Küresel ısınmanın insan aktivitesi sonucu meydana geldiğinin anlaşılmasından itibaren bunun önlenmesine ilişkin bireysel veya bölgesel nitelikli konferanslar ve bilinçlendirme çabaları 1950 yıllarından itibaren başlamıştır. Küresel ısınmanın nedenleri ve sonuçları konusunda Dünya çapında ilk ciddi toplantı 1979 Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) öncülüğünde “Birinci Dünya İklim Konferansı”dır. Sırasıyla 1985 ve 1987 yıllarında Avusturya’nın Villach ve 1988’de Kanada’nın Toronto kentlerinde iklim değişiklikleri karşısında siyasi seçenekler tartışılmış Toronto’da “Değişen Atmosfer” konulu konferansta uluslararası bir hedef olarak küresel CO2 emisyonlarının 2005 yılına kadar %20 azaltılması için bir çevre iklim sözleşmesinin hazırlanması önerilmiştir. Aralık 1988’de Malta’nın girişimiyle BM Genel Kurulu’nda “İnsanoğlunun bugünkü ve gelecek kuşakları için küresel iklim korunması” konulu kararı kabul edilmiştir. 29 Ekim-7 Kasım 1990 tarihlerinde Cenevre’de yapılan İkinci Dünya İklim Konferansında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 137 ülke tarafından sera gazlarının kontrolüne ilişkin anlaşma imzalanmıştır.
1997 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde 160 ülkeden gelen 10.000’den fazla bilim adamı, uzman ve hükümet yetkililerinin katıldığı uluslararası konferansta Kyoto Protokolü imzalanmıştır. Bu protokolün yürürlüğe girebilmesi için en az 55 ülkenin parlamentosunun anlaşma maddelerini kabul etmesi öngörülmüştür. Kyoto Protokolüne ait kısıtlamalar 191 ülke tarafından kabul edilerek uygulanmıştır. Ülkemiz protokolü 2009 yılında TBMM’den geçirerek kabul etmiştir. Protokole taraf olan ABD Mart 2001’de Kyoto protokolünün ekonomik çıkarlarına uymadığı gerekçesiyle anlaşmadan çekilmiştir.
Kyoto Protokolü; devletlere zorunlu olmamakla birlikte bir takım yaptırımlar yüklemiştir. Bu yaptırımlar kapsamında bazı yatırımların yapılması gerekmektedir. Oldukça pahalı olan bu yatırımlar ile zararlı gazların 1990 öncesindeki seviyede tutulması amaçlanmaktadır. Protokole göre yapılması gerekenler: Atmosfere etki eden zararlı gaz miktarının %5`e çekilmesi, Endüstri, trafik ve ısıtma sebebi ile ortaya çıkan sera gazlarının azaltılması, Endüstri dahil birçok sektörde çevre duyarlılığının ön planda yer alması, Isınma ve üretim için minimum enerji kullanılması, Alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi, Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir yakıt (güneş, rüzgar, gel-git vb) seçeneklerinin değerlendirilmesi, Çimento ve çelik gibi yüksek enerji gereksinimi duyan fabrikalarda, gelişmiş atık sistemlerine yer verilmesi, Termik santrallerde daha iyi karbon filtreleme sistemleri kullanılması, Nükleer ve güneş enerjilerine daha fazla yatırım yapılması, Yakıt tüketimi belirli bir limitin üzerinde olan işletmelerden diğerlerine oranla fazla vergi alınması gibi.
Kyoto Protokolü; 2020 senesinde sona ermiştir. Bu protokole imza atan ülkeler taahhütlerini tam olarak yerine getirememişlerdir. Küresel sera gazı emisyonları için 2016 senesinde yeni bir protokol, Paris İklim Anlaşması, 196 ülkenin imzalamasıyla uygulanmaya konmuştur. Uygulanmaya konulan bu anlaşma ile Küresel sıcaklığı 2 santigrat derecenin altına düşürmeyi hedeflenmektedir.
Günümüz emisyon verilerini kullanarak geleceğe dair öngörüde bulunan bilim insanları bu hızla atmosferin kirletilmesi halinde, sera etkisinin artacağı ve atmosferin geri dönülemez şekilde ısınacağı sonucuna varmaktadır. Eğer bu gün uluslararası antlaşmalarda belirlenen normlara uyulmadığı taktir de insanlığı gelecekte şimdiye değin karşılaşmadığı kadar büyük bir problem beklemektedir. Yasalarla konulan yasakların çok iyi denetlenmesi, kirletici gazların atmosfere salınımının sınırlandırılması gerekmektedir. Fosil yakıt lobisinin enerji piyasalarındaki baskın tavrı bir an önce kırılarak, daha çevreci yakıtların önünün açılacağı araştırmalara hız verilmelidir. Gezegenimizde kullanabileceğimiz ticarileştirilmemiş birçok farklı, daha çevreci enerji kaynakları bulunmaktadır. Devletlerin bu kaynakların araştırılması ve aktif hale getirmesi için kaynak ayırması, teşvikler vermesi kaçınılmazdır. Gelecek nesiller için bu sorumluluk yerine getirilmelidir (Prof. Dr. Cüneyt ŞEN).
Güzel Günler Dileğiyle
https://www.kuzeyekspres.com.tr/kuresel-isinmaya-karsi-neler-yapildi-neler-yapiliyor
Okunma Sayısı: 3199