TMMOB Odalar 21 Kasım 2024, Perşembe
Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ
Yayına Giriş Tarihi: 15.10.2018
Güncellenme Zamanı: 21.08.2020 18:18:07

-Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı”nın “Tanımlar” başlıklı 2nci maddesine aşağıdaki tanımların eklenmesi yerinde olacaktır.

Jeosit: Önemli doğal olay veya süreçlerin temsilcileri olan kaya, mineral, fosil topluluğu, stratigrafik istif, yapı, yer şekli oluşukları gibi tabii değeri,

Jeolojik Miras: Belli bir jeolojik süreci, olayı, zamanı ve sonucu temsil eden, yer kabuğunun geçmişine ait bilimsel verileri barındıran her yerde rastlanılmayan ve doğal veya insan eliyle yok olma tehdidi altında olup korunmaya alınması gereken jeositleri,

 GEREKÇE

 Jeolojik süreçlerin oluşturduğu; Mağaralar, Şelaleler, Kaldera, Volkan Konileri, Peri Bacaları (Ürgüp-Göreme), Fosil Yatakları (Ör: Taşlaşmış Ormanlar), Travertenler (Ör: Pamukkale), Vadiler Kanyonlar (Ihlara Vadisi – Köprü Çay), Krater Gölleri (Ör: Meke Gölü), aktif fay zonları, buzul gölleri, karstik boşalımlar, güncel moren çökelleri ve içerdiği jeomorfolojik özellikler (Munzur vadisi, munzur karstik suyu ve dağları) stratigrafik istif, mineral yapı ve benzerleri gibi;

* Yer kabuğunun oluşum ve değişim sürecinin    anlaşılması açısından bilimsel ve eğitimsel değer arz eden,

* İnsanlara doğa bilinci veren, doğayla kendisi arasında ilişki kurmasını sağlayan,

* Gelecek nesillere aktarılması için korunmaya muhtaç, hassas özellikli,

* Ülkelerin turizm potansiyeli açısından çok önemli kaynak değer teşkil eden

Jeolojik-jeomorfolojik oluşumlar, jeolojik açıdan korunması gerekli tabiat varlıkları (jeolojik miras) olgusunun temelini oluşturmaktadır.

Bugün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Jeopark, Jeoturizm, Jeolojik Miras ve Jeosit gibi kavramlar her düzeyde kullanıma girmekte ve yaygınlaşmakta; yerel yönetimler kendi bünyelerinde Jeopark kurmaya çalışmaktadırlar.

Diğer tabiat varlıklarından farklı olarak bir kez yok edildiklerinde yerine konulması imkânsız olan jeolojik miras alanları bakımından ülkemiz çok büyük bir potansiyele sahip bulunmaktadır.  Ancak, ülkemizde jeosit, jeolojik miras tanımlamalarının hiçbir ulusal mevzuatta yer almaması, bu önemli jeolojik oluşumlarımızın korunarak jeoturizme açılmasını ve ekonomiye katkı sağlamasını da zorlaştırmaktadır.  

 Tasarı metninin Amaç ve Kapsam bölümü 1 nci madde başta olmak üzere kanunun içinde “jeolojik değer” , “jeolojik miras” gibi kavramlar geçmiş olmakla birlikte, tanımlar bölümünde bu ifadelerin yer almaması bir eksiklik yaratacaktır.

Kanunun açıklayıcı ve anlaşılır olmasına katkı sağlamanın yanı sıra BAKANLAR KURULU KARARI ile Manisa İli, Kula İlçesinde kurulmasına izin verilen “Jeopark Belediyeler Birliği’ kapsamında halen bazı bölgelerde yürütülen çalışmalardaki mevzuattan kaynaklı uygulama belirsizliklerini gidermesi açısından uluslararası literatürde yer alan bu kavramların tanımlar bölümünde yeni tanımlar olarak yer alması amaçlanmıştır.

-Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı”nın “Korunan Alanlar” başlıklı 12 nci maddesinin 1 inci fıkrasına kanun kapsamında koruma alanı statüsü olarak aşağıdaki “Jeopark” tanımının eklenmesi uygun olacaktır.

Jeopark: Aynı veya farklı türden jeolojik miras veya jeositlerin topluca bulunduğu, ziyarete açık, idaresi kurulmuş doğa koruma alanlarıdır.

 GEREKÇE

Ekoturizm (jeoturizm) faaliyetlerine kaynak değer teşkil eden jeolojik miras ve jeositlerin bulunduğu jeopark alanları bakımından ülkemiz çok büyük bir potansiyele sahip bulunmaktadır. Ancak ülkemizde jeolojik değerlerin koruma olgusu ve kavramının gelişmişliğinden söz etmek mümkün bulunmamaktadır.  Diğer tabiat varlıklarından farklı olarak, bir kez yok edildiklerinde yerine konulmasının imkânsız olması, milyonlarca yılda oluşmuş Jeolojik miras öğelerinin ve bulundukları alanların korunmasını önemli ve gerekli kılmaktadır.

Jeoparklar, jeolojik zenginliklerin korunması yanında araştırma, turizm ve eğitim amaçlı olarak kullanılan yeryüzü parçalarıdır. Bu özellikleri nedeniyle BM ve UNESCO tarafından teşvik edilmekte, Dünya ve Avrupa Jeopark Ağları oluşturulmaktadır. Ülkemizde bunca jeolojik zenginlik bulunmasına rağmen Unesco ve BM tarafından ilan edilen jeopark ağı içinde herhangi bir jeopark alanımız bulunmamakla birlikte, Manisa Kula bölgesi Avrupa jeopark ağı içine alınmış olup, bu yöremiz   on binlerce kişinin ziyaretine açılarak yerel kalkınmanın gelişmesine önemli katkı vermektedir.

15 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/8616   Sayılı BAKANLAR KURULU KARARI ile Manisa İli, Kula İlçesinde “Jeopark Belediyeler Birliği”nin Kurulmasına İzin Verilmesi Hakkında Karar  verilmiştir.  Bu karar jeopark konusunda önemli bir adım olmakla birlikte hiç bir mevzuatta jeoparklarla ilgili herhangi bir ibare, tanım veya bir hüküm olmaması önemli bir sorun yaratmakta, uygulamada belirsizlik ve zorluklarla karşılaşılmaktadır.

Ülkemizde de jeoturizm konusunun geliştirilmesindeki en önemli sorunun yasal mevzuatın yetersizliği ve bu alanların koruma ve kullanma statülerinin belirlenmemiş olmasından kaynaklandığı bilinmektedir.  Bu sorunun giderilmesi amacıyla Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı’nda “jeopark”ın da korunan alanlar statüsüne dahil edilmesi önemli bir yasal boşluğu dolduracaktır.

Bu yönde gerekli düzenlemelerin yapılması UNESCO Türk Milli Komitesi tarafından yürütülen jeosit, jeopark ve jeoturizm alanlarına ilişkin çalışmalara da katkısı olacak; Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmasına izin verilen “Jeopark Belediyeler Birliği”nin çalışmalarına ve gelişimine de katkı sunacaktır.

Bu düzenlemenin gerçekleşmesi halinde Türkiye’deki pek çok önemli bölgenin Dünya ve Avrupa Jeopark Ağları’na dahil olmasının önü açılacak, böylece önemli bir turizm potansiyeli ve ekonomik kaynak yaratılmış olacaktır.

 

 


Okunma Sayısı: 3180