TMMOB Odalar 23 Kasım 2024, Cumartesi

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 44/236 ve 56/195 sayılı kararıyla 1989’da; her 13 Ekim günü “Dünya Afet Risklerinin Azaltılması Günü” olarak belirlenmiştir.

Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 13.10.2022
Güncellenme Zamanı: 27.10.2022 19:28:07

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 44/236 ve 56/195 sayılı kararıyla 1989’da; her 13 Ekim günü “Dünya Afet Risklerinin Azaltılması Günü” olarak belirlenmiştir. Birleşmiş Milletlere üye ülkeler, bir taraftan var olan afet yönetim sistemlerini değerlendirilirken, diğer taraftan geleceğe yönelik olarak afet zararları ve kayıpları yönünden daha dirençli bir toplum yaratmanın yollarını aramakta, toplumların afet risklerine karşı nasıl hazırlandıklarını ve neler yapmayı planladıkları konusunda farkındalık yaratılmaya çalışılmaktadırlar.

Bu kapsamda her yıl farklı bir tema belirlenmekte olup, bu yılın ana teması; “Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi`nin” küresel hedeflerinden birisi olan “Çoklu tehlike erken uyarı sistemlerinin, afet risk bilgisinin ve değerlendirmelerinin kullanımını ve bunların toplum tarafından ulaşılabilirliğini 2030 yılına kadar önemli ölçüde artırmak” olarak belirlenmiştir. 2015 yılında Japonya`nın Sendai kentinde düzenlenen 3. BM Dünya Afet Riskini Azaltma Konferansında; 4 öncelikli alandan biri olarak; “...afet risklerini  anlama, afet risklerini yönetmek için afet risk yönetimi, güçlendirme, afet risklerini azaltmak için  yatırım ile afetlere yönelik önlemler kapsamında yeniden yapılanma” öne çıkmaktadır. Afet risklerini azaltma ve afet risklerini yönetme; afetlerin meydana getirdiği kayıp ve zararları azaltma konusundaki politika, mevzuat, kurum ve uygulamalarını bu amaç, hedef ve öncelikler doğrultusunda ülkelerin hazırlık süreçleri dikkate alınarak değerlendirilmektedir.

Doğal tehlikeler, küresel, bölgesel, ulusal veya yerel ölçekte atmosferik, jeolojik ve hidrolojik kökenli olaylardan kaynaklanan ve doğal olarak meydana gelen fiziksel olaylardır. Afetler ise potansiyel doğal tehlikelerin olumsuz sonuçlarını azaltmak için yeterli önlemlerin alınmaması nedeniyle meydana gelen bir olgudur. Afet riskinin azaltılması; afetlerin nedensel faktörlerinin analiz edilerek sistematik çabalar yoluyla azaltma uygulaması olup, bu kapsamda politika, mevzuat, kurum ve uygulamalarını bu amaç, hedef ve öncelikler doğrultusunda hazırlayan ülkeler, afet riskini yönetme, afet riskini ve afetlerin meydana getirdiği kayıp ve zararları azaltma konusunda daha çok gelişim kaydetmektedirler.

Günümüzde dünya genelinde, afetlerden korunma ve afet risklerinin azaltılması stratejileri, afetler gerçekleşmeden önlemlerin alınmasına olanak sağlayacak risklerin belirlenmesi ve yönetilmesi çalışmalarını kapsamakta olup, doğal tehlikelerin afetlere dönüşmesinin engellenmesinde afet risk analizleri sonucu oluşturulan erken uyarı sistemleri; can ve ekonomik kayıpların önlenmesi ve azaltma yönünde önemli bir adım olarak görülmektedir.

Ülkemiz, bulunduğu coğrafyanın jeolojik yapısı gereği sıklıkla jeolojik/ hidrolojik kökenli doğa kaynaklı afetlerin yanı sıra meteorolojik/klimatolojik afetler ve yangınlarla sıklıkla karşı karşıya kalmaktadır. Ülkemizin farklı bölgelerindeki depremlerin yanı sıra, aşırı yağışların neden olduğu sel, taşkın, heyelan ve kaya düşmeleri, orman yangınları gibi afetler nedeniyle çok sayıda insanımız her yıl yaşamını yitirmekte, yine binlerce konut veya iş yeri yıkılmakta veya ağır hasar görmekte, milyarlarca lirayı bulan ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. Bu durum ülkemizin doğa kaynaklı afetlere hazır olmadığını, eşgüdüm içinde uygulanan politika, strateji, kurumsal yapı ve uygulamada birlikteliği sağlanamadığının açık bir göstergesidir. Ülkemizde doğa kaynaklı afetlerle mücadele için milat olduğu düşünülen 1999 depremin üzerinden 23 yıl geçmesine ve birçok ulusal ve uluslararası çerçeve anlaşmalarına imza atılmasına rağmen, doğa kaynaklı afetler karşısındaki toplumsal, sosyal, ekonomik, kurumsal ve teknik altyapımızdaki kırılganlık katlanarak artmıştır. Hızlı kentleşme, planlama ve denetim konusundaki eksiklikler, yerel yönetimlerdeki kapasite yetersizliği, kamuda zarar azaltma ve hazırlık faaliyetlerinden ziyade kriz yönetimine odaklanma, kentsel planlama ve yapı üretim ve denetim süreçlerinde jeoloji mühendisliği başta olmak üzere, planlama ve mühendislik hizmetlerinin göz ardı edilmesi, sorunları daha da büyütmektedir. Yine geçen zaman dilimi içerisinde, bu yılın ana teması olan “ erken uyarı sistemleri” kurma konusunda ülkemizde ne deprem, ne tsunami, ne heyelan, ne çığ,  nede taşkın gibi doğa kaynaklı afetlerin risklerinin azaltılması konusunda erken uyarı sistemleri kurulmamıştır.  

Bu yolda başarılı olmak için TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak;

  • Ülkemizin afet zararlarından en az oranda etkilenmesini sağlamak için bu alanda uluslararası gelişmeleri takip edip, politika ve strateji geliştiren, kurumlar arası eşgüdüm ve koordinasyonu sağlayan,  afet risklerini azaltma konusundaki politika, strateji ve uygulamaları takip edip, günün gelişmeleri çerçevesinde mevzuat ve uygulama birliğini sağlayan, ulusal bazda, deprem, heyelan, tsunami, çığ, yangın, sel ve taşkın gibi doğa kaynaklı afet risklerinin azaltılması konusunda “erken uyarı sistemlerini” kurup işletecek kurumsal bir altyapıya olan ihtiyacı her geçen gün büyümektedir. Bu amaçla ülkemizin afetlere hazır hale gelmesi için acil bir şekilde “Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığının” kurulması sağlanmalıdır.
  • Günümüzde afet risk analizlerinin yapılması, afet öncesi ve sonrası planlamaların yapılabilmesinde sahip olunan bilgi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda afet tehlike ve risklerine ilişkin verilerin paylaşılması, toplum yararına kullanılması, toplumun doğru bilgilendirilerek bilincinin arttırılması önem taşımaktadır. Afet risklerinden toplunun korunması için ilgi kurumlar tarafından toplanan afet tehlike verilerin bilgi teknolojileri vasıtasıyla paylaşılması, ilgili kurumların yanı sıra üniversitelerin, ilgili meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ile bilim insanlarının kullanımına açılarak risk analizlerinin yapılmasına olanak sağlanmalıdır. Bu kapsamda; açık, şeffaf ve hesapverir bir toplum olmanın bir gereği olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü elinde bulundurduğu verilerin afetlerle ilgi bölümlerini ücretsiz olarak üniversiteler, ilgili kurum ve kuruluşlar, bilim insanları ve meslek örgütlerinin erişimine açık hale getirmelidir.
  • Erken uyarı sistemleri, afet risklerinin azaltılmasının önemli bir bileşenidir. Doğal tehlikelerin ekonomik etkisini azaltmanın yanı sıra can kayıplarını önlemektedir. Çoklu tehlike erken uyarı sistemlerinin ve afet risk bilgilerinin kullanılabilirliği arttırılmalı, bu kapsamda Afet ve Acil Durum Başkanlığı tarafından deprem, heyelan, tsunami, çığ, yangın, volkanlar, sel ve taşkın, fırtına gibi doğa kaynaklı afetlere ilişkin erken uyarı sistemleri acilen inşa edilerek, ülke insanımızı afet tehlikelerinden korunması sağlamalıdır.
  • “Türkiye Afet Risk Azaltma Planı 2022-2030 (TARAP)”, bundan önce hazırlanan strateji ve eylem planları ile raporların akıbetine uğramaması ve yaşama geçirilebilmesi için eylemliliklerden sorumlu kurumlarım bilgilendirilmesi, bu eylemlilikleri yerine getirebilmek için gerekli finansal kaynakların yaratılması, sürekli izleme, kontrol ve denetim mekanizmaları oluşturularak hayata geçirilmesi sağlanmalı, buna ilişkin bilgiler düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
  • Deprem, sel, taşkın, heyelan gibi doğa kaynaklı her bir afet tehlikesi için tekil veya çoklu tehlike haritaları üretilerek mekânsal planlama sürecine entegre edilmesi sağlanmalı, fay zonları üzerinde yapılacak paleosismolojik araştırmalar sonucu belirlenen sakınım bantları ile DSİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan havza plan ve raporlarında belirtilen “Taşkın Tehlike Haritaları”ndaki riskli alanlar imar planlarına işlenmeli, bu alanlarda bina ve bina türü yapıların yapılmasına sınırlama getirecek düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir.
  • Büyükşehir belediyeleri öncelikli olmak üzere ülkemizdeki tüm illerin 1/1000 ölçekli Jeolojik-Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etütleri hızla tamamlanarak, bu etütlerin sonuçlarına göre bütünleşik tehlike ve afet master planları hazırlanmalı; afet güvenliğinin gerektirdiği imar plan revizyonları ve diğer risk azaltma önlemleri ile birlikte uygulanmalıdır.
  • Kent yağması ve kentsel rantın dönüştürülmesinin aracı haline getirilen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ülke insanımızın afet tehlike ve risklerine karşı korunmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır.

Sonuç olarak; 13 Ekim 2022 "Dünya Afet Risklerinin Azaltılması Gününün" ülkemiz afet risklerinin azaltılmasında toplumsal farkındalığımızın yükseldiği bir gün olmasını ve ilgili tüm kişi ve kurumları, bu senenin teması olan “çoklu afet erken uyarı sistemlerinin” ülkemizde de hayata geçilmesini diliyoruz.

Saygılarımızla.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

Dosyalar

(6900 KB) (13.10.2022 11:53:50)

PDF uzantılı Makale dosyalarını veya diğer Ek Dosyaları okuyabilmeniz için Acrobat® Reader®'ın bilgisayarınızda yüklü olması gerekmektedir.
Acrobat® Reader® yüklemek için

Okunma Sayısı: 3499