TMMOB Odalar 01 Temmuz 2024, Pazartesi
Yayınlayan Birim: DİYARBAKIR ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 05.09.2009
Güncellenme Zamanı: 07.09.2009 10:04:43

                                                     BASINA VE KAMUOYUNA

 

                                                      LİCE DEPREMİ (1975)

 

                            Depremlerdeki can ve mal kaybı kader değil ihmaldir.

6 Eylül 1975 tarihinde Lice‘de meydana gelen depremde 2386 vatandaşımızı kaybettik.

19.992 yapı hasar gördü, aradan geçen 34 yıllık süreç içerisinde maddi kayıplar telafi edilmedi. Yitirdiğimiz insanların acısını hala yüreğimizde yaşamaya devam ediyoruz. Benzer acıları yaşamamak için meslek odası olarak diyoruz ki; aradan geçen 34 yıllık süreç içerisinde insanlarn barakalarda yaşaması sorumsuzluktur, ayrımcılıktır. Deprem ülkemizin jeolojik yapısının bilimsel bir gerçeğidir. Bölgemiz Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı ve Güneydoğu Anadolu Bindirme Kuşağının etkisi altındadır. Biliyoruz ki aktif fay zonları üzerinde bulunan bölgemizde bir doğa olayı olan deprem kaçınılmaz olarak tekrar karşımıza çıkacaktır. 34 yıl önce Lice, Hani, Hazro, Kulp, Dicle, Silvan, Ergani, Diyarbakır çevresinde ve Diyarbakır‘da etkisini gösteren depremden bu yana aradan geçen süre içerisinde yapılması gerekenler yapıldı mı ?

Bu ilçelerimizin İmara Esas Jeolojik Planları yapıldı mı?

Yapılar denetleniyor mu ?

Yerleşimler doğru yerde planlanıyor mu?

Yapı malzemeleri kalitesini kim kontrol ediyor?

Bir bütün olarak buralarda yapılar mühendislik hizmeti görüyor mu?

Jeoloji Mühendisleri Odası olarak soruyoruz:

34 yıllık yarayı niçin sarmadınız?

34 yıllık yarayı sarma politikanız var mı?

Afet riskleri alanına yönelik bölgesel afet politikası oluşturuldu mu?

Bölgenin afet tehlike haritaları hazırlandı mı?

İl Özel İdarelerinin afet risklerini azaltmaya yönelik bütçe kalemleri var mı?

Halkın afet bilinci ve afetlerle mücadele kültürü geliştirildi mi?

Bu sorulara olumlu bir cevap vermek mümkün değildir. Afet risklerinin azaltılması sürecinde önemli rolü olan Yerel Yönetimlerin yetkilerinin arttırılması ve bütçelerinin buna yönelik tekrar düzenlenmesi gerekir. Başta Jeoloji Mühendisi olmak üzere teknik personel isdihdamı yasal bir zorunluluk haline getirilmelidir. Uygulama ve denetim sorumluluğu olan Yerel Yönetimler bu anlamda güçlendirilmelidir. Ülkemizin yönetim zaafiyetlerinin bir sonucu olarak çok başlılık ve koordinasyonsuzluk en fazla afet yönetiminde kendisini göstermektedir.

Odamızın "Afet Müsteşarlığı" kurulması önerisi siyasal iktidarlar tarafından dikkate alınmamış, bunun yerine ülkenin afet yapısına denk düşmeyen çok başlı bir örgütlenme esas alınmıştır.

 Jeoloji Mühendisleri Odası olarak ülkemizin ve bölgemizin jeolojik yapısı nedeni ile sıkça karşılaştığımız ve karşılaşacağımız depremlerin yıkıcı afetlere dönüşmesinin önüne akıl bilim ve mühendislik yaklaşımı ile geçebileceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

Depremler önlenemez ancak zararları azaltmak mümkündür. Rant ilişkilerinin üzerinde şekillenen kentleşme politikaları yerine insani ihtiyaçları önceleyen kentleşme politikalarını geliştirmek zorundayız. İmar Afet ve Yapı Mevzuatına ilişkin yasal düzenlemeler meslek örgütleri ve bilim çevrelerinin katılımıyla ivedilikle gerçekleştirilmelidir.

Konut üretimini bir ticari araçtan ziyade temel barınma hakkı olarak değerlendirip kamu eliyle üretmeliyiz.

Başta Lice‘de olmak üzere geçici konutlarda barınan tüm afetzedelere kalıcı konutlar bir an önce yapılmalıdır. Diyarbakır‘daki mühendislik hizmeti görmemiş kaçak yapıların inşasına son verilmelidir. Yaşanan siyasal süreçten etkilenip kent varoşlarında yaşayan tüm insanlara, koşulsuz, güvenli ve sağlıklı konutlar yapılmalıdır.

Yetkililere sesleniyoruz !

34 yıllık ihmali çözün, bölge insanlarının mağduriyetlerini giderin. İnsanlar barakalarda yaşadığı sürece hergün bu acıları tekrar yaşayacaktır. Hiçkimsenin buna hakkı yoktur.

Lice‘yi unutmadık, unutturmayacağız.....

6 Eylül 2009

 

TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ