TMMOB Odalar 30 Haziran 2024, Pazar

1999 yılından bu yana hiç bir şey değişmedi, kaldığımız yerden devam.

Yayınlayan Birim: SAMSUN ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 17.08.2016
Güncellenme Zamanı: 18.08.2016 12:16:14

 17 YIL SONRA GERİYE DÖNÜP BAKMAK…..

Bundan tam 17 sene önce Marmara Bölgesinde 17 Ağustos günü saat 03.02`de meydana gelen deprem, ülkemiz sınırları içinde 1939 büyük Erzincan depreminden sonra ülke tarihinin en büyük ikinci yıkımına neden olmuş, yaklaşık 18 bin vatandaşımız bu depremde yaşamını yitirmiş, 50 bine yakın vatandaşımız yaralanmış, yüzbinlerce konut hasar görmüştür.

Bölgenin altyapısı tamamen çökmüş, toplam ekonomik kayıp ise 40-50 milyar doları aşmıştır.

17 Ağustos tarihinde meydana gelen bu deprem,  jeoloji mühendisleri olarak sürekli tekrarladığımız, hatırlattığımız; ülkemizin deprem gerçeğini, bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Odamızın bilgi birikimi ve çalışmaları ile yine konusunda yetkin ve deneyimli üyelerimizin önerileriyle, ilk yıllarda deprem zararlarının azaltılması konusunda yapılan çalışmalara bir hareketlilik getirmiş, konuyla ilgili merkezi ve yerel yönetimlerde Afet zararlarının azaltılması çalışmaları eksiklide olsa başlatılmıştır.

 Bu kapsamda; özellikle deprem konusunda ülkemizde başlatılan eylem planları (UDSEP-Ulusal Deprem Stratejisi), uzman toplantıları (Deprem Danışma Kurulu), Türkiye diri fay haritasının yenilenmesi, deprem araştırmalarını destekleyen programlar (UDAP-Ulusal Deprem Araştırma Programı), yerel yönetimlerde toplum odaklı örgütlenmeler (mahalle afet gönüllüleri vb.), ulusal arama kurtarma derneklerinin çeşitlenmesi (Akut, Umke vb.), ulusal deprem gözlem ağlarının güncellenmesi ve geliştirilmesi gibi çalışmalar yürütülmüştür.

 17 Ağustos depreminden sonra Jeoloji Mühendisleri Odası olarak; ülkemizin deprem gerçeğinin ortaya konulmasına ilişkin yapılan çalışmalar ve elde edilen veriler kamuoyu ile paylaşılmış, hazırlanan rapor, bilgi ve belgeler ilgili kurum ve kuruluşlara aktarılmış, konuyla ilgili çok sayıda toplantı düzenlenmiş, deprem zararlarının azaltılmasına yönelik ulusal bir afet politikasının yapısal ve yasal önerileri sürekli vurgulanmıştır.

Merkezi ve yerel yöneticiler ile toplumun tüm kesimlerini "ülkemizin deprem gerçekliliği ve  yaklaşan afet  tehlikelerine karşı" uyarmamıza rağmen;

Görülüyor ki;

  • Yılda ortalama 25000 adet deprem çözümü yapılan, aktivitesi kanıtlanmış ülkemizin deprem gerçeği göz ardı edilmeye devam ediliyor,
  • 2011 yılından beri toplanmayan Deprem Danışma Kurulu, deprem konusunda halkı bilgilendirme çalışmalarına yön vermek için hiçbir çalışma yürütmemektedir,
  • Ulusal Deprem Stratejisi "UDSEP"  çalışmalarının son yıllarda ne aşamada olduğunu bilinmemektedir,
  • Ulusal Deprem Araştırma Programı "UDAP" kapsamında tüm yerbilimleri camiasını yakından ilgilendiren yapı üretimi ile mühendislik proje ve hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için de önemli kaynak teşkil eden paleosismoloji çalışmalarının desteklenmesi durdurulmuştur,
  • 2011 yılında Van depreminden sonra öne çıkarılan ve ülkemizin deprem sorunu çözeceği belirtilen "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun" ile yüksek riskli alanlar için hiçbir çalışma yapılmamıştır,
  • Kentsel planlama, yapı üretimi ve denetimi piyasa koşullarında alınır-satılır bir meta haline dönüştürülmüş, kamusal denetim yok edilmiş, meslek örgütleri sistemin dışına itilerek toplum, afet riskleri ile karşı karşıya bırakılmıştır.
  • Birçok kurum ve kuruluşu ilgilendiren afet yönetim sistemi içerisinde; merkezi ve yerel yönetim, meslek örgütleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve toplumun tüm kesimleri arasında, sistemin her aşamasındaki (zarar azaltma, önceden hazırlık, müdahale ve iyileştirme) görev, yetki ve sorumluluklar arasında akılcı dengeler, rol ve görev dağılımları oluşturulamamış, sürdürülebilir, etkili ve verimli bir yönetim yapısı geliştirilememiştir.
  • Özellikle ruhsata ilişkin yapılan parsel bazında zemin etüt raporları belediyeler tarafından denetime tabi tutulmadığı için raporlarda ciddi çelişkiler ve sorunlar vardır.

Odanın denetleme yetkisi olmadığı için yaşanacak tüm olumsuzluklarda sorumlu, başta raporu hazırlayan ve sunan meslektaşlarımız sonrada yeterli denetimi yapmayan alt belediyelerdir.

Kısacası ülkemizde deprem konusunda etkin çalışılmıyor, mevcut planlar bile sonuçlandırılamıyor. Toplum olarak 1999 ve sonrası yaşanan depremlerin acı sonuçlarını çok çabuk unuttuk; ancak, doğa depremlerle, heyelan, taşkın ve sellerle sürekli kendini hatırlatmaya devam ediyor. Doğanın uyarı mesajlarını dikkate almamanın sonuçları dünden çok daha acı olacak.

Depremleri önlememiz mümkün değildir, ancak zararlarını, acı sonuçlarını azaltmak bizim elimizdedir ve çok geç kalmamıza rağmen hala yapılabilecekler vardır.

Yeter ki ortak aklın oluşturulması konusunda bir niyet ve irade olsun.

Saygılarımızla.

 

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

Samsun Şubesi Yönetim Kurulu Adına

Gül YÜZÜNCÜ YILMAZ

Şube Başkanı


Bize Ulaşın

TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
Hatay Sokak NO:21 KOCATEPE / ANKARA
T: (+90) 312 432 30 85
F:(+90) 312 434 23 88

Key İnternet Hizmetleri Ltd. Şti. © 2005-2015 HER HAKKI SAKLIDIR