TMMOB Odalar 27 Nisan 2024, Cumartesi

“Depreme Dirençli Kentler Diyarbakır Çalıştayı” Yapıldı. Çalıştaya Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür de katıldı.

Yayınlayan Birim: DİYARBAKIR ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 22.09.2023
Güncellenme Zamanı: 06.12.2023 17:06:54

“Depreme Dirençli Kentler Diyarbakır Çalıştayı” TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubemizin öncülüğünde Dicle Üniversitesi,  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) ve Diyarbakır Madenciler ve Mermerciler Derneği (DİMAD)’nin katkı ve destekleri ile 22 Eylül 2023 tarihinde Mövenpick Otelde düzenlendi.

Kamu Kurum Yöneticileri, Yerel Yönetimler Yöneticileri, STK Yöneticileri, meslektaşlarımızın, çeşitli kamu kurum personelleri ve basın mensuplarının toplam 650’den fazla katılımı ile gerçekleşen etkinliğimize JMO Genel Başkanı Hüseyin ALAN ve İstanbul Şube Başkanı Sami TEYMURTAŞ da katıldı.

Şube Başkanımız Dicle BARÇ yapmış olduğu açılış konuşmasında; ülkemizin jeolojik yapısı nedeni ile başta deprem olmak üzere ülkemizde heyelan, kaya düşmesi, çığ, taşkın ve sel gibi tüm doğa olayları sürekli yaşandığını, bunun nedenlerinin yanlış yer seçimi ve yanlış planlama kararları, niteliksiz ve kaçak yapı stoğu, imar afları, denetimsizlik, olumsuz sosyo-ekonomik koşullar, afet kültürünün ve farkındalığının gelişmemiş olması gibi faktörler olduğunu belirtti. 11 ilimizde yüzbinlerce yapının yıkılmasına, onbinlerce vatandaşımızın yaşamını yitirmesine neden olan 6 Şubat depremlerinde, deprem üssüne yaklaşık olarak 369 km uzaklıkta olmasına rağmen Diyarbakır kent merkezi ve ilçelerimizde de etkilerinin büyük olduğunu ifade etti.  “Diyarbakır’ın deprem riskine baktığımızda; Doğu Anadolu Fay Zonu ve Bitlis-Zagros Bindirme Fay Zonu etkisinde olduğunu görüyoruz. Çermik, Çüngüş, Ergani, Hani, Lice, Dicle, Kulp, Hazro ve Silvan ilçeleri merkez ve köylerinin içinden diri fay geçmesi ayrıca çarpık kentleşme ve 2007 yılından önce yapılmış olan yapı stoğunun kötü durumda olması nedeni ile çok ciddi deprem tehlikesi altındadır. Bismil ilçemizde ise Dicle nehri alüvyonları üzerine kurulu olması nedeni ile sıvılaşma riski bulunmaktadır.

İmar, afet ve yapı denetim mevzuatlarının ve yaşam alanlarının yaratılması konusunda gerekli hukuksal altyapılar sağlanmalı, sel taşkın alanlarına sınırlamalar getirilmeli, bu alanlar güvenli alanlara taşınmalıdır. Mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir. Deprem yönetmelikleri gereği temel zemin etüdü yapılmalıdır. Kuzey ilçelerimizde zemin etüdünü Belediyelerin istemediğini biliyoruz. En etkili önlemlerden biri de denetim. Denetleme mekanizmasıyla yerinde zemin etüdü incelenmesi yapılmalıdır"

Oturum Başkanlığını meslektaşımız DİMAD Başkanı Fahrettin ÇAĞDAŞ’ın yaptığı etkinliğimizde meslektaşımız Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci GÖRÜR, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tarık ŞENGÜL, Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümünden Prof Dr. İdris BEDİRHANOĞLU, Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Bahar YETİŞ ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğünden Mehmet ÇELİK tarafından sunumlar yapıldı.

Prof. Dr. Naci GÖRÜR yapmış olduğu sunumda;  “Deprem mekanizması 13 milyon senedir işliyor, milyonlarca yıl daha da işleyecek. Deprem siyaset üstüdür. Hangi parti gelirse deprem dirençli kent istemeliyiz. Önemli olan depreme dirençli yerleşim alanları yapmak. Kentte deprem üreten ve tehdit oluşturan Bitlis- Zagros Bindirme Kuşağı ve Doğu Anadolu Fay Zonudur. Bu depremler Diyarbakır`ı elbette etkiler ama zemin etüdü ve yapı stokunu doğru düzgün yaparsak büyük bir faciaya neden olmaz. Yapı stoku ve zemin etüdünü doğru düzgün yapmamışsanız, yeterli malzeme kullanmamışsanız, mühendislik hizmeti vermemişseniz zarar tabi ki olur. Deprem hasarlarında en çok insan kusuru vardır. Diyarbakır merkez ve tüm ilçelerinde muhakkak mikrobölgeleme etüt çalışmaları yapılmalıdır. Afet Bakanlığı kurulmalıdır. “Fay Yasası” ve “Dirençli Kent Yasası” oluşturulmalıdır. Risk analizleri yapılmalıdır. Ondan sonra zarar azaltma çalışmaları yapılmalıdır. Fay sakınım bantları ilimiz ve ilçemizde çalışılmalı imar Yönetmeliğine işlenmelidir. İmara esas jeolojik-jeoteknik raporlar revize edilmelidir. Kamu kurumlarında ve Yerel Yönetimlerde Jeoloji Mühendisi istihdamı sağlanmalıdır. Fay zonlarından, dere yataklarından uzak durulmalıdır.” diye konuştu.

Prof Dr. İdris BEDİRHANOĞLU yapmış olduğu sunumda; “Ağır veya orta hasar gören binalarda meydana gelen deprem kaynaklı hasarların en büyük nedeni yetersiz miktarlarda kolon, perde duvar, kötü ve eksik detaylandırma gelmektedir. Ayrıca yetersiz zemin araştırması ve zemine uygun olmayan yetersiz temel sistemi diğer bir önemli husustur. Bunlara ilave olarak taşıyıcı sistemin çok esnek olması, her iki yönde yeterli ve dengeli rijitliği sağlayacak ‘Betonarme Perde Duvargibi taşıyıcı elemanların olmaması ya da çok eksik olması, toplam düşey taşıyıcı alanlarının binanın büyüklüğüne (oturum alanı ve kat sayısı) oranla az olması, asmolen döşeme sistemi-asma kat-yumuşak kat-bitişik nizam, etriye hatalarından kaynaklı yetersiz sargılama, beton ile donatının beraber çalışmaması ve donatıların betondan sıyrılması, kötü malzeme kalitesi, kirli dere agregası, zayıf bölme duvarlar olarak hususlar tespit edilmiştir.” olarak belirtti.

 

Çevre, Şehircilik, İklim Değişikliği İl Müdürlüğü personeli Şube Saymanımız Mehmet ÇELİK yaptığı sunumda Diyarbakır il genelinde yapılan hasar tespit çalışmalarını anlattı. “Deprem esnasında kent merkezinde 6 bina yıkılmış, 412 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 901 vatandaşımız yaralanmıştır. Kurumumuzun koordinasyonluğunda yapılan hasar tespit çalışmaları kapsamında toplam 194.760 bina ve 618.457 bağımsız bölüm incelenmiş,  8387 bina ve 26146 bağımsız bölümde ‘acil yıkılacak, ağır ve orta hasarlı yapıların’ olduğu tespit edilmiştir. Yıkılan ve hasar gören yapılarda yeterli zemin araştırması yapılmadığı, zemin-yapı ilişkisi kurulmadığı görülmektedir. Ayrıca parsel bazındaki zemin etütlerin sondajlı yapılmaması ve bu verilerin doğru kullanılmaması ve yetersiz denetim de olumsuz etkileyen faktörler arasındadır.”

Prof. Dr. Tarık ŞENGÜL sunumunda; “Afet Yönetimi literatürde 4 aşamalı bir döngü olarak tanımlanmıştır: Risk Azaltma, Hazırlık, Müdahale, ve Yeniden İnşa. Afet yönetimi matrisinde ise yönetsel ve hukuki boyut, depremle ilgili mühendislik hizmetleri ve müdahaleleri boyutu, planlama/mimari boyutu, toplumsal boyut, sağlık boyutu, ekonomik boyut ve lojistik boyut olarak incelenmektedir.” olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Bahar YETİŞ yapmış olduğu sunumda; “Afet lojistiği kısaca deprem, heyelan ve sel gibi doğal olaylar sonucunda mağdur olan insanlara yardımların en hızlı şekilde ulaştırılması olarak tanımlanabilir. Özellikle, ihtiyaç halindeki korunmasız kişilerin ihtiyaçlarını zamanında ve yerinde karşılamak amacı ile hem ürün ve malzemelerin hem de bunlarla ilgili gerekli bilginin depolanması ve orijin noktasından, ihtiyaç duyulan son noktaya kadar etkin bir şekilde akışı için faaliyetlerin planlanması, uygulanması ve kontrolü afet lojistiğini oluşturmaktadır. Özellikle müdahale aşamasında, depremin oluştuğu an başlıyor ve yeniden inşaların başlaması ile sona ermektedir. Bu aşamanın 4 alt başlıkta incelenmesi gerekli. Her fazda öncelikler, gereksinimler farklıdır.” olduğunu ifade etti.

Sunumların ardından soru cevap kısmında değerli katılımcılara gelen sorular cevaplandırıldı.                                                                             

Çalıştayımızın paydaşları olan Dicle Üniversitesi,  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) ve Diyarbakır Madenciler ve Mermerciler Derneği’ne katkı ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.

BİLİMSEL KRİTERLER İLE UYGUN ZEMİNLERDE DEPREME DİRENÇLİ KENTLER oluşturmak için düzenlemiş olduğumuz bu etkinlikte bizlere ışık tutan değerli hocalarımıza, meslektaşlarımıza ve misafirlere katılımlarından dolayı ayrıca teşekkür ediyoruz.