Bugün Van depreminin 1. Yılı. Van‘da 23 Ekim ve 9 Kasım‘da meydana gelen depremlerde 644 vatandaşımız yaşamını yitirmiş binlercesi yaralanmıştır. 20.000 üzerinde konut hasar görmüş 65.000 vatandaşımız Van‘dan büyük kentlere göç etmiştir.
Ülkemizin başta deprem olmak üzere doğa olayları ile karşılaşılan son bir- bir buçuk yıllık dönemine bakıldığında; geçtiğimiz yıl mayıs ayında Kütahya-Simav depremi ile başlayan deprem sürecinin, 23 Ekim ve 9 Kasım Van depremleri, Nisan 2012‘de Kütahya- Simav, Mayıs 2012 İzmir Körfezi, akabinde Fethiye Körfezi, Kırşehir-Kaman ve son günlerde Akdeniz doğu baseni ile Kahramanmaraş ve çevresinde yaşanan hareketlilikler ile devam ettiği görülmektedir.
Jeoloji mühendislerince tanımlanan İzmir Fayı 1688‘de 6.8‘lik şiddetinde yarattığı bir deprem sonucu İzmir‘de 20 bin insanın ölümüne ve kentin yüzde kırkının yıkılmasına neden olmuştur. 1977‘de ise 5.5‘lik sarsıntı ile 30 yaralı, 200 ev ağır hasar görmesine neden olmuştur. Tarih boyunca birçok önemli depreme neden olan İzmir Fayı, Körfez‘in doğusundan başlıyor. Körfezi güneyden doğu-batı olarak kesen fay, Güzelbahçe ile Bornova Pınarbaşı arasında 40 km. uzunluğa sahiptir.
Yaşadığımız kent Dünyada deprem riski en yüksek kentler arasında yer almaktadır. İzmir ve çevresi 13 aktif fay hattı üzerinde konumlanmış, bu faylar da başta İzmir Fayı olmak üzere tarih boyunca deprem üretmiştir. İzmir‘de 7 ve üzeri deprem üretecek potansiyeli taşıyan bu fayların varlığı kentin yönetiminden sorumlu başta kamu yöneticileri olmak üzere İzmir Büyükşehir Belediyesine ilçe belediyelerine ve yapı güvenliğinden sorumlu yapı denetim şirketlerine önemli sorumluluklar yüklemektedir. Ancak gerek kamu yöneticileri, İzmir‘in bazı ilçe belediyeleri ve yapı denetim şirketleri bu sorumlulukları yerine getirmemektedir.
Üzülerek belirtmek isteriz ki İzmir‘de yapı güvenliği denetim dışıdır. Kentimizde yılda yaklaşık 10 bin adet yapının zemin temel etüdü yapılmaktadır. Odamızca bu etütlere yönelik yapılan mesleki denetimlerde Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki birçok ilçe belediyesinde, bu etütlerin sondaja dayalı arazi denetimlerinin yapılmadığı, sondajların derinlikleri, yapılıp yapılmadığının kontrol edilmediği ve sondajlar sırasında yapılan deneylerin de denetlenmediği tespit edilmektedir.
Çünkü bu etütleri kamu adına denetleyecek birçok ilçe belediyesinde ve onlarca yapı denetim şirketinde jeoloji mühendisleri çalışmamaktadır.
Büyükşehir Belediyesi‘nin son çıkardığı imar yönetmenliğinde kamu denetimi için ilçe belediyelerde de jeoloji mühendisi istihdamı zorunlu hale getirilmiştir.
İzmir‘de seksenin üzerinde yapı denetim şirketi bulunmaktadır. Bu şirketlerin yalnızca sekiz tanesinde jeoloji mühendisleri istihdam edilerek binaların temel taşıyıcı sistemlerinde en önemli unsur olan zemin etütleri denetlenmektedir. Diğer yapı denetim şirketlerinde yönetmenlikler ve yasa gereği zorunlu olmasına karşın zemin etütleri jeoloji mühendislerince kontrol edilmemekte ve denetlenmemektedir. İzmirli vatandaşlarımız yada müteahhitler ev, bina ,işyeri yaptırırken seçecekleri yapı denetim kuruluşunda jeoloji mühendisi çalışıp çalışmadığını mutlaka kontrol etmelidir. Yapacakları yapının güvenliği için jeoloji mühendisi istihdam etmeyen yapı denetim şirketlerine iş vermemeli ve yaptırmamalıdır.
Dili jeolojiyle yazılmış olan doğa ancak jeolojiyle çözümlenebilir gerçeği temel alınarak;
Sonuç olarak, TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI olarak bir kez daha ifade ediyoruz ki;
Doğa olaylarının afete dönüşmesi "kader" değildir ve toplumsal acıların tekrar tekrar yaşanmaması bizim elimizdedir. Üzerinde yaşadığımız yerkürede tanık olduğumuz gelişmelere, aklın ve bilimin ışığını yansıtmaya çalışmak temel anlayışımız olmaya devam edecektir.
Bilimle, emekle, inatla, umutla..
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB jeoloji Mühendisleri Odası
İzmir Şubesi Yönetim Kurulu
Okunma Sayısı: 3061