TMMOB Odalar 18 Temmuz 2024, Perşembe
Yayınlayan Birim: SAMSUN ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 17.08.2012
Güncellenme Zamanı: 22.08.2012 10:15:48

                         BASINA VE KAMUOYUNA

17 Ağustos Depreminin 13. yılına hala sorunlarla giriyoruz.
Geçen 13 yılda afet yönetim sistemimizde çözümleri netleştiremedik.
Başta deprem olmak üzere, heyelan, çığ/kaya düşmesi, bölgemizde de yaşadığımız su baskını gibi doğa olayları, bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, mühendislik verilerinden yoksun imar planları, mühendislik hizmeti görmemiş düşük standartlardaki yapı üretimi ve denetimi süreci ile uygulanan rant politikaları sonucu insani, sosyal ve ekonomik yıkımlara dönüşmekte; yaşanmış onca acı tecrübeye, emek verilmiş çözüm üreten bir dizi çalışmaya rağmen ülkemiz hala bir afet ülkesi olmaktan kurtulamamaktadır.

Başta üniversiteler olmak üzere kamu kurumlarında üretilen bilgi ve deneyimler gerekli önem verilmeyerek, koordinasyon koşullarının yaratılmaması nedeniyle yaşama geçirilememiştir.

Bilim insanları ve kuruluş temsilcileri ile düzenlenen Deprem Şurası kararları ve 2010-2023 yılları için öngörülen KENTGES Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı unutulmuştur.
Türkiye`nin önemli bir bölümünün afet riski altında olduğu ve başta deprem, heyelan, sel su taşkını olmak üzere doğa olaylarının afete dönüşmesini engelleyecek, zarar azaltıcı önlem ve düzenlemelerin yapılmasının gerekliliği, mevcut yerleşim yerlerinin sağlıklı ve güvenli yaşam alanları haline getirilmesinin acil bir ihtiyaç olduğu bilinmekte ve sürekli dile getirilmektedir.
Ancak, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve bu kanunun Uygulama Yönetmeliği, sorunu iyi tanımlayan, risk yönetimini esas alan politikalar geliştirmek yerine; halkın barınma ve mülkiyet haklarını yok sayan, yeni sorunları yaratacak niteliktedir. Bu yasa ve yönetmeliğin, deprem tehdidi altındaki illerimizin olası yakın bir depremde karşılaşacağı zararları azaltmayı, mevcut ve sağlıksız yapı stokunu değiştirmeyi sağlaması mümkün değildir.
Diğer taraftan, son çıkarılan Yapı Denetimi Yönetmeliği  ile  yapı üretim sürecinde meslek odalarının yapmış olduğu kamusal denetim ve gördüğü işlev devre dışı bırakılmış, bu düzenleme ile yapım sürecinde olduğu gibi yapım sonrası süreçte de telafisi mümkün olmayan tehlikelerle karşılaşılmasının zemini yaratılmıştır.
Geldiğimiz noktada, ülkemizde dün yaklaşık 150 deprem üretecek diri fay olduğu bilinirken, bugün MTA tarafından yapılan çalışmalarla güncellenen Türkiye Diri Fay Haritasına göre büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 485 diri fay veya fay segmenti olduğunun saptanması, neredeyse tüm ülke coğrafyasının ne derecede büyük bir deprem tehdidi altında olduğu jeolojik gerçekliğini ortaya koymuştur.
Bu durumda, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak 17 Ağustosun 13. yılında önerilerimizi   kamuoyuyla ve karar vericilerle bir kez daha  paylaşmayı bir görev biliyoruz.

Toplumsal ve yönetsel düzeyde tüm kaynakları zarar azaltma hedefine yönlendirecek, kişi ve kurumlar arasında eşgüdümü sağlayacak  üniversitelerin, kamu kurum ve kuruluşların, meslek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile ‘Stratejik Afet Eylem Planı` hazırlanmalıdır.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yerine, insan merkezli toplumsal politikaların hayata geçirilmesini esas alan, bilim çevreleri, ilgili meslek odaları, yerel yönetimler ve halkın katılımı ile; rant odaklı değil, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam hakkını gerçekten sağlayan yeni yasal düzenleme yapılmalıdır.

3194 Sayılı İmar Kanunu, 7269 Sayılı Afetler Kanunu ve 4709 sayılı Yapı Denetimi Kanunu değiştirilmelidir.

5543 Sayılı İskan Kanunu değiştirilerek kırsal yerleşim birimlerinin altyapısı ve üst yapısı yenilenmelidir.

Her deprem sonrasında halkı korku ve paniğe sevk etmeden bilgilendirmek için arazi çalışmaları ile aletsel sismik veri kayıtlarını tutan, değerlendiren ve kamuoyunu doğru bilgilendiren bir kurumsal yapı oluşturulmalı,  "Türkiye Jeolojik Araştırmalar Kurumu" kurulmalıdır.         

Gerek mevcut sismik veri ve kayıtlar, gerekse de yapılacak jeoloji, yapısal jeoloji, tektonik, jeomorfoloji ve paleosismoloji çalışmaları ile elde edilecek verilere dayalı olarak farklı ölçeklerde "Sismotektonik Haritalar" hazırlanmalıdır.

Ülkenin mevcut tektonik yapısı göz önüne alınarak yeni hazırlanan "diri fay haritası" baz alınarak  " Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası" yenilenmelidir.

Belirlenen diri fayların üreteceği deprem büyüklükleri de dikkate alınarak yerleşim yerlerinin bu faylar üzerinde yapılması engellenmelidir. Bu amaçla  bir "Fay Yasası"nı çıkarmalıdır.

"Heyelan ve Kaya Düşmesi Tehlike Haritaları" en kısa sürede tamamlanmalıdır.

Bölgesel planlardan-uygulama imar planına kadar tüm planlama süreç ve kademelerinde, yerleşim ve gelişim stratejisine esas olacak çalışmalarda "Plana Esas Jeolojik-Jeoteknik" çalışmalar yapılmalı ve buna uygun "Afet Duyarlı Planlama" yapılmalıdır.

TOKİ, kuruluş felsefesine uygun olarak yeniden yapılandırılmalı, kent yoksulları için sosyal konutlar üreten bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.  

JMO SAMSUN ŞUBESİ ADINA
ŞUBE BAŞKANI GÜL YÜZÜNCÜ YILMAZ