TMMOB Odalar 14 Mayıs 2024, Salı
Yayınlayan Birim: TRABZON ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 19.03.2008
Güncellenme Zamanı: 21.03.2008 19:25:33

JMO TRABZON ŞUBE BAŞKANI SEMİH PEKER‘İN

KARADENİZ GAZETESİ İLE SÖYLEŞİSİ

(15 Şubat 2008)

Gazeteci: Yeni yönetim olarak hedefleriniz nelerdir?

Semih PEKER: Yeni yönetim kurulu olarak önümüzdeki 2 yıl içerisinde programladığımız çalışmaların, hedefe ulaşması için bazı temel prensipleri ilke edindik. Olmazsa olmaz ilkemiz insana odaklanmaktır. Bu noktada, Mevlana‘nın çok anlamlı bir sözü var "Kardeşim, varlığın ancak fikirdir, gerisi et ve kemik yığınıdır".

Ne iş yaparsanız yapın, hangi hizmete talip olursanız olun işin içinde insan vardır. Biz, başarının insan kaynaklarının maksimum verim ile kullanılmasından geçtiğini düşünüyoruz. Bence ülkemizin de bir numaralı sorunu insan kaynaklarını verimli kullanamamaktır.

Çözümler üretirken, işin ehline verilmesini ve istişare kanallarının sonuna kadar açık tutulmasını tavizsiz uygulanacak ilke olarak görüyoruz.

Katılım ve fikir zenginliği yaratmak sivil toplum örgütlerini yöneten kadroların en önemli görevidir. Bölgemizdeki toplam 550 üyemiz ile birlikte halkımızın refah ve mutluluk seviyesine katkı koymak için ciddi bir veri tabanı ve fikir zenginliği oluşturacak detay çalışmalarını, göreve geldiğimiz ilk gün başlatmış bulunuyoruz.

Birkaç ayımızı alacak olan bu süreçten sonra detay çalışmalarımızın güncellenmesini müteakip JMO‘nun tüm üyelerinin katkılarını içine alan bileşke görüşümüz kamuoyu ile paylaşılacaktır. Bu fikir ve düşüncelerimizin hayata geçirilmesi için gerekli planlama, zamanlama ve stratejiler benim de içinde bulunduğum 14 yönetim kurulu üyesi arkadaşımla birlikte şekillendirilecektir.

Bu alt yapı çalışmalarımızın en önemli kısımlarından biri üyelerimize ve halkımıza da açık olan trabzon@jmo.org.tr isimli bilgi ve fikir havuzunun hayata geçirilmesidir. Şu an aktif olan bu iletişim noktamıza duyarlı tüm insanlarımızın fikir, proje, çözüm önerilerini hangi konuda olursa olsun göndermeleri, yönetimimizi toplum adına hatası en az olan çizgide hizmet vermeye yöneltecektir.

26-27 Ocak 2008 tarihinde odamızda yaptığımız genel kurulda oy kullanan 140 üyenin tamamının yeni yönetimimize oy vermesi sorumluluğumuzu daha çok arttırdığı gibi çalışma heyecanımızı da tetiklemiştir. Bende, 2001 yılında katılmış olduğum Trabzon JMO yönetiminde 6 yıldır yapılan tüm aktivitelerde bulunmuş ve üye tabanı ile entegre olmuş bir mühendis olarak, hizmet çıtasını yeni yönetim kurulu arkadaşlarımla beraber daha yukarıya taşıyabileceğimi düşünüyorum.

Gazeteci: Sivil toplum örgütlerine bakış açınızdan bahseder misiniz?

Semih PEKER: Çağımız şartları dikkate alındığında, sivil toplum örgütlerinde görev almanın önemi ve sorumluluğu her geçen gün daha da artmaktadır. Çünkü gelir dağılımının gittikçe bozulduğu, 85 dilim pastayı 15 kişinin, 15 dilim pastayı da 85 kişinin yediği bir ortamda sivil toplum örgütlerinin halkın refahı ve huzuru adına çok önemli sorumluluklar taşıdığı bir gerçektir. Ancak sivil toplum örgütlerinin sorumluluklarını yerine getirmekle mükellef olan yöneticilerinin plan ve projelerini hayata geçirdikten sonra kendilerini tekrar noktasına gelmeleri ve bu noktadan sonra 15-20 yıl hatta 25 yıl gibi sürelerle o makamlarda kalmakta ısrarcı olmaları bana göre toplum adına bir zafiyet unsurudur.

Plansız geçirilecek her dakikanın yılları mahvedecek bir potansiyel taşıdığını düşünüyorum. Ben ve yol arkadaşlarım ilke olarak, hedeflediğimiz plan ve projeleri hayata geçirdikten sonra kendimizi tekrar noktasında iken arkamızdaki dinamikleri öne çıkarmanın ve geri çekilmenin erdemlik ve topluma karşı bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz. Bu bağlamda ülkemizde benzeri çok az görülen demokratik bir tavır göstererek önümüzü açan eski şube başkanımız Tuncay ÖZARMAN‘a bir kez daha teşekkür ediyoruz.

Gazeteci: Sivil toplum örgütü olarak ülke geleceğine bakış açınız nedir?

Semih PEKER: Söylediğini yapan yapabileceklerini söyleyen ve projelerini hayata geçirdikten sonrada, genç potansiyellerin önünü açan kadrolara sivil toplum örgütlerinde her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır.

Toplumun refahını arttıracak önemli unsurlardan bir tanesi de ar-ge çalışmalarıdır. Bilgi teknolojisinin temeli olan ar-ge çalışmalarına ülkemiz de yeterli kaynak ayrılamamaktadır. ABD‘nin ve Japonya‘nın 20 günde ulaştığı patent sayısına maalesef ülkemizde 11 yılda ulaşılmış ve toplam 22 bin patent alınmıştır. Ülkemizdeki öğrenci sayısı kadar nüfusu olan 15 milyonluk Yunanistan‘ın 1 yılda almış olduğu patent sayısının 12 bin olması bilgi ekonomisi yarışındaki yerimizi belirlemesi açısından düşündürücüdür.

Gelişmiş ülkelerde 1 insanın yılda 18 kitap okuduğu görülürken bizim ülkemizde ise 18 kişiye yılda 1 kitap düştüğü acı bir gerçektir. Bu çizgiler ışığında sivil toplum örgütleri yönetim kademelerinin içinde bulunduğu formatı tekrar gözden geçirmeleri ve bakış açılarını daha ufki ve bilimsel bir trent de sürdürmeleri kaçınılmazdır. Ulu önder Atatürk‘ün muasır medeniyet seviyesine ulaşmada işaret ettiği unsurlar sivil toplum örgütleri için birer ışıktır. Bu nedenle öncelikli olarak eğitim seferberliği noktasında sivil toplum örgütlerinin daha öncü, mobil ve dinamik olmaları önem taşımaktadır.

Gazeteci: JMO Trabzon Şubesinin hizmet konuları nelerdir?

Semih PEKER: JMO Trabzon Şubemiz, bölgemizdeki Trabzon, Rize, Artvin, Kars, Ardahan, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Giresun, Ordu olmak üzere toplam 10 il ve bu illere bağlı 281 Belediye ile yaklaşık 4 milyon nüfusa hizmet vermektedir.

21. yüzyıla girerken teknolojik gelişmelere paralel olarak Jeoloji Mühendisliği hizmet yelpazesi de önemli oranlar da genişlemiştir.

Jeoloji Mühendisleri;

* Metalik madenler (altın, gümüş, bakır, çinko vb), endüstriyel hammaddeler (bor, kaolen, mermer, bentonit vb), enerji hammaddeleri (petrol, doğalgaz, kömür vb), sıcak ve soğuk su kaynaklarının aranması, bulunması ve işletimi sürecindeki çevre ve afet yönetimi ile ilgili olarak alınan kararlarda,

*Deprem, heyelan, kaya düşmesi, sıvılaşma, su baskını gibi afet tehlike ve risk değerlendirmeleri kapsamında jeolojik-jeoteknik etütlerin hazırlanmasında,

*İmar planına esas yerleşime uygunluk haritalarının çıkarılması ve yer seçimi kararlarında,

*Yeraltı, yerüstü suyu ve toprak kirliliği, katı-sıvı atık depolama vb çevresel sorunların çözümünde;

*Baraj, tünel, karayolu, demiryolu, boru hattı, enerji santralleri gibi mühendislik yapıları için hazırlanan jeolojik-jeoteknik etütlerde;

*Binalar için hazırlanan parsel bazındaki zemin etütlerinde;

*Toplum sağlığı için risk oluşturan radon gazı ile asbest, arsenik, zeolit minerallerine ve etkilerine yönelik Tıbbi Jeoloji (Jeo-Sağlık/ Medikal Jeoloji) çalışmalarında,

*Jeolojik Sit olarak kabul edilen oluşumlar (Fosil zonları, taşlaşmış ağaçlar, mağara oluşumları, yeryüzü şekilleri) ile ilgili araştırmaların yapılmasında,

Etkin olarak görev yapmaktadırlar.

Jeoloji Mühendisliği; doğa ile insan arasındaki geçişi düzenleyen bir meslek dalıdır. Dolayısıyla çok geniş bir uygulama alanına sahip olan mesleğimiz çok farklı meslek disiplinleri ile birlikte projeler üretmekte ve topluma hizmet etmektedir.

Gazeteci: Yapı ruhsatları verilirken Belediyelerin istedikleri zemin etüt raporları var. Bu raporların kimler tarafından hazırlanması gerektiği konusunda sizin odanızın görüşü nedir?

Semih PEKER: Bayındırlık Bakanlığının 10.08.2005 gün ve 815 sayılı Oluru ile yürürlüğe konularak 18.08.2005 gün ve 847 sayılı yazısı ekinde 81 İl Valiliğine dağıtılan "Bina Ve Bina Türü Yapılar İçin Zemin Ve Temel Etüdü Raporu Genel Formatı", dikkatli okunduğunda parsel bazında zemin etütlerinin hangi meslek disiplini tarafından yapılacağını açıkça ifade etmiştir.

Parsel bazındaki zemin etüt raporlarında Jeoloji Mühendisi imzası olmadan raporun geçerli olmayacağı hususu gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Bu Formatın bazı Valiliklerce illerindeki belediyelere dağıtımının yapılmadığı ve uygulamaya geçmediği gözlenmektedir. Formatın tüm belediyelere dağıtımı ve uygulanması konusunda gerekli olan çalışmaların yapılması için yönetim kurulumuz işin takipçisi olacaktır.

"İmar Planına Esas Jeolojik Ve Jeoteknik Etüt Raporu Formatı" nında yeniden düzenlenerek, günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Bu konuda Deprem Şurası sonrasında Bayındırlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan komisyon tarafından bir çalışma yürütüldüğü, akademisyenlerin ve konuyla ilgili uygulamacı kuruluşların görüşleri alınarak FORMAT‘ın hazırlandığı bilinmektedir. 3 yıldan beri bekleyen bu formatın bir an önce çıkması ve uygulamaya konması gerekmektedir. Yönetim Kurulu arkadaşlarımla bu konunun da takipçisi olacağız.