Afetler, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı, doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olaylar olup önemli fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar meydana getirerek normal hayatı ve insan faaliyetlerini durdurmakta veya kesintiye uğratmaktadır.
Birleşmiş Milletler tarafından afetlere karşı dirençli kentler, “Her türlü tehlike/tehdit karşısında, etkilenme olasılığına sahip yerleşimlerin, toplumların ve tüm sistemlerin; kendilerini koruma, sistemin işleyişini güvence altına alma, kısa sürede yeniden yapılanma ve değişime uyum sağlama için gerekli kaynaklara sahip olması ve bu kaynakları etkin kullanım becerisi” şeklinde açıklanmaktadır. Dirençli kent ise temel işlevlerini, yapılarını ve kimliğini korurken, sürekli değişim karşısında uyum sağlayıp gelişmeyi sürdüren, herhangi bir ani olumsuz/istenmeyen olayın üstesinden gelmeye hazır bir kent olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda “Kentsel Dirençlilik”, tehlike ve riskleri tanımlamayı, değerlendirmeyi, zarar görebilirliği azaltmayı, dayanıklılığı, uyum kapasitesini ve acil durum hazırlığını arttırmayı gerektirir. Görüldüğü üzere kentsel dirençlilik, yalnızca yapısal dayanıklılık ve hasar almamayı değil, aynı zamanda yerleşimlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve iklim değişikliği gibi küresel olaylar karşısında uyum sağlanması yönünde tedbirler alınmasını da içermektedir.
Deprem, heyelan, taşkın, kuraklık, yangın gibi doğa olayları veya doğal olası tehlikeler sonucu meydana gelen afetler, maalesef ülkemizde ve Dünya’da son yıllarda artarak önemli çevresel, sosyal ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından afet yönetimi, risk değerlendirme ve afet zararlarının azaltılmasına yönelik çalışmalar sürekli olarak geliştirilmektedir. Buna rağmen, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine de bağlı olarak, mevcut uygulamalar eşit şekilde paylaşılamamakta ve afet zararları istenilen düzeyde azaltılamamaktadır. Türkiye’de meydana gelen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri bunun çok somut örnekleridir. Günümüzde Dünya nüfusunun % 55’i kentlerde yaşamakta olup bu oran ülkemizde 2022 yılı sonu itibariyle % 72.8’dir. Hızlı kentleşmeye paralel olarak ekonomik, sosyal, çevresel ve yapısal ihtiyaçların yeterli düzeyde sağlanamaması nedeniyle, kentlerimiz doğal olası tehlikelere karşı direnç gösterememekte ve oluşan afetler nedeniyle önemli kayıplar meydana gelmektedir.
76. Türkiye Jeoloji Kurultayımızda, afet risklerini anlamak, afet risk yönetimini güçlendirmek, kentsel dirençliliğin sağlanması için afet risk azaltma çalışmalarına yatırım yapmak, etkili müdahale için afet hazırlık çalışmalarını geliştirip iyileştirme, zararları azaltma, rehabilitasyon ve yeniden inşa safhalarında uygun yer seçimi gibi konuların önemini topluma ve karar vericilere doğru ve etkili olarak aktarılmasını sağlamak önde gelen amaçlarımızdandır.
76. Kurultayımızın yerbilimleri camiasına yakışır ve başarılı bir şekilde gerçekleşebilmesi, siz değerli meslektaşlarımızın katılım ve katkıları ile mümkün olacaktır. Ayrıca, yerbilimci dostlarımızın Kurultay içinde özel oturum, sergi, panel, teknik gezi ya da sosyal etkinlik düzenlemeye ilişkin desteklerinden de mutluluk duyacağımızı şimdiden belirtmek isteriz.
Düzenleme Kurulu
Okunma Sayısı: 3210