TMMOB Odalar 29 Mart 2024, Cuma

ELAZIĞ DEPREMİ

Yayınlayan Birim: DİYARBAKIR ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 09.03.2020
Güncellenme Zamanı: 11.03.2020 09:26:38

Yine bir deprem ve yine ihmaller …

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığının verilerine göre 24 Ocak 2020 tarihinde saat 20.55 sularında Merkez üssü Elâzığ İli Sivrice İlçesi güneybatısında olan Mw: 6.8 büyüklüğünde, yaklaşık 8.06 km. derinliğinde, bugünkü açıklamalara göre 41 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, 1.607 kişinin yaralandığı, ciddi can ve mal kayıplarına neden olan bir depremi daha yaşadık.

Depremin meydana geldiği Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ), Bingöl-Karlıova‘dan başlayan ve 580 km boyunca Antakya‘ya doğru uzanan 4-25 km genişlikteki aktif bir deformasyon kuşağıdır. En az iki milyon yıldan bu yana hareket ettiği bilinen sol yanal atımlı fayın bugüne kadar toplam 15 km’lik yanal öteleme yapmış olduğu, yani fayın yıllık kayma hızının 7.9 mm/yıl olduğu tespit edilmiştir.

Elazığ depremindeki ilk tespitlere göre; 87 binanın yıkıldığı, 1287`sinin ağır hasar aldığı, 56’sının orta ve 876’sının az hasarlı olduğu belirtilmiştir.

Depremde ortaya çıkan bu olumsuz tablo afet zararlarının doğrudan belirleyicisi olan, düşük standartlarda, sağlıksız yapılaşma, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı olmayan arazi kullanım ve yer seçimi kararları, etüt, proje ve yapı üretim süreçlerindeki denetimsizlik ve özellikle tüm bu olumsuzlukları giderecek yasal düzenleme ve idari yapılanmaya ilişkin bütünlüklü bir çalışma olmayışının sonucunda ortaya çıkmıştır.  

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bugüne kadar sayısız açıklamalarımızla Doğu Anadolu Fay Zonunda meydana gelecek depremlere dikkat çekmeye özel bir çaba harcadık, bu amaçla “DAF” ile ilgili birçok bilimsel etkinlikler gerçekleştirdik. Bunlardan en önemlisi de; fay hattını adlandıran kişi olan meslektaşımız Esen ARPAT adına 24-26 Mayıs 2007 tarihlerinde Şubemizin düzenlemiş olduğu “Esen Arpat DAF Sempozyumu”dur.

Bu etkinliklerle, başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afete dönüşmemesi için yapılması gerekenlerin en başında afet zararlarını azaltıcı ve önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gerekliliğine dikkat çekilmeye çalışılmıştır.

Ayrıca;

  • Afet zararlarının azaltılmasını esas alacak şekilde, 3194 sayılı İmar, 4708 sayılı Yapı Denetim, 7269 sayılı Afet, 2872 sayılı Çevre ile 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanuni” düzenlemeler bütünlüklü olarak ele alınarak halkın afetlere karşı güvenli olmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
  • ABD Kaliforniya fay yasasında olduğu gibi, aktif fay hatları veya zonları üzerine bina inşa edilmesi yasaklanmalı veya özel jeolojik araştırmalardan sonra bina inşa edilip edilmeyeceğine karar verilmelidir. Aktif fay zonları üzerine inşa edilmiş bulunan binalar kentsel dönüşüme tabi tutularak vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği acilen sağlanmalıdır.
  • Depremlerle mücadele etme amacıyla başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere, tüm belediyelerde “Jeolojik-Jeoteknik Araştırma Şube Müdürlükleri veya Daire Başkanlıkları” kurularak kentsel altyapı ve üstyapının afet duyarlı bir anlayışla “etüt, planlama, projelendirme, yapı üretim ve denetim “ süreçleri kontrol altına alınmalıdır. Böylece İl/ İlçe/Köy ve Beldelerde yapılması planlanan her türlü yapının mühendislik hizmeti görmesi sağlanmalıdır.
  • Bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesi için en önemli etmenlerden biri olan yapının oturduğu zeminlerin jeolojik ve jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi “Jeoloji Mühendisleri” tarafından yerine getirilmelidir.
  •  Güvenli yapı üretimi; farklı meslek disiplinlerinin hazırladığı “etüt ve projelerin” (jeolojik-jeoteknik/zemin ve temel etüdü),  mimari, statik, elektrik, makine, harita, peyzaj projeleri bir bütünüdür ve ilgili meslek disiplinlerinin koordineli bir çalışma yürütmeleri gerektirmektedir.
  • Yürütülen tüm çalışmalar; kaliteli, uluslararası standartlarda ve denetimli olması için mutlaka ilgili Odaların onayından geçirilmeli ve yasal bir zorunluluk olan “Sicil Durum Belgesi” alınmalıdır.

 

Ülkemizde, jeolojik yapısı nedeniyle, her zaman yıkıcı depremlerin yaşanabileceği gerçeğinden hareketle, ranta ve kaderciliğe teslim edilmiş anlayışla değil; insana, akla, bilime ve mühendisliğe önem veren politik tercih ve uygulamalar ile başta deprem olmak üzere afetlere karşı daha güvenli bir hale getirilmelidir.  27.01.2020

 

TMMOB

Jeoloji Mühendisleri Odası

Diyarbakır Şubesi