geri durmadıysak, bugün de söylediklerimizi yerine getirmek için buradayız.

Şunu iyi biliyoruz; Yoksulluğun ve işsizliğin çözümü, ülkemizin kamucu bir anlayışla yeniden kurulmasından geçiyor. Halkımızın bolluk ve varsıllık içinde yaşaması için tek yolun kamucu, emekten yana bir yaklaşımdır.

Mesleki itibarımız ayaklar altına alınmak istense de meslek alanlarımız her geçen gün daraltılsa da bu her yeri dökülen çürümüş düzeni tersine döndüreceğiz.

Mesleklerimizin ürettiği bilimi ve tekniği sermaye için, ülkemizi ve halkımızı sömürenlerin için değil, her geçen gün ağır bir yoksulluğa terk edilen halkımız için güçlendirerek sürdüreceğiz.

Biz mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları boşuna okumadık. Mesleğimizin kamusal sorumluluğunu, yurtsever çizgisini var olduğumuz her alanda korumaya devam edeceğiz.

Bu yüzden bıkmadan, usanmadan söylüyoruz: Bizim geleceğimiz bu ülke, bu ülkenin de geleceği biziz. Unutmayalım, mühendislik, mimarlık ve plancılık birikimini gözden çıkaran bir ülke geleceğini de gözden çıkartmış demektir.

Cumhuriyetin 100. yılında üreten, sanayileşen, kalkınan ve hakça bölüşen bir ülkeyi yeniden kuracağız.

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı


Okunma Sayısı: 3389