“Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) tarafından Manisa Köprübaşı ilçesi ve bölgesinde “uranyum radyoaktivitesine” yönelik daha detaylı araştırmaların yapılacağı 07.03.2014 tarihinde yaptığı basın açıklamasında belirtilmesine karşın, bugüne kadar kamuoyuna yönelik bir açıklama yapılmamıştır.”
Bilindiği üzere Manisa ili Köprübaşı ilçesinde MTA tarafından 1974-1982 yılları arasında cevherden uranyum ayrıştırma metodu geliştirmeye yönelik deneme amaçlı uranyum madenciliği faaliyetleri gerçekleştirilmiş ve bu tesislerde, çıkarılan uranyum cevherinden önemli oranda “sarı pasta” elde edilmiştir.
MTA tarafından gerçekleştirilen uranyum madenciliğine son verilmesinden bugüne, bölgede gerek toprakta gerekse yeraltı sularında yüksek radyasyon ve uranyum bulunduğu birçok kez tespit edilmiştir.
Odamız tarafından 2017 yılı sonu 2018 yılı başlarında yeraltı sularına yönelik yapılan bir çalışma kapsamında, radyoaktif kirlenmenin yalnızca Köprübaşı ilçesiyle sınırlı kalmadığı, bu bölgeden çok daha geniş alanlara yayıldığı tespit edilmiştir. Bölgede çok yaygın olarak yüzeylenen Balçıklıdere Formasyonu’nun, uranyum içeren tek jeolojik birim olduğu MTA’nın yürüttüğü çalışmalardan bilinmektedir. Bu formasyonun, Köprübaşı İlçesine uzak bir kesiminde Odamız tarafından yürütülen hidrojeolojik etüt kapsamında örneklenen su noktalarında da uranyum radyoaktif elementinin, içme suları için kabul edilen limitlerin üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Bu tespit üzerine, Balçıkdere Formasyonu’nun yayılım alanı içinde kalan yeraltı sularına yönelik tüm araştırmalar incelenmiş ve kaygı verici bir durum saptanmıştır. Balçıklıdere Formasyonu’nun uranyum içerdiğinin bilinmesine karşın, bölgede yürütülen hiçbir çalışma formasyonun bütününe ve onun üzerinde yer alan yerleşim birimlerinin kullandığı yeraltı sularına yönelik olmamıştır. Birçok çalışma, Köprübaşı ilçesi ve yakın çevresiyle sınırlı kalmıştır. Sınırlı bir alanda da olsa yapılan bu çalışmalarda, uranyum radyoaktifinin toprakta ve yeraltı suyunda standartların üzerinde olduğunun belirtilmesine karşın, devletin ilgili kurumları tarafından gerekli önlemler alınmamıştır.
Son olarak Şubat 2014’de Greenpeace tarafından yüksek radyasyon değerleriyle ilgili bir rapor yayınlanmış, söz konusu raporun medyada tartışma konusu olması üzerine TAEK tarafından bu bölgede bir araştırma yapılmıştır. Araştırma sonuçlarını internet sayfasında açıklayan TAEK, ‘’çevredeki içme sularında, zeytin ve çilek örneklerinde yapılan radyoaktivite sonuçlarının, sınır değerlerin altında kaldığı, dış radyasyonun da buralarda bir miktar yüksek olmasına karşın, bunun, uranyum yatağının bulunduğu bölge için normal olduğu ve benzer bölgelerin Brezilya’da ve başka ülkelerde de bulunduğu açıklanarak herhangi bir önleme gerek olmadığı’’nı bildirmiştir.
Bu açıklama, konuya ilişkin bölge gerçeğini yansıtmamaktadır. TAEK tarafından bölgede daha detaylı araştırmaların yapılacağı 2014 yılında belirtilmesine karşın, bugüne kadar kamuoyuna açıklanan bir rapor ya da araştırma bulunmamaktadır. Bu ise daha vahim bir durumdur.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri odası olarak; TAEK’i ve devletin ilgili kurumlarını göreve davet ediyoruz. Uranyum mineraline bağlı radyoaktivite; yalnızca Köprübaşı ilçesinde değil Selendi, Kula, Gördes ilçelerine bağlı yerleşim yerlerini de tehdit ettiği düşünülmektedir.
Bölgede yaşayan halk jeojenik kökenli radyonükleik ışınım riski altındadır. Bu nedenle, Balçıkdere Formasyonu üzerinde yer alan tüm yerleşim birimlerinin kullandığı yeraltı sularının ve toprağın jeokimyasal/ hidrojeokimyasal analizlerin yapılarak sonuçlarının kamuoyuna açıklanması, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından halk sağlığı taraması yapılarak riskli bölgelerin belirlenmesi ve koruma altına alınıp, güvenlikli hale getirilerek sürekli izlenmesi gerekmektedir.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.
Alim MURATHAN
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
İzmir Şube Başkanı
Okunma Sayısı: 3161