TMMOB Odalar 19 Temmuz 2024, Cuma

Sloganımız “Bilgiye Tutun, Akıntıdan Kurtul” şeklindedir.

Yayınlayan Birim: İSTANBUL ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 26.06.2018
Güncellenme Zamanı: 26.07.2018 17:33:31

“Suda Boğulmalar ve Çeken Akıntılar Çalıştayı” 20 Haziran 2018 tarihinde,  Yıldız Teknik Üniversitesinin ev sahipliğinde, Bezmialem Vakıf Üniversitesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi’nin ortak katkılarıyla ve TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin desteği ile düzenlenmiştir. Bu çalıştayın ana hedefi, kamuoyunda az bilinen ve ölümcül olabilen çeken akıntı konusunda “farkındalık” yaratmaktır.  Bilgilenmenin ne kadar hayati olduğunu anlatmak için çalıştayda bir de slogan üretilmiştir. Sloganımız “Bilgiye Tutun, Akıntıdan Kurtul” şeklindedir.

TÜİK verilerine göre ülkemizde her yıl 600’den fazla insan suda boğularak hayatını kaybetmektedir. Ve bu can kayıplarının önemli bir bölümü de çeken akıntılar nedeniyle olmasına rağmen kayıtlarda sadece boğulma olarak geçmektedir. 2017 yılında çeken akıntı nedeniyle ölen insanların bilinen sayısı 30 dolayındadır. Gerçekte bu sayı biraz daha yüksektir. Hem Türkiye’de, hem de dünyada çeken akıntılardan ölen insanların sayısı yıldırım, sel, kasırga ya da hortum gibi doğa kaynaklı afetlerden fazladır. Bu sayı Avustralya ya da Florida (ABD)’da köpek balığı saldırılarından da fazladır.

Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre her yıl 100 kişinin öldüğü Teksas’ta çok sayıda okul çocuğu suda boğulma nedeniyle okullarına dönememektedir. Boğulmalarının birinci nedeni 5 yaş altı çocukların kaza sonucu suda boğularak ölmeleridir. 5 ile 12 yaş arasındaki çocukların ölümlerinde % 75 artış; 13-19 yaş arası çocuklarda ise % 47 artış görülmektedir. Unutmayın! Suyun içindeki çocuğunuza, sırtınızı döndüğünüzde geçen 2 saniye çok uzun bir zamandır.

Erkekler bayanlara göre daha fazla suda boğulma riski taşımaktadır.

Açık sularda boğulma % 56 artmıştır. Açık sularda boğulma vakaları havuzdaki boğulmalardan iki kat fazladır.

Her 10 ölümcül vakanın 8’i -insanlar kurtulsa bile- kalıcı travmalarla sonuçlanmaktadır. Ölümle sonuçlanmayan vakaların bazıları kalıcı beyin hasarlarına yol açmaktadır.

Boğulmaya yol açan sebeplerin başında yüzme bilmemek, güvenlik bariyerlerinin olmaması ve denetim eksikliği gelmektedir. Can yeleği takmamak, güvensiz hava ya da köpüklü oyuncaklarla suya girmek, yalnız başına yüzmek gibi hususlar çocuklar için dikkat edilecek önemli konulardır

Yüzme bilmek, suni teneffüs ve ilk yardım bilgilerini öğrenmek, suyun etrafında ve içinde çocukları gözetlemek, güvenli sular hususunda çocuklara bilgi vermek, can yeleği giymek gibi güvenlik önlemleri sahillerde yararlı unsurlardır.

Sahile dönük bir yüz, geriye yatık bir baş, su düzeyindeki bir ağız, dikey duran ve merdivene tırmanma hareketi yapan bir vücut boğulmanın işareti olabilir. Diğer bir deyişle elini kaldıran, bağırarak yardım isteyen birini pek göremeyebiliriz. Boğulmalar genellikle sessiz çırpınışlarla gerçekleşmektedir.

Çeken akıntılar, kırılan dalganın sörf zonu içinde kalan, dar kanalda kıyı ötesine yönelmiş enerjik, güçlü akıntılardır. Hızla değişiklik gösterdiklerinden bu tür akıntılar kararsız ve tehlikelidir. Çeken akıntılar sabit olabildikleri kadar aynı zamanda ani ya da gezici olarak oluşabilir. Fakat buna rağmen özellikleri sayesinde sahilden gözle anlaşılabilir. Kırılan dalgaların sörf alanının gerisinden kum barı ya da tümseğinin her iki yanında, sakin ve alçak kısımlarda gelişen çeken akıntıların yerlerini saptamak ve önlem almak bilgilerimiz sayesinde artık kolaydır. Gelişmiş ülkelerde genellikle sahile dik gelişen bu akıntıların yerleri boya deneyleriyle kolayca saptanarak, hem suya giren vatandaşların çeken akıntıyı tanımaları, hem de belirlenen bu tehlikeli kısımlarda kırmızı renkli dubalar kullanarak yüzmeye yasak alanlar oluşturup güvenli plajlar yaratılabilir.

Çeken akıntılar ve suda boğulmalar konusunda Dünyada çeşitli ülkelerin katıldığı büyük kongreler yapılmaktadır. İnsanları bilinçlendirmek için farkındalık haftaları düzenlenmektedir. Ülkemizde ise bu konuya olan ilgi artmakla birlikte, henüz istenilen düzeyde değildir. Hala yüzlerce insanımız ihmal, bilgisizlik, ilgisizlik ve yüzme bilmeme kaynaklı olarak suda boğularak hayatını kaybediyor. Plajlarımızda teknik donanım ve yetişmiş insan gücü açısından hala ciddi eksikler bulunmaktadır. Bilim ve teknolojiden yeterince faydalanamıyoruz. Bu çalıştay gibi etkinlikler her yıl düzenlenmeli ve hatta yüzme sezonundan önceki bir tarihte “Suda Boğulmalar ve Çeken Akıntılar Farkındalık Günü” ilan edilmelidir.

Özellikle İstanbul çevresinde AFAD, UMKE, İBB İtfaiye Cankurtaran, Sahil Güvenlik gibi ulusal Kurumlarımızın yanında AKUT ve bazı yerel sivil toplum örgütleri sudaki boğulma tehlikeleri karşısında önemli arama ya da kurtarma hizmetleri vermektedir. Askeri kuvvetlerimizden Jandarma, polis ve belediye zabıtaları gibi kolluk kuvvetleri de özellikle olay yeri yönetiminde önemli hizmetler vermektedir. Bu hizmetlerin koordinasyonu teknik olarak daha da geliştirilmelidir.

İlgili her konu ve kurumdan uzmanların davet edildiği çalıştayda, sahilin ve plajın jeolojik ve jeomorfolojik koşulları, rüzgâr, dalga, akıntı ve kum hareketlerinin etkileşimiyle oluşan çeken akıntıların hidrodinamik koşulları, suda yüzen insanın çeken akıntıya nasıl yakalandığı, nasıl kurtulacağımızı, boğulmanın nasıl gerçekleştiği, boğulmaya medikal müdahalenin nasıl yapılması gerektiği, ölümü şüpheli insanlarda adli tıp yaklaşımları, olay yerinin nasıl yönetileceği, önlemler, öneriler detaylı bir biçimde tartışılmıştır.

Özellikle Karadeniz kıyıları dalga rejimi nedeniyle çeken akıntıların ve kazaların sıkça oluştuğu tehlikeli sahillerdir. İstanbul’da Arnavutköy, Kilyos, Şile ve Ağva plajları, Kocaeli’nde özellikle Kandıra İlçesi`ne bağlı Kefken, Kerpe, Kovanağzı, Sarısu, Cebeci plajları, Bartın’da merkez ilçe Mugada, Büyükkızılkum, Hatipler, Güzelcehisar, İnkumu ile Amasra ilçesi Bozköy, Çakraz ve Göçkün plajları, Cide sahili, Düzce’nin Akçakoca ilçesi Çuhallı Plajı, Zonguldak’ın Alaplı ile Ereğli ilçe plajları, Sakarya’nın Karasu ilçesi sahili,  Samsun’un Cank ilçesindeki Mert Plajı, İlkadım ilçesindeki Fener Plajı ile Atakum ilçesindeki Adnan Menderes Sahili ile Kızılay Kampı Plajı, Sinop kuzey sahillerinde Kumkapı mevkiinden başlayarak Akliman bölgesine kadar uzanan sahil, Ordu sahilleri, Trabzon sahilleri, Giresun sahili, Ordu’nun Fatsa ilçesi sahili bu tehlikeli deniz alanlarına örnek olarak verilebilecek bazı yerlerdir.

Bu tehlikeli akıntılar genellikle yarım ay şekilli koylarda, kayalık alanlarda, burunlarda ya da mendirek, iskele gibi sahil yapılarına yakın alanlarda ve denizlerin sörf kuşağı üzerinde özellikle de fırtınalı havalarda gerçekleşmektedir. Bu özelliklere sahip kıyılarda, cankurtaran hizmeti olmayan plajlarda, tenha yerlerde, tek başına ve dalga enerjisinin yüksek olduğu rüzgârlı havalarda denize girmemek gerekir. Mendirek, İskele ve kayalık burun gibi yerlerden en az 50 metre uzak durmak gerekir.

Yüksek dalgalar daha enerjik olurlar ve daha güçlü çeken akıntı yaratırlar. 20-30 metrelik dar bir kanalda gelişen çeken akıntılar saniyede 1-2 metre hızla hareket edebilen güçlü ve enerjik akıntılardır. Bu enerjik akıntılara karşı iyi yüzme bilenler dahi yüzemezler.

Bu tip kıyılarda nasıl davranmalıyız? Suda ayaklarınız altındaki kum hareketine dikkat edin, aşırı cesaret ve rehavet tehlikelidir. Her durumda sakin olun, panik yapmayın, çeken akıntıya yakalandığınız hemen ses verin ve elle yardım isteyiniz, kıyıya doğru yüzmeyin. Kıyıya dik olarak gelişen çeken akıntıdan kolay kurtulamazsınız. Derin nefes alarak kendinizi yormadan suda kalmaya hazır olun, çıkmak için kıyıya paralel olarak yüzün. Çeken akıntıya kapılan birini bilinçsizce kurtarmaya çalışmak çok tehlikelidir. Çok kişi bu sırada hayatını kaybetmiştir. Bunun yerine ona can yeleği gibi yüzmesine yardımcı bir objeler fırlatmak daha uygun olur.

Ayrıca kıyıların korunması, denetlenmesi ve yönetilebilmesi için bütünleşik bir kıyı alanı yönetimi benimsenmelidir. Vatandaşlara yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Yüzme sezonu öncesi yediden yetmişe herkesin yararlanacağı yüzme kursları açılmalıdır. Sahil ve plajlarda uyarıcı, bilgilendirici tabelalar, afişler, bayraklar, ses sistemleri konmalıdır. Plajlarda denize girenlerin izlenmesi, uyarılması için İHA, Jetski, tekne vb güncel teknik donanımlardan yararlanılmalıdır. Boya testi ile çeken akıntı tespiti yapılmalıdır. Sahillerde broşür ve bildiriler dağıtılmalıdır. Fırtınalı hava koşullarında denize girmek yasaklanmalıdır. Plajlarda acil sağlık hizmetlerin konuşlandırılmalı, yüzmeye gelen vatandaşlara –aynı otobüs ve uçak yolculuklarında olduğu gibi- günübirlik sigorta yapılmalıdır.

Bilgilenme sayesinde çeken akıntıları tanıyabilir ve hayatta kalabiliriz. Böylece yüzme keyfi bir faciaya dönüşmeyebilir. Yukarıdaki bilgiler, kurumsal ve bireysel temelde yapılacak bilgilerin bir özetidir.  Son olarak “bilgiye tutun, akıntıdan kurtul” sloganımızı tekrarlarken, afetsiz bir yüzme sezonu diliyoruz.

Düzenleme Kurulu

Prof Dr Şükrü Ersoy

Dr. Öğr. Gör. Özcan Erdoğan

Dr. Öğr. Gör. Serhat Aydın

Dr. Öğr. Gör. Cihan Şahin

Dr. Öğr. Gör. Mehmet Öztürk

Jeoloji Müh. Ercan Poyraz