TMMOB Odalar 18 Temmuz 2024, Perşembe
Yayınlayan Birim: DİYARBAKIR ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 18.12.2009
Güncellenme Zamanı: 18.12.2009 14:21:02

Mezopotamya; tarihte ilk yerleşik düzenin başladığı, insanlığın toplum bilincinin açığa çıktığı, insanlar arasında doğal bir iş gücünün geliştiği ve toplu üretim aşamasına geçtiği bir alan olmakla birlikte, tükettiği kadar üreten insanoğlunun ilk olarak kendi toplumsal sistemini oluşturduğu coğrafyadır. Bu topraklar yüzyıllar boyunca insanlığın sosyo-kültürel gelişimine esin kaynağı olmuştur. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarının zenginliği ve yağış sisteminin doğal bir sulama mekanizma işlevini görmesi, tarih boyunca bölgeyi çekim merkezi haline getirmiştir. Bunun sonucu burada yaşayan topluluklar sosyo-ekonomik ve kültürel olarak doğayla iç içe geçmişlerdir.

Uzun yıllar bu coğrafyada köklü uygarlıkların var olduğu (Sümer, Babil, Akad, Asur, Mitani, Urartu, Medler bunlardan bir kaçıdır), bin yıllar boyunca medeniyetlere ev sahipliği yaptığı tarihi araştırmalar sonucu açığa çıkarılmıştır. Bu medeniyetler kendilerini her zaman toplumsal sistem üzerinden var etmiştir.

Küreselleşme ile beraber Ortadoğu-Mezopotamya büyük bir sömürü alanı haline getirilmiştir, bu sömürü çok boyutlu gelişmiş ve devam etmektedir. Her şeyin meta haline dönüştürüldüğü kapitalist sistemde hammadde ihtiyacının giderildiği coğrafya her geçen gün daha da yoksullaşmaktadır.

Bir yandan yıkıcı kapitalist sistemin dünyayı adeta çöplüğe çeviren, halklar arası uçurumları geliştiren, alabildiğince doğayı tahrip eden, tüketici bir toplumu, diğer yandan buna karşı sistemin alternatifini yaratmaya çalışan, insan-insan, doğa-insan arasındaki çelişkileri gören, her türlü tahakkümü reddeden, özgür, eşitlikçi bir toplum yaratma arayışında olan özgürlükçü toplumsal hareketler.. Tüm bu politikaların sonucu toplumsal mücadele alanı olarak Mezopotamya coğrafyası güçlü mücadele ağları oluşturmaya başlamıştır.

2001 yılında Brezilya‘nın Porto Alegre kentinde toplanan ve yeni bir dünya isteyen sistem karşıtı hareketler Dünya Sosyal Formu (DSF) ile politik bir süreç başlatmışlardır. Mezopotamya Sosyal Formu (MSF) kendisini bu sürecin bir parçası olarak görmüş ve DSF ilkelerini benimsemiştir, bu doğrultuda alternatif bir sistem arayışında olan kadınların, gençlerin, çevrecilerin, yoksulların, inanç gruplarının, etnik yapıların toplumsal bir mücadele ağı oluşmuştur.

Bu mücadele ağı; sosyal adalet prensibi ile hareket edilmesini; ifade ve örgütlenme özgürlüğünü; tarihsel, kültürel, varlıkların korunup gelecek kuşaklara taşınmasını öngörmektedir. Yeraltı ve yer üstü kaynaklarının ulusüstü şirketlere değil o coğrafyanın gerçek sahiplerine akıtılmasını, toplumsal eşitlik ilkesini, halkların kendi kaderlerini belirleme prensibini savunmaktadır.

Mezopotamya sosyal forumu Ortadoğu‘daki tüm toplumsal kesimlere ulaşmayı temel ilke olarak benimsemiştir. Köklü uygarlıkların yaşam merkezi olan coğrafya, henüz kendi sistemini oluşturamamış ve halkların bir arada olduğu toplumsal bir mekanizma yaratamamıştır. Sosyal forum bu coğrafyada yaşayanların kendi sorunlarının tartışıldığı, tüm bu temel sorunlara dünyadaki diğer halklarla dayanışma ağı örerek, bölgede toplumsal mücadele tabanı oluşturmayı hedeflemiştir. Bu mücadele tabanı Ortadoğu ve Mezopotamya‘daki birçok kültür ve halkın iç içe geçmişliğini bir çelişki ve çatışma alanı olarak değil, bunların birbirlerini var eden çok ciddi bir zenginlik olduğunu ve halkların birlikteliği ile bu alanı toplumsal hareketler coğrafyası haline dönüşmesi gerektiğini savunmaktadır.

Sosyal forum sürecine Mezopotamya‘daki halklarla dayanışma ağı geliştirmek isteyen ve dünyada yaşanan sorunlara ortak bir bakış açısı yaratma arayışında olan kurum, sendika, sivil toplum, demokratik kitle örgütleri ve bireyler katılacaktır. Bu etkinliğin hedefi Kürt, Türk, Süryani ve bu coğrafyadaki diğer halklarla Avrupalı enternasyonal aktivistlerin buluşmasını sağlamaktır. Amacımız sınırlar ötesi sosyal forumlarında olduğu gibi çeşitli etkinlikler düzenlemek, tartışmalar yapmak ve tüm bunlar aracılığıyla Mezopotamya‘da yaşayanlarla, konuk olarak giden katılımcıları arasında fikir ve deneyim alış-verişinde bulunmaktır. (Noborders Camp çağrı metni)

Tarih Mezopotamya‘da başlar ve bu insanoğlunun kendi kendini var eden toplumlar tarihidir, toplum bilincinin harekete dönüştüğü bu alan dünyadaki neo liberal politikaların insanı adeta mekanik bir canavara dönüştüren sistemine alternatif oluşturacaktır çünkü tarih günümüzde gizlidir... (Tuncay OK -Mezopotamya sosyal forumu aktivisti)

Aralık 2008 tarihinde TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu‘nun da aralarında bulunduğu, 250‘yi aşkın demokratik kitle örgütü ve kurumsal yapı ortaklaşa olarak ve Dünya Sosyal Forumu‘nun benimsediği ilkeler çerçevesinde küresel kapitalizme karşı Mezopotamya Sosyal Forumu‘nu kurdu. Mezopotamya Sosyal Forumu, 26-29 Eylül 2009 tarihleri arasında Diyarbakır‘da gerçekleşti.

26 Eylül 2009 tarihinde başlayan Mezopotamya Sosyal Forumu‘nda, TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu iki ayrı oturumda yer aldı. Bunlardan ilki olan, 27 Eylül Pazar günü düzenlenen "Su ve Enerji Savaşlarının Ortasında Mezopotamya" konulu oturumda; yaşanan iklim değişikliği, giderek azalan su kaynaklarıyla ortaya çıkan su sorunu tartışıldı. Odamız adına Yönetim Kurulu Üyesi Murat HOCAOĞLU sunum yaptı. "Güvenlik Barajları" konulu sunumunda, gittikçe artan nüfus ve azalan su kaynakları ile bölgede güvenlik gerekçesiyle yapılacak olan su şişirme bentlerinin bölgede yaratacağı tahribatlara vurgu yaptı.

29 Eylül Salı günü gerçekleşen ikinci oturumda "Kapitalist Politikalar Ekseninde Bir Kalkınamama Hikâyesi ‘GAP‘ " konusu tartışıldı. Bu oturumda TMMOB Diyarbakır İKK Temsilcisi İdris Ekmen ve EMO, MMO ve HKMO adına katılımcılar görüşlerini belirtti.

Mezopotamya Sosyal Forumunda, Kalkınma Miti, Alternatif Üretim Modelleri ve Ekoloji, Öz Yönetim Temelinden Yerinden Yönetim ve Komünalizm, Emperyalist Küreselleşme Çıkmazı ve Seçenekler, Ortadoğu‘da Halklar, Bölünmüşlük ve Dayanışma, Militarizm, Sivilleşme ve Sivil İtaatsizlik Deneyimleri, Ortadoğu‘da Kültürel Dönüşümler ve Yaratıcıları, Tarihin Cinsiyeti ve Uygarlık Sorunsalında Kadın, Toplumun Değişim ve Dönüşüm Dinamiği: Gençlik, Geleceğin Doğru İnşası İçin Geçmişle Yüzleşme / Süregelen Hak İhlalleri gibi başlıklardan oluşan 9 tema altında yapılan onlarca toplantıda, Ortadoğu‘dan ve Avrupa‘dan pek çok kurum ve temsilci biraraya gelerek tartıştı, deneyimlerini paylaştı ve mücadelelerini ortaklaştırmaya çalıştı.