Kentlerimizin kırılgan ve riskli yapısı nedeniyle afet öncesi alınması gereken bilimsel ve teknik önlemlere ilişkin yıllar yılı yapılan uyarılara hiç aldırmayan siyasi iktidar, depremle meydana gelen afet sonrasında inanılmaz bir hızla çözüm üreterek depremzedelerin Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarına yerleştirilmesi kararı aldı. Bu gerekçeyle üniversite öğrencileri, zaten oldukça zor koşullarda bulabildikleri yurtlarından bir gün içerisinde apar topar çıkarıldılar ve bir kez daha uzaktan eğitime mahkûm edildiler. Depremden etkilenen iller dışında da eğitime ara verilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi gerek örgün eğitim gerekse öğrenciler açısından düşünülmeden alınmış, bir çok yeni mağduriyete neden olan bir karar olup kabul edilemez!
Ailesi depremzede olup başka illerde okuyan öğrencilerin yurtlardan çıkarılarak uzaktan eğitime mecbur bırakılması, yeni bir mağduriyet yaratmış olup kelimenin tam anlamıyla trajikomik bir karardır. Sadece yurtlarda kalanlar değil pansiyonlarda, kiralık evlerde kalan öğrenciler de uzaktan eğitim sebebiyle yerlerinden ayrılmak zorunda kalmışlar ve dönem içerisinde kararın değişmesi durumunda tekrar barınma sorunuyla yüz yüze kalacaklardır.
Yurtlarda bulunan mutfak, duş ve tuvalet gibi ortak kullanım alanları, sadece içinde yatak olan bir oda ailelerin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Depremzedeler için yurtlar dışında var olan birçok konaklama seçeneği, büyük kentlerdeki kamu misafirhaneleri, oteller ve boş TOKİ konutları vb. varken ilk seçenek olarak üniversite yurtlarının boşaltılmasının akla gelmesi kasti değilse, idari bir vurdumduymazlıktır.
Jeoloji ve Hidrojeoloji Mühendisliği eğitiminde teorik derslerin yanı sıra, saha ve laboratuvar çalışmalarını içeren çok sayıda uygulamalı dersler bulunmaktadır. Uygulama derslerinin sahada ve laboratuvarda yapılmadan sadece teorik olarak uzaktan eğitim ile verilmesi öğrencinin yer bilimlerinin bir gereği olan üç boyutlu düşünme, analiz etme ve tasarlama yetisinden mahrum kalmasına neden olacaktır. Sahada çatlak, makaslama kırıkları, faylar, kıvrımlar gibi yapısal ögeleri, stratigrafik dizilimleri, formasyon sınırı vb. yapıları görmeyen, incelemeyen, haritalamayan, laboratuvarda zemin ve kaya mekaniği deneylerini bizzat yapmayan, kayaçların petrografik özelliklerini incelemeyen bir öğrencinin Jeoloji Mühendisliği eğitimi aldığı söylenemez. Öğrenciler bu şekilde gerekli saha ve laboratuvar derslerini ve uygulamalarını almadan eğitimlerini eksik bir şekilde tamamlayarak mezun olduklarında iş yaşamlarında yeterli beceriyi gösteremeyecek, çalışmalarında zorlanacak, hata yapma olasılıkları artacaktır.
Tüm mimarlık, mühendislik ve şehir planlama disiplinlerinde olduğu gibi Jeoloji Mühendisliği eğitiminde de yüz yüze ve yerinde, arazide, laboratuvarda uygulamalı eğitim bir zorunluluktur.
6 şubatta meydana gelen ve bir doğa olayı olan deprem, ülkemizde binlerce insanın hayatını kaybettiği bir afete yol açmıştır. Depremlerin afete yol açmasının başlıca nedenleri imar, planlama, yapı denetim süreçlerinin gerek idari gerekse siyasi kararlar ile yap boz tahtasına çevrilmesi, kentlerimizin bir risk havuzuna dönüştürülmesidir. Afet öncesi, sırası ve sonrasında alınması gereken ancak alınmayan önlemlerin, kurumlardaki liyakatsizlik nedeniyle yaşanan kriz yönetememe beceriksizliğinin faturası milyonlarca üniversite öğrencisinin eğitim hakkına mal edilemez ve kabul edilemez…!
Uzaktan eğitim kararına TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve JMO öğrenci topluluğu JeoGenç olarak karşı çıkıyor ve bir an önce bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini belirtyoruz.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
Okunma Sayısı: 3230