TMMOB Odalar 18 Temmuz 2024, Perşembe
Yayınlayan Birim: İSTANBUL ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 09.09.2009
Güncellenme Zamanı: 09.09.2009 18:01:04

                                                                                                        

 

TMMOB

Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Sel Felaketi ile ilgili Basın Açılaması

Meteoroloji günlerce önceden bilgi vermesine rağmen, 7 Eylül Pazartesi günü öğleden sonra başlayan ve 8 Eylül Salı günü Trakya Bölgesini adeta esir alan sel felaketinde, maalesef 29 vatandaşımız boğularak yaşamını yitirmiş, 8 vatandaşımız kayıp, onlarca vatandaşımız yaralıdır. Araçlarında, evlerinde, işyerlerinde mahsur kalanlar ise kurtarılmayı bekliyor.....

21. yüz yılda, 2010 Avrupa Başkenti İstanbul trajik bir şekilde sele teslim olmuştur. Bunun tek açıklaması

            "Şehircilikte bilimin inkarıdır"

Gelişmiş ülkelerde yeni kurulmakta olan yerleşim alanlarının yanı sıra, yüzlerce yıldır insanların yaşadığı tarihi şehirlerin alt ve üst yapısı bile mühendislik ve mimarlık bilimlerinin rehberliğinde planlanmakta ve projelendirilmekte; bu nedenle de bu tip doğal afetleri can kaybı olmadan ya da en az kayıpla atlatıp, yaşamı normale döndürebilmektedir.

Doğal afetler "beklenmedik anda başlayan,  oluşması engellenemeyen  ve büyük yıkımlar yaparak insanların canına veya malına zarar veren olaylar olarak tanımlanmaktadır. Deprem, heyelan ve yanardağ patlamaları Jeolojik kökenli, sel, aşırı soğuklar, çığ, fırtına, hortum, orman yangını ve kuraklık ise Meteorolojik kökenli doğal afetler olarak sınıflandırılmıştır.

Doğal afetler dünyanın her yerinde meydana gelmekte, ama can kaybı maalesef bilimin yok sayıldığı, plan ve projenin olmadığı, kanunların sadece yazılı metinler halinde rafları süslediği, denetimin ise  hiç olmadığı az gelişmiş ülkelerde görülmektedir.

Gelişmişliğin en önemli göstergesi, toplumların kanun, yasa ve yönetmeliklere sıkı sıkıya bağlı kalınarak yönetilmesi, bireylerin kanunlara uymada azami dikkati ve özeni göstermesi, yöneticilerin de denetimde maksimum hassasiyeti göstermeleridir. Ülkemizde ise kanun, yasa ve yönetmeliklere uymamak, görevlilerin denetim mekanizmasını  yerine getirmemekle, gereksiz aflarla adeta teşvik edilmektedir. Vatandaşlarımızın anlamsız duyarsızlığı, kaderciliği ve hafıza kaybı ise bu tip doğa olaylarını, sonucu telafi edilemeyen büyük felaketlere dönüştürmektedir. "Bile bile dere yatağına ev, işyeri yada kamu binası yapmayı başka nasıl açıklayabiliriz"

Doğal afetler dünyada olduğu gibi ülkemizde de meydana gelmeye devam edecektir. Küresel iklim değişiminin etkilerinin her geçen gün daha bariz yaşandığı günümüzde ve gelecekte, doğal afetleri minimum zararla atlatmak için;

1-     Doğayı anlayıp, doğanın kurallarına uyup, doğayla zıtlaşmayı terk etmeliyiz; dere yataklarına ve sahil bölgelerinde doğal plaj alanlarına yapılan binalar acilen boşaltılmalı ve bu alanlar imara kesinlikle kapatılmalıdır.

2-     Yerleşim alanları, mimarlık ve mühendislik bilimlerinin rehberliğinde ilgili bölgelerin topografik ve jeolojik yapısına kesinlikle uygun planlanıp, projelendirilip inşa edilmelidir.

3-     Konuyla ilgili kurumlar arasında var olan işbirliği eksikliği acilen giderilmeli; anlamsız bürokrasi azaltılmalıdır.

4-     Kanun, yasa ve yönetmeliklerin uygulanması ve özellikle denetimindeki başı bozukluk ve duyarsızlığa acilen son verilmelidir.

Bugün ve gelecekte bu tip felaketlerin tek sorumlusu, bilimin hiçe sayılması, akıl almaz denetim boşluğu, kurumlar arası koordinasyonsuzluk,  daha fazla haksız kazanç elde etme hırsı ve toplumsal duyarsızlık ve hafıza kaybıdır.

  

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

İstanbul Şubesi

09/09/2009