Mühendisliği bilimle toplum arasında bir köprü olarak kabul eden TMMOB ve Odalarımız, Bergama Ovacık‘ta Newmont Normandy Madencilik A.Ş. tarafından sürdürülen altın işletmeciliğini üretim olayı ile birlikte, toplum yararı çerçevesinde değerlendirmiş ve on yılı aşkın bir süreden beri yaşanan olayların yakın takipçisi ve tarafı olmuştur.
Bergama köylüsünün işletmenin çevresel riskler taşıdığı yönündeki tepkileri ve kendi yaşam alanlarına sahip çıkma bilinci, dünyaya örnek gösterilen bir çevre hareketini yaratmıştır. 10 yılı aşkın süredir devam eden direniş sürecinde TTB, Barolar Birliği, Sendikalar, TMMOB ve bağlı Odalar ile Bilim İnsanları, çalışmalarıyla yer almıştır. Bu ortak mücadele ile konunun ulusal ve uluslararası kamuoyunda tüm ayrıntılarıyla yer alması sağlanmıştır.
Danıştay 1997 yılında, Bergama Ovacık Altın Madeni‘nin işletilmesinde kamu yararı bulunmadığı ve projenin çevresel riskler taşıdığı yönünde karar vermiştir. Kararın gereği, Newmont Normandy Madencilik A.Ş.‘nin faaliyetlerini sonlandırması gerekirdi. Ancak yargı kararına karşın şirketin faaliyetleri durmamış, aksine 57. Hükümet tarafından 29.03.2002 tarihinde alınan P.2002/4 sayılı Prensip Kararı ile tesisin faaliyetine devam etmesine olanak sağlanmıştır.
Bu noktada, şirket tesis inşaatına usulsüz bir şekilde devam etmiş, bir yıllık deneme üretimi adı altında başlayan üretim çalışmaları, uluslararası altın tekellerinin ve yerli ortaklarının hukuk dışı bir dizi işlem ve çabaları sonucu olarak bugün için kaçak üretim yapma iznine dönüştürülmüştür.
BERGAMA’DA YASADIŞI SİYANÜRLÜ ALTIN İŞLETEN NORMANDY İSİM DEĞİŞTİRİYOR
Kanada’lı madencilik Şirketi Frontier Pacific (Vancouver kökenli); 24 Haziran 2004 tarihinde yaptığı açıklamada; Türkiye’nin batısında bulunan Ovacık altın madeninin %100 hissesini Autin Investment B.V.’den (Autin, Dünyanın en büyük altın üreticilerinden Denver kökenli Newmont Mining Corp.’ın bir alt şirketidir) 30 milyon USD’a satın aldığını açıklamıştır.
VE SON NOKTA DANIŞTAY’DAN
DANIŞTAY, Bergama Ovacık‘ta Newmont Normandy Madencilik A.Ş. tarafından sürdürülen altın işletmeciliğine yönelik 57. Hükümetin çıkardığı gizli Prensip Kararını Resmi Gazete’de yayınlanmadığı ve Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulmadığı gerekçesiyle iptal etmiş ve yürütmeyi durdurma kararı almıştır. Bu kararla, Newmont Normandy Madencilik A.Ş. 30 gün içinde faaliyetlerini durdurmalıdır.
VE BİR KARAR DA İZMİR 3.İDARE MAHKEMESİ’NDEN
Danıştay‘ın Prensip Kararını iptal etmesinden sonra İzmir 3.İdare Mahkemesinden de Bergama-Ovacık- Siyanür yöntemiyle altın işletmesine Sağlık Bakanlığı tarafından Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nin 11. maddesi gereğince verilmiş olan 1 yıllık deneme izni işlemi (22.12.2000 gün ve 18847 sayılı) hakkında 27.5.2004 tarih ve E.2003/1151 ve K:2004/750 sayılı oybirliği ile alınmış olan iptal kararı geldi;
Kararda özetle;
“…Uyuşmazlık konusu altın madeni işletmeciliğine Çevre Bakanlığınca verilen iznin iptali istemiyle açılan davada, gerek Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararında gerekse karara uyularak İzmir 1. İdare Mahkemesince verilen ve Danıştay’ca da onanarak kesinleşen 15.10.1997 gün ve E:1997/636 K:1997/877 sayılı kararda, Çevresel Etki Değerlendirme Raporu ve sözü edilen davada Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordan, altın madenciliğinde, liç işleminde kullanılan siyanür ve ortaya çıkacak diğer ağır metallerin çevre ve insan sağlığı için olumsuz etkiler yaratacak olası bir risk ve tehdit unsuru oluşturduğu, özellikle çok kuvvetli bir zehir olan siyanürün toprağa, suya ve havaya karıştığı zaman her türlü canlı açısından zararlı olduğu, dolayısıyla proses gereği atık barajlarına pompalanan siyanürlü atıkların, geçirimsiz olarak planlanan bu atık barajlarından oluşabilecek sızıntılar nedeniyle su kaynaklarına ve diğer kullanım alanlarına ulaşma olasılığı bulunduğu ve siyanürle altın madeni işletilmesindeki risk unsurunun ön plana çıktığı, ayrıca aynı risk sebebiyle bu bölgelerdeki flora ve faunanın da bozulma tehdidi altında kaldığının anlaşıldığı belirtilerek, bu raporda da öngörülen olası risk faktörleriyle çalışan ve bu riskin gerçekleşmesi halinde doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki işlemde kamu yararına uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle verilen iznin iptaline karar verilmiştir…Sözü edilen kararın gerekçesini oluşturan ve Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi raporlarında da öngörülen “risk faktörlerinin işletmede görülen, tesise özgü teknik eksikliklerden ve alınan önlemlerin yetersizliğinden değil, sözü edilen raporlarda da belirtildiği üzere, bölgenin 1. derece deprem kuşağında bulunması, yer altı suyunun yağıştan ve yüzeysel akıştan süzülme ile oluşması, proje sahasında yağışların taşkınlara sebep olması, bölge topraklarının erozyon potansiyeli gibi yörenin coğrafi ve iklim koşullarının etkilenebilirliği ve siyanürün PH değerinin yağışlardan etkilenmesi, PH değerinin düşmesi durumunda siyanürün en tehlikeli olan HCN gazına dönüşeceği, HCN’nin düşük kaynama noktasına sahip olduğu için (25,7) atmosfere karışma riskinin yüksek olması, siyanürün büyük toprak katmanları tarafından çok miktarda uzaklaştırılsa da zaman içinde hidroliz gibi nedenlerle yeniden su ortamına salıverildiği, atık barajında bulunan maddelerin yer altı suyu üzerinde olası etkisinin 20-50 yıl sürebileceği gibi altın madenciliğinde altının elde edilmesi için kullanılan siyanür liçi yönteminden kaynaklanan risk faktörleri olduğu açıktır…Olayda ise Normandy (Eurogold) Madencilik Şirketince, kesinleşen yargı kararı ve bu karar uyarınca, işletme izinlerinin iptaline rağmen tesise yeni ilaveler yapılarak, ek önlemler alındığından söz edilip, iptal kararında belirtilen olası risklerin tamamen ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle Başbakanlığa başvurulmuş ve Başbakanlıkça TÜBİTAK’a hazırlattırılan raporda da tesiste alınan önlemlerle risk faktörlerinin ortadan kaldırıldığı belirtilmiş ise de, tesiste kullanılacak yöntemin eskisi gibi siyanür liçi yöntemi olduğu açıktır…Yargı kararlarında, olayın incelenip tartışılması sonucu ifade edilen “risk ve tehdit” unsurlarının altın madeni işlemesinde kullanılan siyanür liçi yönteminden kaynaklandığı belirtilirken, bu risklerin Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi raporlarında da öngörüldüğü ifadesinin, anılan yöntemden kaynaklanan risk ve tehditlerin varlığının sözü edilen raporlarla da desteklendiği anlamını taşıdığı açık olup, kararlardan bu risklerin alınacak ek önlemlerle giderileceği yolunda bir sonuca ulaşmak mümkün değildir…Kaldı ki, siyanür liçi yöntemle işletilen madenin, işletme süresinin bitimi sonucu kapatılmasından sonra da, atık barajında biriken siyanür ve diğer ağır metallerin etkisinin 20-50 yıl sürebilecek olmasının bölgede yaşayan insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını tehdit eden insan yaşamı için çok uzun bir sürede insanları huzursuz ve tedirgin bir yaşam sürme zorunda bırakması gibi kabul edilebilir olmayan bir risk unsuru olduğu açıktır…Yukarıda açıklandığı üzere, Bergama Ovacık ve Çamköy civarında bulunan altın madeninin doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemle işletilmesine izin verilmesi yolundaki işlem kamu yararına aykırı bulunarak kesinleşmiş yargı kararı ile iptal edilmiş iken, işletici şirketin tesiste bazı ilave yatırımlar yaparak ek önlemler aldığından bahisle “siyanürle altın arama yöntemi” ni yeniden tartışmaya açarak davalı idareye başvurması üzerine, konunun yeniden gündeme getirilerek ve TÜBİTAK tarafından firmaca alınan önlemlerle risklerin ihmal edilebilir boyutlara indirildiği yolunda düzenlenen rapor da esas alınarak, siyanür liçi yöntemle işletilecek olan altın madenine 1 yıl süreli deneme izni verilmesi yolundaki dava konusu işlem kesinleşmiş yargı kararının uygulamada değiştirilmesi sonucu ortaya çıkarmıştır ki, bu durumun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır…” denilmektedir.
Yargının bu son 2 kararlarından sonra, şimdi yapılması gerekenler;
Yargı Kararları uygulanarak
· Madenin faaliyeti hemen durdurulmalıdır.
· Yörede bozulan doğal denge, zaman geçirilmeden onarılmalı, onarım için yapılacak harcamalar ve doğan zararlar doğal dengeyi bozana, kirletene ya da kirlenmesine göz yumana ödetilmelidir.
· Hukuk devletine güvenleri sarsılan, hukuksal güvenlik duygusunu yitiren yurttaşlarımızın, güvenlerinin yerine gelmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
TMMOB bundan önce olduğu gibi bundan sonra da sürecin takipçisi ve tarafı olmayı sürdürecektir.
A.Betül Uyar
TMMOB Saymanı
Okunma Sayısı: 3145