TMMOB Odalar 01 Temmuz 2024, Pazartesi
Yayınlayan Birim: SAMSUN ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 04.03.2016
Güncellenme Zamanı: 08.03.2016 16:54:58

 BASINA VE KAMUOYUNA

 

Her yıl tekrarlanmakta olan "Deprem Haftası" deprem başta olmak üzere tüm afetler konusunda toplumsal bilinçlenmeyi ve kamusal örgütlenmeyi hedeflemektedir.

 Bu amacın ne kadar gerçekleştiği konusunda biz jeoloji mühendisleri olarak ciddi kaygılar duyuyoruz.Çünkü ülkemizde afet yönetimi konusunda çağdaş ülkelerin uygulanan strateji değişikliği benimsenmesine rağmen, deprem zararlarını azaltma çalışmaları yerine, yine eski alışkanlarımıza dönerek günü kurtarma ve yara sarma politikalarının  uygulandığına tank oluyoruz.

Ülkemizde yaşanan depremlerde binlerce insanımızı kaybederken, yarım milyonu aşkın konut ciddi şekilde hasar görmüştür.

 1939 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van depremleri ülkemizin sonuçlarını unutamadığı, hazırlıksız yakalandığımız felaketlerden bazılarıdır.

 Mevcut deprem bölgeleri haritamıza göre; topraklarımızın % 66 sı 1`inci ve 2`inci derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. Konutlarımızın % 44` ü 1. derece, % 25` i 2. derece deprem bölgesinde yer alırken, nüfusumuzun yaklaşık 34 milyonu yani  %43`ü 1. derece, yaklaşık 22 milyonu yani %30` u 2. derece deprem bölgesinde yaşamaktadır.

 Riskleri gösteren bilgilerimize rağmen gelecek yıkıcı depremlere toplumsal ve kurumsal olarak ne kadar hazırız? 

 Bu gerçeği yeterince göremeyen ya da yetersiz çalışmalarla depreme hazır olduğunu düşünen yöneticilerimiz ve kurumlarımız yarın yaşanabilecek bir büyük depremde ortaya çıkacak kayıpların sorumluluğunu alabilecek mi?

 Şimdiye kadar yaşanmış olaylar afet yönetimi açısından ne öncesinde ne de sonrasında hazır olmadığımızı göstermiştir. Yaşanan depremlerden ders almayı bilemedik, her depremde aynı karmaşa ve aynı acıları yaşamaya devam ettik. 

Deprem konusunda bu kadar yüksek riske sahip olan ülkemizde deprem zararlarının azaltılması konusunda yapılacak çalışmalarda TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak her zaman göreve hazır olduğumuzu tekrar dile getirmekte fayda görmekteyiz.

 Jeoloji mühendislerinin deprem üretecek fayların saptanmasında, tehlike zonlarının belirlenmesinde, olabilecek deprem büyüklükleri ve sonuçlarının ortaya konmasında, yapılacak her türlü mühendislik yapılarında ilgili zeminin jeolojik-jeoteknik özelliklerinin belirlenmesinde ve denetim mekanizmasında yer alması gerekmektedir.

 Önlemlerin alınmasında çok yararlı olacak jeolojik düzenlemeler ülkemizdeki kamu kurumlarında, yerel yönetimlerde, özel sektörde maalesef yeterince önemsenmemektedir. Çözümün bir parçası olan jeoloji mühendislerinden yeterince faydalanılmamaktadır. Bu eksiklikler yaşanacak felaketlerin sonuçlarının daha vahim olmasına davetiye çıkarmaktadır.

Günümüz afet yönetim ilkeleri ve dünya genelinde gördüğümüz iyi uygulamalar afet risk yönetiminin çok paydaşlı ve çok katılımlı mekanizmalarla başarıya ulaştığını göstermektedir. Bu noktada, ilgili kurumlarımız ve yönetim erkini elinde bulunduran karar vericiler vatandaşlarımızın afetlere karşı güvenliğinin sağlanması noktasında birinci derecede sorumludurlar. Maalesef bu sorumluluk çerçevesinde yeterli çalışmalar yapılmamakta, başlanmış çalışmalar da bitirilememektedir.

 Ülkemizin afet ve acil durumlarla ilgili sorunlarını çözmek, koordinasyonu sağlamak, kentsel dönüşümü sağlamak, çevre felaketlerini önlemek ve planları hayata geçirmek üzere kurulmuş olan ilgili kurumların risk yönetiminden ziyade kriz yönetiminde çalışmalarını yoğunlaştırdığı, eskiden olduğu gibi "yara sarma" politikasını ısrarla sürdürdüğünü görmekteyiz.

2012 yılında yürürlüğe giren ülkemizin afet konusunda ilk strateji belgesi olan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planının (UDSEP-2023) deprem konusunda bir yol haritası olarak geleceğe emin adımlarla ilerlememizde bize yol gösteren rehber olacağına inanmıştık.

 Maalesef her strateji belgesinin başlangıcında olduğu gibi sahiplenilen, eylemleri harfiyen yerine getiren sorumlu kuruluşlarımızın konuyla ilgili farkındalıklarının ilerleyen aşamalarda azaldığı gözlenmiştir.

 Ülkemizin deprem gerçeği bilinmesine ve tüm uyarılarımıza rağmen yaşanan büyük depremlerden ders alınmadığını ve ilgili kurumların işlettikleri kritik tesislerimizde (baraj, demiryolu, okullar, köprüler gibi) depreme karşı gerekli önlemlerin (erken uyarı sistemleri, deprem gözlem istasyonları, yapı sağlığı izleme sistemleri gibi) alınmadığını kaygıyla izliyoruz.

 Deprem gerçeğini kabullenmeyen yönetimlerin ülkemize ve topluma vereceği zararlar ancak başımıza gelecek bir büyük deprem sonucunda ortaya çıkacaktır.

Kanunla kurulmuş olan ve ilgili kanuna göre senede en az dört defa toplanması gereken Deprem Danışma Kurulu bile üç senedir toplanamıyor. Yöneticilerin önemsemediği ancak meslek odası olarak her zaman hatırlatmaya çalıştığımız  "deprem gerçeği", ülkemizin öncelikle çalışılması gereken konularından birisi olduğunu bu yılki deprem haftasında da bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Saygılarımızla

  

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Samsun Şubesi

Yönetim Kurulu Adına

Gül YÜZÜNCÜ YILMAZ

 


Bize Ulaşın

TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
Hatay Sokak NO:21 KOCATEPE / ANKARA
T: (+90) 312 432 30 85
F:(+90) 312 434 23 88

Key İnternet Hizmetleri Ltd. Şti. © 2005-2015 HER HAKKI SAKLIDIR