BASINA VE KAMUOYUNA
MADEN KAZALARI ARTIYOR, ÖZELLEŞTİRMELER CAN ALMAYA DEVAM EDİYOR!!!
Balıkesir Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy yakınlarında Bugün ( 24 Şubat 2007 tarihinde) özel bir kuruluşa ait kömür ocağında 3 işçi yaşamını kaybetti.
Son kazalarla birlikte son 8 ayda 25 işçi yaşamını kaybetmiştir. Kömür işletmesinde meydana gelen ölümlerle birlikte son 3 yılda 85 maden emekçisini yitirdik. Bu olay sadece son 3 yılda Çorum-Dodurga Erzurum-Aşkale, Karaman Ermenek ve Kütahya Gediz ‘de meydana gelen metan gazı yangınları ve göçük olayı ile birlikte değerlendirildiğinde, ülkemizdeki kömür işletmeciliğinin işçi sağlığı, çalışma güvenliği açısından ivedilikle ele alınmasının ne kadar yaşamsal bir önem taşıdığını açıkça göstermektedir. Ancak ne yazık ki, ülkemizde madencilik sektörünün en önemli sorunu olan işçi sağlığı ve çalışma güvenliği konuları hala siyasi iktidarın gündeminde değildir Jeolojik süreçlerle Milyonlarca yılda oluşan madenlerimiz ve madenciliğimiz, insanı ve doğayı merkezine almayan, bilimselliğe dayanmayan, günü kurtaran ve azami karı şiar edinen, ulusal madencilik politikalarımızın temel ilkelerinden uzak, işçi sağlığı - çalışma güvenliği gibi kavramların hiç önemsenmediği anlayışlara terk edilmiştir.
Maden ocaklarında özelleştirmeler, aşırı üretim ve maksimum kar hırsını daha da körüklerken insan yaşamları ölüme yatırılmaktadır. TTK Genel Müdürlüğü istatistik verileri, kömür ocaklarında 1955-2006 yıllarındaki iş kazalarında 2 bin 668 işçi öldüğünü, 318 bin 654 işçi yaralandığını belirtmektedir. Özelleştirmelerin büyük bir ivme kazandığı 90‘lı yıllarla birlikte kömür işletmelerinde ölümlü kaza oranları aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere artmıştır. Kamuya ait maden ocaklarının kapatılması ve özel maden şirketlerinin teşvikiyle birlikte, maden işçilerini ölüm ocaklarına mahkum eden koşullar daha da şiddetlenmiştir.
Yıl | Yer | Ölü Sayısı |
| Kandilli | 40 |
1990 | Yeni-Çeltek | 66 |
1992 | Kozlu | 263 |
2003 | Ermenek | 10 |
2003 | Aşkale | 9 |
2004 | Kastamonu-Küre | 19 |
2004 | Karadon | 8 |
2005 | Gediz | 18 |
2006 | Dursunbey | 17 |
2006 | Azdavay | 2 |
2006 | Mengen | 2 |
2006 | Zonguldak | 2 |
2007 | Kütahya-Odaköy | 3 |
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre 44 ildeki yeraltı ve yerüstü madenciliği faaliyetleri gösteren 772 işletmeden yalnızca 87 tanesi işletme belgesine sahiptir. 469 işyerinde işçilerin sağlık raporları tutulmamakta ve "Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği"ndeki unsurlar kulak ardı edilmektedir. 428 işyerinde periyodik sağlık gözetimleri yapılmıyor. İşçilere genel çalışma şartlarıyla ilgili eğitim verilmeyen işyeri sayısı ise 222‘yi buluyor.
Bütün bu istatistiki bilgiler, bizlere siyasi iktidarların gündeminde işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin bir gündemlerinin olmadığını göstermektedir. Anlaşılan odur ki; Mali piyasaların küçük bir dalgalanmasıyla paniğe kapılanların, İMF ve DB direktifleriyle kamuya ait birikimlerin sermayeye devri için yasal düzenlemeleri peş peşe çıkaranların, REFORM adı altında SOSYAL GÜVENLİK te karmaşa yaratanların, insan sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin bir dertleri yok?? 2004 haziran ayında " Madencilik sektörünün önünün açılması" söylemiyle yeniden düzenlenen Maden yasasında bile bu konu unutulmuş ,mevcut İş Sağlığı-İş Güvenliği yönetmenliği ise masraflı bulunarak değiştirilmeye çalışılmaktadır.
Anayasa ile güvence altına alınan ‘yaşama hakkı‘ ile doğrudan ilgili olan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görevleri arasında bulunan işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki görev ve sorumluluğun gerekleri yerine getirilmelidir. Bu konuda köklü önlemler acilen alınmalı ve ödünsüz uygulanmalıdır.
Maden kazaları sayın Enerji Bakanının dediği gibi "olagelen kazalar" değildir. Özelleştirmeler, İhmal, ilgisizlik, denetimsizlik, çalışma koşullarındaki yetersizlikler bu kazaların başlıca sebepleridir.
Madencilik sektöründe "iş güvenliği ve işçi sağlığı" konularından sorumlu olan Çalışma Bakanlığı ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü etkin denetim görevlerini yerine getirmelidir.
Ülkemizdeki Madencilik alanında kurulu ve çalışan kamu kurum ve kuruluşları 1980 den sonra uygulanan politikalar nedeniyle küçültülmüş ve işlevsiz bırakılmıştır. Bu kurumlarımız acilen yeniden yapılandırılmalı, ıslah edilmeli, bunların üzerindeki siyasal etkiler engellenmeli, teknolojileri yenilenmeli, yeni yatırımlar yapmalarının önü açılmalıdır. Kurumlarımızın özerkliğinin yalnızca siyasal erke karşı değil; bir o kadar da, çok uluslu madencilik şirketlerinin çıkarlarına karşı da sağlanmasına özen gösterilmelidir.
-Maden Kazalarının önemli bir nedeni de işletmelerin nitelikli mühendislik hizmeti almamasıdır. Bu bağlamda madencilik sektörünü düzenleyen 5177 ile değişik 3213 sayılı maden yasasından bilim ve mühendislik ilkelerinin göz ardı edilmesiyle dışlanan jeolojik hizmetlerin yeniden yasada yer alması yaşamsaldır. Şimdi yapılması gereken denetimsiz ve kuralsız çalışmakta olan, teknolojik yenilenmelerini yapmayan, sendikasız işçi çalıştıran, ve kaza riskine açık işletmelerin etkin denetiminin yapılması, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının günün gerekleri ışığında yeniden düzenlenmesidir.
Özelleştirmeler dışında gözleri hiçbir şey görmeyen iş güvenliği ve işçi sağlığını hiçe sayan zihniyetler, sadece halkın emek ve birikimleri ile yaratılmış değerleri elimizden almakla kalmıyor, canlarımızı da almaya devam ediyor. DURSUNBEY‘DE meydana gelen olay madencilikte özellştirmelErin acı bir sonucudur.
MADENCİLİK KAZALARI KADER DEĞİLDİR.
Basına ve kamuoyuna saygı ile duyurulur....
TMMOB JEOLOJİ MÜHENDiSLERİ ODASI
Okunma Sayısı: 3137