Yine bir deprem ve yine ihmaller …
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığının verilerine göre 24 Ocak 2020 tarihinde saat 20.55 sularında Merkez üssü Elâzığ İli Sivrice İlçesi güneybatısında olan Mw: 6.8 büyüklüğünde, yaklaşık 8.06 km. derinliğinde, bugünkü açıklamalara göre 41 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, 1.607 kişinin yaralandığı, ciddi can ve mal kayıplarına neden olan bir depremi daha yaşadık.
Depremin meydana geldiği Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ), Bingöl-Karlıova‘dan başlayan ve 580 km boyunca Antakya‘ya doğru uzanan 4-25 km genişlikteki aktif bir deformasyon kuşağıdır. En az iki milyon yıldan bu yana hareket ettiği bilinen sol yanal atımlı fayın bugüne kadar toplam 15 km’lik yanal öteleme yapmış olduğu, yani fayın yıllık kayma hızının 7.9 mm/yıl olduğu tespit edilmiştir.
Elazığ depremindeki ilk tespitlere göre; 87 binanın yıkıldığı, 1287`sinin ağır hasar aldığı, 56’sının orta ve 876’sının az hasarlı olduğu belirtilmiştir.
Depremde ortaya çıkan bu olumsuz tablo afet zararlarının doğrudan belirleyicisi olan, düşük standartlarda, sağlıksız yapılaşma, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı olmayan arazi kullanım ve yer seçimi kararları, etüt, proje ve yapı üretim süreçlerindeki denetimsizlik ve özellikle tüm bu olumsuzlukları giderecek yasal düzenleme ve idari yapılanmaya ilişkin bütünlüklü bir çalışma olmayışının sonucunda ortaya çıkmıştır.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bugüne kadar sayısız açıklamalarımızla Doğu Anadolu Fay Zonunda meydana gelecek depremlere dikkat çekmeye özel bir çaba harcadık, bu amaçla “DAF” ile ilgili birçok bilimsel etkinlikler gerçekleştirdik. Bunlardan en önemlisi de; fay hattını adlandıran kişi olan meslektaşımız Esen ARPAT adına 24-26 Mayıs 2007 tarihlerinde Şubemizin düzenlemiş olduğu “Esen Arpat DAF Sempozyumu”dur.
Bu etkinliklerle, başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afete dönüşmemesi için yapılması gerekenlerin en başında afet zararlarını azaltıcı ve önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gerekliliğine dikkat çekilmeye çalışılmıştır.
Ayrıca;
Ülkemizde, jeolojik yapısı nedeniyle, her zaman yıkıcı depremlerin yaşanabileceği gerçeğinden hareketle, ranta ve kaderciliğe teslim edilmiş anlayışla değil; insana, akla, bilime ve mühendisliğe önem veren politik tercih ve uygulamalar ile başta deprem olmak üzere afetlere karşı daha güvenli bir hale getirilmelidir. 27.01.2020
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası
Diyarbakır Şubesi
Okunma Sayısı: 3369