TMMOB Odalar 29 Mart 2024, Cuma

Marmara depremi, 1900 yılından başlamak üzere bugüne kadar dünya ölçeğinde meydan gelmiş depremler içerisinde –can ve mal kaybı yönü ile- altıncı büyük afettir.

Yayınlayan Birim: İZMİR ŞUBE
Yayına Giriş Tarihi: 16.08.2022
Güncellenme Zamanı: 17.08.2022 17:05:39

BASINA VE KAMUOYUNA

Üzerinden 23 yıl geçmesine karşın, 7.6 büyüklüğünde, 47 saniye süren 17 AĞUSTOS 1999 depreminin Ülkemiz üzerindeki ağır etkileri hala devam etmektedir. Resmi kayıtlara göre 17 480 insanımızı yitirdiğimiz bu depremin uluslararası bir araştırmada maddi bilançosu 20 milyar dolar olarak açıklanmıştır. Marmara depremi, 1900 yılından başlamak üzere bugüne kadar dünya ölçeğinde meydan gelmiş depremler içerisinde –can ve mal kaybı yönü ile- altıncı büyük afettir.

Marmara depremi, sonuçları açısından ülkemiz insanı üzerinde çok derin psikolojik etkiler bırakması ile de ayrıca araştırmalara konu olmuştur. Gelinen nokta vahimdir. Yurttaşlarımız, artık insanın hissedebileceği en küçük sarsıntılarda bile derin endişe yaşamakta, sosyal medya hesapları üzerinden “geçmiş olsun” mesajları ile endişelerini dile getirmeye çalışmaktadır. Aslında geçen bir şey yoktur. Ülkemizin bulunduğu coğrafyanın artık bir afet coğrafyası olduğunu acı deneyimlerle öğrenen halkımız ne oturdukları evlere ne evlerinin bulunduğu yerleşim alanına ne de sisteme güven duymaktadır.

Bu durum sürpriz değildir. Bilimin yerini dogma, tekniğin yerini cehalet, güvenin yerini kuşkunun aldığı ülkemizde, geçen yıllar içerisinde ülke kaynaklarının büyük bölümü kentsel dönüşüm yerine ranta aktarılmış sonuç, Sisam Depremi ile İzmir’in Bayraklı baseninde bir kez daha tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilmiştir.

Deprem gibi doğa kaynaklı afet, hala yanlış sorularla tartışılmaktadır. Fayın ne zaman kırılacağı, depremin ne vakit olacağı soruları, yerbilimciler tarafından yanıtlanması gereken sorulardır. Önemli olan fayın ne zaman kırılacağı değil, depremin yapıda ve o yapının oturduğu zeminde yarattığı etkidir. Afetin tanımı da aslında budur.

Artık fayın ne zaman kırılacağı sorusu yerine

- Oturduğum yapının zemin koşulları nedir?

- Binam depreme ne ölçüde dayanıklı?

- Denetimleri kimler, nasıl yapıyor? Soruları sorulmalı ve bu soruların yanıtları aranmalıdır.

Bilim insanları, ülkenin her noktasında, diri faylar ile ilgili çalışmalar yapmakta ve fayların aktivitesi yerinde, sürekli izlenmektedir. Ülkemiz sınırları içerisinde bu çalışmalar ile deprem üretme potansiyeli kanıtlanmış 550 ye yakın fay belirlenmiştir. 24 kentimiz, yüzlerce ilçemiz tüm uyarılara rağmen halen diri fayların üzerinde yerleşimine devam etmektedir. Jeoloji Mühendisleri odası olarak, diri fayların üzerinde bulunan yerleşim merkezlerinin depremden en az etkilenmesi için TBMM ye sunulan FAY YASASI da ne yazık ki henüz karşılık bulmamıştır.

Kentlerimiz, yeraltısuyuna doygun, deprem büyütmesinin büyük olduğu tarım alanlarında gelişimine devam etmektedir. Bu anayasal suçun cezasını, tüm depremlerde yine dar gelirli yurttaşlarımız ağır bedeller ödeyerek çekmektedir. Bütüncül Mikrobölgeleme çalışmaları halen tamamlanmamış, “ÖNCELİKLİ YERLEŞİM ALANLARI” birçok ilimizde, ilçemizde ne yazık ki henüz belirlenmemiştir.

1999 sonrasında, neredeyse her yıl değişen yönetmelikler çözüm yerine, yeni ve karmaşık başka sorunlar ortaya çıkarmıştır. Projeye esas zemin ve temel etütlerinin denetimi, belediyelerde özveriyle çalışan az sayıda jeoloji mühendisinin omuzlarına yüklenmiştir. Bazı belediyelerde ne yazık ki hala jeoloji mühendisi istihdamı bile yoktur.

Yapı denetim sistemi içerisinde Jeoloji mühendisi kadrosunun bulunmaması, yönetmelikte yer almasına karşın “hizmet alımı yöntemi ile” dahi jeoloji mühendisinin yerinde arazi denetimine yer verilmemesi YAPI GÜVENLİĞİ’Nİ AFETLERE KARŞI DENETİM DIŞI bırakmıştır.

 17 Ağustos depreminin 23. Yıldönümünde diyoruz ki;

 -ÜLKEMİZ, DÜNYANIN EN AKTİF DEPREM KUŞAKLARINDAN BİRİ OLAN ALP–HİMALAYA SİSTEMİ İÇERİSİNDE BULUNMAKTADIR. BU NEDENLE GEÇMİŞTE MEYDANA GELEN DEPREMLERİN, GÜNÜMÜZDE VE GELECEKTE DE DEVAM ETMESİ KAÇINILMAZDIR.

 -ÜLKEMİZDE BÜYÜKŞEHİRLERİMİZİN İÇİNDE BULUNDUĞU 24 KENTİMİZ VE YÜZLERCE İLÇEMİZ DİRİ FAYLARIN ÜZERİNDE YERLEŞİMİNE DEVAM ETMEKTEDİR. ODAMIZ TARAFINDAN MECLİSE SUNULAN FAY YASASI ACİLEN ÇIKARILMALIDIR.

-TARIM ALANLARI, OVALARIMIZ, SULAK ALANLAR İMARA AÇILMAMALI, KENTLERİMİZİN, YERLEŞİM ALANLARININ MİKROBÖLGELEME ETÜTLERİ ACİLEN TAMAMLANMALIDIR.

 -YAPI DENETİM MEVZUATINDA, JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ZORUNLU MESLEK DİSİPLİNLERİNDEN BİRİ HALİNE GETİRİLMELİ, PROJEYE ESAS ZEMİN VE TEMEL ETÜTLERİ İLE ZEMİN İYİLEŞTİRMELERİ YERİNDE DENETLENMELİDİR.

 -YEREL YÖNETİMLERDE JEOLOJİ MÜHENDİSİ İSTİHDAMI MUTLAKA SAĞLANMALI, VAR OLAN İSTİHDAM GÜÇLENDİRİLMELİDİR.

 DEPREM İÇİN NE ZAMANMIZ NE DE OLUŞACAK ZARARLARI KARŞILAYACAK YETERLİ KAYNAĞIMIZ VARDIR.

 

KAMUOYUNA SAYGI İLE DUYURULUR.

 

TMMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ